Büyükada Rum Yetimhanesi Beş Yıldızlı Otele mi Dönüşüyor?: Kültürel Miras mı, Ticari Yatırım mı?

Büyükada Rum Yetimhanesi Beş Yıldızlı Otele mi Dönüşüyor?: Kültürel Miras mı, Ticari Yatırım mı?
Yayınlama: 20.08.2025
A+
A-

İstanbul’un incisi Büyükada’da, yıllardır kaderine terk edilmiş görkemli ama yorgun bir yapı yükseliyor: Rum Yetimhanesi. Avrupa’nın en büyük ahşap yapılarından biri olan bu bina, 1898’de Alexandre Vallaury tarafından lüks bir otel ve kumarhane olarak tasarlanmış; ancak Osmanlı hükümeti izin vermediği için proje hayata geçirilememişti. 1903’te Eleni Zarifi’nin bağışıyla Fener Rum Patrikhanesi’ne geçen yapı, 1964’e kadar yetimhane olarak hizmet verdi. O tarihten sonra ise davalar, ilgisizlik ve doğal tahribatla birlikte çürümeye terk edildi.

2010’da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararıyla Patrikhane’ye iade edilen yetimhane, yıllardır restorasyon bekliyor. Ancak 2025 itibarıyla Patrikhane’nin Kutsal Sinod Meclisi farklı bir karar aldı: Yapının “çevreye duyarlı, ekolojik turizm” anlayışıyla restore edilip beş yıldızlı bir otele dönüştürülmesi. Türk, Yunan ve uluslararası turizm şirketleri bu projeye yatırım yapmaya hazırlanıyor. Osmanlı’nın zamanında otel olarak kullanılmasına izin vermediği, bir dönem Rus göçmenlerin barınağı ve ardından Rum yetimhanesi olan bu bina şimdi lüks bir otele mi dönüşecek? Biraz tuhaf, hatta şaşırtıcı görünüyor.

Tartışmaların Odağında Kültürel Koruma

Bu karar, beraberinde ciddi tartışmaları da getirdi. Bir yanda harabe haline gelmiş yapının kurtarılması gerekliliği, diğer yanda ise ticari bir otel dönüşümünün kültürel mirasın ruhuna zarar vereceği endişesi var. Europa Nostra tarafından “Avrupa’nın en tehlikede olan miras yapılarından biri” ilan edilen yetimhanenin, müze, kültür merkezi veya çevre araştırmaları enstitüsü olarak yaşatılması gerektiğini savunanlar hiç de az değil.

Ulaşım ve Çevresel Etki

Büyükada, motorlu araçların yasak olduğu, hassas bir ekosisteme sahip bir ada. Beş yıldızlı bir otelin ihtiyaç duyacağı lojistik destek —personel taşımacılığı, yiyecek-içecek tedariki, çöp ve atık yönetimi— adanın mevcut altyapısına büyük yük bindirecek. Ada halkı, bu durumun gündelik hayatlarını zorlaştıracağı yönünde haklı kaygılar dile getiriyor.

Halkla İlişkiler Riski

Patrikhane, kararı “tarihî mirasa duyulan saygı” ile gerekçelendirse de, kamuoyunda bunun bir “PR hatası” olarak algılanabileceği konuşuluyor. Yıllarca “koruma” söylemiyle meşruiyet kazanan bir yapının ticari işletmeye dönüştürülmesi, güven kaybına yol açabilir.

Büyükada Rum Yetimhanesi’nin geleceği yalnızca turizm ve ekonomi penceresinden değil, kültürel miras bilinciyle de ele alınmalı. Otel yerine müze, kültür-ekoloji merkezi veya araştırma enstitüsü olarak işlevlendirilmesi; hem ada halkına hem de İstanbul’a daha büyük katkı sağlayacaktır. Eğer ticari dönüşüm kaçınılmazsa, ada ölçeğine uygun, çevreyle uyumlu, düşük etkili bir turizm modeli benimsenmeli. Ayrıca restorasyonun finansmanı için uluslararası fonlar —örneğin Europa Nostra veya UNESCO destekleri— devreye sokulabilir.

Rum Yetimhanesi’nin akıbeti, yalnızca bir binanın geleceği değil; İstanbul’un ve Avrupa’nın kültürel mirasa ne kadar sahip çıkabileceğinin göstergesi olacaktır. (Haluk DİRESKENELİ)

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.