İstanbul’un adalarını bilmeyen yoktur. Özellikle bahar ve yaz aylarında Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada ve Sedefadası dolar taşar. Yalnız bu bilinen adaların dışında belki de adını ilk kez duyacağınız adalar da var. Hatta biri sular altında… İşte İstanbul saklı adaları…
İstanbul’un adalarını bilmeyen yoktur. Özellikle bahar ve yaz aylarında Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada ve Sedefadası dolar taşar.Yalnız bu bilinen adaların dışında belki de adını ilk kez duyacağınız adalar da var. Hatta biri sular altında… İşte İstanbul saklı adaları…
1950 yılına kadar sürgün yeriydi: KAŞIK ADASI
Günümüzde özel mülkiyet alanı olarak kullanılan Kaşık Adası, Marmara Denizi’nde
yer alıyor. Eski adı Pita olan ada, kuş bakışı görüntüsünün kaşığa benzemesiyle
şimdiki adını almış. Bölgenin iskâna açılması Osmanlı dönemine uzanır. 1950
yılına kadar sürgün yeri olarak kullanılan adanın ilk mülkiyet hakkını Danon
ailesi almış. Ada, Heybeli’ye 700 metre uzaklıkta, Burgazada’nın hemen
doğusunda yer alıyor. Özel mülkiyet olması nedeniyle adaya ziyaret
gerçekleştirilemez. Ancak kayık veya motorlar vasıtasıyla deniz alanı
kullanılabilir. Kaşık Adası’na sefer yapan herhangi bir ulaşım aracı
bulunmamakta…
KAŞIK ADASI
Eski adı “Pita” olan adanın Kaşık Adası olarak anılmasının sebebi, yüzüstü yatırılmış bir kaşığa benzemesindendir. Burgazadası’nın doğusunda bulanan ada, oldukça küçüktür. Kuzeyden güneye uzunluğu bir kaç yüz metredir. Adada basit bir iskele ve iki küçük ev bulunmaktadır.
ADAGAZETESİ – KAŞIKADASI
Erendiz Özbayoğlu’nun araştırmalarında değindiği ” olasılıkla manastıra ait duvar kalıntısı”
PİTYA/KAŞIK ADASI‘nın Uzunluğu 52144 M2 Genişliği ise 200m.
Prof. Dr. ERENDİZ ÖZBAYOĞLU 18.Araştırma sonuçları toplantısı’nda BURGAZADA, SEDEFADASI, KAŞIK ADASI, TAVŞAN ADASI ile ilgili araştırmalarını sayfa 115-126 arasında yayınlamış. Bu bölümde 118. sayfada Kaşık Adası’na değiniyor.
“Burgazada karşısındaki özel kişiye ait Kaşıkadası, yüzey araştırması yaptığımız üçüncü adadır. Manuel Komnenos’un buyruğunda-eğer Mesonesos aradaki ada ile bu ada kastediliyorsa- burada bir manastır bulunduğu kaydedilir. Yoğun bitki örtüsüne sahip olan adanın kuzeyi, özel kişiler tarafından derin bir hafriyat çukuruyla zedelenmiş olsa da yüzey araştırmamız sırasında tuğla örgü bir duvar kalıntısıyla ilkçağa ait çeşitli mermer yapı ögelerine rastlanmıştır.