Büyükada’da Kış: Sessizliğin ve Keşfin Mevsimi

Büyükada’da Kış: Sessizliğin ve Keşfin Mevsimi
Yayınlama: 28.09.2025
Düzenleme: 11.10.2025 09:18
A+
A-

Büyükada denilince çoğumuzun aklına yazın kalabalıkları, bisiklet turları, çam kokulu sahiller gelir. Oysa adanın asıl büyüsü, yaz bitip de turist vapuru iskeleyi terk ettikten sonra başlar. Sokaklar sessizleşir, doğa kendi ritmine çekilir, ada kışın dinginliğine bürünür. İşte tam da bu anlarda Büyükada, insana bambaşka bir keşif fırsatı sunar: Dışarıya değil, içimize doğru bir yolculuk.

Kendini geliştirmek her zaman büyük adımlarla değil, küçük ve istikrarlı seçimlerle başlar. Büyükada’nın kışı da işte bu küçük seçimler için ideal bir zemin hazırlar.

Kış günü soğuk havada iskelede vapuru beklersiniz. Sonra vapura binersiniz. Üst kamarada, ortadaki yerlerden birine oturursunuz. Çay ocağından bir bardak çay alırsınız. Ortamın sıcaklığı içinizi ısıtır. Bir huzur kaplar içinizi. Ada iskelesinde indiğinizde, hava geldiğiniz yere kıyasla 1-2 derece daha yumuşaktır. Motorlu taşıt yoktur. Temiz hava ve oksijen adeta sarhoş eder.

Bir kış günü, adadaki bir kafenin cam kenarına oturup dışarıda çamların arasından esen rüzgârı seyrederken elinize aldığınız bir kitabın keyfi bambaşkadır. Gürültüden, telaştan uzak; yalnızca satırların dünyasına odaklanabileceğiniz bir huzur alanıdır ada. Aya Yorgi’nin tarihini anlatan bir kitapla geçmişe yolculuk yapabilir ya da sizi bambaşka diyarlara götüren bir romanla zihinsel bir kaçış yaşayabilirsiniz.

Bir başka gün, vapur yolculuğu sırasında kulaklığınızda yeni bir dilin melodisi çalar. Adanın sokaklarında yürürken öğrendiğiniz her kelime, çevredeki sessizlikle bütünleşir. Dil öğrenmek yalnızca kelimelerden ibaret değildir; aynı zamanda yeni bir kültürün kapısını aralamaktır. Büyükada, bu kapının anahtarını dinginliğiyle size uzatır.

Sanatı da unutmamak gerekir. Kış güneşinin çamların arasından süzülen ışığını fotoğraflamak, ıssız bir sahilde dalgaların desenini defterinize eskizlemek ya da terk edilmiş bir köşkün detaylarını fark etmek… Bunların her biri aslında bir sanat eylemi, daha da önemlisi bir farkındalık pratiğidir. Ada, dikkatli gözlere sonsuz ayrıntı sunar.

Büyükada’nın kışı bize bir gerçeği hatırlatır: Asıl yolculuk, içimizdeki meşaleyi yakabilmektir. Bir kitap okumak, bir kelime öğrenmek, bir manzarayı resmetmeye çalışmak… Hepsi küçük seçimlerdir; ama birikir ve bizi daha donanımlı, daha derin, daha farkında bireyler haline getirir.

Bu kış yolunuz Büyükada’ya düşsün. Sessizliğin sesini dinleyin, içinizdeki keşif yolculuğuna çıkın. Çünkü ada, yalnızca doğasıyla değil; sunduğu dinginlikle de kendimizle kurduğumuz bağı güçlendiren bir yerdir.

Haluk Direskeneli.

Fotoğraf: Ada Gazetesi

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.