Suya yıldız kaydı

İçim içime sığmaz, dışım içime uymaz. Bir yol almış gidiyorum bu âlemde, kâh gülerim sessizce, yürürüm düşüne, düşüne. Kâh uçarım bulutlara, kâh sarılırım toprağa, orada biri yatıyor diye.

Güneş doğar üşürüm, mehtapta yangınlardadır yüreğim, yağmur çiseler, seller götürsün isterim. Kar yağar, bir hayal düşer beyaz düşlerime, kucak açar yarınlara, sürükler beni peşi sıra ufka doğru, hayalle gerçeğin çarpıştığı o ince noktaya kadar sürükler.

Yumarım gözlerimi, gördüğüm adeta su damlacıklarıdır, akar gider. Su sesi, kadın sesi, para sesi derler. Para sesi beni yaşatacak kadar güçlü, kadın sesi bir çığlık ama su sesi tüm benliğimi akıtır denizlere, okyanuslara, sevgime, aşkıma. Tüm ümitlerim minik dalgalanmalara inat köpük köpük canlanır hayalimde.

Su sesi eski bir hatıra, bir nağme, bir öpüş, bir titreyiş, bir kalp atışıdır ruhumun derinliklerinden akan.

Bakarım ufka doğru, bir renk cümbüşüdür beni karşılayan. Solan renkler rüzgâra kapılıp sonsuza doğru kaybolup gider. Elveda belirsizlikler, elveda beni üzen şiirler, sizler beni hak etmediniz. Şimdi hayat bana canlı renkler sundu. Ben bir renk değil, renkleri sevdim; mavisi yeşili, moru pembesi, sarısı eflatunu, kırmızısı, hatta siyahı beyazı.

Uzatıyorum ellerimi gökyüzüne doğru, Tanrının beni göreceği duyacağı, Onu hissedeceğim yere kadar uzatıyorum. İşte ellerimde renkli yıldızlar, onlar hep parlayacak, vücudum enerjiyle dolacak, ruhum huzur içinde, duygularım dalga dalga arşa yükselirken ayaklarım yere sağlam basacak çünkü karlar erir, papatyalar açar, papatyalar solar, yıllar birbirini kovalar.