Bostancı’da Duran Zaman: İstanbul’un Deniz Ulaşımına Dair Sessiz Bir Hüzün

Bostancı’da Duran Zaman: İstanbul’un Deniz Ulaşımına Dair Sessiz Bir Hüzün
Yayınlama: 13.12.2025
Düzenleme: 13.12.2025 13:23
A+
A-

Bugün saat 12.30’da Bostancı Motor İskelesi’nde Mavi Marmara motorunun kalkmasını beklerken, İstanbul’un deniz ulaşımına dair hüzünlü bir manzarayla karşılaştım. Bir zamanlar kentin denizle kurduğu güçlü bağın simgesi olan İstanbul Deniz Otobüsleri’ne (İDO) ait tekneler, Bostancı İskelesi’nde arka arkaya demirlemiş durumda. Hiçbir hareket yok; adeta kaderine terk edilmiş, çürümeyi bekliyorlar.

İskele ve terminal kapalı. Bostancı İDO Terminali bugün bir Migros marketine dönüşmüş. Büyükada İDO Terminali ise boş, atıl ve bakımsız bir hâlde duruyor. Oysa insan, yirmi yıl önceki o canlı günleri hatırlamadan edemiyor.

Bir zamanlar Büyükada İskelesi’nden İDO’nun hızlı deniz otobüsüne biner, yaklaşık 20–25 dakikada Kabataş’a ulaşırdık. Evlerinden şık giyimli hanımlar ve beyler çıkar, yürüyerek iskeleye gelir, hep birlikte deniz otobüsüne binerdi. Kabataş’ta, iskele önünde çok sayıda şoförlü özel otomobil, deniz otobüslerinden inen iş insanlarını beklerdi. O dönem henüz Kabataş–Taksim Füniküleri de açılmamıştı. Ben çoğu zaman yürüyerek iş yerime geçerdim.

Akşam saat 18.30’da ise Şehir Hatları vapuruna biner, sakin ve keyifli bir yolculuğun ardından Büyükada’ya varır, ağır tempoda Kadıyoran Yokuşu’nu çıkardım. Deniz ulaşımı yalnızca bir taşıma aracı değil, İstanbul yaşam kültürünün ayrılmaz bir parçasıydı.

Bugün ise tablo çok farklı. İDO deniz otobüsleri çalışmıyor. El değiştirdikleri, yeni sahiplerinin yakıt, personel ve bakım maliyetleri nedeniyle bu işletmeyi sürdüremediği konuşuluyor. Para kazanılamadığı için seferler durdurulmuş; ancak tekneler de satılamıyor. Sonuçta, güzelim deniz otobüsleri Bostancı İskelesi’ne bağlanmış, kullanılmadan bekliyor. İçler acısı bir durum.

Buna karşılık Mavi Marmara sefer yapıyor ve yolcular memnun. Şehir Hatları vapurları, seyrek seferlerle de olsa çalışıyor; temiz, rahat ve keyifli bir ulaşım sunuyor.

Eğer bir işletme ekonomik olarak sürdürülemiyorsa, bunun makul ve şeffaf çözümleri olmalıdır. Satmak, devretmek ya da farklı bir modelle değerlendirmek mümkündür. Ancak iskelelerin boş bırakılması, teknelerin çürümeye terk edilmesi ne kamusal yarara ne de İstanbul’un denizci kimliğine yakışıyor.

İstanbul, deniziyle var olan bir kenttir.
Deniz ulaşımının bu denli geri plana itilmesi, yalnızca bir ulaşım meselesi değil; aynı zamanda kentin belleğine, yaşam kültürüne ve kamusal alan anlayışına dair ciddi bir kayıptır.

Haluk Direskeneli

Fotoğraf: Ada Gazetesi

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.