Adalar’da 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın 94. Yıldönümü kutlamalarının adresi Büyükada Atatürk Anıtı önü oldu. Adalılar resmi törene katılımı düşük seviyede oldu.
Adalar’da 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın 94. Yıldönümü kutlamalarının adresi Büyükada Atatürk Anıtı önü oldu. Her geçen gün ilginin azaldığı ve sorumlusunun yetkililerin olduğu resmi törene adalılar rağbet etmedi.
“Mustafa Kemal 29 Ekim’in sırrını ‘Mazlum milletin ahı, öcü’ olarak tanımlamıştır. Bu ‘intikam’ demektir”
29 Ekim’in Atatürk’ü sevenler tarafından bile çok bilinmeyen bir sırrı vardır! Mustafa Kemal 29 Ekim’i, 30 Ekim’e 5 yıl sonra attığı bir tokat olarak ilan etmiştir. 30 Ekim nedir? 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi’nin imzalandığı gündür. Mondros Teslimiyet Anlaşması Osmanlı’yı bitiren, İngiliz işgaline yol açan bir parçalanma ve çöküş anlaşmasıdır.
Mustafa Kemal, 29 Ekim’i, 30 Ekim’e karşı ‘Mazlum milletin ahı, öcü’ olarak tam o gün ilan ettiğini, 1925 yılında cumhuriyet bayramı kutlamaları sırasında Ankara’da Çankaya’da 10 gün boyunca misafir ettiği Fahrettin Altay Paşa’ya açıklamıştır. Altay Paşa, 9 Eylül’de İzmir’e giren süvari kolordusu komutanıdır. İzmir’de bir semt halen Fahrettin Altay’ın adını taşır.
Fahrettin Altay bu müthiş öyküyü, anılarını derleyen gazeteci Taylan Sorgun’a anlatmıştır. Taylan Sorgun 29 Ekim’in sırrını daha sonra yayınladığı ‘Bekirağa Bölüğü’ kitabında aktarmıştır. Taylan Sorgun halen Aydınlık gazetesinde yazmaktadır. Bu sırrı Fahrettin Altay’ın ağzından dinleyen son tanıktır.
Öykü şöyledir:
Mondros imzalandığı zaman Mustafa Kemal Paşa, 7. Ordu Komutanı olarak birliklerini Suriye’de İngilizler ve isyancı Araplar ile savaşa savaşa Halep’in kuzeyine bugünkü Anadolu sınırına çekmiştir. Mondros’un imzalanması ile birlikte, Mustafa Kemal, Alman komutan Liman von Sanders yerine güney cephesini tutan Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı’na getirilir. Mustafa Kemal Adana’daki karargahta komutanlığı, Liman vonSanders’ten teslim alır. Bundan sonra Mustafa Kemal, Saray ve sadrazam Ahmet İzzet Paşa ile Mondros şartları konusunda resmen bir ‘telgraf’ savaşı başlatır.
-Mustafa Kemal önce Sadrazama ‘sınır neresidir?’ diye sorar. Yani Mustafa Kemal Misak-ı milli kavgasını daha o tarihte başlatır. Sadrazam ‘Sınır sonra belirlenecektir’ diye muğlak bir yanıt verir.
Mustafa Kemal buna çok öfkelenerek şöyle der:
“Şu vaziyete bakın! Biz bu sınırlar için orduları çöllerde vermedik mi? Bir milletin sınırının lüzumu halinde bildirilmesi hangi insan aklının eseridir? Şaşarım akıllarına!”
İngilizler Mondros’ta ‘Kilikya’ bölgesine müdahale hakkını kabul ettirerek, Saray’ı aldatmışlardır. Tarihi bir terim olan Kilikya’nın sınırları Anadolu içlerine, Siirt’e kadar uzanmaktadır. Cahil Saray ve sadrazam Kilikya’nın neresi olduğunu bile bilmemektedir. Mustafa Kemal buna da öfkelenir.
Mustafa Kemal 6-7-8 Kasım 1918 günlerinde Saray ile devam eden ‘telgraf savaşı’nda bütün tarihi uyarıları tek tek yapar!
-Bu gidişle kabineyi bile İngilizlerin tayin edeceğini söyler.
-İngilizlerin istedikleri her yeri işgal edebileceklerini anlatır.
Mustafa Kemal sonunda daha net konuşur: ‘Bu anlaşma şartlarını tanımıyorum. Karakterime (fıtratıma) uyanı yapacağım’ der. Bu açıkça Saray’a isyandır!
Mustafa Kemal daha da ileri gidip, İskenderun’a çıkmak isteyen İngilizlere ateş açacağını söyleyince Saray panikler. Yıldırım Orduları Grubu dağıtılır. Mustafa Kemal’in bütün yetkileri alınır. Acele İstanbul’a çağırılır.
Mustafa Kemal 1925 yılında Fahrettin Altay Paşa’yı Cumhuriyet Bayramı kutlamaları sırasında Çankaya’da 10 gün ağırlar.
Fahrettin Altay Paşa 29 Ekim’in sırrını sorunca, Mustafa Kemal ‘30 Ekim Mondros Anlaşması sonrası çektiğimiz sıkıntıları bilirsin. Sen de oradaydın’ diyor.
Gerçekten o sırada 16. Kolordu komutanı olan Albay Fahrettin, Mustafa Kemal’in yanında Adana’dadır ve bu telgraf savaşı ve Mustafa Kemal’in ızdırabı ve öfkesinin en yakın tanığıdır.
Mustafa Kemal 29 Ekim’in sırrını açıklarken bir an durup Fahrettin Altay Paşa’ya bakıyor. Sonra elini masaya vurarak:
“Deyiniz ki tarihten silinmek istenen bir milletin ahıdır, öcüdür” diyor.
Altay Paşa “Ama bundan hiç söz etmediniz” diyecek oluyor. Mustafa Kemal yanıtlıyor:
“Övünmek olur, övünmek, benimle beraber mefkureye inananların, milletin ordumuzun hakkıdır…” Ve sözlerini burada kesiyor Mustafa Kemal…
Yine o konuşmada Mustafa Kemal 29 Ekim mesajı için ‘Onu anlayan anladı…’diyecektir.
Mesaj Batılı devletleredir. Mondros’u dayatan Batı dünyasınadır.
Mustafa Kemal 5 yıl sonra ince kurmay zekasıyla Batı’ya ‘Sizin dayattığınız teslimiyeti tanımadım. Mondros’u yırttım parçaladım. Çöpe attım…’ demektedir. İnce mesajdır!.. Anlayan anlamıştır!…
Mustafa Kemal, 30 Ekim 1918 sonrası Adana’da, o öfke ve isyan günlerinde Albay Fahrettin’in önünde, elini haritada Ankara’nın üstüne koyarak, bozkırda bir direniş başlatacağını ve bu işgale izin vermeyeceğini de açıklamıştır.
Mustafa Kemal adeta zamanı 30 Ekim 1918’de durdurmuş, 5 yıl sonra kazandığı zaferle, 30 Ekim’in bir gün öncesine geri sararak, Batı dünyasına 29 Ekim 1923 cumhuriyet ilanı ile tokadını vurmuştur.
Mustafa Kemal, mağrur ve galip Batılı devletlere ‘Ben 30 Ekim’i tanımıyorum! Sizden bir gün öndeyim. Siz 29 Ekim’i tanıyacaksınız!’ demiştir.
Mustafa Kemal 29 Ekim’in sırrını ‘Mazlum milletin ahı, öcü’ olarak tanımlamıştır. Bu ‘intikam’ demektir.
Ancak Mustafa Kemal, 29 Ekim’in sırrını topluma açıklamamış, reklamını yapmamıştır. Bunun nedeni sorulunca da ‘Övünmek olurdu’ diyerek bahsi orada kesmiştir…
Mustafa Kemal, 29 Ekim’in sırrını gelecek kuşakların dikkatine armağan etmiştir….