Maviliklerin Altındaki Saklı Miras: Türkiye’nin Sualtı Arkeolojisi Hazineleri

Maviliklerin Altındaki Saklı Miras: Türkiye’nin Sualtı Arkeolojisi Hazineleri
Yayınlama: 30.11.2025
Düzenleme: 30.11.2025 15:06
A+
A-

Denizlerin derinliklerinde yatan tarih, bilimsel araştırmalarla gün yüzüne çıkmaya devam ediyor. Sünger avcılarının keşiflerinden bilimsel kazılara uzanan bu süreçte; Uluburun ve Gelidonya batıkları ile İstanbul’un kayıp adası Vordonisi, insanlık tarihine ışık tutuyor.

Sualtı Arkeolojisi Nedir?

Sualtı arkeolojisi, sadece batık gemileri değil; deprem, sel veya su seviyesinin yükselmesi gibi doğal olaylar ya da baraj yapımı gibi beşeri faaliyetler sonucu su altında kalmış yerleşim yerlerini, limanları ve insan elinden çıkmış her türlü nesneyi inceleyen bir bilim dalıdır. Bu disiplin, geçmiş medeniyetlerin ticari, kültürel ve inanç sistemlerine dair kara arkeolojisinin sunamadığı benzersiz veriler sağlamaktadır.

Arkeolojinin Akışını Değiştiren Keşif: Gelidonya Batığı

Sualtı arkeolojisinin bilimsel bir disiplin olarak rüştünü ispat etmesi, Türkiye kıyılarında gerçekleşmiştir. 1960 yılında George F. Bass ve ekibi tarafından Antalya Finike açıklarında gerçekleştirilen Gelidonya Batığı kazısı, bir arkeoloğun dalış eğitimi alarak su altına indiği ve kazıyı bizzat yönettiği ilk çalışma olarak tarihe geçmiştir. Geç Tunç Çağı’na (MÖ 1200’ler) tarihlenen bu batık, dönemin metalürji ve ticaret yolları hakkında bilinenleri değiştirmiştir.

Bir Arkeoloğun Rüyası: Uluburun Batığı

Dünyanın en önemli sualtı keşiflerinden biri kabul edilen Uluburun Batığı, 1982 yılında Kaş açıklarında bir sünger avcısı tarafından bulunmuştur. 1984-1994 yılları arasında George F. Bass ve Cemal Pulak yönetiminde kazılan batık, “bir arkeoloğun rüyası” olarak tanımlanmaktadır.

Kazılarda elde edilen bulgular, dönemin ticaret ağının genişliğini gözler önüne sermiştir:

  • Yük: 10 ton bakır ve 1 ton kalay külçe, cam külçeler, fildişi, deve kuşu yumurtası ve Mısır Kraliçesi Nefertiti’nin adının bulunduğu altın objeler.
  • Rotası: Batığın yükü; Mısır, Suriye, Kıbrıs ve Ege arasındaki yoğun ticareti ve diplomatik hediyeleşmeyi kanıtlamaktadır.
  • Tarihleme: Dendrokronoloji (ağaç halkaları) yöntemiyle batığın MÖ 1305 yılına ait olduğu tespit edilmiştir.

İstanbul’un Kayıp Adası: Vordonisi

Sadece Ege ve Akdeniz değil, Marmara Denizi de büyük sırlar barındırmaktadır. İstanbul Maltepe açıklarında yer alan ve “Manastır Kayalıkları” olarak bilinen bölgenin, aslında tarihi kaynaklarda geçen ancak sular altında kalan Vordonisi Adası olduğu anlaşılmıştır .

2016 yılında başlatılan yüzey araştırmalarında; çatı kiremitleri, mermer bloklar ve amfora parçaları tespit edilmiştir. Buluntular, bölgede Bizans dönemine ait bir manastırın varlığını ve adanın 1010 yılındaki büyük İstanbul depremiyle sulara gömüldüğü tezini güçlendirmektedir.

Zorlu Bir Süreç: Tespit, Kazı ve Koruma

Sualtı kazıları, karadaki çalışmalara göre çok daha karmaşık ve riskli süreçler içerir.

  • Teknoloji: Çalışmalarda sonar cihazları, proton manyetometreleri ve uzaktan kumandalı robotlar (ROV) kullanılarak batıkların yerleri tespit edilmektedir.
  • Kazı Yöntemi: Eserlerin üzerindeki kum tabakası, “hava asansörü” adı verilen vakumlu borularla temizlenir.
  • Konservasyon: Denizden çıkarılan eserler, tuzlarından arındırılmak için aylarca tatlı su havuzlarında bekletilir ve ardından kimyasal koruma (PEG) işlemlerinden geçirilir.

Geleceğe Bırakılan Miras

Türkiye’de 1960’ta Gelidonya ile başlayan bu serüven; Yenikapı’da bulunan 37 batık, Marmara’daki Bizans batıkları ve devam eden pek çok proje ile sürmektedir. Çıkarılan eserler, Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi gibi merkezlerde sergilenerek insanlık tarihine tanıklık etmeye devam etmektedir.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.