Şehzadeler Mektebi: Heybeliada Deniz Lisesi Kapandı

Şehzadeler Mektebi: Heybeliada Deniz Lisesi Kapandı
Yayınlama: 01.08.2016
Düzenleme: 13.12.2022 15:40
A+
A-

FETÖ’nün darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL’de yürürlüğe konan ikinci kanun hükmünde kararnameyle (KHK) askeri liseler kapatıldı. Bu kararla Heybeliada’da bulunan Deniz Lisesi kapatıldı. Türkiye’de ikisi İstanbul’da biri Bursa diğeri İzmir’de 4 askeri lise vardı. Kuruluşları 1 asrı geçen ya da bir asıra yaklaşan okullarda yaklaşık 3 bin 800 öğrenci eğitim görüyordu

Şehzadeler Mektebi: Heybeliada Deniz Lisesi Kapandı

İstanbul Heybeliada’da Deniz Lisesi ,Deniz Harp Okulu için öğrenci yetiştiriliyordu. Bir kaç kez ismi ve yeri de değiştirilen lise 1946’da daha önce de eğitim verdiği Heybeliada’ya taşındı. Yaklaşık bin öğrenci burada eğitim görüyordu.

Heybeliada’nın Türk tarihindeki en önemli yeri Bahriye Mektebine ev sahipliği yapmış olmasıdır. Teknolojik yeniliklerin deniz kuvvetleri üzerinden ülkemize girdiği düşünülecek olursa bu ilim ve irfan mektebinin de önemi böylece ortaya çıkar.

Jeopolitikçi, Stratejist ve deniz tarihçisi  Dr. Nejat Tarakçı, Şehzadeler Mektebi’ni yazdı.

 
İstanbul’a çok yakın olan ve tarihte Prens Adaları olarak bilinen adaları zannederim bilmeyen yoktur. Bunlardan Heybeliada’yı tarihsel, kültürel ve bilimsel anlamda farklı bir yere koymak gerekir. Şarkı sözlerine de girmiş bu adanın Türk tarihindeki en önemli yeri Bahriye Mektebine ev sahipliği yapmış olmasıdır. Teknolojik yeniliklerin deniz kuvvetleri üzerinden ülkemize girdiği düşünülecek olursa bu ilim ve irfan mektebinin de önemi böylece ortaya çıkar. Bu okul aynı zamanda siyasi tarihimizin de bir aynasıdır. Çünkü okulun eğitim sistemi, o dönemde Osmanlı Devletinin hangi ülke ile ilişkileri iyi ise ona göre belirlenmiştir. Ayrıca Heybeliada Bahriye mektebi belki de yabancıların doğrudan uzman, öğretmen ve yönetici olarak görev aldığı ilk sırada gelen okullardandır. Benim bu yazımda vurgulamak istediğim husus, 19.yüzyıl ortalarından sonra hızla gerileyen, eriyen bir imparatorluğun askeri eğitimini yabancılara bırakmak zorunda kalmasıdır. Bilim ve teknoloji üretemeyen bir devletin bunu yapması da en azından bir başarı olarak değerlendirilebilir. Çünkü Osmanlı yönetimi, yaşamak ve hayatta kalmak için bunun gerekli olduğuna inanmıştır. Bu okulda eğitilen subaylar, Cumhuriyet donanmasının da çekirdeğini oluşturmuşlardır. Eğitim ve iyi eğitilmiş kişiler bir ülkenin en değerli mirasıdır. Heybeliada Bahriye Mektebi,  Osmanlı döneminde İngiliz ekolü ile Alman ekolü arasında kalmıştır. İstiklal Savaşı’ndan sonra da İngiliz ekolünün uygulamalarına bir süre daha devam edilmiştir. O dönemde yabancılar da Türk öğrencileri kendi kültürlerine adapte etmek için İstanbul’da açtıkları okullarına çok önem veriyorlardı.

 Bahriye Mektebi

 
Sultan Aziz [1](1830-1876) çağırmış nazırları;  Bugün dünyada sözü geçen donanma İngiliz Donanması dır. Meramım buna eş bir donanma donatmakta. Gemi kendi başına yürümez içine konan adam yürütür. Bu adamlar nasıl yetişmişler ki, İngiliz Donanmasını meşhur etmişler. Gitsinler İngiltere’yi gezip görsünler, bizde de aynısı kurulsun fermanını vermiş.

 
Ferman efendimizin deyip huzurdan çıkan vezir hemen faaliyete geçmiş. Evvela İngiltere ile anlaşarak Amiral Gambel’i büyük bir salahiyetle ve beraberindeki uzman heyetle Türk Donanmasının başına geçirmiş. Bu zat, Türk Bahriyesinde büyük ıslahat yapacak ve Türk Bahriyesine kendisini sevdirecektir. O günkü bahriyeden okulda uzun seneler hizmet etmiş birçok talebe yetiştirmiş olan İbrahim Aşki Bey idaresinde bir heyet seçilerek İngiltere’ye gönderiliyor. Orada günlerce kalmışlar. Bilhassa mektep programlarından edindikleri esasları gelip Bahriye Nezaretine arz etmişler. İşte biz mektebe girdiğimiz tarihte bugünkü Heybeliada Deniz Lisesinde bu esaslar vardı. Evvela okulun adından başlamışlar işe, İngiltere’de Naval Collage sözündeki Naval (deniz) iyi de kolej ters gelmiş olacak ki, mektep münasip görülmüş ve Bahriye Mektebi İsmi verilmiş. Ders programı da aynen alınmış. Programa bakıldığında denizciye yararlı olacak konuların ve en pratik usullerin seçilmiş oldukları görülür. Bugün okullarımızda geçerli olan bazı bilgiler ise mümkün olduğunca o dönemdeki ders programlarından çıkarılmıştı. Mesela ben martı kuşu uçar, ayakları perdelidir yüzer, balık yer bilirim ama dünyada kaç çeşit martı var, nerelerde hangi cinsler bulunur, yavrusu ne kadar sonra uçar bilmem. 40 senelik hizmet sürem içinde de keşke bilseydim demedim, lazım da olmadı. Bugün sivil liselerde okuyan bir öğrenciye belki doktor olur diye İnsan vücudunu tepeden tırnağa en ince detaylara kadar öğretmeye kalkmak hem çocuğun lüzumsuz öğrenmesine ve hem de öğretilen zamana yazıktır diye düşünürüm. Mazur görülmemi rica ederim. Bu çocuğa baş, kafa, kol, beden, bacak hakkında sadece ve genel bilgi ile iktifa edilip ilerde seçeceği meslekte ihtisas sahibi olacağı kolun ipuçları öğretilmelidir. İşte İngiltere’den alınan Bahriye Mektebi ders müfredatları bu esaslar içinde hazırlanmış olacak ki, giriş imtihanlarında başarılı olanlar yaşlarına göre evvela namzet (aday) 1 ve 2 sınıf olarak okurlar 1 veya 2 sene sonra mektebin asli sınıflarına geçerlerdi. İşte biz mektebe girdiğimiz tarihte bu esaslar vardı.

Daha mektebe kayıtta sınıflar belirlenirdi. Tahsil süreleri, Güverte Tahsili; ilk İki sene namzet, üç sene birinci sınıf olmak üzere toplam beş sene, Makina Tahsili, İki sene namzet, dört sene birinci sınıf olmak üzere toplam altı sene idi. Sonradan levazım ismini alan kâtip sınıfı ise iki sene idi. Senelik tatil yoktu. Dersler üçer aylık sürelerle bütün sene devam ederlerdi. Her üç aylık süreye devre denirdi. Bir devrede bir dersten kırık not alan talebe kaydı şartla devam ederdi. Bir devrede iki dersten kırık not alan talebe mektepten çıkarılırdı. Yaşı müsait ise askere sevk edilirdi. İki devre birbiri ardına bir dersten kırık not alan talebe de mektepten çıkarılırdı. Güverte Makina sınıfları için yukarıda yazılı süreler dolunca deniz talebesi rütbesi ile mektep gemisine çıkılırdı. Bir sene stajdan sonra sadece şapkanın arması ve yakadaki beyaz arması ve yakadaki beyaz sırma sarı sırma ile değişerek mühendis yani talebe ile subay arası bir sınıfa geçilirdi. Bu rütbede bir sene staj gördükten sonra ise kola bir şerit sarılarak mülazım (teğmen) rütbesine ulaşırdı.

Cumhuriyetin ilk mezunu olan bizim sınıftan sonra bu sistem değişmiş, Heybeliada mektebi lise sistemine geçirilmiştir.

Bir Yorum Yazın

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.

Ziyaretçi Yorumları - 3 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.