T.C. ADALAR SULH CEZA HÂKİMLİĞİD. İş. No : 2025/149 D.İş
T.C.
ADALAR
SULH CEZA HÂKİMLİĞİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO: 2025/149 D.İş
HAKİM: Sevgi DENİZ 199154
KATİP: Yasin AYAZ 310694
TALEP EDEN:TURYAT TURİZM YATIRIM VE TİC. A.Ş.
KONU:Erişimin Engellenmesi,
TALEP TARİHİ:09/07/2025
KARAR TARİHİ:10/07/2025
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Talep eden TURYAT TURİZM YATIRIM VE TİC. A.Ş. vekili dilekçesinde; Müvekkil Splendid Palas
Oteli, İstanbul Büyükada’nın simgelerinden biri olarak 1908 yılında inşa edilmiş, Osmanlı
İmparatorluğu’ndan Cumhuriyet’e uzanan süreçte kesintisiz hizmet vererek İstanbul’un kültürel ve mimari belleğinde önemli bir yer edindiğini, Kurulduğu günden bu yana gerek yerli gerekse yabancı konuklarına ev sahipliği yapan otel, Türkiye turizmine katkıda bulunan öncü tesislerden biri olarak bilindiğini, Bu tarihi otel, geçmişinde herhangi bir yasa dışı oluşum ya da şüpheli faaliyete konu olmamış, aksine İstanbul’un ve Büyükada’nın sosyal, kültürel ve ekonomik yaşamına katkıda bulunan bir marka olarak anıldığını, Nitekim müvekkil, otelin tarihçesi ve işleyişi bakımından her zaman yerel idarelerin denetimine açık olmuş, tüm faaliyetlerini, Yasal mevzuat çerçevesinde yürüttüğünü, Böyle köklü bir işletmenin, kamuoyuna karşı “ihanet toplantısı” gibi son derece ağır ve mesnetsiz bir iftira ile ili kilendirilmesi kabul edilemez bir saldırı olduğunu, Ada Gazetesi isimli internet haber sitesinde yayımlanan, “15 Temmuz günü CLA eski ajanı Henri Barkey’nin de katıldığı “ihanet toplantısı’na ev sahipliği yapan Büyükada’daki Splendid Otel kapatılıyor” başlıklı içerik, tamamen gerçek dışı beyanlara dayandığını, kapatma kararı da bulunmadığını, Haberde öne sürülen iddiaya göre otel; sözde darbe girişiminin plan andığı bir “ihanet toplantısına” ev sahipliği yapmıştır. Bu ifade, yalnızca müvekkil şirketi değil, aynı zamanda otelin 117 yıllık temiz ve onurlu geçmişini de lekelemeye yönelik olduğunu, Oysaki böyle bir toplantının yapıldığına dair iddialar tamamıyla dedikodu mahiyetinde olup hiçbir şekilde resmi kayıtlara, yargı kararına veya somut delile dayanmadığını, Haberde yer alan iftiralar, doğrudan müvekkil şirketin ticari faaliyetlerine zarar vermekte ve kamuoyu nezdinde oteli haksız şekilde zan altında bıraktığını, Oysa müvekkil, bu tür iddiaları gerek otelin kendi kayıtları gerekse ilgili resmi mercilerin denetimleriyle her zaman çürütmeye muktedir olduğunu, Haberin devamında yangın güvenliği veya ruhsat süreçlerine dair iddialar da maksatlı şekilde saptırılarak otelin itibarına yönelik yıpratma kampanyasına zemin hazırladığını, Bu tür bir haberin kamuoyunda yayılması, müvekkilin mevcut ve potansiyel müşteri kitlesi açısından son derece ağır sonuçlara yol açtığını, Bir otelin “darbe planı yapılan yer” olarak damgalanması, müvekkil açısından onur kırıcı olduğu gibi, otelin marka değerini ve gelecekteki ticari faaliyetlerini de telafisi imkânsız biçimde zedelediğini, Özellikle uluslararası rezervasyon sitelerinde, seyahat acenteleri ve tur operatörleri arasında yayılacak bu tür bir iddia, yerli-yabancı tüm misafirlerin otelden uzak durmasına sebep olabileceğini, Müvekkil otel, önemli bir bölgesel istihdam. kapısıdır ve yıllardır Adalar bölgesinin sosyo-ekonomik hayatına katkı sunduğunu, Bu sebeple kamuoyunda oluşturulan bu asılsız darbe algısı, yalnızca müvekkilin itibarıyla sınırlı kalmayacak, işletmede çalışan onlarca kişinin iş güvencesini, yerel tedarik zincirini ve turizm ekosistemini de olumsuz etkileyeceğini, Ayrıca bu haberin benzeri içeriklerle başka medya organlarına da kaynaklık etmesi tehlikesi olduğunu, Sosyal medyada kontrolsüz biçimde yayılması, farklı dillerde haberleştirilmesi veya uluslararası basında yer bulması halinde müvekkilin marka değeri dünya çapında, zarar görecek, otelin bir daha eski konumuna gelmesi için yıllarca maddi ve itibar onarımı çabası gerekebileceğini, Bu durum, yalnızca müvekkili değil, Türkiye’nin turizmdeki imajını da doğrudan sarsacağını, Bu sebeplerle, haberde ileri sürülen ve tamamen gerçek dışı olan iddiaların, müvekki ekonomik gelirini hem de manevi değerini yok edici etkisi olduğu açık olduğunu, Bu derece ağır bir itham karşısında müvekkilin, Anayasa ile güvence altına alınmış olan şeref ve itibarı koruyabilmesi için içeriğin derhal yayından kaldırılması ve erişiğlin zorunlu olduğunu, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Hak maddesi, kişilik haklarının internet yoluyla ihlal edildiği durumlarda : etkili bir koruma mekanizması sunduğunu, Bu maddeye göre, kişi bulunan içerikler hakkında Sulh Ceza Hakimliği’ne başvuru çıkarılması ve erişimin engellenmesi talep edilebileceğini, Müvekkil, söz konusu haberin yayından kaldırılması için ilk olarak içerik sağlayıcısı ve yer sağlayıcısına başvurarak düzeltme ve tekzip taleplerini iletecek, ancak kişilik haklarına yönelik bu ağır saldırının devam etmesi nedeniyle Sulh Ceza Hakimliği’nden acil tedbir talep etme zarureti doğmuştur. İlgili haberin yayında kaldığı her gün, müvekkil işletmenin itibarına ve ticari ilişkilerine onarılamaz zararlar verdiğini, 5651 sayılı Kanun dışında, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 24 ve devamı maddeleri de kişilik haklarının korunmasına dair düzenlemeler içerdiğini, Ayrıca 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 267. maddesi uyarınca, iftira suçu oluşmakta olup, ilgili kişi ve kurumlar hakkında adli süreçler de ayrıca başlatılacağını, Ancak halihazırda acil korunması gereken husus, kamuoyunda yaratılan bu yanlış algının durdurulması gerektiğini, Yukarıdan beri arz ve izah edilen sebepler nedeniyle ” https://adagazetesi.com.tr/splendid-otel-kapilarinikapatiliyor.html ” URLD kodlu 1 adet içerin yayından kaldırılarak erişiminin engellenmesini, karar örneğinin gereği için Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na gönderilmesine karar verilmesini, tüm dava masraf ve vekalet ücretlerinin karşı tarafa tahmilini talep etmiştir.
DOSYANIN DEĞERLENDİRİLMESİNDE:
https://adagazetesi.com.tr/splendid-otel-kapilarini-kapatiliyor.html
linkinde erişimin engellenmesi talep edilmiştir.
5651 sayılı Kanunun 9/A.maddesi,” (1) İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle özel hayatının gizliliğinin ihlal edildiğini iddia eden kişiler, Kuruma doğrudan başvurarak içeriğe erişimin engellenmesi tedbirinin uygulanmasını isteyebilir.
”şeklinde düzenlenmiştir.
Basın Özgürlüğü; ifade özgürlüğünün ayrılmaz bir parçası olmak üzere, insanların bilgiye ulaşma ve fikir elde edebilme yönündeki en önemli araçlardan olan basının, yazılı, görsel veya işitsel araçlarla sunduğu ve kamu hizmetini gerçekleştirme yolunda sahip olduğu özgürlüktür. Basının, geniş imkanları olan bir organizasyon olması, ona bireylere nazaran daha büyük bir muhatap sayısı (kitlesi) sağlamaktadır. Bu nedenle basının ifade özgürlüğünü kullanırken muhatabı üzerinde yarattığı etkinin boyutları da düşünülerek yaptığı işe bir kamu hizmeti ayrıcalığı tanınmış, bu ayrıcalıkla birlikte bahşedilen güvenilirliği, yapılan işten doğan sorumluluğun da büyük olmasını beraberinde getirmiştir. Şüphesiz ifade ve basın özgürlüğü de diğer temel hak ve özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız değildir. İfade ve Basın Özgürlüğünün sınırlanması, başta AİHS’nin 10/2. maddesi olmak üzere uluslararası ve ulusal mevzuatta düzenleme altına alınmıştır.(Yargıtay 19.Ceza Dairesinin 2018/7735 esas, 201813080 karar sayılı ilamı.)Basın ve diğer medya organlarının ifade özgürlüğü, kamuoyuna yöneticilerin görüş ve davranışlarını tanıtmak ve yargılamak için en iyi araçlardan birisini sunmaktadır. Şüphesiz ifade özgürlüğünü kullanan kişilerin (gazeteciler vb…) bu özgürlüğü kullanırken “görev ve sorumlulukları” da vardır.Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. maddesinin gazetecilere tanıdığı güvence, gazetecilerin gazeteci deontolojisine saygı içinde “doğru ve güvenilir” bilgiler sunmaları anlamında iyi niyetle hareket etmeleri koşuluna bağlıdır (Goodwin, § 39; Mc Vicar, § 83-86; Colombani, § 65).
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi değer yargısı ile maddi olguların birbirinden ayrılması gerektiğinden, şayet sınırlamaya konu edilen haberde, sırf kişiden kişiye değişen ve ispatlanması mümkün olmayan değer yargılarından hareketle bir takım sözler (iyi, kötü, çirkin, yakışıklı, şık olmadı, yakışmadı, çelişkili, manidar, tutarsız v.b.) sarf edilmişse bunun düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebileceği, ancak maddi olgularla desteklenemeyen ve ispatlanamayan “abartılı” değer yargıları ile ifade özgürlüğü arasında mutlaka ayrıma gidilmesi gerektiğinden bahsetmiştir.
Haber verme hakkının hukuka uygun bir biçimde kullanılabilmesi için gereken ölçütler dört başlık altında toplanmaktadır. Bunlar;1-Haber gerçek olmalı,2- Haber güncel olmalı,3- Haberin verilmesinde kamu yararı bulunmalı,4- Haberin veriliş biçimi ile özü arasında düşünsel bir bağ bulunmalıdır. Bu unsurlar eleştiri hakkı yönünden de geçerlidir. Yani eleştirinin olabilmesi için, yazının gerçek olgulara dayanması, güncel bulunması ve bu haberin verilmesinde kamu yararı bulunması koşullarına bağlıdır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13/02/2007 tarihli ve 2007/7-28 esas, 2007/34 sayılı kararında yer alan, “Demokratik toplumlar, temel hak ve özgürlüklere dayanan toplumlardır. Bu tür toplumlarda Devletin görevi, temel hak ve özgürlükleri korumak ve geliştirmektir. Temel hak ve özgürlükler arasında düşünce ve kanaati açıklama özgürlüğünün önemli bir yeri bulunmaktadır. Bu özgürlüğün kullanılabilmesinin en önemli yollarından birisi de basındır. Geneli ilgilendiren ya da ilgilendirmesi gereken tüm olaylar hakkında, halkı objektif ve gerçekleri yansıtacak biçimde aydınlatmak, çeşitli sorunlar üzerinde kamuoyunu düşünmeye çağıracak tarzda tartışmalar açmak, onu toplumsal ve siyasal oluşumlar üzerinde doğru ve gerçeğe uygun bilgilerle donatmak, yöneticileri eleştirmek, uyarmak ve bu yöntemlerle denetlemek, ayrıca içinde yaşadığı toplumun ve tüm insanlığın sorunları konusunda bireyi bilinçlendirmek durumunda olan basına, bu ödevlerini yerine getirirken ihtiyaç duyacağı bir kısım haklar da tanınmıştır. Bunlar; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarıdır. Temelini Anayasa’nın 28. vd. maddelerinden alan ve 5187 sayılı Basın Yasasının 3. maddesinde düzenlenen bu haklar, basın yoluyla işlenen suçlarda, hukuka uygunluk nedenlerini oluşturur. Bilgiyi yayma, eleştirme ve yorumlama haklarının kabulü için, açıklama, eleştiri veya değer yargısı biçimindeki bilginin gerçek ve güncel olması, açıklanmasında kamunun ilgi ve yararının bulunması, açıklanış şekli ile konusu arasında düşünsel bir bağ bulunması, açıklamada “küçültücü” sözlerin kullanılmaması gerekir. Yargılama konusu haber ve yorum metnindeki eleştiri ve değer yargılarının bir kısmı sert ve çarpıcı bir üslupla dile getirilmiştir. Yerleşmiş yargısal kararlarda da vurgulandığı üzere esasen, eleştirinin sert bir üslûpla gerçekleştirilmesi, kaba olması ve nezaket sınırlarını aşması, eleştirenin amacına, psikolojisine, eğitim ve kültür düzeyine bağlı bir olgudur. Ancak kabul edilmelidir ki, basın özgürlüğü, belli ölçülerde abartmayı, hatta kışkırtmaya başvurmayı da içerir. Gazetecilerin yazılarında kullandıkları deyimler “polemik” niteliğinde olsa da, nesnel bir açıklamayla desteklendiğinde, bu ifadeler asılsız kişisel saldırı olarak görülemez.” şeklindedir.
Somut talep ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Yukarıda zikredilen açıklamalar ışığında; Bilgiyi yayma, eleştirme ve yorumlama haklarının kabulü için, açıklama, eleştiri veya değer yargısı biçimindeki bilginin gerçek ve güncel olması, açıklanmasında kamunun ilgi ve yararının bulunması, açıklanış şekli ile konusu arasında düşünsel bir bağ bulunması, açıklamada “küçültücü” sözlerin kullanılmaması gerekir. Yargılama konusu haber ve yorum metni incelendiğinde alınan kararlara ve haberin gerçekliğine ilişkin somut veri bulunmadığı, haberin temel haklardan olan çalışma hürriyetini ihlal ettiği anlaşıldığından erişimin engellenmesi kararı vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Talebin KABULÜ İLE;
-https://adagazetesi.com.tr/splendid-otel-kapilarini-kapatiliyor.html adresine 5651 Sayılı Kanunun 9/A.maddesi uyarınca ERİŞİMİN ENGELLENMESİNE,
2-Kararın talep edene tebliğine,
3-Kararın, ERİŞİM SAĞLAYICILARI BİRLİĞİNE GÖNDERİLMESİNE,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda CMK nun 268.maddesi uyarınca kararın öğrenildiği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek üzere zabıt katibine yapılacak beyanla, İstanbul Anadolu Sulh Ceza Hakimliği’ne itiraz yolu açık olmak üzere karar verildi.10/07/2025
Katip 310694
e-imzalıdır
Hakim 199154
e-imzalıdır