Yapay zekâ tarafından ortaya konulan ürünlerin sayısı hızla artarken, yapay zekanın yarattığı eserlerin fikri mülkiyet hakları ise merak konusu.
HABER ARAŞTIRMA – İstanbul Bilgi Üniversitesi Fikri Mülkiyet Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin, düzenlediği konferansta yapay zekâ ve fikri mülkiyet hukuku ele alındı. Merkezin müdürü Prof. Dr. Gül Okutan Nilsson, Türkiye’de ve dünyada yapay zekanın fikri mülkiyet hukukuna ilişkin özel bir kanun olmadığını belirterek “Amerika’da yapılan bir patent başvurusunda yapay zekâ buluşçu olarak gösterildi. Bu patent başvurusu reddedildi. Mahkeme de bu reddi onayladı. Çünkü buluş sahibinin de gerçek bir kişi olması gerekiyor” bilgisini paylaştı. Harvard Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ruth Okediji de, yapay zekânın, üretim süreçlerinde mevcut bilgilerden hareket ettiğine vurgu yaparak, bu bilgilerin içerisinde hali hazırda fikir ve sanat eserleri hukukuyla korunmakta olan eserler olduğuna dikkat çekti. Okediji, “Buradaki öğrenme biçimleri ve mevcut eserlerin izinsiz olarak kullanılması mümkün müdür? Yoksa burada bir izin süreci mi olmalı?” diye sordu. Max Planck Enstitüsü’nden Prof. Dr. Silke von Lewinski de insan üretimi eserlerin hâlâ daha değerli olduğunu belirterek, “Büyük şirketler milyonlarca örnek kullanarak bu uygulamaları yapıyor. Sonucunda da insan yaratıcılığına zarar veriyor. Sistemle insan rekabet bile edemiyor” ifadelerini kullandı.
Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Fülürya Yusufoğlu Bilgin ise “Yapay zekânın ne şekilde patente konu olabileceğinin anlaşılması için öncelikle teknik olarak tanımlanması gerekir” dedi.
