31 Mart yerel seçimler yaklaşırken partiler son çalışmalarını yapıyor. Bu kapsamda DSP İlçe Başkanı Murat Pekin ile hem gündeme dair hemde haklarında çıkarılan bazı söylemlerle ilgili bir röportaj gerçekleştirdik.
ŞA: 31 Mart’ta CHP seçimleri kazanırsa Belediye Meclis listesinde belediye komisyonlarında görev yapacak bir meclis üyesi olmadığı iddiaları var bu iddialar hakkında düşünceleriniz nelerdir?
MP: Karşımızda CHP yok. Üç partinin ittifakı var HDP, CHP ve İYİ Parti’den oluşan bir koalisyon var. Erdem Bey’de HDP’nin adayı olarak bu ittifakın başkan adayı olarak belirlenmiş. Mecliste de bu üç partiye belli sayıda yer ayrılmış, onlardan gelecek kişilerin meclise girmesinin önü açılmış. Şimdi aslında bu iyi niyetli bir ortamda faydalı olabilir. Niye faydalı olabilir? Siz böyle bir ittifak yapıyorsanız tamam. HDP’nin adayını belediye başkan adayı olarak koydunuz ama kadroları üç partiye açarsanız tek bir partiden ziyade başka partilerde ki nitelikli insanlardan, eğitimli insanlardan da bir kadro kurarsanız yelpazenizi genişletirsiniz ama burada bakıyoruz ki böyle olmamış. Şimdi sizin bu ittifak partilerinizin içinde, benim bildiğim HDP’nin içinde çok kaliteli hukukçular var. Adadan bahsediyorum. Adada yaşayan eğitimli, kendini geliştirmiş çok iyi hukukçular var. Aynı şekilde çok iyi mimarlar var. HDP’den bahsediyorum. CHP’de de var. Muhakkak ki İYİ Parti’de de vardır. Şimdi bunların hepsini es geçmişsiniz bir meclis listesi yapıyorsunuz, bakın o arkadaşları tenzih ediyorum. Şahısları ile ilgili hiçbir şey söylemiyorum. Yarın İmar Komisyonu kuracaksınız. Hukuk Komisyonu kuracaksınız, Sağlık Komisyonu kuracaksınız. Böyle komisyonlar kuracaksınız. İlçe seçim kuruluna verilen listelere baktığımızda CHP meclisindeki kişilerin lise ve ilkokul diplomalı olduğunu görüyorum. Şimdi bir şey sormak istiyorum. CHP seçimleri kazanırsa mecliste İmar komisyonu, hukuk komisyonu, sağlık komisyonu kuracaksınız. Böyle komisyonlar kuracaksınız. Şimdi soruyorum! Siz bu hukuk komisyonuna mecbursunuz meclis üyelerimizden kişileri koymaya. Kimi koyacaksınız? Muhalefet partilere mi gideceksiniz? ‘Aman bize hukuk komisyonuna adam verin biz hukuk komisyonu kuramıyoruz, imar komisyonuna adam koyamıyoruz’ bu nasıl bir akıl. Yani hata burada başlıyor zaten! Erdem Bey liyakat diyor. Nitelik diyor. Ada diyor. Peki bunu görmüyor mu? Beş sene bu arkadaşlarla çalışacak. Bunları ben belirlerim dersin. Bunları yapmıyorsun. Nasıl olacak bu? Bir daha soruyorum! CHP seçimi kazandığı takdirde Erdem Bey hukuk komisyonuna kimi koyacak. Liste belli.
ŞA: Hukuk komisyonuna hukukçu birinin olması imar komisyonuna da imardan anlayan birinin olması Sağlık Komisyonuna tıpçı olması daha mı iyi olur diyorsunuz?
MP: İyi değil böyle olmak zorunda. Komisyona niye geliyor? Hukuki alt yapılarının oluşması için bakın, imar komisyonunda aslında mimar değil yine bir hukukçunun gelmesi gerekiyor. Neden? Çünkü imar hukukundan anlaması lazım…
ŞA: Yani bu şahısların diplomaları ile ilgili değil daha sonra belediyedeki yapacakları çalışmalarla ilgili olarak eleştiri yapıyorsunuz.
MP: Tabii onun için eleştiri yapıyorum. Bana söyleyin, komisyon kuracaksınız. Komisyon kurmadan siz meclisi çalıştıramazsınız. Her gelen önerge önce komisyona gider. Komisyonda incelenir. Alt yapısı yapılır ondan sonra meclise gelir. Nasıl olacak? Siz bu komisyonu kimlerle kuracaksınız? Muhalefet partilerine mi güveniyorsunuz? DSP’nin meclis adayları hepsi hukukçu, tıpçı, üniversite mezunu biz onlardan adam alırız mı diyorsunuz? Bunu anlayamıyorum. Bu neden kaynaklanıyor? Bu Erdem Bey’den kaynaklanıyor. Çünkü Erdem Bey adalı değil. Adayı bilmiyor, insan tanımıyor, birilerinin korumasıyla gelmiş adaya, birilerinin dayatmasıyla listeleri getirmişler önüne. Şimdi siz diyorsunuz ki ‘Erdem Bey HDP’nin adayı’ Aslında bu işin doğrusu Erdem Gül’ün HDP isminin altında seçime girmesi. CHP’nin de aday göstermemesidir. 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de Kemal Bey bunu yaptı. Eğer bir ittifak yapıyorsanız açık dersiniz ki. ‘Biz şu partilerle ittifak yapıyoruz. Bu ilçeyi şu falanca partiye bıraktık. Biz ona destek veriyoruz’ dersiniz ama Kemal Bey öyle bir şey yapmıyor. Adaylık konusunda falanca partiye bırakıyor ilçeyi ama o parti olursa biraz tepki mi alırız diye kendi şemsiyesi altında topluyor. Bu olmaz ama Kemal Bey bunu yapıyor. Neden yapıyor biliyor musunuz? Beş sene evveline gidelim. Cumhurbaşkanlığı seçimi oldu. Kemal Bey televizyonlara çıktı ‘bizim Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu dur’ dedi ‘MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli de bu konuda bize destek verecek’ dedi ama Ekmeleddin İhsanoğlu CHP’nin adayı değildi ki! Sayın Bahçeli’nin veya MHP’nin adayıydı ama dedi ki; ‘MHP’nin adayı olarak çıkarsa Ekmeleddin İhsanoğlu’na CHP seçmeni tepki gösterir onun yerine bizim adayımız gibi çıksın ama MHP destek versin’ yani bu kendi tabanını kandırmak. Sonuç seçim bitti. Ekmeleddin Bey seçimi kaybetti. Ertesi gün CHP ye mi geldi? Hayır. MHP’ye gitti milletvekili oldu. Ondan sonra da referandumda CHP’nin karşısında evet için mücadele etti
ŞA: Burada da olan aynı şey mi?
MP: Burada da olan aynı şey. Erdem Bey HDP’nin adayı. Yani nasıl Anadolu Kulübün’de geçici ikamette ise CHP’de de geçici ikamette. CHP’li üyelere çektiği mesajdan bile bunu anlayabiliyoruz. Kemal Kılıçdaroğlu Büyükada’ya geldi. Ekrem Bey üyelerine mesaj çekiyor. Şöyle diyor; ’Değerli Adalılar. CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu Büyükada’yı ziyaret esnasında göstermiş olduğunuz yoğun ilgi ve katılımınızdan dolayı teşekkür eder, saygılarımı sunarım’ Bir partili Genel Başkanımız diye hitap eder. Bakın HDP için söylediğim hiçbir şey yok. Hiçbir şey söylemem. HDP 6 Milyon oy almış. Türkiye’de önemli bir partidir. Siyasi bir kadrosu vardır. Mecliste grubu vardır ama siz her şeye yanlış başlıyorsunuz. Birincisi HDP’nin belirlediği bir adayı CHP’nin adayı gibi koyuyorsunuz Ekmeleddin Beyde olduğu gibi. Ondan sonra meclis kadrolarına geliyoruz. İş te bunlar oluyor. Sizin komisyonlara koyacağınız mecliste adamınız yok. Şunu soracağım size, bir x vatandaş belediyeye geldiği zaman belediye ile sıkıntısını çözmek için bir meclis üyesine gittiği zaman o meclis üyesinin konulara hâkim olması lazım. Bu eğitimle olan bir şey. Biz bunu söylüyoruz. Şahıslarla hiçbir derdim yok. Ben hayatımda ne din ayrımı yaparım ne ırk, ne milliyet. Beni tanıyan tanır ama liyakat denen bir şey var
ŞA: CHP’nin adayı Erdem Gül’ün 15 Mayıs’ta terör örgütüne üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan Mahkemesinin görülmesine devam edilecek. Bu konu hakkında bir şey söylemek ister misiniz?
MP: Ben hiç kimsenin bir gün dahi özgürlüğünden mahrum kalmasını istemem ama hayretler içinde izliyorum. Erdem Bey’in etrafında ki birtakım kişiler bazı yerlerde laflar ediyorlar Ada ufak yer
ŞA: Ne gibi laflar ediyorlar?
MP: Şöyle ki, gidiyorlarmış Erdem Bey konusunda şüphesi olanlara ‘ya hiç merak etmeyin onu görevden alacaklar onu hapse atacaklar o zaman zaten ben geleceğim ben belediye başkanı olacağım Siz aslında bana oy veriyorsunuz’ şeklinde konuşmalar yapıyorlarmış. Hayretler içerisinde izliyorum. Bu insanlar bu adada nerelerde yetiştiler. Bunlar bizim İçimizden nasıl çıktı. Bu kalitede, daha doğrusu kalitesizlik bu adamların içine nasıl işledi. Hayretler ediyorum. Bunu söyleyen adam benim gözümde ‘ölü soyucu’ dur. İnanamıyorum. Böyle şeyler söyleyerek bir ekip çalışması olur mu? Benim aklım almıyor. Bu insanlar bizim aramızdan çıkmışlar ama nasıl yetişmişler hangi terbiyeleri almışlar hayret ediyorum.
ŞA: DSP seçimleri kazandığında Adaları betonlaştıracak mısınız?
MP: Ben buna çok gülüyorum. Adaların en büyük sorunu imar planları. İmar planları hala yapılamıyor. Şimdi size tarihten iki örnek vereceğim. İlk defa Ada Halkı benden dinleyecek. Artık bunları söylemek mecburiyetindeyim. 2008 senesine kadar Seferoğlu’nun sahibiydim. Yaklaşık 40 sene Seferoğlu bizimdi. 2000’li yılların ortalarına doğru Seferoğlu’nda 26 dönüm arazinin içinde yasal 3500 metrekare yapılmış binalar vardı. Bizim tarafımızdan 70’li yıllarda yapılmıştır. Bunlar otel binaları, apart daireler gibi binalardı. 3500 metrekare içinde de 800 metrekare bir köşk vardı. Birinci derece tarihi eser. Oda yanmıştı. Biz bu tesisi yenilemek istedik. 1/5000’lik planlarda 8000 metrekare gibi bir yasal hakkımız vardı ancak 1/1000’lik planlar olmadığı için yapamıyorduk. 2004 yılıydı. O zaman Coşkun Özden belediye başkanıydı. Coşkun Bey’e gittim. Dedim ki; “Başkan, bizim tesislerimiz çok eskidi. Zaten 3500 metrekare mevcut yerimiz var. Buna 2500 metrekare ilave tesis yapmak istiyoruz. Bu rakamı 6000 metrekareye çıkartacağız. Zaten bizim 1/5000’lik planlar da 8000 metrekare hakkımız var ama biz 6000 metrekare olarak kullanmak istiyoruz. Bununla ilgili kurula müracaat edeceğiz. Buradan olumlu bir yazı yazarak kurula göndermenizi istiyorum” dedim. “Bir düşüneyim” dedi. Projelerimizi yaptık. Belediyeye verdik. Coşkun Bey beni çağırdı dedi ki; “Bak Murat, siz bir şey yapmak istiyorsanız orada da 8000 metrekare hakkımız var diyorsanız planları bekleyin 1/1000’lik planlarımız yürürlüğe girsin. Siz zaten yasal olarak bu işe girersiniz ama şimdi münferit olarak kurula böyle bir proje gönderir de 6000 metrekare inşaat alanı için onay yazısı yazarsak ben Belediye Başkanı olarak bunu Adalar halkına anlatamam” dedi. Bu kadar net. Kendisiyle çok tartıştım hiçbir şekilde ikna edemedim. “Ben adada siyaset yapıyorum. Ben Adalar halkını ayağa kaldıracak bir şey yapmam. Sen haklısın. 1/5000’lik planlar da 8000 metrekare hakkınız var. Sen 6000 metrekare istiyorsun ama ben hiç kimseye daha 1/1000’lik imar planı belli olmadan böyle bir durumda kişiye özel bir şey yapamam bunu da Adalar halkına anlatamam bekleyin” dedi.
ŞA: İmzalamadı mı?
MP: İmzalamadı tabii. Olumlu yazı vermedi. Hatta iki kere daha müracaat ettim proje ile hiçbirini imzalamadı ve ben 2008 senesinde baktım ki bu imar planları uzun sürecek, çıkmayacak 2008 senesinde bir teklif geldi o vaziyette orayı sattım. Paramı aldım çıktım. Sattıktan 10 ay sonra Coşkun Bey seçimi kaybetti. Mustafa Farsakoğlu kazandı. Ne oldu biliyor musunuz? yine plan yok…
ŞA: Coşkun Beyin zamanından bir değişiklik yok mu?
MP: Aynı, yine plansız, hiçbir plan olmadan bir baktık ki Seferoğlu ile ilgili kurula Adalar Belediyesi’nden bir proje teklifi gidiyor. Bodrumları ile birlikte 23000 metrekare. Bodrumları saymazsanız 18000 metrekare…
ŞA: Siz 6000 metrekare izin alamadınız Mustafa Farsakoğlu 23000 metrekareye izin mi verdi?
MP: Evet. 23000 metrekare inşaata izin verdi. Ne oldu? Çatır çatır adamlar yaptılar. Bakın bugün açılamıyor Seferoğlu. Açamıyorlar ama yapıldı. Şimdi buna onay veren Farsakoğlu ve o günkü belediye başkan yardımcısını ve ilçe başkanı bakıyorum Erdem Bey’i koluna takmışlar geziyorlar. Erdem Bey de biz adayı betonlaştırmayacağız diyor. Yani biz betonlaştıracağız onlar adayı betonlaştırmayacak. İnsaf yahu. Yine birinci ağızdan dinliyorsunuz. Lido… Lido’nun yerinde eski bir bina vardı. Yarım kalmış. 22-23 sene bu bina öyle kaldı. O arsanın sahipleri defalarca kurula müracaat ettiler. O binayı emsal göstererek yeni bir proje yapmak için. Kurul belki on kere yazı yazdı Adalar Belediyesine. Her defasında Coşkun Bey’in imzası ile kurula giden yazı şu: ‘bina yasal değildir. İskansızdır. Mühürlü binadır. Bu bina emsal teşkil edilerek buraya imar durumu verilmez’ diye on tane dosyasında yazı var. Yine 2009 senesinde seçim oluyor, Mustafa Bey geliyor. İlk icraatı kurula mevcut yarım kalmış binanın iskanlı, ruhsatlı binalardan olduğunu söyleyen bir yazı yazıyor. Yazı yalan bilgi. Kurula gidiyor ve kuruldan Lido projesi çıkıyor. Biz bunları ne zaman öğrendik? Ben dava açtım. Bu sebepten dolayı bütün proje iptal edildi. Bina kaçak duruma düştü. Şimdi bana anlatın. Coşkun bey betoncu, Erdem Bey beton düşmanı ama Erdem Beyi kollarına takıp gezdiren şahıslar Lido ’ya ve Seferoğlu’na ruhsatı veren yaptıran Mustafa Farsakoğlu ve o günkü yardımcıları. Şimdi hep beraberler. Erdem Beyin anladığım kadarıyla hiçbir şeyden haberi yok. Erdem Bey çekenin elinde geziyor. Onun için ben şimdi siz betoncu musunuz deyince bunu anlattım. Bunu birinci ağızdan dinlediniz. Bunun dışında söyleyeceğim hiçbir şey yok.
Röportaj: Şükrü Abanoz