Adalar Herkesin Değildir: Sahipsiz Adalar Yıpranır, Harcanır

Adalar Herkesin Değildir: Sahipsiz Adalar Yıpranır, Harcanır
Yayınlama: 01.11.2025
Düzenleme: 01.11.2025 09:48
A+
A-

Türkiye’nin en özgün doğal ve kültürel miras alanlarından biri olan Prens Adaları (Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada ve diğerleri), İstanbul’un hemen kıyısında bir vaha gibi uzanır. Yaz aylarında binlerce günübirlik ziyaretçiyle dolup taşar; vapur sesleri, bisiklet zilleri, kalabalık kıyılar ve sokak satıcılarıyla adeta minyatür bir festival alanına dönüşür. Ancak bu yoğun kullanım, adaların ekosistemini, altyapısını ve yaşam kalitesini ciddi biçimde tehdit etmektedir.

Adalar herkesin değildir; herkesin olan adalar sahipsizdir, yıpranır ve harcanır. Gerçek sahipleri, adalarda yaz-kış yaşayanlar, ikametgâhı burada bulunanlar ve yerel seçimlerde oy kullanan seçmenlerdir. Dışarıdan günübirlik gelenler ise yalnızca misafirdir.

Kimler Ada Sakini Sayılır?

Öncelikle, bu iddiayı resmi verilerle doğrulamak gerekir. Türkiye’de “ikametgâh” kavramı, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü tarafından tanımlanır. Bir kişinin ikametgâhı, en az altı ay boyunca sürekli yaşadığı yer olarak kabul edilir[^1]. Adalarda ikamet eden kişiler, Adres Kayıt Sistemi (ADRS) üzerinden bu yerleşim yerlerini resmi adres olarak bildirirler.

•   Seçmen Kaydı: Yüksek Seçim Kurulu (YSK) verilerine göre, oy kullanma hakkı için ikametgâh şarttır. 2023 Genel Seçimleri’nde Adalar ilçesindeki toplam seçmen sayısı yaklaşık 12.000 civarındaydı (Büyükada ~6.000, Heybeliada ~3.000, diğer adalarla birlikte)[^2]. Bu kişiler adalarda vergi öder, yerel hizmetlerden yararlanır ve belediye yönetiminde söz sahibidir.
•   Nüfus Verileri: TÜİK 2024 Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi verilerine göre Adalar ilçesinin kış nüfusu yaklaşık 15.000’dir. Ancak yaz aylarında, günübirlik ve kısa süreli ziyaretçilerle birlikte günlük nüfus 50.000–100.000 kişiye ulaşır[^3]. Yani, kalıcı nüfusun yalnızca %10–15’i kadar bir kısmı adaların gerçek sakinidir; geri kalanlar ziyaretçidir ve karar mekanizmalarında hiçbir etkileri yoktur.

Bu veriler, adaların yasal ve fiilî sahiplerinin burada ikamet eden, vergi veren, oy kullanan vatandaşlar olduğunu açık biçimde göstermektedir.

Sahipsizlik Yıpranmayı Getirir

“Herkesin sahip çıktığı” yerler aslında kimsenin gerçek anlamda korumadığı yerlerdir. Bu durum, ekonomist Elinor Ostrom’un Nobel ödüllü çalışmalarıyla tanımladığı “ortak alanların trajedisi (tragedy of the commons)” teorisine birebir uyar[^4].
Ortak kaynaklar, sahiplenilmediğinde aşırı kullanım sonucu tükenir.

•   Çevresel Yıpranma: Adalarda faytonların kaldırılmasının (2020) ardından elektrikli araçlara geçilmiştir. Ancak günübirlik kalabalık, her yaz on tonun üzerinde ek çöp üretmektedir[^5]. Özellikle yaz aylarında ormanlık alanlarda artan piknik faaliyetleri yangın riskini yükseltmektedir; 2021 Heybeliada yangını bu riskin somut örneğidir.
•   Altyapı Sorunları: Su, elektrik ve ulaşım altyapısı kış nüfusuna göre tasarlanmıştır. Yaz aylarında bu kapasitenin birkaç kat aşılması, su kesintilerine ve arıza oranlarının artmasına yol açmaktadır[^6]. Konut fiyatlarının yükselmesiyle birlikte genç ada sakinleri göç etmekte, adalar giderek “tatil köyü”ne dönüşmektedir.
•   Kültürel Erozyon: Ada kültürü –Rum, Yahudi, Ermeni ve Türk topluluklarının yüzyıllık mozaiği– ancak kalıcı sakinlerin günlük yaşam pratikleriyle var olabilir. Günübirlikçiler geçici eğlence arayışındadır; bu da Airbnb tipi kısa dönem kiralamalar ve tarihi konakların ticari kullanımı üzerinden mahalle dokusunu aşındırır.

Benzer sorunları yaşayan Yunan adalarında (örneğin Mykonos) günlük ziyaretçi kotası ve çevresel vergi gibi önlemler uygulanmaya başlamıştır[^7]. Türkiye’de de Adalar Koruma Platformu gibi sivil oluşumlar benzer öneriler geliştirmektedir.

Çözüm Önerileri:
Gerçek Sahipler Öncelikli Olmalı

Adaları korumak, onları yalnızca sevmenin değil, sahiplenmenin de gereğidir. Aşağıdaki önlemler, bu dengeyi kurmak için uygulanabilir:

1.  Giriş Kotası: Yaz aylarında vapur seferlerine kota konulmalı, ön rezervasyon sistemi uygulanmalıdır.
2.  Çevre Katkı Vergisi: Günübirlik ziyaretçiler için sembolik bir “Ada Koruma Vergisi” (örneğin kişi başı 50 TL) alınabilir.
3.  Yerel Yönetim Güçlendirmesi: Ada sakinlerinin oy ve temsil gücü artırılmalı, yerel katılım mekanizmaları desteklenmelidir.
4.  Eğitim ve Bilinçlendirme: “Misafir gibi davran” temalı kampanyalarla, ziyaretçilerin çevreye ve yerel kültüre duyarlılığı artırılmalıdır.

Adalar, bir avuç kalıcı sakinin emanetidir. Onlar olmadan adalar sahipsiz kalır, doğa harcanır, tarih unutulur.

Dışarıdan gelenler hoş gelsin, ama ev sahibi gibi davranmasın.

Adalar, orda yaşayanlarınınındır — bu hem yasal, hem de vicdanî bir gerçektir.

Haluk Direskeneli

Dipnotlar

[^1]: 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu, Madde 50 – “İkametgâh adresi, kişinin yerleşmek niyetiyle oturduğu yerdir.”
[^2]: Yüksek Seçim Kurulu (YSK) 2023 Genel Seçimleri Verileri, İstanbul Adalar İlçesi.
[^3]: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) 2024.
[^4]: Ostrom, E. Governing the Commons: The Evolution of Institutions for Collective Action. Cambridge University Press, 1990.
[^5]: Adalar Belediyesi 2023 Yaz Dönemi Atık Raporu.
[^6]: İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) 2024 Yaz Su Kesintisi Verileri.
[^7]: Greek Ministry of Tourism, 2023 “Island Tourism Management and Visitor Cap Policies” Raporu.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.