Şato ve Yassıada’nın Demokrasi ve Özgürlük Adası’na Dönüşümü

Şato ve Yassıada’nın Demokrasi ve Özgürlük Adası’na Dönüşümü
Yayınlama: 21.03.2020
Düzenleme: 13.12.2022 15:23
A+
A-

Yassıada, Marmara Denizi’nde İstanbul’a yakın küçük bir ada. Biri sivri, diğeri yassı görünümlü olan, birbirine yakın iki metruk adadan yassı olanıdır

sato-ve-yassiada’nin-demokrasi-ve-ozgurluk-adasi’na-donusumu

Üst resim 30’larda Yassıada ve sağda Mr. Henry Bulwer.
Orta 3 resim Bulwer Şatosu..
Alt sol resim 1971 senesinde Yassıada
Alt orta resim uydudan adanın ve üstündeki binaların konumu
Alt sağ resim mavi noktanın üstünde Yassıada..

Yassıada, Marmara Denizi’nde İstanbul’a yakın küçük bir ada. Biri sivri, diğeri yassı görünümlü olan, birbirine yakın iki metruk adadan yassı olanıdır. Eni 185, boyu 740 metre, yüzölçümü 18,3 hektar olan adanın arazisi düzdür, ancak sahilleri genellikle denize dik olarak iner. Sivriada‘ya 0.9, Burgaz Adası’na 2.67 ve Kadıköy’e 8 deniz mili uzaklıktadır.

Doğu Roma İmparatorluğu döneminde 4. Yüzyıl’dan itibaren bir sürgün yeri olarak kullanılan Yassıada’ya, Bizans İmparatoru Theofilos (hükümdarlığı 829-842) Platea Manastırı diye bir manastır inşa ettirmiştir. 860’ta bu adada sürgün olarak kalan patrik İgnatios adanın tam ortasına bir kilise inşa ettirmiştir. Daha sonraları bu kilisenin altındaki dehlizler zindan olarak kullanıldı.

Osmanlı döneminde 1858-1865 yıllarında elçilik yapan Henry Bulwer (1801-1872) Sultan Abdülmecid’in de izniyle adayı satın alıyor…

Önce kuyu kazdırıyor. Suyu bulunca ada’nın tepesine bir malikâne, batı tarafında denize yakın bir yerde olasılıkla da Aziz Ignatius Manastırı’nın kalıntıları üzerine yüksek burçlu bir şato inşa ettiriyor ve bir de liman yaptırıyor…

Hovarda bir adam… Parası bitiyor, Londra’da gazetelere ilan vererek adayı satışa çıkartıyor…
Osmanlı bu ilan vererek satışa olayına kızıyor ve adayı bir Türk’e satmasını söylüyorlar…


Bir başka hovarda Mısır Hıdivi İsmail Paşa (1830-1895) Padişah’ın da iradesiyle Bulwer’i kurtarmak için Yassıada’yı ve Bulwer’in şatosunu içindeki tüm eşyasıyla birlikte satın alıyor.. (Büyük ihtimal o sıra açılan Süveyş kanalı ile alakalı İngilizler üzerinden bir planı vardır..) Adayı görüp görmediği bile bilinmiyor… Ada zaten Hıdivin diğer mülkleriyle beraber vergiden muaf tutuluyor…

Ada hep bir iki bekçi dışında boş kalıyor…

1893 de kolera vakaları baş gösterince bu hastalar buraya taşınıyor…

1894 büyük depreminde binalar harap oluyor.. Zaman her şeyi iyice yok ediyor ama kuleli şato bir şekilde ayakta kalıyor

1947 de kamulaştırılır…

1948 yılında bir ailenin özel mülkiyetine geçtikten sonra o yıl cebri icra yoluyla geri alınıp hazineye devredilir ve hemen arkasından Deniz Kuvvetlerine verilir…

1952’de ada Topçu ve Harekât Okulları olarak hizmetlerine açılmıştır. Komutanlık kuzey iskele yanındaki Bulwer’in şatosunu muhafaza ederek, subay ve erler için yüksek katlı lojmanlar, spor sahası, tesisler, buz deposu, yemekhane, silahhane gibi birçok yeni bina yaptırır.

1960 darbesinden sonra burada Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Bakan ve vekilleri yargılanıyor…

1978 de asker adayı terk ediyor…

1993 de İ.Ü Su Ürünleri Enstitüsü buraya taşınıyor…

1995 de Üniversite uzaklık sorununu aşamayıp adayı terk ediyor…

2000’lerin ortasında balık çiftliği açılıyor…

Son Durum… Ortalık biraz karışıyor…

Haziran 2011 de Başbakan Davutoğlu “Yassıada’yı yaslı ada olmaktan çıkaracağız” dedi.

Bölge SİT alanı olmasına rağmen 16.11.2012 gün ve 819 sayılı kararıyla bu durum ortadan kaldırılıp % 65’i imara açıldı…

Aralık 2013 Yassıada’nın ismi ”Demokrasi ve Özgürlükler Adası” olarak değiştirildi.

14 Mayıs 2015’de Başbakan Davutoğlu’nun temel atma töreniyle proje başlatıldı…
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından verilen Turizm Yatırım Belgesi’ne göre Demokrasi ve Özgürlük Adası’na 578 odalı lüks bir otel yapılacak. Otelin bünyesinde 500 kişilik birinci sınıf restoran, 450 kişilik alakart restoran, 190 kişilik pasta salonu, 75 kişilik kafeterya, 100 kişilik bar salonu, 100 kişilik gece kulübü, 500 kişilik konferans salonu, 300 kişilik çok amaçlı salon, 60 kişilik toplantı salonu, kapalı yüzme havuzu, aletli jimnastik salonu, Yoga salonu, iki adet Türk hamamı, iki adet sauna, iki adet kar odası, iki adet masaj salonu, jakuzi, dokuz adet bay-bayan kuaförü ve dokuz adat 20 araçlık kapalı otopark yapılacak.

(Şimdi bir yere lüks bir otel yapacaksan benim bildiğim bu büyüklük zaten mecburi. Altında bir yatırıma zaten 5 yıldız veya üstü verilmez…)

İnşaatı yüklenen firma genel müdürünün beyanatı da; “Buraya anıları yaşatacak proje yapılıyor. Projede otel, müze, konferans salonu olacak. Otelde, üst düzey devlet adamlarının ağırlanmasına yönelik bir planlama var.” şeklinde oluyor.

Sivriada ve Yassıada hakkındaki açılan davalar ve hukuki süreç devam etmesine rağmen inşaat devam eder…

Temmuz 2015’de Adalar Savunması” konuyla ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamada, “Adalarımızı, ‘demokrasi ve özgürlük adası’ yapıyoruz görüntüsü altında 5 yıldızlı oteller, marinalar, lokantalar, pasta salonları, kafeteryalar, gece kulüpleri, kuaförler, helikopter pistleri, eğlence salonları ve otoparklarla doldurmayı hedefleyenler, tarihimizi ve kültürümüzü yok edenler, arkeolojik değerlerimizi talan edenler tarih ve insanlık önünde suç işliyorlar” ifadeleri kullanıldı.
Ayrıca Adalar Savunması, her iki adanın da kuş göçlerinin en önemli duraklama alanlarından olduğunu ve kuş yavrulama bölgelerinin bulunduğunu ayrıca bölgenin tek balık yumurtlama ve mercan alanı olduğunu ifade etti.

Derken..
5 Ekim 2015 Yassıada ile bitişiğindeki Sivriada’nın imara açılmasına İstanbul 3. Bölge İdare Mahkemesi ret kararı verdi..

Bakalım orta yol bulunabilecek mi. Yoksa Hayırsız ada olarak tanınan Sivriada’nın kardeşi Yassıada’nın “üzerine çıkan herkesi gönderen” laneti devam edecek mi?

Bir Yorum Yazın

Bu site reCAPTCHA ve Google tarafından korunmaktadır Gizlilik Politikası ve Kullanım Şartları uygula.

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.