Uzun süredir, CHP’li Belediyelere yapılan “‘itibarsızlaştırma’ operasyonları, Adalar Belediyesi’ne de uygulandı.
22 Ocak Pazar günü saat 14.00 sıralarında, Adalar Sulh Ceza Mahkemesi’nin 22.01.2012 tarih ve 2012/8 Değişik İş sayılı kararına istinaden Adalar Belediyesi hizmet binasına Mali Şube görevlilerinden ve Adalar İlçe Emniyet Müdürlüğü personelinden oluşan bir ekip gelerek, söz konusu Mahkeme kararını Belediye görevlisine göstermesinin ardından, kararda yer alan bilgi ve belgeler Adliye’ye sunulmak üzere görevlilere tutanakla verilmiştir.
E-Posta ihbarını yapan kişinin isteği doğrultusunda İstanbul Emniyet Müdürlüğü Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğü’nün Adalar Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan aynı yönde talepte bulunması ve bu talebin “Pazartesi günü delillerin karartılabileceği gerekçesiyle”Pazar günü yapılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bir kamu kuruluşu olan Belediye’den; gerek yargı kuruluşları, gerekse diğer kuruluşlar tarafından bilgi-belge isteniyorsa, her türlü bilgi-belge yasal çerçevede verilir. İsim bile söz konusu olmayan bir elektronik posta ihbarına dayalı yapılan ve ihbarı yapan kişinin adeta yönlendirmesi ve istemi ile hukuka uygun olmayan bu tür bir uygulama, maalesef ülkemizde hukuk devleti ilkelerinin uygulanmadığının göstergelerinden biri olarak belleklerde kalacaktır.
Şöyle ki;
“Ceza yargılamasında maddi gerçeğin bulunması için bazı önlemlerin alınması zorunludur. El koyma, arama, toplatma, yakalama birer ceza yargılaması önlemidir. Bu önlemlerin uygulanabilmesi için öncelikle bu önlemlerin uygulandığı zaman bir zararın meydana gelmesi olasılığının çok güçlü olması gerekir. Aramanın yapılmadığı ya da arama sonucunda ya da başka hallerde nesnelere el konulmadığı takdirde suç eşyası dolayısıyla delillerin yok edilmesi ve sanıkların kaçmaları muhtemeldir. Bu nedenle de yargılama amacına ulaşmayacak; en azından gecikme durumuyla karşı karşıya kalınacaktır.” Denilmektedir. Ancak bir kamu kuruluşunun zaten kayıtlarında yer alan bilgi ve belgelerle ilgili yapılan bu uygulamanın etiğini sorgulamak gereklidir. Ayrıca kararda suç delilleri terimi kullanılarak yargısız infazda bulunulmuş, isimsiz bir elektronik posta ihbarına dayanılarak, yapılan bu uygulama maalesef kamu kurumunun saygınlığını zedeleme çabalarından öteye geçmemiştir. Bu durumda, öteden beri Adalar Belediyesi’nin saygın bir kamu kuruluşu durumuna gelmesini ve tüm engelleme çabalarına rağmen Adalılara hizmet etmeyi ve Adaların yıllardır çözümlenmeyen sorunların çözülmesine yönelik yapılan hizmetleri hazmedemeyen çıkarcı çevrelerin amaçlarına ulaşmalarına neden olunmuştur.
Vatandaşlarımızın kamu kurum ve kuruluşlarına kamu hizmetleri ile ilgili dilek ve şikâyetlerde bulunma hakkı Anayasa ve yasalarla düzenlenmiş olmakla birlikte, bu hakkın kullanılması sırasında, kamu düzeninin zedelenmemesi ve kamu görevlilerinin iftira ve isnatlardan korunması temel ilke olarak benimsenmiştir. Bu itibarla ve yukarıda açıklanan yasal ve idari düzenlemeler ile yargı kararı çerçevesinde, 4483 sayılı Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak, belirlenmiş esaslara göre hareket edilmesi bizzat İçişleri Bakanlığı genelgesi gereğidir.
3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına İlişkin Kanun’un “DİLEKÇEDE BULUNMASI ZORUNLU ŞARTLAR” başlıklı, 4483 sayılı yasanın 17.07.2004 tarih ve 5232 sayılı yasa ile değişik 4’üncü maddesinin 3. ve 4’üncü fıkralarında Aynı yasanın 17.07.2004 tarih ve 5232 sayılı yasa ile değişik 5’inci maddesinde, 4982 sayılı Bilgi Edinme Kanunun BAŞVURU USULÜ başlıklı 6’ncı maddesinde de “13/04/2005 tarih ve 25785 sayılı Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe giren Başbakanlığın Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri İle Başvuru Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin “Başvuru hakkı” başlıklı 31/2’nci maddesinde de Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunun Uygulaması İle İlgili Olarak İçişleri Bakanlığınca Yürütülecek İşlemlere İlişkin Yönergenin “İşleme Konulmayacak İhbar ve Şikayetler” başlıklı 9’uncu maddesinde; 24 Ocak 2004 Tarih ve 25356 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Dilekçe Hakkının ve Bilgi Edinme Hakkının Kullanılması Hakkındaki 2004/12 nolu Başbakanlık Genelgesinin 1/a.maddesinde de somut bulgulara ve kanundaki usul ve esaslara dayanmayan ve süreklilik arz eden bu ve benzeri yazışmalar ve zaman kayıpları, kamu hizmetlerinin yürütümünü olumsuz etkilemektedir denmektedir.
Fiil-fail ilişkisinin yeterince ortaya konulmaması; fiilin suç niteliğinde olduğu soyut kanaatine varıldığında, “genel sorumluluk” anlayışıyla üst düzey yönetim mevkiindeki memurların ve diğer kamu görevlilerinin hemen her olayda cezai sorumluluklarının bulunduğu kabul edilerek, haklarında yasada yer almayan “ARAŞTIRMA” veya ön inceleme yapılmasının talep edilmesi ALIŞKANLIĞI, Bakanlık Genelgeleriyle de engellenmeye çalışılan bir husustur. Bu talepler üzerine yapılan gereksiz işlemler, üst düzeyde karar alma ve uygulama mevkiindeki kamu görevlilerini insiyatif kullanamaz hale getirerek kamu hizmetlerinin yürütümünü olumsuz yönde etkilemektedir.
Adalar Belediyesi 2009 yılı yerel seçimlerinde göreve gelen kadrolar tarafından şeffaf, demokratik, katılımcı yönetim anlayışıyla yönetilen, hukuka, yasalara, adalet ve eşitlik ilkelerine uygun olarak halka hizmet etmeye odaklanmış bir kamu kuruluşudur. Çalışmalarında daima açık, samimi ve hesap vermeyi ilke edinen bir tutum içerisinde, halkın alın terinin bir parçası olan kamu kaynaklarından yapılan her harcamayı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 127. Maddesi’nin Mahalli İdareler Başlıklı bendine istinaden, 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ve 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun ve diğer mevzuatın dayanakları çerçevesinde yapmaktadır.
Adalar Belediye Başkanı, toplumda ve çevresinde saygınlığı olan, Emekli bir Mülki İdare Amiri olup aynı zamanda hem bir bilim adamı hem de Adalar Belediyesi Belediye Başkanı olma sıfatı ile siyasi bir kimliğe sahip, kamunun güvenine mazhar olmuş üst düzey bir yöneticidir. Tüm yaşantısı, Ülkemizin her köşesinde halka hizmetle, başarı ve onurla geçmiş, halen de öyle geçmektedir. 27 yıl 10 ay Mülki İdare Amirliği yaptıktan sonra, çeşitli üniversitelerde öğretim elemanı olarak çalışmış, 1996-2001 yılları arasında Adalar Kaymakamlığı görevini yerine getirmiş ve 29 Mart 2009’da yapılan yerel seçimlerde Adalar Belediye Başkanlığı görevine Adalılar’ca seçilmiş olup, Tüm engellemelere, kaynaksızlığa ve baskılara rağmen “Sosyal Demokrat Belediyecilik” anlayışıyla üretilen projeleri gerçekleştirme kararıyla halen bu görevini yılmadan sürdürmektedir.
2009 yerel seçimlerinden önce Adalar Belediyesi’ne her ay 300 Bin TL nakit, bunun yanında deniz-kara taşıtlarının onarımından, başta personel, asphalt, akaryakıt, kilit ve bordür taşı olmak üzere çiçeğe kadar ayni yardım olmak üzere bir yılda toplam 8.235.345 TL değerinde yardım yapan (Adalar Belediyesi’nin yıllık gelirinden fazla) İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 2009 yılı Nisan Ayı’ndan bugüne kadar, Adalar Belediye Meclisi’nin oybirliğiyle aldığı kararlar ve birçok yazılı taleplere rağmen Adalar’a nakdi yardım olarak bir tek kuruş, ayni yardım olarak da bir tek taş göndermemiştir. Ayrıca Adalar Belediyesi’nin 35 kez, Adalara hizmet içeren talep yazılarına biri dışında olumlu ya da olumsuz herhangi bir cevap dahi vermemiştir.
İBB’den her ay düzenli olarak alınan yardıma, alınan kredilere rağmen Adalar Belediyesinin yeni yönetimi, özgelirlerinin birkaç katı olan yaklaşık 25 Milyon TL borç ile devralınmıştır. Belediyenin toplam 49 adet olan taşınmazları ise 1345 adet hacizle yeni yönetime devredilmiştir.
Değerli Adalıların ve Kamuoyunun, Adaların başta sağlık, ulaşım, imar olmak üzere hiçbir sorununa çözüm üretmeyen, yıllardır Adaları ve Adalıları yoksullaştırarak adeta bir geri kalmış ülke kasabasına dönüştüren geçmiş dönem yönetimlerine şu soruları sormasını ve cevabını araştırmasını arzu etmekteyiz.
1. Bu kadar yardıma ve desteğe rağmen çalışanlarına, sendikaya, müteahhitlere, Devlete, İBB’ye, İl Özel İdaresi’ne, bankalara ve birçok kişi ve kuruluşa on milyonlarca borç ne anlama gelmektedir?
2. Yıllarca AKP’li yöneticiler elindeki Adalar Belediyesi’ne yapılan bunca yardım ve krediler nereye gitmiştir?
3. Adalar Belediyesi AKP’li bir ekibin yönetimindeyken İçişleri Bakanlığı’ndan araştırma ve inceleme amacıyla kaç müfettiş gelmiştir?
4. İsimsiz atılan elektronik postalar ihbar niteliğinde değerlendirilip, işlem yapılmış mıdır?
Yönetimin değişmesinin ardından ise, 12 kez Belediyeye gelen İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişleri tarafından, olağan teftişler hariç, 38 ayrı konuda 1 araştırma ve 12 ön inceleme yapılmış, İstanbul Valiliği’nce 22 farklı konuda 20 adet araştırma yapılmıştır. Bu araştırmalar, incelemeler çerçevesinde, Belediyeden istenen tüm belge ve bilgiler görevli İçişleri müfettişlerene verilmiştir. Müfettişlerce ön inceleme yapılan konulardan 23’ü hakkında soruşturmaya gerek yok kararı çıkmış, 3’ünün soruşturulmasına karar verilmiştir. Soruşturma izni verilen 2 konuyla ilgili olarak beraat kararı verilmiş, 1 soruşturma ise halen devam etmektedir.
Adalar Belediyesi’ni gözlem altında tutan, birçoğu iftira şeklinde olan, soyut, isimsiz iddia ve şikayetler için gereksiz ve anlamsız yere 3 ayrı İçişleri Bakanı tarafından sürekli Müfettiş gönderen İçişleri Bakanlığı acaba aynı uygulamayı diğer belediyelere de yapıyor mu? Zaman zaman basında çıkan, belgesi bilgisiyle ispatlanmış olan yolsuzluklar karşısında hemen harekete mi geçiyor yoksa isimsiz bir elektronik posta ihbarı mı bekliyor?
Saygılarımızla
Adalar Belediyesi