YEREL SEÇİMLERE YAKLAŞIRKEN

Yayınlama: 29.07.2013
A+
A-

YEREL SEÇİMLERE YAKLAŞIRKEN,bir,biz,temiz,ve,çöp,ama,bu,ileBU DA GEÇER,KIRMIZI YUMURTAYEREL SEÇİMLERE YAKLAŞIRKEN

 

Kışın soğuğunda ayları saydık. Bahar gelsin dedik, Bahar geldi. Baharla da yetinmedik, bu kez Yaz gelsin dedik. Yaz da geldi. Koşa koşa Adalara çıktık. Yerleştik, soyunduk, dökündük, denizin serin sularında kulaç attık ve atmaya da devam ediyoruz ama önümüzde Ağustos ayı var. Ağustosun yarısı Yaz, yarısı Kış derler. Bence biraz abartmışlar. Kış gelene kadar, güzel İstanbul’umuz bize her yıl muhteşem bir Sonbahar yaşatır. İstanbul’un Sonbaharına doyum olmaz ve nihayet Kış kapıya dayanır. Yaşamdan zevk almasını bilenler Kış mevsiminin de zevkine varırlar. İnsanın gönlü ferah olmaya görsün, yazın sıcağı, kışın soğuğu ne yazar ama yine de aylar geçtikçe Ada özlemi yavaş yavaş benliğimizi sarar.

 

Bir hafta sonu uğrarsın Adaya, güzel geçen bir günün ardından aklın Adada kalır. Evini ne kadar özlediğini anlarsın, Adanın yeşiline, mavisine, çiçeğine, kedisine, martısına, kargasına, dalında sallanan eriklerine, bahçendeki kiraz ağacına, mimozalarına, rüzgârına ne kadar da ihtiyacın varmış, hayatındaki yerleri ne kadar önemliymiş, onu da anlarsın.

 

İşte böyle bir şeydir Adalı olmak. Adada yaşamakla, Adalı olmanın farkı kolay anlaşılır. Adalı olmak ayrıcalıktır, kültür meselesidir. Bu meseleyi de çözmek ne yazık ki son zamanlarda bir hayli güç oluyor.

 

Bu kış, Adaya kavuşmayı beklerken, yüreklerimiz farklı bir şey için çarpacak. Mart ayı gelince, “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” demeyeceğiz çünkü 2014 Yılının Mart ayı kapıdan baktırıp yüreklerimizi Yerel Seçimlerin heyecanı ile ısıtacak.

 

Evet! Yerel Seçimler, Yerel Yönetimler. Belediye Seçimleri için hazırlıklar, ön çalışmalar başladı bile. Kulis yapılıyor, görüşmeler devam ediyor, bize de hayırlı olsun demek düşüyor.  Ne yazık ki inşAllahla, maşAllahla da işler yürümüyor. Her şeyi imkân ve mantık çerçevesinde düşünmek gerekiyor.

 

Her şeyden önce, Yerel Yönetimlerden daha iyi hizmet beklemek için tek şart, seçmen sayısının arttırılmasını sağlamaktır. Ödeneklerin, İlçe nüfus sayısına göre sağlanacağı kesindir. Nüfus kayıtlarımızı Adalara almamız, dileklerimizi duyurmanın tek yoludur. Bu da imkânsız değil, çok kolaydır ve sağlık hizmetlerini sağlamak açısından da hiç bir sakıncası yoktur.

 

Kınalı ada’lı dostlarım, arkadaşlarım ve komşularım dileklerini duyurabilmeleri için yazı yazmamı rica ettiler. Ricalarını yerine getiriyorum fakat sadece dilekler arz edilecek zira Adalar Belediyesi Başkanlığının hizmet sağlamadaki imkân ve imkânsızlıklarının bir kısmını bilip, önemli bir kısmını da tahmin etsem bile, sizler de takdir buyurursunuz ki çözüm ve önerilerde bulunmakta kalemimi kullanmak için akademik bilgiye sahip değilim. Dost meclislerinde fikir paylaşmak ve birçok bilinmeyenle fikir üretmek tamamen ayrı şeylerdir.

 

2014 Mart ayı Belediye Başkanlığı Yerel Seçimlerinde, seçimi kazanacak olan Adalar Belediye Başkanımızı henüz selâmlayamadan, Kınalı ada halkının ricalarını dile getiriyorum.

 

Gelecekteki Sayın Belediye Başkanım, istemek kolay, insanları memnun etmek de çok zor fakat sizlerin, halkın nabzını yoklamak istediğinizden emin olarak Kınalı ada halkının dileklerini ve ricalarını saygı ile arz ediyorum.

 

En önemli sorunumuz SAĞLIK SORUNU dur. Kendimizi güvende hissedemiyoruz. Yazın, yetersiz Doktor sayısı ve müdahale yetersizliği korkutucu boyutlara vardı dolayısıyla kışlıkçıların sayısının da artmasına engel teşkil ediyor. Bugün Cumartesi 27 Temmuz. Saat 17.00 ye doğru siren sesleri ile irkildim. Polis arabası süratle iskeleye doğru gidiyordu. Kavga mı çıktı? Suç mu işlendi?….Hayır, ne kavga vardı ne de suçlu. Polis kardeşlerimiz iskeleye yaralı taşıyorlardı. Son yılların modası, basit gibi görünen fakat ölümcül bile olabilen bisiklet kazası olmuş. Allah kurtarsın diyeceğim çünkü işimiz Allaha kaldı zira saat 17.00 den sonra Doktor bulmak zor. Aile hekimimiz elbette ki 24 saat işinin başında kalamaz. Ambülansımız var fakat sürücüsü tek kişi ve o da Kınalı adalı değil. Doğal olarak her zaman yakınımızda olamıyor. Bu ilkellikten el ele verip kurtulabilecek miyiz?

 

Adamızın tepesinden bize hükmeden TV ANTENLERİnden ve BAZ ISTASYONLARIndan tamamen kurtulmak istiyoruz.

 

TEMİZLİK SORUNU ise git gide önem kazanıyor. Personel yetersizliği ve maalesef çoğu kez insanlarımızın duyarsız davranışlarından, belirli saatlerde çöplerin toplanmasına rağmen çöpler küme küme şurada burada bırakılmakta, poşetlerden taşmakta, dolayısıyla çevre kirliliği, kötü koku ve görüntü kirliliği yaratmaktadır. Temizlik görevlileri sayısının bize göre yetersiz olduğunu fark eden bazı yaşlı hanımlar sokak kapılarının temizliğini üstlendiler bile.  Günübirlikçi misafirlerimiz ise temizlik konusuna çok az önem veriyorlar. Çöp bidonlarının temizliğine nasıl bir çözüm getirilebileceği ise adalıları ciddi ciddi düşündürmekte.

 

Nisan ayı, larvaların İLAÇLAMA zamanı olarak bilinir. Bu işlem zamanında yapılamazsa,yaz aylarını haşerelerle haşır neşir geçirmeye mahkum oluyoruz.

 

Adalılarımız, ada görüntüsüne de önem veriyorlar ve binaların, inşaatların ADA DOKUSUna uygun olmasını diliyorlar.

 

Adamızın iskele meydanından çarşı içine kadar yan yana dizilen İSKELELERin ada görüntüsünü bozduğunu, defalarca dile getirmiştik.

 

Bu kalabalık içinde tezgâh açan vatandaşlara, ürünlerini sergilemek ve pazarlamak için AYRI BİR MEKAN gösterilmesi uygun olacaktır.

 

Kınalı adanın sahili, iskele meydanı ve meydandan çarşıya açılan yol, maalesef yayalar için artık tehlike arz ediyor. Dükkânların dışarıya taşması ile hele geceleri YOLLAR öylesine DARALDI ki, bırakın eski yıllardaki gibi gezintiye çıkmayı, artık insanlar yürüyecek yer bile bulamıyorlar. Adamızda MOTORLU ARAÇLAR da hızla çoğaldı. İhtiyaçtan temin edilenlerin yanı sıra biraz da modaya uymak için kullanılan AKÜLÜ ARAÇLARdan ve çoğu kez acemi sürücülerin bindikleri kiralık BİSİKLETLERden kendilerini ve bebek arabalarını korumak için yayalar olağanüstü çaba sarf ediyorlar. Kurallar herkesçe ve aynı şekilde uygulanırsa kimse mağdur olmaz kanaatindeyiz. Kimseyi mağdur etmeden uygar yaşamanın bir yolu olmalı.

 

Gelelim sahilimizi süsleyen ŞEZLONGlara. Bunlar günübirlik adamıza gelen vatandaşların daha derli toplu oturmalarını sağlıyor olabilirler, gerçi buna rağmen geçenlerde kaldırımın üstünde oturup yaktıkları mangala etleri dizerken gördüğüm gençleri Zabıtaya bildirmek zorunda kaldım fakat bu her zaman görünen bir manzara değil. Adanın daha tenha bir kıyısında duşu ve W.C si olan HALK PLAJI açılmasını isteyen adalılar çoğunlukta. Genelde şezlonglar sahile biraz düzen getirdi ancak sorun çözülmedi Adalılar, gündüz ve gece, sahildeki banklardan yararlanamıyorlar, bankların birkaçı da kimin tarafından kaldırılmış bilinmiyor. “Ben, bunca yıllık adalıyım, evimin önünden denize giremiyorum” “ Yazlıkçıyız ve her gün şezlong parası verecek durumumuz yok. Biz adalılar denizimizden mahrum kaldık.” Diyen adalı dostlarımıza ne cevap verelim?

 

Adalılar tedirgin. Top sahasında 45 000 m3 ile başlayıp 50 000 m3 e varan ve 2.5 metre kot farkı yaratan MOLOZLAR ne olacak?

 

HAYVANLARIMIZı korumak insani görevimizdir ancak hayvan kültürü olmayan ve hayvan sevgisini de bilinçsizce kullanan ailelerimiz olduğundan adaya hayvanların giriş-çıkışlarını kontrol etmek mümkün olabilir mi acaba? Kedilerimiz ve köpeklerimiz adamızın süsüdür. Yabancıların ilgi odağı olan, defalarca fotoğraflarını çektiklerini, kucaklarına alıp sevdiklerini gördüğümüz bu dünya tatlısı canlılar, kışın yaşam savaşı veriyorlar. Hayvansever adalıların özverileriyle, düzenli olmasa bile karınları doyurulmaya çalışılıyor. Tepelerden inen terk edilmiş ve aç kalmış köpekler zavallı kedileri katlediyorlar. Oysa her adanın bir hayvan barınağı olsa, hayatları kurtulur. Kış gecelerinde sıcacık evimizde otururken bizim de vicdanımız rahat eder.

 

Kışı, adadaki evlerinde geçiren “KIŞLIKÇI” tabir ettiğimiz adalılar, sosyal hayatları olamayışlarından yakınıyorlar. Vapur seferlerinin kısıtlı olması, çoğu zaman önemli de olan davetlere, diğer sosyal faaliyetlere katılmalarını, sinemaya bile gitmelerini engelliyor. Gönül ister ki kış mevsiminde Prens Adalarında bir hareketlilik olsun ve adalılar yalnız yaz mevsiminde edindikleri kazançla kalmasınlar, hayattan kopuk yaşamasınlar.

 

Gönül ister…tabii ister… ve her şey istemekle başlar. Gönülden, yürekten istenen her şeyin şekillenmesi için başlatılan en ufak girişim, başarıya atılan büyük adımdır.

 

Mart ayı hoş gelsin, hoş buluşmalar, hoş sohbetler, hoş girişimler, her şey gönül şenliği ile kolaylıkla, güzelliklerle gelişsin.

 

Sosi Cındoyan

Bir Yorum Yazın

Bu site reCAPTCHA ve Google tarafından korunmaktadır Gizlilik Politikası ve Kullanım Şartları uygula.

Ziyaretçi Yorumları - 1 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.