Başbakan Erdoğan’ın “Devletin tiyatrosu mu olur? Tiyatroları özelleştireceğiz” açıklamasının ardından başlayan tartışma üzerine Radikal Gazetesi, bir derleme yaparak tiyatro ve sanata verilen desteğin dünyadaki örneklerini araştırdı. İşte İngiltere’den Rusya’ya sanat-devlet işbirliği…
İngiltere’de ‘Art Council’ adı verilen bir “sanat konseyi” var. Bu konseyin başkanı Kraliçe tarafından, yöneticileri bakanlar kurulunun önerisiyle, konsey başkanı tarafından atanıyor. Art Council, özerk bir yapı. Tüm sanat alanları için bütçe düzenliyor. İngiltere’deki iki büyük tiyatro olan National Theatre ve Royal Shakespeare Company’den en küçük kasabalardaki tiyatro topluluklarına kadar herkes bu bütçeden pay alıyor. 2006-2007 dönemi rakamlarına göre İngiltere’de sanat konseyi tiyatroya 120 milyon sterlin destek vermiş. Bu rakam, toplam hükümet harcamalarının yüzde 0.02’sine denk geliyor. Hükümet bu desteği verirken tiyatroların sahneleyeceği oyunların içeriğine karışmıyor. Yeni eser yazımı, prodüksiyon, yeni izleyici programlarının hazırlanması gibi masraflar için de destek veriliyor. Her tiyatro bütçe için sanat konseyine başvuruyor. Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Asu Aksoy’dan edindiğimiz bilgilere göre 2006-2007 yılında özel sektör de tiyatroya 28 milyon sterlin yatırım yapmış. Buna karşılık İngiltere’de tiyatroların ekonomiye yıllık katkısı 2.6 milyar sterlin.
Fransa’da Kültür Bakanlığı’nın en küçük köylere kadar inebilen bir kültür politikası var ve kültür alanında destek verilmeyen hiçbir şey yok. Fransa’nın 22 bölgesinde de Kültür Bakanlığı’na bağlı DRAC’lar (Direction Régionale des Affaires Culturelles) yani Kültürel İşler Bölgesel Müdürlükleri var. onların belirlediği bütçe tarihi tiyatro kurumu Comedie Française’den en küçük kasabalara kadar her kademeye dağıtılıyor. Bu kamusal tiyatrolar, yani kâr etmeyen tiyatrolar için geçerli. Fransa’da aslında tiyatroları bina/salon olarak ele almak gerekiyor. Fransa’da tiyatro salonları ya belediyenin ya da devletin. Devletin tiyatro salonlarında oynamak için, tiyatro grupları devlete müraacat ederek ödenek ister. Ya da salonlar herhangi bir topluluğu seyredip prodüksiyonunu satın alabilir. Comedie Française ise özel bir yapıdır; bir ortaklık tiyatrosudur. Devletten de ödenek alır ancak kendi parasını da kazanır. Klasik dünya edebiyatının klasik oyunlarını seyirciyle buluşturmayı amaçlar. Comedie Française dışında gerçekten devlet tiyatrosu denebilecek bir tiyatro yok ama bütün tiyatrolara devlet yardım ediyor. Fransa’da bunun yanı sıra, bulvar tiyatroları denen ticari tiyatrolar da var ve devlet onlara ödenek vermez.
Almanya’da her eyalet kültürel desteğini kendi içinde düzenliyor. Tiyatronun özerk, bağımsız bir işleyişi var. Devletin ve yerel yönetimlerin tiyatrolara desteği büyük ancak hem yönetim hem de mali olarak aradaki bağ Türkiye’dekinden farklı. Her eyaletin ayrı bütçesi var ve eyalet senatosuna sunulan projeler önceden belirlenip bütçelendiriliyor. Eyalet yönetiminden belirli sürelerle ödenen bütçeler sunulan proje giderlerinin belirli bir yüzdesini karşılar. Devletin tiyatro için yıllık ayırdığı bütçe ise 500 milyon Euro. İçerik konusunda ise hiçbir kısıtlama olmaz, tiyatrolar kendi programlarını kendileri belirler.
Avusturya’da tiyatroya ayrılan bütçe, hem merkezi hem de yerel yönetimler tarafından karşılanır. Kültürel desteğin oranını sanat senatosu belirler. Avusturya Devlet Tiyatroları’nın bir limited şirketi var ve bu şirketin sahibi devlet. Bütün devlet tiyatroları bu şirket tarafından finanse ediliyor. Yıllık bütçesi 144 milyon Euro. Kurum tamamen Devlet Tiyatrosu Organizasyon Kanunu altında işliyor ve bu kanuna göre tüm sanatçılar ve tiyatro yöneticileri oyun seçimi vb. gibi konularda tamamen özgür. Bir diğer kurum olan Birleşik Viyana Şehir Tiyatroları da aynı sistemle işliyor. Wien Limited Şirketi’ne ve yine tamamen Viyana Büyükşehir Belediyesi’ne ait. Kurum Viyana Etkinlik Kanunu’na tabi. Özel tiyatroların ise kurulurken bölgesel düzeyde resmi izin almaları gerek. Devlet özel tiyatrolara maddi destek veriyor ancak tüm bütçelerini karşılamıyor. Sanatçılar bu tiyatrolarda sezonluk sözleşmeyle çalışıyor.
İsveç’te Kraliyet Tiyatroları mevcut. Her yerel yönetimin kendi tiyatrosu var. Hemen hepsi aynı formatta bir sahneye sahip ve bu da kolay turne yapılmasını, tüm oyunların tüm halka ulaşmasını sağlıyor.
Rusya’da tiyatrolar tamamen devlete bağlı değil ama devlet tiyatroya oldukça büyük pay ayırıyor. Oyuncular da tiyatrolardan düzenli maaş alır.
Devlet tiyatroları da özel tiyatrolar da her dört yılda bir programlarını güncelleyip Kültür Bakanlığı’na fon için başvuruyor. Uzmanların hazırladığı raporlar sonucu uygun görülen projelere destek veriliyor. Başvurusu kabul edilen projenin bütçesinin yüzde 80’i karşılanıyor. Hollanda’da sanata devlet bütçesinin yüzde 2’si ayrılıyor. Tiyatrolara aktarılan rakam, ortalama 40 milyon euro.
İtalya’daki bütün sanat etkinlikleri kamu desteğiyle yapılıyor. Teatro Stabile denen tiyatro kurumları birer kamu hizmeti. Sübvansiyonları Kültür Bakanlığının Fus-Fondo’sundan sağlanıyor. Giorgio Strehler’in Milano’daki ünlü Piccolo Teatro’su da bir ‘teatro stabile’, örneğin. Yönetimlerine devlet herhangi bir şekilde karışmıyor. La Scala gibi ünlü operalar da hem devlet destekli hem de kendi vakıfları var.
Ülkelerin yanı sıra Avrupa’da üç ana kategoriye göz atmak gerekiyor. Radikal Gazetesi’nden Elif Ekinci’ye konuşan Mustafa Avkıran bu üç kategoriyi şöyle anlattı: 1- Kategori, tıpkı bizdeki gibi devletin desteklediği tiyatrolardır. Bizdeki 657 sayılı devlet memurları yasasıyla çalışanlar gibi yıllık kontratlar ile anlaşma sağlanmış sanatçı ve teknik personelin olduğu tiyatrolardır. Bunların en ünlüsü İngiltere’deki National Theatre, Avusturya’daki Burg Tiyatro, Almanya’daki StaatsTheater (Bunlar bizdeki gibi çok fazla şehirde perde açıyorlar.) Bu tiyatroların bütçelerindeki katkı doğrudan devletten gelir, bazı durumlarda kent yönetimleri ya da uluslararası fonlar desteğe ortak olur. Bu tiyatrolar yüzde 100 oranında devlet destekli tiyatrolardır.Kategori şehir tiyatroları; bunlar tıpkı İBBŞT gibi kent bütçesinden desteklenen ve kente kamu hizmeti veren tiyatrolar. Bunların yönetiminde mutlaka kentin yöneticileri de vardır ancak bunları da bir sanat yönetmeni yönetir. Bütçeler de bu sanat yönetmenin sunduğu program, içerik ve kadrolardan oluşur.
Kategori ise özel tiyatrolardan oluşur; bu tiyatrolar fikri özgür, vicdanı özgür bireylerden oluşur. Devlet tarafından desteklenir, sponsor olunmaz. Bizim terminolojimizde yer almayan bir kategoridir. Devlet ve Kent yönetimlerine sundukları dosyalar ve projeler ile bütçelerinin yüzde 60’ından az olmamak kaydıyla desteklenir. Bu tiyatrolara salon verilir, para verilir, olanak verilir, desteklenir. Her üç kategoride de devletin sanata desteği minimum yüzde 60 oranındadır. Her üç kategoride de sanatın desteklendiği kesin ancak özgürlüğün ya da özerkliğin sınırları ilk iki kategori için her zaman tartışmalıdır. Devlet parayı verdiği için düdüğü çalmak ister ancak düdük her zaman sanatçının elindedir ve iktidarlar bundan rahatsızdır.