Öztürk, Uluslararası Bilim Derneği ve Hacettepe Üniversitesi işbirliğiyle düzenlenen ”Kaos, Karmaşıklık ve Liderlik” konulu uluslararası sempozyumda ”Kriz Dönemlerinde Medya Yönetimi” konulu sunum yaptı.
AA’nın tanıtım gösteriminin ardından konuşmasına başlayan Öztürk, AA’nın 1920 yılında İstanbul’dan Ankara’ya giden bir trende milli mücadeleye gönül vermiş kişilerin fikriyle doğduğunu ve Cumhuriyet’in ilanından 3 yıl, Meclis’ten 17 gün önce kurulduğunu anlattı. O dönemde Anadolu’da bir mücadele yaşandığını ve bu mücadeleyi duyurmak için bir enstrümana ihtiyaç olduğunu vurgulayan Öztürk, bu nedenle Atatürk’ün AA’nın kuruluş amacını ”Anadolu’nun sesini dünyaya duyurmak” olarak belirlediğini vurguladı.
Ajans’ın günlük bin 200 fotoğraf, bin haber ve 750 görüntü geçtiğini söyleyen Öztürk, göreve geldiklerinde tek olan yayın dili sayısının 5’e çıkarıldığını ifade etti. AA’da yaklaşık bin 60 habercinin görev yaptığını dile getiren Öztürk, geçen yıl hayata geçirilen ”100. Yıl Vizyonu”nun çalışmalarda yol gösterici olduğuna dikkati çekti.
AA’nın yapılan üretimle dünyadaki ilk 10 ajans arasına girdiğini bildiren Öztürk, ajansın yurt dışı yapılanması hakkında da bilgi verdi. Öztürk, dünyada 9 bölge müdürlüğü daha açarak 11 dilde yayın yapmayı planladıklarını söyledi.
Türkiye’de en büyük fotoğraf, video, haber üreticisinin AA olduğuna işaret eden Öztürk, haberlerin yüzde 70’inin AA’ya ait olduğunu dile getirdi.
Kriz yönetimlerinde medya yönetimini anlatan Öztürk, Van’daki depremin, Afyon’da mühimmat deposunda meydana gelen patlamanın kriz anlamına geldiğini vurguladı. Öztürk, kriz döneminde olayın tamamını algılayacak haber ekibinin olmasının önemine işaret etti.
Öztürk sözlerini şöyle sürdürdü:
”Çift taraflı yayınlar yaparak haberin güvenliğini sağlıyoruz. Ne demek bu? Suriye haber ajansı SANA Şam’ın bir bölgesinde büyük bir patlama olduğunu, 150 kişinin öldüğünü ve patlamayı da bir grubun yaptığını iddia ediyor. Bu bir mono yayındır. Bu yayının iki taraflı, yani bağımsız kaynaklar tarafından doğrulanması halinde stereo yayın çiftleşmiş olur ve aynı sesi çıkardığı için de çift taraflı yayın yapmış oluruz. Sadece oraya ait bir yayın yaparsak mono yayın yaparız ve haberin güvenliğini sağlamamış oluruz. Bu, Suriye için geçerli olduğu kadar, Güneydoğu’daki terörle mücadelede Amerika’daki bir saldırıda da geçerlidir. Haberci olarak bizler stereo yayın yapmak zorundayız.”
Kriz dönemlerinde propagandanın medya çalışanları için en kritik konulardan biri olduğunu belirten Öztürk, savaş döneminde yapılan haberlerden örnekler vererek, kriz anlarının propagandanın en önemli kısmı olduğunu söyledi.
Yazılı tarih boyunca böylesine büyük bir değişim olmadı
Dünyada yaşanan dijital devrimin habercilik sektörünün en önemli krizlerinden biri olduğunu ifade eden Öztürk, sosyal paylaşım sitelerinde görülen her içeriğin aslında ”manipülatif haber”in bir parçası olabileceğine dikkati çekti.
Yazılı tarih boyunca dijital devrim kadar büyük bir değişimin yaşanmadığını anlatan Öztürk, 15 yıl önce dünya genelinde 700 milyon olan internet kullanıcı sayısının bugün 2,2 milyara ulaştığını belirtti. Bu durumdan medya sektörünün birinci derecede, okuyucuların da ikinci derecede etkilendiğine vurgu yapan Öztürk, okuyucuların, kaos ortamlarında en çok kullanılan mecranın sosyal paylaşım siteleri olduğunu ve büyük bir enformatik bombardıman altında kalındığını bilmesi gerektiğini dile getirdi.
Dünya basın tarihinde çok büyük bir kırılmaya neden olan sosyal paylaşım sitelerini birçok basın organının çalışanlarına yasakladığını belirten Öztürk, ”Oysa biz kendimizi tanıtmak için her çalışanımıza Twitter’ı açma zorunluluğu getirdik. Savunma sporu olan aikidonun ‘Bir güç üstünüze geliyorsa direnme, çarpılırsın. Onun gücünü kullanarak savrulmaya bak’ felsefesi çok güzeldir. Biz bu büyük gücü fark ettik” diye konuştu.
Dijital ortamın, gazeteciliğin yeni şeklini oluşturduğunu vurgulayan Öztürk, ”Bizim gazetelerin buna direnip promosyon olarak kitap vermelerinin sebebi de bunu anlamamalarıdır” dedi.
Sunumun ardından soruları da yanıtlayan Öztürk, AA’nın haberlerinin genellikle arşiv haber olduğu için uzun yazıldığını fakat günümüzde haber metninin kısaldığını söyledi. ”Yani gittikçe popülerleşen haberciliğe doğru gidiyoruz” diyen Öztürk, popülerleşmenin karşısında durmamak ancak onu yönlendirmek gerektiğini, bunun için de üniversitelere görev düştüğünü kaydetti.
Öztürk, Anadolu Ajansı’nın ”Yılın Fotoğrafları” oylamasında ”Haber” ve ”Yaşam” kategorilerinde dereceye giren fotoğraflarını da ilk kez sunuma katılanlarla paylaştı.