Belediyenin “ada çocuğu” başkanı Ali Ercan Akpolat, halkı galyana getirerek TUGVA’yı istila etmiş , yasak mitinge gitmek, önüne çıkan polis engelini aşmak için Maltepe’de denize atlamış, yaptığı şovlardan sonra belediyenin başkanlık koltıuğuna oturmuştu. Bu arada TÜGVA istilasıyla ilgili soruşturma devam ediyor.
Öyle ya; İmamoğlu bile bu şovlara kanmış ve bir proğramda, “bir bakıyoruz denizin dibinde, bir bakıyoruz havada, bir bakıyoruz karada” demiş, her yerde “Liyakat” dediği kavramı gözardı ederek Akpolat için olumlu konuşmalar yapmıştı.
Aslında kendisini iyi yanıyan Akpolat, başkanlık için Liyakatte sınıfta kalacağını iyi bildiği için açıklarını böyle şovlarla kapatmaya çalışıyor. Bu gibi eylemleri yapmaya da devam edecek gibi görünüyor. Çünkü yerinde tutunabilmesi için başka şansının olmadığını iyi biliyor.
Bugün de Marta Koyu’nun kiralanması sürecine itirazları ile ilgili basın açıklamasını Marta Koyu’nda denize dalarak gerçekleştirdi. Söyledikleri incir kabuğunu doldurmadığı için yazmaya gerek görmedim.
Martha Koyu’nda ne var?
Martha Koyu’nda vakıfların 47 dönümlük arazisi var, yasal, vakıfların malı ama ormanlık alanda.
Kıyı Kimin?
Kıyı hazinenin, kimsenin malı değil. Bunca yıldır Martha Koyu’ndaki işgale neden müdahale etmediniz? Müdahale eden belediye görevlilerini neden görevden aldırdınız?
Orada bu görevi yapan, kıyıları emniyete alması gereken zabıta ne yaptı?
İşgalcilere göz yumdu.
Birincisi, kıyıyla kimsenin hesabı yok arkadaş. Zaten kıyıdan ruhsat isteyenlere, nasıl ki ASAF Plajı, nasıl ki diğer saçma sapan yerlere plaj ruhsatı veriyorsanız önce onlara hesap sorun. Önce verdiğiniz o plaj ruhsatlarını iptal edin. Ondan sonra Martha Koyu’nda ruhsat için kim başvurursa plaj ruhsatı vermeyin.
İkincisi, vakıf arazisi kıyıda da bitiyor, kıyı kenar çizgisi var orada arkadaş, sen neyin protestosunu yapıyorsun?Zaten kıyıya herhangi bir şey çakamaz kimse. Bir şey yapamaz. Bu kadar basit.
Vakıfların arazisinde vakıfları protesto edemezsiniz. Orası vakıfların tapulu malı, ister işletmeye açar, ister atıl vaziyette tutar, sen onu bırak vakıfların arazisindeki kaçak inşaatlara bak, senin işin o. Vakıflara ait arazinin içinde kaçak inşaat yapılmış, gecekondu yapılmış, senin zabıtan da bilere/bilmeyerek buna göz yummuş.
“ada çocuğu Akpolat;
Bu yaptığın göz boyamaktan öteye geçmeyen şovlarını yıllarca Burgazadası 6 numara da plaj açılmasına ve Marta Koyu’nu işgalcilere peşkeş çekenlere yap.
Adalarda 3 tane masa kaldırıp yılda bir kez de ceza yazıp şov yapmaya gerek yok. İnsanların gözüne hoş görünme operasyonlarına artık vatandaş inanmıyor.
Adalar’da işgalci esnaf ile zabıta kol kola dolaşıyor, kaçak inşaat yapanlarla zabıta/imar başbaşa. Böyle iddialar var.
Korsan akülü araçlar vb..
İETT’nin 11.500 MİLYON EURO ödenen devasa minibüsler Adalara doğru gelirken, Adaların bir çok sorunu varken “ada çocuğu” başkan denizde dalgıçlık yapıyor!
Sen önce zabıta karakolunun arkasında çekek yeri yapan şahsa, kıyıyı işgal eden, vatandaşın evinin önünde tekne çöplüğüne çeviren, bundan da artık ne uğruna göz yuman zabıtanın işini sonlardır da ne kadar yürekli olduğunu görelim.
Aslında yaptığı bu şovların suç teşkil ettiğinin de anlamayacak kadar konulardan bihaber.
TCK’nın 216. maddesinde yer alan “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu” somut bir tehlike suçu olarak düzenlenmiştir. Suç ile kamu düzeni, toplum huzuru ve barışının korunması hedeflenmiştir. Maddenin ihdas edilme amaçlarından biri de nefret söylemlerini sınırlandırmaktır.
Somut bir tehlike suçu olarak 5237 sayılı Kanun’un 216 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen ve kamu düzenini, toplum huzurunu/barışını himaye eden, esas itibariyle nefret söylemini sınırlandırmayı hedefleyen halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek suçu; halkı, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığına dayanarak birbirine karşı kamu düzeni için tehlikeli olabilecek şekilde düşmanlığa veya kin beslemeye alenen tahrik edilmesini cezalandırmaktadır.
Platon’un birsözüyle yazımızı bitirelim; İşlerin doğru düzgün yürümesi için şehrin halkına edepli bir başkan lazımdır…