Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazetede yayımlanan kararda, kıyı kenar çizgisi esas alınarak hazırlanan ve kroki ile sınırları gösterilen alanın Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak tespit ve ilan edildiği belirtildi.
Peki bu ne anlama geliyor? Konuyla ilgili DSP Adalar İlçe Başkanı Murat Pekin’e görüşlerini sorduk…
Pekin: “19 Ekim 1989 tarihinde, Yıldırım Akbulut hükümeti zamanında 383 sayılı ÖZEL ÇEVRE KORUMA KURUMU BAŞKANLIĞI KURULMASINA DAİR KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME ismiyle bir KHK yayınlanıyor.
Bu kararnamede amaç, bazı bölgeleri özel koruma bölgesi olarak belirlemek ve bu bölgelerdeki tüm faaliyetleri, otel, ulaşım, yat limanı, bina, hastahane, okul, dış yatırımlar, kanalizasyon, enerji, ticaret gibi her faaliyeti tek bir yerden, merkezde bakanlığa bağlı bir birimden düzenlemek. Şu anda yapılan ise Adaları da KHK içine almak. Bu sebeple Marmara Denizi ve Adalar ilçesi bu KHK tanımı içine alınıyor.
Bu güne kadar Adalar ilçesi, adına koruma kurulu denilen neye ve kime hizmet ettiği belli olmayan bir kurumun elinde adeta oyuncak olmuştu. En basit bir talebiniz yıllarca okuldan yeni mezun bir raportörün elinde saçma sapan gerekçelerle bekletilir, on yıllar boyunca bir imar planı yaptırılmaz, ama en olmayacak taleplere izin verilir.
Kimsenin farketmediği bir durumu anlatayım da herkes anlasın. Bu 5 nolu kurul Adalar ile birlikte Kadıköy, Maltepe, Kartal, Pendik gibi ilçelere de bakıyor. Bakın Kadıköy’de, Maltepe’de, Kartal’da Pendik’de yüzlerce eski eser bina olan parselin içinde gökdelen şeklinde bina görürsünüz. Hatta bina yapılsın diye eski eserin yeri bile değiştirilir. Peki bu kararlara imza atıp izin veren 5 nolu kurul konu Adalar olunca en basit bir talepte neden Adalıları mağdur eder? Zira Adalar İlçesi o kurulun elini yıkadığı yerdir de ondan. Diğer ilçelerde yapılan her türlü hokkabazlık, Adalar ilçesi ön planda tutularak kamufle edilir de ondan.
Adaların önünü açacak namuslu bir yatırımcı veya herhangi bir ada sakini, türlü hesaplar peşindeki bir Adalar Belediye Başkan Yardımcısı ile kurul raportörü arasında topaça döndürülür.
Şu anda yapılan 1989 yılında çıkarılmış ve ne yazık ki bugüne kadar kurul hocalarının ve yerel siyaset ağalarının baskısı sebebiyle uygulanmayan bir kanunun uygulamaya geçmesidir.
Bu kanunun ne olduğunu anlamak için, 383 sayılı KHK nın 19/f maddesine bakmak bile yeterlidir. Zira o maddede” 2863 Sayılı Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kanunu çerçevesinde SİT kararları saklıdır. Ancak Kurumca hazırlanan plan ve projelere göre gerektiğinde SİT kararı içinde yer alabilecek yeni yapılaşmalara ilişkin bina yüksekliği, taban alanı ve kat alanı katsayısı gibi değerlerde azaltmaya gidilebilir; veya bu yapılaşma şartları tümüyle kaldırılabilir. Yapılan veya revize edilen planların hazırlanması aşamasında Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulundan görüş alınır. Yüksek Kurul da SİT alanlarının iptalinden ve tescilinden önce Başkanlıktan görüş ister.” demekle, bakanlığın gerekirse kurulun aldığı tüm kararları iptal edip bakanlığın kendisinin her türlü kararı almaya yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.
Şimdi her yerden yaygara kopacak. Zira düzeni bozulan hocalar, rakı masalarında solculuk yapan zevatı ortaya sürüp “Adalar elden gitti” diye bağırtacaklar. Doğru Adalar elden gitti ama onların elinden gitti.
Kısaca bu kanunla birlikte 35 senedir süren bir kepazelikte son bulmuş oluyor.
Bu sebeple yurt dışına gittikçe oralardaki turizm yerlerini görerek Adalar için üzülen gerçek adalıların gözleri aydın olsun. Geçte olsa sonunda oldu.
Tabi burada ilçe belediye yönetiminin yetersizliği de bu kararın alınmasına katkı sunmuş oldu. Zira ne olursa olsun bundan kötüsü olmaz düşüncesi bu kararı almayı kolaylaştırdı. Bu yönüyle de biraz ironi yaparsak, bu ilçe yönetimi bir teşekkürü hak etmiş bulunuyor. Bundan sonra, Adalar Belediye Başkanı olan kişi, sadece sokaklardaki çöpü toplar.
Zira bu KHK ile işyeri ruhsatları dahi Bakanlık yetkisine geçmiş oluyor. Adalar’a hayırlı olsun” ifadelerine yer verdi.
