Marmara Denizi, 2021 yılında ciddi bir müsilaj (deniz salyası) krizi yaşamış ve bu sorun kısa sürede çözülememişti. Bugün itibariyle, müsilajın yeniden yüzeye çıktığı ve yayıldığı görülüyor. Adalar’da çekilen görüntüler korku verici.
Müsilaj, 23 Ekim 2024’te Erdek Körfezi’nde yeniden görüldü ve 6 Kasım’da Marmara Adaları ile Tekirdağ kıyılarına, 13 Kasım’da İstanbul Prens Adaları’na ve en son 5 Aralık’ta İzmit Körfezi’ne ulaştı. Yaklaşık 7 hafta içinde Marmara Denizi’nin tamamına yayılan müsilaj, deniz canlılarının yaşamını tehdit etmekle kalmıyor, aynı zamanda balıkçılık ve turizm gibi sektörleri de olumsuz etkiliyor.
Uzmanlar, müsilaj oluşumunu tetikleyen başlıca faktörlerin deniz kirliliği, iklim değişikliğine bağlı su sıcaklığındaki artış ve deniz şartlarındaki durağanlık olduğunu belirtiyor. Müsilajın oluşumunu önlemek için atık su arıtımının iyileştirilmesi ve deniz kirliliğinin azaltılması gerektiği vurgulanıyor.
Marmara Denizi’ndeki bu çevresel sorun, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın da gündeminde. Bakanlık, müsilajla mücadele için 22 maddelik bir eylem planı hazırlamış ve bu plan doğrultusunda çalışmalar yürütülmeye devam ediyor. Ancak, deniz yüzeyindeki temizlik faaliyetlerinin yeterli olmadığı, denizin dibinde kalan müsilajın tekrar yüzeye çıkabileceği uyarıları yapılıyor.
Vatandaşlar ve çevre aktivistleri, denizlerin sağlığı için daha acil ve etkili önlemler alınması gerektiğini savunuyor. Marmara Denizi’nin ekosistemini korumak ve müsilajın tekrarlanmasını önlemek için atık yönetimi ve çevre dostu politikaların önemine dikkat çekiliyor.
Bu sorun, sadece Marmara Denizi’ni değil, tüm ülkeyi yakından ilgilendiren bir çevre krizi olarak görülüyor.
Hüseyin Atıcı: “Geçen seferki felaketi unutmadık! Yetkililer önlem alsın, bu işin peşini bırakmasınlar. Denizimiz yine kirleniyor, balıklar ölüyor. Bu gidişle Marmara’yı tamamen kaybedeceğiz. Bu sorunun çözümü için herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Sadece yetkililere bırakmamalıyız.”
Muhammet Keskin: “Müsilaj sadece deniz canlılarını değil, bizim sağlığımızı da tehdit ediyor. Artık deniz kenarında yürüyüş bile yapamıyoruz. Çevre kirliliğine karşı daha duyarlı olmalıyız. Gelecek nesillere temiz bir deniz bırakmak istiyoruz.”
Serope Çolak: “Müsilaj, yani deniz salyası, denizlerde mikroorganizmaların aşırı çoğalması sonucu oluşan yapışkan bir tabakadır. Bu durum; iklim değişikliği, deniz kirliliği ve su hareketlerinin azalması gibi etkenlerle ortaya çıkar. Özellikle atık sular, sanayi ve tarımsal faaliyetler müsilajın en büyük nedenlerindendir. Müsilaj, deniz canlılarının yaşamını tehdit ederken, balıkçılığı ve turizmi de olumsuz etkilemektedir. Oksijen girişini engelleyerek deniz ekosistemini bozar ve su kalitesini düşürür. Bu sorunun çözümü için atık yönetimi iyileştirilmeli, sanayi ve tarım faaliyetleri denetlenmeli, bireyler olarak da denizleri kirletmemeye özen göstermeliyiz. Denizlerimizi korumak hepimizin sorumluluğudur.”
Müsilaj sadece çevresel bir sorun değl, aynı zamanda ekonomik ve sosyal sorunlara da yol açtıyor. Balıkçılık sektörünün olumsuz etkilendiğini, turizmin zarar gördüğünü ve insanların denizden eskisi gibi faydalanamıyorlar
Müsilajın deniz ulaşımını ve balıkçılığı olumsuz etkileyeceği yönünde kaygılar var. Bu durumun, özellikle İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) çevresel sorunlara karşı yeterince duyarlı olmadığını düşünenler tarafından eleştirildiği görülüyor.
Bazı vatandaşlar, müsilajın ortaya çıkmasından beri ciddi bir tepki verilmediğini ve halkın çoğunluğunun bu konuyu dert etmediğini düşünüyor. Ayrıca, arıtma tesisleri için yeterli enerji altyapısının olup olmadığı konusunda da belirsizlikler bulunuyo
Müsilajın, hastalık yapıcı mikroorganizmalar taşıdığı ve bu nedenle denize girilmemesi gerektiği yönünde uyarılar yapılıyor. Özellikle, Heybeliada İskelesi gibi yerlerde müsilajın yoğunluğu, deniz motorlarının çalıştırılması durumunda ciddi hasar görebileceği endişelerini artırıyor
Bazı bireyler, müsilajın denize püskürtülen kimyasalların bir sonucu olduğunu bile iddia ediyor, bu da çevresel sorunlarla ilgili spekülatif yaklaşımların bir göstergesl
