Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2018 yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri takdim törenine katıldı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu ödüllerin milletin ve devletin kültür sanat insanlarına teşekkürünün, takdirinin bir nişanesi olarak verildiğini ifade ederek “Ülkemizin ve milletimizin maziden atiye uzanan büyük yolculuğuna kendi alanlarında yaptıkları katkılar için bu değerli kültür sanat insanlarımıza şükranlarımı sunuyorum” dedi.
Konuşmasında kültürün; tıpkı toprak, bayrak, ordu veya para gibi bir milletin bağımsızlığının sembollerinden biri olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyanın en güçlü ülkelerine baktığımız zaman, ordularından ziyade kültürel iktidarlarıyla bu konuma geldiklerini görüyoruz. Günümüzde kültür endüstrisi öyle bir seviyeye geldi ki dünyada girmediği, ulaşmadığı, tesir etmediği yer kalmadı. Sinemadan müziğe, giyimden teknolojiye ve mimariye kadar her alanda bu etkiyi görüyoruz. İşte bu gerçek bizi kültür sanat politikalarımıza dört elle sarılmaya itiyor” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin son bir asrının siyasi ve sosyal alanlar yanında kültür ve sanat açısından da büyük kırılmaların yaşandığı bir dönem olduğunu belirterek, “Bu süreçte dilimiz öylesine büyük bir değişime uğramıştır ki, dedeler torunlarıyla sağlıklı iletişim kuramaz hâle gelmiştir. Aynı şekilde müzik zevkimizde çok ciddi değişimler yaşanmıştır. Giyim-kuşamdan yeme-içmeye kadar her alanda bu sıkıntının emarelerine şahit olabiliyoruz. Kültür sanat dünyamızın kuraklığının en başta gelen sebeplerinden biri de budur” değerlendirmelerini yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy’un fikir mirasının bile önümüzde yeni yollar açmaya yetecek zenginlikte olduğuna işaret ederek, “Mehmet Akif Ersoy’un hayatı ve geride bıraktığı eserleri, başlı başına milletimize verilmiş bir ödüldür. Bizim burada kendisi adına varisine takdim edeceğimiz ödül, sadece milletimizin istiklal şairine olan vefasının ifadesidir” dedi.
Türkiye’nin yeni Mehmet Akif’lere, Tanpınar’lara, Necip Fazıl’lara, Nazım Hikmet’lere, Arif Nihat Asya’lara, Kemal Tahir’lere ihtiyacı bulunduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Aynı şekilde müzikte yeni Dede Efendi’ler, Itri’ler, Hacı Arif Beyler, Âşık Veysel’ler, Muzaffer Sarısözen’ler, Neşet Ertaş’lar yetiştirmeden özgünlüğümüzü koruyamayız. Mimar Sinan gibi kendi alanında asırlarca devam edecek ekoller oluşturacak mimarlar yetiştirmeliyiz. Önümüzdeki sürecin ülkemiz ve milletimiz için buradaki kıymetli kültür sanat insanlarımızın desteği ve gayretleriyle yeni bir yükseliş dönemine dönüşeceğine inanıyorum.”
Konuşmasının devamında, kültür ve sanatın tabiatı gereği sivil, özgür ve vesayet kabul etmeyecek bir karakterde olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, tek tipçiliği, tek sesliliği dayatan totaliter rejimlerde sanatın layıkıyla neşvünema bulmasının bu yüzden mümkün olamayacağının altını çizdi. Aynı şekilde toplumların kutsallarını, inançlarını küçümseyen, hafife alan, tahfif eden yahut ideolojik siparişlere göre köreltmeye çalışan kişinin yaptığı işin adının kültür ve sanat olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Esasen bu tarz işlere tevessül edenlerin isimleri ve eserleri tarihin tozlu raflarında kaybolup gitmiştir. Buna karşılık içinden çıktığı toplumla barışık, sanat ve edebiyat insanları isimler ive eserleriyle asırlarca ayakta kalmayı başarmışlardır. Dünya ve Türk klasikleri bu anlayışın örnekleriyle doludur” diye konuştu.