Cumhuriyet Bayramı, en güzel ve en anlamlı şekilde ilkokul bahçelerinde kutlanır. Çünkü Cumhuriyet sevgisinin ilk filizleri, o bahçelerde, çocuk kalplerinde yeşerir.
Benim çocukluğumda siyah önlüklerimiz, beyaz yakalarımız vardı. Uzun süren törenlerde saatlerce ayakta durmaktan yorulurduk ama içimizdeki heyecan hiç eksilmezdi. Bayraklar dalgalanır, marşlar söylenir, yüzlerde gururla karışık bir mutluluk olurdu. O günlerin sade ama içten coşkusu hâlâ hafızamda canlıdır.
Yıllar geçti, çocuklar büyüdü. Onların ilkokul törenlerini hiçbir zaman kaçırmadım. Şimdi sahnede kırmızı etekler, beyaz gömlekler, bazen de Cumhuriyet’in renklerini taşıyan kazaklar görüyorum. Çocukların okudukları şiirler, söyledikleri şarkılar, coşkuyla söyledikleri marşlar biz büyükleri hem mutlu ediyor hem de duygulandırıyor. Çünkü o sahnelerde yalnızca bir tören değil, bir milletin geleceği sergileniyor.
Cumhuriyet Bayramı’nı yalnızca izlemek değil, yaşamak da gerekir. Çocuğunuzu ya da torununuzu o gün yalnız bırakmayın; el ele verip birlikte o coşkuya katılın. Size en yakın bir ilkokulun bahçesine gidin, çocukların gözlerindeki ışığı görün. Orada hissettiğiniz gurur, hiçbir resmi törende bulamayacağınız kadar saf ve gerçektir.
Eğer bugün bir arkadaş toplantınız varsa, günün anlamına uygun bir dokunuş ekleyin. Kırmızı bir kazak, gömlek, yelek giyin ya da bir fular takın. Cumhuriyet coşkusunu yalnızca tören alanlarında değil, hayatın her yerine taşıyın. Çünkü Cumhuriyet, sadece bir yönetim biçimi değil; bir yaşam biçimi, bir duruş, bir bilinçtir.
Haluk Direskeneli