Kalabalıktan uzak, açık havada ama izole, doğa içinde vakit geçirmek isteyenlere hafta sonu için İstanbul’daki kamp ve mesire yeri tavsiyelerimiz…
Çilingöz
Tabiat parkı ve plaj ile büyüleyen Çilingöz, Çatalca’da yani Karadeniz kıyısında. Çilingöz Tabiat Parkı, kamp yapmak ve doğayla iç içe olmak için çok uygun. 2011 yılında tabiat parkı ilan edilen Çilingöz, yaklaşık 17 hektar alana yayılıyor. Çilingözı; piknik yapma, yüzme, avlanma ve yürüyüş yapma gibi aktivite alanları sağlamasıyla birçok ziyaretçinin de ilgisini çekiyor. Bu nedenle gidilmesi en uygun yerlerden. Konaklamak isteyenler için ise çadır kurma imkanı sunan tabiat parkında aynı zamanda bungalov tipi yerlerde konaklama imkanı da var. Bölgenin kuzeyinde yer alan gölün kenarından balık tutulabiliyor. Ayrıca bölgede deniz ürünleri ve yemek çeşitlerinin bulunduğu bir restoran ve atıştırma yapılabilecek bir fast food büfesi de mevcut.
Kaymakdonduran
Kestane ağaçlarının arasında kurulan mesire alanı 650 metre karelik bir alana yayılıyor. Beykoz’da yer alan Kaymakdonduran soğuk suyuyla meşhur. Kaymakdonduran mesire alanında doğa ile iç içe bir piknik yapmak mümkün ve ahşap masalarla donatılmış çimenliklerde mangal yapılabiliyor. Yazın sıcağından biraz olsun uzaklaştırabilecek ağaçlarla kaplı kafa dinlemelik bir mekan. Ayrıca bölgede, kafeterya hizmeti verilen bir alan da bulunuyor.
İnceğiz
Hafta sonu İstanbul’da tarihin ve tabiatın içinde bir vadide gezmeye ne dersiniz? İnceğiz, Çatalca’nın yaklaşık 2500 yıl önce ilk kurulduğu bölgede yer alıyor. Tarih ve doğanın iç içe olduğu bu yerde Cenevizlilerin 9. yy’da kayalara oyduğu üç mağara bulunuyor. Kemal Sunal’ın bazı filmlerinin bu mağaralarda çekilmesinden dolayı mağaralara Kemal Sunal mağaraları da deniliyor. Doğal güzellikleriyle dikkat çeken bölge aynı zamanda dere kenarında piknik yapma imkanı da sağlıyor. Çatalca’nın en eski yerleşim yerlerinden olan İnceğiz’de; görülmesi gereken, mağaraların katlarında bir şapel ve tavanında haç kabartması bulunan bir oda yer alıyor.
Fatih Ormanı
Birçoğumuzun yanı başında duran saklı cennetlerden biri de Fatih Ormanı. 1500 dönüme yayılan gür ağaçları ve rekreasyon alanlarıyla Fatih Ormanı günün her saatinde gezilebiliyor. 112 hektarlık bir alana yayılan bu bölge birçok canlıyı da içinde barındırıyor. Bölgede giriş bölümündeki kafeteryada ya da Orma’nın ilerisinde yer alan, kendi sofranızı kurabileceğiniz masalarda konaklayabilirsiniz. Fatih ormanı ayrıca, girişindeki çocuk bahçesi kısmıyla özellikle çocuklu aileler için oldukça uygun bir mesire alanı konumunda.
Göktürk Göleti
İstanbul’un merkezinde sayılabilecek bir konumda olan Göktürk Göleti 56 hektarlık bir alana yayılıyor ve adını sınırları içerisinde bulunduğu Göktürk beldesinden alıyor. 2011 yılında tabiat parkı olarak ilan edilen alan, piknik yapmak, fotoğraf çekmek, bisiklet turu yapmak, doğa yürüyüşüne çıkmak ve şehrin gürültüsünden uzaklaşmak için uygun bir rota oluşturuyor. Yalnız bir uyarı: Kemerburgaz’da bulunan bu gölette balık avlamak ve yüzmek yasak. Bölgede yemek yiyebilecek yer açısından çok çeşitlilik olmasa da Belediye tarafından işletilen bir restoran bulunuyor. Göktürk Göleti’nde arzu edilirse çadır ya da karavanla kamp yapılabiliyor. Yalnız bölge’de mangal da yapılabildiği için hafta sonları özellikle pazar günleri fazlaca kalabalık oluyor ve sessizlikten uzaklaşıyor, bu nedenle ziyaret etmek için hafta içi bir gün ya da cumartesi günlerini tercih edebilirsiniz.
Elmasburnu
İstanbul Beykoz içlesinde bulunan Elmasburnu 12,34 hektarlık bir alana yayılıyor. 2011 yılında Tabiat Parkı ilan edilen Elmasburnu günübirlik deniz ihtiyacını karşılayabilecek bir alan. Özellikle yaz tatili yapamayanlar için kamp kurma, piknik yapma, denize girme gibi birçok imkanı bir arada sağlıyor. Elmasburnu Plajı Riva’da bulunan 3 adet plajdan biridir. Plajda aynı zamanda su sporları da yapılabiliyor. Ayrıca plajın içerisinde soyunma kabinleri ve duşlar da yer alıyor. Piknik alanları ve çadırlı kamp alanlarının bulunduğu Tabiat Park’ın içerisinde bir de kır lokantası ve büfe bulunuyor.
Azizpaşa
Kemerburgaz yakınlarında bulunan Azizpaşa, doğa ile iç içe olmak isteyen İstanbullular için iyi bir alternatif. Aziz Paşa mesire alanının ayırt edici özelliği ise çok büyük olması. Fazla sayıda piknik masası bulunuyor ve masaların birbirlerine diğer masayı rahatsız etmeyecek derecede uzak olmasıyla da ziyaretçilerine rahat bir şekilde piknik yapma imkanı sunuyor. Çoğu piknik alanının aksine cumartesi ve pazar günleri gitseniz dahi mutlaka yer bulabiiliyorsunuz. Ayrıca bölgede bir kafeterya bulunuyor ve mangal yapmak da serbest.
Ayvat
Kağıthane Deresi’nin kollarından Ayvat Deresi üzerinde kurulan bölge, adını, 1765 yılında Osmanlı padişahı III. Mustafa döneminde yapılan tarihi bentten alıyor. Ayvat Bendi Belgrad Ormanı içerisinde yer alan tabiat parklarından birisi ve 50 hektarlık bir alana yayılıyor. Doğal güzelliğiyle dikkat çeken bu alan 2011 yılında tabiat parkı ilan edildi. Bölgede piknik alanları, kır loknatası, çocuk oyun alanları gibi etkinlik alanları bulunuyor. Ayrıca yürüyüş yapılabilecek patika yollar ve bisilet kullanılabilecek alanlar da bulunuyor. Ayvat Bendi Göleti’nde balıklar da var fakat balık tutmaya izin verilmiyor. Ayvat Bendi Tabiat Parkı ayrıca su, tuvalet, otopark ve mescit gibi imkanlar da sunarken belirlenen alanlar dışında ateş yakılmasına izin verilmiyor.
Aydos
İstanbul’un en yüksek tepelerinden biri olan Aydos Tepesi, Kartal, Pendik, Sultanbeyli ve Sancaktepe ilçelerinde bulunuyor. Aydos Tepesi (Dağı), adını Roma ve Bizans döneminde bugünkü Sultanbeyli İlçesi sınırları içinde kalan Aydos Kalesi’nden almıştır. 537 metrelik yüksekliğiyle İstanbul’un en yüksek noktası olan Aydos Tepesi’nde bol bol temiz hava alabilir ve Aydos Tepesi’ne tırmanarak manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Aydos’ta, piknik yapılabilen mesire alanları, koşu parkurları ve çocuklar için oyun alanları bulunuyorken, tamamen doğal bir ortam olduğundan, kafe, restoran gibi alanlar bulunmuyor. Aydos Tepesi’nin zıt istikametinde ise Aydos Gölü yer alıyor.
Terkos Gölü
Çatalca yakınlarında bulunan Terkos Gölü özellikle İstanbul ve çevresi adına alternatif rotalardan birisidir. Günübirlik tatil kaçamakları ve piknik keyfi için tercih edilebilir bir alan. Terkos Gölü aynı zamanda Durusu Gölü adıyla da biliniyor. Bölge özellikle hafta sonları oldukça fazla miktarda ziyaretçinin yoğun ilgisini görüyor. Göl’de balık tutulabiliyor ve kanoyla gezintiye çıkılabiliyor. Ayrıca Terkos Gölün’de yemek yiyebileceğiniz göl manzaralı restoranlar da var.
Belgrad Ormanları
Sarıyer’in gerisindeki Belgrad Ormanı, kentin akciğeri niteliğinde ve toplam 5 bin 440 hektarlık alanı kaplıyor. Belgrad Orman’ında piknik alanları, yürüyüş parkurları, restoranlar, kafeler ve çocuklar için oyun alanlarının da bulunduğu 10 mesire alanı bulunuyor. Buradaki yürüyüş alanları 6 kilometrelik parkurlardan oluşuyor ve piknik alanları kendin pişir kendin ye anlayışına sahip. Belgrad Ormanı içerisinde birçok kuş türü, sürüngen ve memeli hayvan barındırıyor. Ayrıca Belgrad Ormanı’nda kampseverler için de ayrılmış alanlar mevcut ve herhangi bir sorun yaşamadan rahatlıkla kamp yapılabiliyor.
Tayakadın
Terkos Gölü kıyısında olan Tayakadın sık ağaçlarıyla içinizi yeşertecek güzelliğe sahip. Aynı zamanda piknik yapmak isteyen ailelerin gözdesi olan bu yerde karşınıza her an sevimli sincaplar çıkabiliyor. Mesire alanında ziyaretçiler tarafından kullanılabilen masalar mevcut. Alan içerisinde ihtiyaçlarınızı giderebilecğiniz bir de kafeterya bulunuyor. Özellikle piknik sezoununda eksik olan mangal malzemeleri kafeteryadan alınabiliyor. Tayakadın Mesire Alanı, Terkos Gölü kenarında bulunduğundan dolayı geniş düzlüklere sahip ve bisikletle gezintiye çıkmak için bisiklet yollarına, voleybol oynanılabilecek alanlara ve yürüyüş yapmak için birçok aktivite alanına sahip.
Riva
Riva, Rumca su kenarındaki yerleşim bölgesi anlamı taşımaktadır ve adını buradan almıştır. Havaların ısınmasıyla birlikte günübirlik tatilcilerin akın ettiği bir yer. Riva, ziyaretçilerine; Riva plajında denize girme, Riva kalesini ziyaret etme, ve geniş yeşil alanlarında rahatça piknik yapma gibi birçok imkan sunuyor. Balık restornları ve kahvaltı mekanları bulunuyor fakat yemek yemek için fazla alternatifi olmayan bir adres.
Anadolu Kavağı
Rumeli Kavağı’nın karşı kıyısında bulunan Anadolu Kavağı, İstanbul’un Beykoz ilçesine bağlı küçük bir sahil ve balıkçı kasabasıdır. Şehrin gürültü ve karmaşasından uzakta kafa dinlemek isteyenler için çok da uzakta olmayan bir konuma sahip. Eminönü’nden boğaz turu yapan gemilere binip, son durağında inerek, rahatlıkla ulaşım sağlanıyor. Balıkçı kasabası olan Anadolu Kavağı’nda çeşitli deniz ürünlerini tadabileceğiniz birden fazla balık restoranı bulunuyor. Deniz ürünlerinin çeşitliliği ve deniz ve dağ havasını bir arada soluma imkanı, bölgenin özellikle hafta sonları yoğun bir şekilde turist ziyareti almasını sağlıyor. Ayrıca sahilden yukarı doğru çıkıldığında geniş bir manzaraya ev sahipliği yapan Yoros Kalesi’ne de ulaşılabiliyor.
Anadolu Feneri
Anadolu Feneri, İstanbul’un Asya yakasında İstanbul Boğazı’nın Karadeniz’le birleştiği kuzey ucunda Yon (Hrom) Burnu üzerinde bulunan deniz feneridir. Karşısındaki Rumeli Feneri’nden 2 deniz mili uzaktadır. Dik bir yamaç üzerine inşa edilmiş Anadolu Feneri’nin çevresi gezilebiliyor ve fenerden bakıldığında inanılmaz bir manzara sizleri bekliyor. Fenerin bulunduğu köy de aynı isimle (Anadolu feneri) adlandırılıyor Özellikle havalar ısınmaya başlayınca gidilecek, hafta sonları dinlenmek ve piknik yapmak için oldukça uygun bir alan. Karadeniz kıyısına inildiğinde doğanın güzelliğiyle karşı karşıya kalıyorsunuz ve piknik yapmaya uygun birçok alan karşınıza çıkıyor. Ayrıca bölgede menüsünde deniz ürünleri bulunduran çeşitli balık restoranları da mevcut.
Poyrazköy
İstanbul Boğazı’nın Karadeniz’e çıktığı noktada yer alan Poyrazköy, teknelerin, yatların sığındıkları korunaklı bir koyda bulunuyor. Sahil boyunca sıralanan meşhur balık restoranları ziyaretçileri Poyrazköy limanına çekiyor. Bu restoranlarda her zaman günlük taze balık bulunuyor. Ayrıca Poyrazköy piknik yapmak isteyenler için de ideal bir alan. Bölgede Kule Dibi ve Dere Boyu olmak üzere iki piknik alanı bulunuyor. Poyrazköy’de gezilecek yerlerden birisi 600 yıllık bir tarihe sahip olan Poyrazköy Kalesi; kaleyi mutlaka yakından keşfetmek ve manzarayı görmek gerekiyor. Bir diğer görülmesi gereken yer olan Poyrazköy Limanı ise Anadolu yakasının Karadenize açıldığı son noktadır. Ayrıca Poyrazköy Limanı’ndan görünen eşsiz boğaz manzarası da ziyaretçilerin yoğun ilgisini çekiyor. Son olarak Poyrazköy özellikle yaz aylarında denize girmek, deniz, kum, güneş üçlemesini yapmak isteyenler için de imkan sunuyor. Bölgede 3 ayrı plaj bulunuyor ve bu plajlardan 2’si karma plajken bir plaj da sadece kadınlara özel tahsis ediliyor. Plajlarda ayrıca soyunma kabinleri, kafe ve restoranlar da bulunuyor.
Garipçe Köyü
Sarıyer’e 10 km uzaklıkta olan Garipçe, Rumeli Kavağı ile Rumeli Feneri’nin arasında kalan küçük bir köydür. Bu köyde temel geçim kaynağı balıkçılıktır. Garipçe Köyü, şehrin gürültüsünden uzaklaşmak isteyenler için oldukça uygun bir ortam sağlıyor. Bölge kahvaltılarıyla meşhur restoranları ve sahil kısmındaki balıkçı tekneleriyle ilgi çekiyor. Garipçe Köyü, tadabileceğiniz, mısır ekmeği, kalamar, şakşuka, semizotu gibi lezzetleriyle ünlü. Bölgede gezilecek yerler oldukça sınırlıyken bu yerlerin başında Garipçe Kalesi geliyor; bu tarihi kaleyi keşfe çıktığınızda aynı zamanda üçüncü köprü manzarasıyla da karşılaşıyorsunuz. Gezilecek bir diğer yer ise Garipçe Kalesi’nin yukarısında bulunan Hasan Paşa Kulesi. Bu kuleden de Garipçe Kalesi ve Boğaz manzarası izlenebiliyor. Son olarak da ICA Botanik Bahçesi görülmesi gereken yerlerden. Burada ağaçlar ve çiçeklerle dolu bir alanda dolaşabilir, bölgede bulunan kafe’de dinlenebilir ve bir şeyler yiyebilirsiniz.
Rumeli Feneri
Rumeli Feneri, İstanbul Boğazı’nın Rumeli tarafının en kuzeyinde, Sarıyer ilçesine bağlı bir balıkçı köyüdür. Adını Rumeli Feneri’nden alıyor. Anadolu Feneri ile karşılıklı olarak, Karadeniz ile Boğaz’ı birbirinden ayıran hattı oluşturuyorlar. Köyün merkezinde sizi, tarihi 1910 yılına dayanan bir Çınar Ağacı karşılıyor ve etrafında dinlenip, bir şeyler içebileceğiniz kafeler bulunuyor. Bölgenin sahil kısmında küçük balıkçı lokantaları var. Deniz seviyesinden 58 metre yüksekte, 30 metrelik bir kuleye sahip olan Rumeli Feneri’nin altında bir de balıkçı barınağı ve küçük bir restoran bulunuyor. Rumeli Feneri girişinden sola ayrılan yolu takip ettiğinizde, Marmaracık koyuyla karşılaşıyorsunuz. Plaj, spor aktiviteleri ve restoranların bulunduğu bu koy hafta sonu tatil kaçamakları için ideal bir adres.
Fatih Çeşmesi
2011 yılında tabiat parkı ilan edilen Fatih Çeşmesi, Kemerburgaz yakınlarında bulunuyor ve 30 hektarlık bir alana yayılıyor. Meşe ağaçları ile dolu olan 250 dönümlük alan adını Fatih Sultan Mehmet adına yapılan bir çeşmeden alıyor. Yaz aylarında piknik yapmak isteyen ziyaretçilerin uğrak noktası olan Fatih Çeşmesi aynı zamanda çeşmeden içme suyu almak için gelen kişilerce de sıkça ziyaret ediliyor. Bölgede kır lokantası, çocuklar için oyun alanları, küçük bir büfe, otopark ve mescit gibi ihtiyaçlarınızı rahatlıkla giderebileceğiniz alanlar mevcut. Ayrıca doğal orman yolları ve patikalara sahip olmasıyla keyifli bir yürüyüş için de oldukça uygun.
Kilyos
Bir sahil köyünde yemek yemek, trafik kargaşasından uzak ve sakin bir ortamda deniz ve doğa içinde hafta sonu tatili ve dinlencesi yaşamak istiyorsanız, İstanbul Sarıyer ilçesinin bu güzel beldesi Kilyos’u ziyaret edebilirsiniz. Kıyıköy olarak da bilinen Kilyos, özellikle İstanbul’da yaşayanların denize girmek için günübirlik kaçamak yapmayı en çok tercih ettikleri beldelerden birisi. Bu durum Kilyos plajlarının İstanbul’un en büyük ve temiz sahil şeridi olmasından kaynaklanıyor. Kilyos’un denizi genellikle dalgalı olmasından dolayı deniz sörfü için de uygun bir ortam sunuyor. Buna bağlı olarak sahilde sörf için eğitim alabilme imkanı da var. Kilyosta, kalabalıktan uzaklaşmak isteyenler için gizli kalmış birçok koy ve kumsal da mevcut. Denize girmek ve sörf yapmak için gerekli plaj malzemelerini Kilyos Çarşısı’ndan temin edebiliyorsunuz, aynı zamanda çarşıda hediyelik eşya satan dükkanlar da var. Kafeleri, restoranları, piknik alanları ve kır lokantalarıyla görülmeye değer Kilyos’ta gezilmesi gereken bir de Kilyos Kalesi bulunuyor. Cenevizliler döneminde yapılan kale, sunduğu, bir yanı orman diğer yanı deniz manzarasıyla görülmesi gereken yerlerden.
Çatalca
İstanbul Avrupa yakasında şehir merkezine yaklaşık 55 km uzaklıkta, İstanbul’un en büyük ilçesi olan Çatalca, Yalıköy ve Çilingoz yeşil doğasıyla, İstanbul’un akciğerleri olma özelliği taşıyor. Çatalca ve çevresinde birçok köy var. Bu köylerde piknik alanları ve denize girmek için oldukça güzel plajlar bulunuyor. Çatalca, deniz, doğa, tarih gibi konularda oldukça zengin bir yer. Bölgede gezilmesi gereken yerler; Türk Yunan Mübadelesi zamanında Çatalca’ya yerleştirilen Türk ailelere ait tarihi hatıraların sergilendiği Mübadele Müzesi. Bir diğer yer, 1913 yılı Balkan Savaşları sırasında, yakılan Müslüman yerleşim yerleri arasından ayakta kalan tek yer olan Kaleiçi Mahallesi. Bir diğeri, Birinci Balkan Savaşı’nda 657 askerin pusu kurularak şehit edilmesi üzerine 1917 yılında şehitler anısına yapılan Dağyenice Alaiye Şehitliği. Ve son olarak da Ormanlı Plajı, Evcik Plajı, Çilingöz Plajı ve Yalıköy Plajı’ndan oluşan Çatalca Plajları gezilmesi gereken yerlerden.
Adalar
Saklıcennet diyemeyiz belki ama Adalar, İstanbul ve çevresinde yaşayan insanların günübirlik veya 1-2 gece konaklamalı gidebileceği rotalardan bir diğeri hatta en sık tercih edileni. Adalar, birçok yüzyıllık tarihi köşklere, ormanlara, meyhanelere ve kiliselere ev sahipliği yapıyor. Vapur ile 1-1,15 dakika süren bir yolculukla adalara ulaşabiliyorsunuz. Bir adadan diğer bir adaya vapurla geçiş yapılabiliyor fakat her geçiş için bir bilet ücreti ödeniyor. Adalarda dolaşmak için fayton ya da bisiklet kiralamayı tercih edebilirsiniz. Öte yandan biraz yorucu olsa da adaları yürüyerek dolaşmak da keyifli bir aktivite olabilir.
Ayrıca, Büyükada’daki, Rum Yetimhanesi ve Aya Yorgi Kilisesi, Heybeliada’daki, Aziz Nikola Rum Ortodoks Kilisesi ve Değirmen Tepesi, Burgazada’daki, Aya Yani Kilisesi ve Sait Faik Abasıyanık Müzesi adalarda mutlaka görülmesi gereken yerlerden bazıları.
İmrahor Göleti
Bitki ve canlı çeşitliliğiyle doğal park görünümü veren İmrahor Göleti aslında orman arazisinin korunması ve su kaynaklarının değerlendirmesi amacıyla kurulmuş. Şu anda göl kıyısında oturmak için ve yürüyüş yapmak için aktivite alanları da mevcut. Piknik yapmak için ayrılan özel mesire alanı özellikle hafta sonu, ziyaretçilerin yoğun ilgisine neden oluyor. Ayrıca bölgede suya girmeye ve balık tutmaya izin verilmiyor.
Bentler
2011 yılında tabiat parkı ilan edilen Bentler, yaklaşık 16 hektarlık bir alana yayılıyor. İsmini bölgenin kuzeyinde yer alan Valide Sultan Bendi ve II. Mahmut Bendi’nden alıyor. Belgrad ormanı içerisinde yer alan tabiat parklarından birisi olan Bentler, temiz havada bisiklet sürmek ya da uzun yürüyüşler yapmak isteyenler için ideal bir tercih olacaktır. Bölgede, Osmanlı İmparatorluğu döneminden kalma Iskara Bendi ve tarihi çeşmeler bulunuyor. Tabiat parkı’nda piknik yapmak için alanlar, büfeler, çocuklar için oyun alanları ve orman içerisinde yürüyüş yapmak için patikalar gibi birçok aktivite alanı bulunuyor.
Ağva
Şile’nin en çok ziyaretçi çeken yerlerinin başında gelen Ağva, Göksu ve Yeşilçay derelerinin ortasında bulunuyor. Karadeniz kıyısında doğası ve lezzetli balıkları ile bilinen Ağva’ya ulaşım da oldukça rahat. Bölge özellikle yaz ayları ve hafta sonları ziyaretçi akınına uğruyor. Ağva kumsalı yaklaşık 3 km uzunluğunda. Plajları, koyları ve doğal ormanlarıyla her adımda doğanın güzellikleriyle karşılaşacağınız bir yer.
Ağva’da başlıca gezilecek yerler arasında; Cenevizliler tarafından gözlem yapma amacıyla inşa edilen Ocak Kalesi, Ağva’ya 15 km uzaklıkta bulunan, piknik yapabileceğiniz ve denize girebileceğiniz Kilimli ve kadırga koyları ve görmeden dönmemeniz gereken Hacıllı Köyü’ndeki mağara ve şelaleler bulunuyor.
Şile
Karadeniz kıyısında yer alan Şile, Büyük Plaj ve İskele Yeri Plajı ile önemli turistik rotalar arasında yer alıyor. İstanbul’a yaklaşık 60 kilometrelik bir uzaklıkta bulunan Şile, doğal yeşilliği ve sahil boyunca uzanan plajlarıyla özellikle hafta sonları birçok ziyaretçinin tatil mekanı haline geliyor. Şile, piknik yapmak ve denize girmek için uygun alanlar sağlarken aynı zamanda gezilecek tarihi yapılara da sahip. Bunlardan ilki; Ocak Kalesi olarak da bilinen, Cenevizliler tarafından yapılan ve daha sonra Osmanlılar tarafından da kullanılan Şile Kalesi, bir diğeri; Türkiye’deki en geniş gövdeye sahip olan Şile Feneri ve son olarak da Şile’ye göre daha sığ ve sakin bir denize sahip olan Akçakese Köyü.