Heybeliada Deniz Lisesi: Asırlık Bir Çınarın Sessizliğe Bürünüşü

Heybeliada Deniz Lisesi: Asırlık Bir Çınarın Sessizliğe Bürünüşü
Yayınlama: 03.10.2025
A+
A-

İstanbul’un Prens Adaları’ndan Heybeliada’nın siluetine damgasını vuran, Türk denizcilik tarihinin en köklü eğitim kurumlarından biri olan Heybeliada Deniz Lisesi, 2016 yılında kapılarını kapatarak ardında 243 yıllık şanlı bir maziyi ve derin bir boşluğu bıraktı. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan tarihi boyunca sayısız deniz subayı yetiştiren bu güzide okul, bugünlerde Milli Savunma Üniversitesi’ne bağlı Deniz Harp Okulu’nun hazırlık sınıfı olarak varlığını sürdürse de, Ada halkı ve mezunları için o eski canlı günlerinden çok uzakta, sessiz bir bekleyiş içinde.

Kökleri “Mühendishane-i Bahr-ı Hümayun”a Dayanıyor
Heybeliada Deniz Lisesi’nin tarihi, 1773 yılında Kaptan-ı Derya Cezayirli Hasan Paşa’nın girişimleriyle Kasımpaşa’da kurulan “Mühendishane-i Bahr-ı Hümayun”a kadar uzanmaktadır. Modern denizcilik eğitiminin temellerini atan bu kurum, zaman içinde farklı isimler ve mekanlarda hizmet verdikten sonra 1852 yılında Heybeliada’daki bugünkü yerine taşındı. Ada’nın eşsiz doğasıyla iç içe, tarihi ve görkemli binalarında geleceğin bahriyelilerini yetiştirmeye başladı.

Okul, tarihi boyunca “Mekteb-i Bahriye-i Şahane”, “Deniz Harp Okulu ve Lisesi” gibi çeşitli isimler aldı. Özellikle Cumhuriyet döneminde Türk donanmasının modernleşmesinde hayati bir rol oynadı. Disiplinli eğitimi, denizcilik geleneklerine bağlılığı ve güçlü akademik kadrosuyla sadece bir askeri lise değil, aynı zamanda bir ekol haline geldi.

Altın Nesiller ve Unutulmaz Anılar
Heybeliada Deniz Lisesi’nin sıralarından Türkiye’ye mal olmuş pek çok önemli isim geçti. Başbakanlar Rauf Orbay ve Bülend Ulusu, dünyaca ünlü şair Nazım Hikmet, yazar Aziz Nesin gibi farklı alanlarda iz bırakmış şahsiyetler bu okulda eğitim gördü. Onların ve binlerce mezununun anılarında Heybeliada Deniz Lisesi, sadece bir eğitim yuvası değil, aynı zamanda bir kardeşlik ocağı, zorlu ama bir o kadar da keyifli bir yaşam okulu olarak yer etti.

Mezunları, okulun zorlu eğitim şartlarının yanı sıra aralarındaki güçlü dayanışma ruhunu, spor müsabakalarındaki tatlı rekabeti ve Ada’nın eşsiz atmosferinde geçen gençlik yıllarını her zaman gururla anmaktadır. Okulun bando takımının provaları, yelken yarışları ve her yıl düzenlenen mezuniyet törenleri, Heybeliada’nın sosyal yaşamının da ayrılmaz bir parçasıydı.

Kapanış Kararı ve Heybeliada’da Biten Bir Devir
15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname ile diğer askeri liselerle birlikte Heybeliada Deniz Lisesi’nin de kapatılması kararı, hem mezunları hem de Ada halkı için büyük bir şok oldu. Karar, Türkiye’nin askeri eğitim sisteminde köklü bir değişikliğin habercisiydi.

Okulun kapatılması, Heybeliada için sadece tarihi bir kurumun kaybı anlamına gelmiyordu. Yüzyıllardır Ada’nın ekonomik ve sosyal hayatının can damarlarından biri olan lise, esnaftan pansiyon işletmecisine kadar birçok kişinin geçim kaynağıydı. Öğrencilerin ve askeri personelin Ada’dan ayrılmasıyla birlikte Heybeliada’da gözle görülür bir durgunluk yaşanmaya başlandı. Ada sakinleri, o hareketli günleri ve okulun kendilerine kattığı sosyal ve kültürel canlılığı özlemle anıyor.

Tarihi Binaların Akıbeti ve Geleceğe Dair Belirsizlik
Heybeliada Deniz Lisesi’nin kampüsü, tarihi ve mimari açıdan büyük bir öneme sahip. Ancak son yıllarda bazı binalarda yapılan restorasyon ve inşaat çalışmaları, tartışmaları da beraberinde getirdi. Özellikle, ünlü seramik sanatçısı Ferruh Başağa’nın Preveze Deniz Zaferi’ni anlatan devasa seramik panosunun bir inşaat sırasında yıkılması, kamuoyunda büyük tepki topladı.

Bugünlerde kampüsün bir bölümü Deniz Harp Okulu’nun hazırlık sınıflarına ev sahipliği yapıyor. Ancak okulun o tarihi atmosferinin ve misyonunun tam olarak devam edip etmediği, gelecekte binaların nasıl bir işlevle kullanılacağı konusundaki belirsizlik devam ediyor.

Heybeliada Deniz Lisesi, sadece bir eğitim kurumu olmanın ötesinde, Türkiye’nin denizcilik hafızasının, mimari mirasının ve bir adanın sosyal dokusunun önemli bir parçası. Kökleri Osmanlı’ya dayanan bu asırlık çınarın sessizliği, ardında bıraktığı boşlukla hem mezunlarının hem de Heybeliada’nın yüreğinde hissedilmeye devam ediyor. Geleceğin, bu şanlı mirasa yaraşır bir şekilde sahip çıkıp çıkmayacağını ise zaman gösterecek.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.