Sosyolog Alaaddin Yanardağ’ın ‘İş yerinde psikolojik şiddet (mobbing)’ konulu yazısına göre, mobbing, işyerinde çalışanlara üstleri, astları veya eşit düzeydeki çalışanlar tarafından sistematik bir biçimde uygulanan her türlü kötü muamele, tehdit, şiddet, aşağılanma gibi davranışları ifade ediyor. Bu kavramı ilk kez 1980’lerde ‘duygusal taciz’ olarak ortaya atan Alman endüstri psikologu Heinz Leyman’a göre, mobbing sayılan davranışlar da sıralanıyor. Bu kapsamda iş yerinde psikolojik taciz davranışları mağdur üzerindeki etkileri açısından beş grupta toplanıyor: Kendini göstermeyi engelleme: Sözünü kesmek, yüksek sesle azarlamak, sürekli eleştiri. Sosyal ilişkilere saldırı: Çalışılan iş ortamında yokmuş gibi davranılması, iletişimin kesilmesi. İtibara salıdı: Asılsız söylenti, hoş olmayan imalar. Mesleki durumuna saldırı: Nitelikli iş verilmemesi, anlamsız işler verilip sürekli yer değiştirilmesi. Kişinin sağlığına doğrudan saldırı: Ağır işler verilmesi, fiziksel şiddet tehdidi, cinsel taciz. Amirin en temel sosyal davranışları bile sergilememesi, en sıradan nezaket kurallarına uymaması, karşılaştığında selam vermemesi de mobbing sayılabiliyor.
Mobbinge maruz kalan kişilerin işlerini yapamaz duruma geldikleri kaydedilen yazıda, “Son zamanlarda özellikle kamu kurumlarında kaba şiddetin kabul edilemezliğinden dolayı psikolojik tacizin uygulanması giderek yaygınlaşmaktadır. Psikolojik tacize maruz kalan bireyler; bıktırma, yıldırma, dışlanma, kuru- mun hizmetlerinden yoksun bırakılma, aşağılanma, izin ve görevlendirilmelerden yararlandırılmama, zorla tayin gibi psikolojik tacize neden olabilecek tutum ve davranışlara maruz kalabilmektedir. Hangi şekilde olursa olsun veya hangi amaca hizmet ederse etsin mobbing, kişiyi psikolojik ve ekonomik hasarlarla dolu bir uçuruma sürüklemekte hatta intiharlara dahi yol açabilmektedir.” deniliyor.
Yazıda, TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nun geçen yıl konuyla ilgili yayınladığı raporundan bazı bölümlere de yer verildi: “Genellikle nitelikli kişilere karşı niteliksiz üstlerin uyguladığı kötü, istenmeyen bir davranış olarak karşımıza çıkan mobbingin yeri, zamanı, iş kolu ayrımı olmadığı ama çoğunlukla hizmet sektöründeki alanlarda faaliyet gösteren iş kollarında yaygın olduğu, bu sebeple sağlık sektörü ve üniversitelerde çok yüksek düzeylerde olduğu bilinmektedir. Pek çok araştırmacı, mobbing mağduru kişilerin birtakım benzer özellikler gösterdiklerini ileri sürmüşlerdir. Araştırmalar, bu kişilerin çalışma hayatlarında zekâ, dürüstlük, yaratıcılık, başarı yönelimi, kendini işine adama, politik davranmama gibi birçok olumlu özellik gösteren, duygusal zekâsı yüksek kişiler olduklarını ortaya koymakta ve yasal dayanak olmadığı ve yasalarda tanımlanmadığı için mobbingin ispatı zor, kişiyi yalnızlaştırdığını açıklamaktadır.”
Ayrıca yeni fikirler üretebilen, farklı bakış açıları ile dünyayı yorumlayabilen kişilerin mobbinge daha fazla maruz kaldıkları ifade edildi.
(CİHAN)