Adalar şu günlerde hummalı bir çalışmaya ev sahipliği yapıyor. Hani derler ya ışığı gören geliyor. (Nasreddin Hoca).
Türkiye’de önemli şeylerin altı çizilir, daha görkemli olması isteniyorsa sonuna “tay” getirilir ki sorgulanmasın. Örnek mi Kurultay, Danıştay, Yargıtay, Sayıştay ve Çalıştay. Gazeteciliğin alt/alanı olan köşe yazarlığı kamuoyu oluşturmak, halkı doğru bilgilendirmek, karanlıkta kalanları aydınlığa çıkarmak ve esin kaynağı güncel hadiseler olmakla birlikte bir fikir, yorum içeren kalıcılığı olmayan yazılardır. Bazen ironi, bazen teşbih, bazen de sert bir üslupla eleştiri yaparak karar vericiler üzerinde etki oluşturmaya çalışırız. Bir önceki yazımdan bahisle geleceği şekillendirmek üzere harekete geçmekten bahsediyorsam Bir Adalar klasiği olan faytonlar konusunda yazmak şart oldu.
Yazımı kaleme aldığım sıralar Adalar Ulaşım Çalıştayı Hükümsüzdür! Başlıklı yazıyı gazetemizde manşetten gördüm. Altında 25 STK’nın imza attığı görülen bildiriye bakınca bir önceki yazımda da dikkat çektiğim, yönetmeye aday olanların seçimden önceki taahhütleri ne kadar bağlayıcı. Zira İBB Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’nun imza verdiği “Hayvan Hakları Yasama İzleme Delegasyonu’nun Oylarımız Hayvanlar İçin kampanyası kapsamında Söz Veriyorum taahhütnamesinin 27 Mart’ta imzalamış olması. Sayın Erdem Gül’ün Şeffaflık Taahhütnamesine zerre kadar uymadığını/yok saydığını görmüş olsak ta İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun taahhütlerine ne kadar sadık kalacağını hep birlikte göreceğiz.
Faytonlar konusuna İstanbul’da bir zamanlar halkın üstüne kabus gibi çöken Değnekçi olarak tabir ettiğimiz hak-hukuk-yasa tanımayan, vatandaşa meydan okuyan, çeteleşen ve rant sağlanan müşterek noktaları olması hasebiyle kangren olmuş bir mesele nazarıyla bakıyorum. Dolayısıyla çözümü de bir o kadar sancılı olacaktır. Akşamdan sabaha çözülemeyecek olması Adalar Belediyesinin bu konuda hep benim sorunum değil yaklaşımı etkili olmuştur. Erdem Gül ise Fayton kalkacak diyemeyiz ama bu sorun çözülecek şeklinde demeç vermesi akıllara zarar konu hakkında en ufak bir bilgisi/yaklaşımı olmadığını gösteriyor. Bakalım İBB Ulaşım Dairesi nasıl bir bildiriye imza atacak. Kavgayla başlayan çalıştay uzlaşı ile çözülecek mi yoksa yeni bir çatışmaya mı sahne olacak.
Gelelim örnek uygulamalara; toplumsal sorunların çözümünü uzakta aramaya gerek yok. İzmir Büyükşehir Belediyesi İzmir genelinde Fayton Taşımacılığını yasakladı. İzmir UKOME’nin almış olduğu kararla 1 Mayıs 2019 dan itibaren artık Faytonlar tarihe karıştı. İzmir Belediye encümeni ise kent merkezine hayvanla çekilen araçların girişini yasakladı. Alın size çözüm.
Bazı sesleri şimdiden duyar gibiyim. Adalarda ulaşım geçmişten beri faytonla sağlanıyor, Adalarda ulaşım imkânı olmadığından fayton olmadan ada sakinlerinin evine ulaşma imkânı yok, Faytonlar turizm acısından Adalara inanılmaz katkı sağlıyor gibi uzadıkça uzayan cevapsız tuzak sorular. Adalarda abartmıyorum 2500 ün üzerinde yasal olmayan, M sınıfı trafik taşıtı varken hiçbir adalı (burada yaz/kış adada konaklayanlar) faytonları ulaşım amaçlı kullanmıyor. Yazlıkçı diye tabir ettiklerimiz de bu kervana katılmış olacak ki faytonlar turist dışında (yerli/yabancı) müşteri almıyor. Dolayısıyla sadece ve sadece kayıt dışı faaliyet gösteren faytonları kayıt altına, yani anakara daki toplu ulaşım araçları gibi güzergah, fiyat ve denetim altına alınarak çözüm sağlanabilir. Kent merkezlerinde faytonlar kesinlikle olmamalı. Zaten kayıt altına aldığınızda göreceksiniz 192 olan Büyükada’daki fayton sayısı kendiliğinden düşecektir. İSPARK’ın yaptığı ve çevreye, insana, doğaya, hayvanlara ve Büyükada’ya zarar veren Fayton Parkı’da medeni at barınağı seviyesine gelmiş olacak. Ayrı bir yazı olacak Fayton Parkı ile ilgili olarak yakın zamanda incelemelerde bulunan TBMM Hayvan Hakları Araştırma Komisyonunun raporunu beklemek lazım.
Sonuç olarak Adalarda yaşayanların ulaşımını nasıl çözeceğiz. Eski başkan Kadir Topbaş döneminde haber yapılan bkz. https://www.sabah.com.tr/cumartesi/2012/06/23/fayton-sefasinin-perde-arkasindaki-dram durumun ne kadar uzun süredir devam ettiğini göreceksiniz. Cem Yılmaz’ın hafızamıza kazıdığı Eğitim Şart! sözüyle ne demek istediğimiz ortada. Peki, eğitim adaların sorunlarını tek başına çözmeye yeterli mi? Hayır tabi ki asıl sorunun kaynağı iletişim eksikliği. Kimin ne istediği veya neyin önceliği olduğunun sorgulanması lazım. Bunun için, Adalar’da yaşayan halkla iç içe olmak, sorunların asıl kaynağına inmek, kısacası dinlemek. Bunu kim yapacak elbette kamuyu yönetme iddiasında olanlar, söz verenler, taahhütlere imza atanlar kısacası siyaset ve mülki idareciler. Ülkemizde hiçbir özgürlük ve hak, mücadele yaşanmadan elde edilememiştir. O zaman halk olarak idarecilere karşı demokrasi, hak ve hukuk mücadelesi vereceğiz. İster hayvan hakları isterse demokrasi, hak ve hukuk olsun.
Bugün faytonlar, yarın akülü araçlar daha sonra kıyılar ve sonrasında yolsuzluklar. Konu başlıkları değişse de sorunların kaynağı aynı. Siz idareciler Kaymakam, Belediye Başkanı veya bürokratlar sorunları sizler çözeceksiniz. Halkı ikna etmek sizin göreviniz. Huzur ve emniyeti sağlamak varoluş sebebiniz. O yüzden halka rağmen kararlar almaktan veya gücü elinde bulunduranlara fırsat vermekten vazgeçin. Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk devleti olduğunu asla unutmayın. Adınızla anılmak, saygı duyulmak, Adaların tarihinde hoş bir seda bırakmak istiyorsanız, bu halk size aradığınız desteği verecektir. Muhtaç olduğunuz kudret damarlarınızdaki asil kanda mevcuttur. Yeter ki yürüdüğünüz yol medeniyet yolu, ülkünüz Atatürk devrim ve inkılapları olsun. Bu bağlamda; umudun, milletimizin, çocuklarımızın geleceğinin, kadınlarımızın özgürlüğünün, bağımsızlığımızın zaferinin 97. Yıldönümü kutlu olsun. “Zafer, zafer benimdir diyebilendir… Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Kalın sağlıcakla.
N.A.