1 ay önce denizin 10 ile 24 metre aralığındaki derinlikte görülmeye başlanan müsilaj, şu an yüzeyin 5 metre altına kadar ulaştı ve denizi tamamen kaplamaya başladı.
Prof. Dr. Mustafa Sarı, bahar aylarında yüzeyde de görme ihtimalimiz yüksek olduğunu belirterek, “Hem ekolojimiz hem de ekonomimiz zarar görecek acil önlem almamız gerekiyor” dedi.
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, geçtiğimiz hafta Gemlik Körfezi’nden başlayıp Çanakkale Gelibolu’ya kadar yaptığı dalışlarda edindiği gözlemleri Hürriyet’e anlattı. Prof. Dr. Sarı, müsilajın 2021 yılının nisan ayında deniz yüzeyinde kendini köpükler halinde gösterdiğini hatırlattı. Prof. Dr. Sarı, o tarihten bu yana herhangi bir önlem alınmadığını belirterek, son dalışlarında Erdek Körfezi’nde başlayan müsilajın İzmit Körfezi’ne kadar ilerlediğini ve yüzeye gittikçe yaklaştığını gözlemlediğini söyledi. Deniz yüzeyine yayılmasına izin vermeden müsilajın önüne geçilmesi gerektiğine dikkat çeken Sarı, şöyle konuştu:
YÜZEYE ÇIKTIĞINDA DAHA FAZLA ZARAR EDECEĞİZ
“Müsilajın 2021 yılında görülmesinin ardından tüm yetkililer ve taraflar bir araya gelerek bir eylem planı hazırladı. Bu plan ile hedef, Marmara Denizi’nde yeni bir müsilaj oluşumunu engellemekti. Bu eylem planı çerçevesinde bilim ve koordinasyon kurulu oluşturuldu, Marmara Denizi özel çevre koruma bölgesi ilan edildi ve denize yapılan deşarj limitleri yeniden düzenlendi. Planı oluşturan 22 eylemin 14’ü doğrudan doğruya Marmara Denizi’nin atık yükünün azaltılmasıyla ilgiliydi. Fakat denizin atık yükünü o günden bugüne azaltamadık. Müsilaj hem ekolojik hem ekonomik açıdan hayatı etkilemeye devam ediyor. Eylem planını gerektiği şekilde uygulayamadık. Şu aşamada ise müsilajı görmezden gelmeye devam ediyoruz ama bahar aylarında çok yüksek ihtimalle 2021 yılındaki gibi denizin yüzeyinde bu oluşumu yeniden göreceğiz.
1 AYDIR MÜSİLAJ VAR ANCAK ÖNLEM YOK
2021 yılında evsel atıkların yüzde 51’ini ileri dönüşüm arıtmadan geçirerek deşarj ediyorduk, 2024 yılında bu rakam sadece 51,7’ye yükseldi. Yani bu süre içinde yalnızca yüzde 0,7’lik bir ilerleme sağladık. Bu ilerleme yüzde 1 bile olmadı. Endüstriyel sanayi atıklarında ise o kadarlık bile bir ilerlememiz yok. Denizi 2021 yılında nasıl kirletiyorsak aynı şekilde devam ediyoruz. Denizin kirlilik yükünü azaltamadık, iklim değişikliğine bağlı olarak deniz yüzeyi sıcaklığı artmaya devam ediyor ve Marmara Denizi’nin orijinal yapısı değişmedi. Ben tüm bu faktörler yerinde dururken müsilajın geri geleceğini söyleyip duruyorum. Nitekim Ekim ayı sonuna doğru Erdek Körfezi’nde müsilaj yeniden başladı
DENİZİ ÖRÜMCEK AĞI GİBİ SARIYOR
23 Ekim’deki gözlemlerimizde müsilaj denizin 10 metreden 15 metreye kadar olan derinliğindeydi. 25 Ekim’de 10 metreden 24 metreye kadar yayıldı. 6 Kasım’da ise yüzeye 5 metre kadar yaklaştı ve Erdek Körfezi’nden Marmara Adası’na kadar ilerledi. 13 Kasım’da Marmara Adası, Şarköy, Tekirdağ, Çanakkale Boğazı’nın girişine kadar ulaştı. Kuzey’de de Prens Adalarının yakınına kadar geldi. En son 26 Kasım itibarıyla Yalova Çınarcık açıklarında 5 ile 25 metre arasında müsilaj görüntülendi. Sedef Adası ile Kartal arasında yüzeyin hemen altından 25 metre derine kadar inen müsilaj var. Son durumda da İzmit Körfezi’nin girişine kadar ulaştı. Yavaş yavaş tüm Marmara Denizi’ni kaplayacak ve 5 ile 25 metre aralığında örümcek ağı gibi her tarafı saracak.
BAZI BALIKÇILAR PAYDOS ETTİ
Balıkçılar şu an müsilaj oluşumundan etkileniyor. Özellikle Erdek Körfezi’ndeki bazı balıkçılar ağlarını atıp çekemediği için paydos etti. Müsilaj, kıvamlı bir madde olduğu için balıkçıların ağları ağırlık yüzünden yırtılıyor. Bir taraftan da büyük kümeler haline gelen müsilaj, denizin dibine çökmeye devam ediyor. Denizin dibi çamur ve kumdan ibaret değil, orası bir yaşam alanı. Pinalar, istiridyeler, midyeler, süngerler, deniz patlıcanları orada yaşıyor ama üstleri müsilajla kaplandığı için ölüyorlar. 2021 yılındaki müsilajda denizin dibindeki bütün süngerler ölmüştü. Şu anda da müsilaj, bu canlıların üstüne çökmeye başladı.
MARMARA UMUDUNU KAYBEDİYOR
Saatte 6 litre suyu filtreleyebilen ve soyunu devam ettirebilmesi için koruma altına alınan bir midye türü olan pinaların, denizde bir arıtma cihazı işlevi gördüğünü belirten Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Marmara Denizi’nin umudu olan pinalar da müsilaj nedeniyle çok ciddi zarara uğruyor. Müsilaj, bebek pinaların üstünü örttüğünde kabuklarını açıp kapamasını önlüyor. Dolayısıyla nefes alamıyor ve beslenemiyorlar. Bu yüzden de ölüyorlar. 25 milyon insanın atığını pinalar elbette tek başına temizleyemedi ve müsilajla da tek başlarına mücadele edemezler. Onlara destek olmalıyız” dedi.
NE YAPMALIYIZ?
Prof. Dr. Mustafa Sarı, müsilaj felaketinin daha da ilerlemesinin önüne geçmek ve denizi eski aline döndürmek için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
“Acilen Marmara Denizi’nin atık yükünü azaltmalıyız. Bunun için önümüzdeki bir iki hafta içerisinde arıtma tesisi kuramayız ama var olan ancak etkin çalışmayan tesisleri harekete geçirmeliyiz. Eldeki tüm arıtma imkanları hızla denetlenmeli ve çalışır hale getirilmeli. Arıtma tesisi olan bazı sanayi kurluşları denize zehir kusuyorlar. Bu nedenle denetimleri artırarak bu durumun önüne geçmeliyiz. Diğer taraftan vatandaşlar bireysel olarak denize yardım edebilir. Herkes, daha az atık çıkararak bu durumun oluşmasının önüne geçebilir. Örneğin evimizde daha az kimyasal kullanabiliriz. 1 litre çamaşır suyu kullandığımızda 1 milyon litre deniz suyu kirleniyor. Bunları azaltabiliriz.”