Adalar’ı Adalar yapan her şeyin bozulmaması için doğru ve farklı kaynaklardan bilgi alın, takip edin, haklarınızı talep edin. Adalar’ın peşkeş çekilmesine izin vermeyin.
Mehveş Evin/ Yaklaşık 6 yıldır her fırsat bulduğumda, yaz-kış, vaktimi Adalar’da geçiriyorum. Hatta bahar ve kış aylarını daha çok sevdiğimi söylemeliyim: Yazlıkçı/ günübirlikçi kalabalığının çekildiği zaman, Ada halkı baş başa kalır. Bu dönem esnaf için ekonomik olarak zorludur, ama huzurun ekonomik karşılığı yok ki! Yaz gelince nasılsa herkes işini toparlar.
Neredeyse gün gün, piksel piksel dolduğuna şahit olduğumuz, Gotham City’den hallice İstanbul’un beton çirkinliğine Adalar’dan bakınca derin bir nefes çekip ‘Oh be’ diyebiliyoruz.
Ancak bu ülkede hiçbir yerde halkın rahat bırakılmayacağını, her güzel şeyi geri dönüşsüz biçimde bozmanın meşru gösterilmeye çalışıldığının da bilincindeyiz.
Adalar için yeni imar planı söylentileri yıllar önce çıktı. Hatta Yassıada ve Sivriada ‘projesi’ ya da kıyımının gündeme geldiği günlerde bundan haberdar olduk. Yassıada, Büyükada ve Heybeli’nin, Sivriada ise Burgazada ve Kınalı’nın mahallesidir. Yassı’da askeri bölge statüsü kaldırıldıktan sonra doğal/arkeolojik/kültürel SİT statüleri de kanunlar yok sayıldı. ‘Demokrasi adası/müzesi yapacağız’ diye savunulan Yassıada’da tek bir ağaç bırakılmazken ortaya bir ucube çıktı; anladıkları dilden konuşup ‘Allah islah etsin’ diyebiliyoruz.
Tabii yerleşimin olduğu Adalar’a öyle bodoslama girmek kolay değil. Ama birilerinin gözü fena halde rantta, aklı Adalar’daki huzuru, kalan son İstanbul’u bozmakta… O nedenle önce kağıt üzerinde planlar yapılıyor, kıyılar lağvediliyor, kat hakları veriliyor, yeşil alanlar ranta açılıyor
İBB YAPACAKTI, BARİ BİZ YAPALIM!
Efendim neymiş, Adalar, eğlence/sağlık/spor/kültür alanları diye bölünecekmiş. Böl ve yönet, böl ve inşa et!
Ne de olsa ranta açmak için havalı, herkesin itiraz edemeyeceği tanımlarla süslemek ve pazarlamak şart!
İşin en acı yanı, CHP’li Adalar Belediyesi’nin bu oyuna ortak olması. Belediye Başkanı Attila Aytaç, Agos gazetesine şöyle demiş:“Ben yapı yaptırmıyorum deme şansımız yok. Plana sahip çıkmamız lazım. Gelecekte Büyükşehir Belediyesi el atıp, planı yaparsa sıkıntıya düşeriz. Bu plana acil ihtiyacımız var.”
Herşeyden evvel ‘İBB (zaten) yapacaktı, biz yapalım bari’ demek, planın meşru olduğunu göstermez. Adalar Belediyesi’nin özrü kabahatinden büyük; çünkü Adalar bileşenlerin görüşlerine başvurmadan, uyarı ve önerilerine kulak vermeden bu planı sahiplendi. Adalılar ‘plan yapılmasın’ demiyor, Adalara zarar vereceğine inandıkları plana karşı çıkıyor. Ne var planda, hatırlayalım:
Adalar Savunması’na göre, yeni planla adanın 2B arazilerine günü birlik tesis yapılabilecek. Butik otelciliğin ve ev pansiyonculuğunun önü açılacak. Zemin katlara dubleks izni getirilecek. Kara ve deniz yaşamı, kıyı ekosistemi tahrip edilecek. Ve tüm bu faaliyetler, Adalar nüfusunu beş katına çıkaracak.
Adalar belediyesi ise 2B arazilerinin olmadığını iddia ettiği yetmezmiş gibi, 1/1000’lik planlarda yapı yoğunluğu olmayacağını savunuyor. Oysa Orman Bakanlığı’na ait bölgelere ilişkin 2B kararları var, 2 ve 3’üncü derece doğal SİT alanlarında orman niteliğini kaybettiği varsayılan yerlere rekreasyon alanı, günübirlik tesis yapma projeleri de…
Nasıl yapı yoğunluğu olmasın? Hem Adalar’ın en kıymetli alanlarını talana açıyorsunuz, sonra da yalan söylüyorsunuz!
KATILIM, DENETİM, ŞEFFAFLIK SIFIR
Adalar Savunması’nın eleştirilerine cevap veren Aytaç, nüfusun beş katına çıkmayacağını da belirtmiş. Oysa Adalar’da ikameti olanların nüfusu, zaten gerçek nüfustan daha düşük. Ayrıca bu nüfus da her sezonda en az 2-3 misline çıkar. Yeni yapılaşma ve ticari faaliyetlere izin vermenin, tıpkı Büyükada’da son 5 yılda yaşanan, Adalıları hayatından bezdiren korkunç yığılmayı, kirliliği, kanunsuzlukları getireceği aşikar.
Adalılar’ın en büyük itirazı, Aytaç ve ekibinin, en başından beri denetlenme, şeffaflık, katılım taleplerini reddetmesi, nelerin olacağını açıklamaması. Neden bu gizlilik?
İktidarın imar sözkonusu olunca başvurduğu numaraları biliyoruz, bari CHP yapmasın diyeceğiz… Ama yapıyorlar!
Adalar Savunması’ndan Ömer Suvari, Heybeli’de Değirmenburnu, Su Sporları, Asaf, Kablo, Alman Koyu hattında, Büyükada’da Lunaparka ve plajlara doğru kısa bir yürüyüşe çıkmayı öneriyor: “Daha şimdiden yoldan geçerken bile para istendiğini, kaç hektar orman ve kıyı alanının ticarileştirildiğini göreceksiniz..”
Aytaç’ın savunduğunun aksine, yeni planda 2000 m2 üzeri parsellere imar izni var, bodrum katlara iskan ve emsal dışı bırakma var, rekreasyon merkezi projeleri var, 150 özel mülk arsa ve bir o kadar vakıf arazisine imar izni var, pansiyonculuğu yaygınlaştırma var… Var oğlu var!
Burgaz ve Büyükada’da beton kıyı dolguları içeren ön görünüm projeleri hazırlanmış, Kınalıda’da ‘spor ve dinlenme tesisleri’ adı altında kıyıları imara açılıyor, Heybeli Çam limanı ‘sağlık eğitimi’ adı altında ne olduğu belirsiz projelere teslim.
Adalılar’ı, İstanbullular’ı uyarıyorum:
Adalar’ı Adalar yapan her şeyin bozulmaması için doğru ve farklı kaynaklardan bilgi alın, takip edin, haklarınızı talep edin. Adalar’ın peşkeş çekilmesine izin vermeyin, en büyük zararı sizler göreceksiniz.
Mehveş Evin
Fotoğraf: Ada Gazetesi