Adaların 1/1000 İmar Planlarının geniş açıklamasını ve belediye başkanının CNN TÜRK’de bugün canlı yayında anlattığı pinokyovari izahlarına detaylı olarak girmeden önce yine Adalar için çok önemli bir konu olan Kayyum yazı dizimize devam edeceğiz…
Bildiği üzere Adalar Belediyesi, İBB müfettişinin hazırladığı Kayyum Raporu diye adlandırılan bir araştırma raporu ile çalkalanmış ve Adalar Belediyesinin resmi WEB sitesinden belediyede çalışan memurlardan tutun, raporu hazırlayanların ima edildiği İBB müfettişlerine kadar pek çok kişinin Fetöcülük yaptığı ile ilgili olan resmi açıklamaları sonrasında belediyelerini denetlemeye CHP’nin iddiaların araştırılması için bakanlık tarafından raporun doğruluğunun yada yanlışlığının ortaya çıkartılması amacıyla Mülkiye Müfettişi Hasan Yılmaz Adalar Belediyesine gönderilmişti.
Görevi, Adalar Belediyesi hakkında hazırlanmış olan içindeki çikolata kutusu olduğu tahmin edilen fotoğraf kareleri içinde yer alması, Adalar Belediyesini soruşturmaya gelmiş Mülkiye Müfettişinin raporunun şaibeli olacağı dedikodularının Adalar’da dillenmesine neden olmuş ve gazetemizin telefonları bu konuyu takip eden adalılarca kilitlenmişti. Adalıların dilinden düşürmediği kayyum raporunun akıbetinin hemen hemen belli olduğunu müfettişin bu işi örtbas edeceğinin ispatının çikolata kutuları ile dolu olduğu anlaşılan poşetten belli olduğu söylentileri alıp başını gitmişti. Hatta bazı adalılar bu kutuların içinde 17/25 Aralık kutularında olan şekerlemelerden olduğunu iddia edenler bile vardı. Bu iddialar doğrudur/yanlıştır belediyeyi soruşturmak için gelen bir mülkiyeli müfettişin bu hataları yapıyor olması da inanılır şey değildir.
Adalıların yanlış düşünmesine sebebiyet verecek davranışlardan kaçınması gerekirken bayramda çok ihtiyacı varmışcasına kutular dolusu Adalar poşeti ile belediyeden çıkmasının fark edilmeyeceğini sanıyordu ise sayın müfettişe 3 ay sonra olsa bile Adalar’a tekrar hoşgeldin diyoruz.
29 Haziranda göreve başladığı söylenen Mülkiye Müfettişinin Adalar’daki göreve başlama süresi içerisinde pek çok yanlışlıklarının olduğu görülse de raporunda yanlışlığın olmayacağını düşünmekteyiz.
Adalar Belediyesi’nde ve Aydın Büyük Şehir Belediyesinde Erkan Karaaslan isimli belediyeler imamı lakaplı şahısın belediyelerin mali yapılanmalarında, ihalelerinde ve işleyişlerinde seminerler vermekte idi. Seminerlerin konusu belediyelerin Sayıştay incelemelerinden kurtulma yöntemleriymiş. İddia bu yönde… Ayrıca, belediye şirketlerinin kurulmasının ne şekilde olacağını, bakanlığın nasıl bay pas edileceğinin formüllerini 5 yıldızlı otellerde seminerler adı altında verildiğini daha önceki haberlerimizde konu etmiştik.
Adalar Belediyesi’nden bu seminerlere katılanlar ise turistik gezilere gider gibi 4 gece 5 gün Antalya’nın meşhur 5 yıldızlı oteli Adem ile Havva otelde hafta sonu tatili ile birlikte Adalar Belediyesinin Teknik Başkan yardımcısı Yaşar Kıroğlu ile Kadıköy Belediyesi’nden yine başka bir danışman olarak gelen Hulusi Şenocak ile birlikte olmak üzere her şey dahil otelde kalarak seminer bahane tatil şahane diyerek katıldıklarının haberini yapmış ve bu tip seminerlerden fayda gelmeyeceği gibi kamu zararı olduğu hakkında Adalar belediye başkanını uyarmıştık . Bu seminerin, yol, yemek, tüm masraflarının kamu zararı yarattığını belirtmiş olmamıza ve Adalar Belediyesine onlarca soru sormamıza rağmen hiçbir cevap alamamıştık…!
Aslında verilecek cevapta yoktu. Belediye Başkanı Atilla Aytaç, kendisine yakın iki adamını Erkan Karaaslan isimli belediyeler imamı lakaplı kişinin 5 yıldızlı oteldeki organizasyonuna halkın paralarından toplanan vergilerle tatile gönderdiği gibi bu organizasyon içinde yüklü bir seminer katılım parası Adalar Belediyesine ödettirmişti. Göstermelik seminerler adı altında ödenen bu paraların toplanıp nereye aktarıldığının araştırması işte 3 aydır yapılıyor sevgili adalılar.
Nasıl mı yapılıyor? Belediyelerde hiçbir ödeme ihalesiz yapılamaz. Yok seminer veriliyormuş yok belediyelerin Sayıştay incelemesinden kurtulmasının yolları aranıyormuş, yok Sayıştay incelese de ne şekilde temiz raporu alınırmış gibi kataküllelerin öğretildiği iddia edilen seminerlerin parasının ödenmesi için bile illaki ihale yapılması/doğrudan temin ile ödenmesi şart…
Ancak 4734-4735 S.K’lara göre de ihale yapmanında belirli tarihlere ve uymak mecburiyetinde kalınması gerektiği, bununda uygulamada sıkıntılara neden olduğundan ihale sayılmayan doğrudan temin veya en çok istediğin kişiye verme yöntemi olan pazarlık ihaleleri ile küçük küçük parçalara bölüp yapmak olduğunu belediyelere kara tahtada tebeşir ile yazarak değil slayt üzerinden anlatarak öğreten Erkan Karaarslan’ın bu alengirli işleri yapmanın daha kolay yolunun hemen bir belediye şirketi kurmalarının olduğunu söylemesi oluyormuş…!
Ancak belediyelerin şirket kurması için İçişleri Bakanlığı’ndan izin almaları gerektiğini, bunun da CHP’li belediyeler için sorun olacağını, izin alamayabileceklerini ama kendi seminerlerine parası ile katılım yaparlarsa bunun formülünü açıklayabileceğini belirten Erkan Karaarslan, CHP’li belediyelerden seminer vereceğim ayaklarına tonla para topladığı halen devam eden yargılanması sırasındaki iddianamelerden konu edilmektedir.
Erkan Karaaslan’ın CHP’li belediyeler belediye BİT’i diye adlandırılan belediye şirketinin kurulmasının en kolay yolunun hülle bir şirketin belediyeye bağış yapılması ve başkanın bunu kabul etmesi ile olabileceğinin sorunsuz/dertsiz hallolacağını seminerlerin de açıklayan Erkan Karaarslan’ın tavsiyesine uyan Adalar Belediye Başkanı, hemen CHP’li Şefik TOPRAK’ın sahibi olduğu bir şirketi bağış yolu ile almış ve bu şirket üzerinden normal yoldan ihale yapamayacağı ödemeleri A.Ş üzerinden (Adalar Sosyal hizmetler San. Ve Tic. A.Ş) para makbuzları ile serbestçe ödemeye başladığı iddia ediliyor…
Hatta şirket yönetimindeki kişilerin evleri için aldıkları kasap harcamaları, market harcamaları kredi kart slipleri üzerinde şahıs ismi yazarken bile, Adalar Belediyesine ait A.Ş hesabından kolayca ödenmeye başladığına şahit olunduğu, bu kredi sliplerinde alış veriş yapılan yerlerin ise Adalar harici Zeytinburnu, Tekirdağ gibi yerler olması, Erkan Karaarslan’ın tavsiyesinin A.Ş başındaki kişilere ilaç gibi geldiği, tüm şahsi ve belediyedeki örtülü harcamaların A.Ş üzerinden yapıldığı iddiaları alıp başını gitmişti.
Tabi iki aydır bu iddialar ile söylentileri inceleyen Mülkiyeli müfettişlerin tek tek bu zimmete geçirilen paraları ortaya döküp bu kişileri yargı karşısına çıkarmak için ön incelemeye esas raporu en ince ayrıntısına kadar hazırlayacaklarını düşünüyoruz.
Bilhassa Kadıköy Belediyesi’nden danışman olarak getirilen Hulusi ÖZOCAK‘ın bu A.Ş başına konulduğu, firmayı kendi firması gibi menfaatleri doğrultusunda kullandığı, özel harcamalarını, evinin market alışverişlerini, kasaptan aldığı pirzola, biftek, kıyma veya her ne ise vb. paralarını bile buradan ödettirdiği, Tekirdağ’da, Selimiye’de eşi ve dostları ile yediği yemekleri kredi kartından çektirip A.Ş’den tahsil ettiği, Atilla Aytaç’ın durumu bildiği ama her nedense göz yumduğu, özel harcamaların A.Ş’den yapılmasına şirketin defterlerini inceleyen ve her ay A.Ş’den düzenli para alan Mali Müşavir Osman Öztürk’ün uygun gördüğü, başkana raporlama yapmadığı, yaptı ise de başkanın umursamadığı, yapmaya devam etsin dediği, kamu zararına ortak olduğu iddialarına illaki bu iki aydır araştırma yapan daha sonra kendisine katılan Mehmet Akif Celep ile Hasan Yılmaz müfettişlerimizin gözlerinden kaçmayacağı, raporlarına ön inceleme için konu edecekleri kesindir.
Hele hele, 2009 yılından bugüne kadar hazırlanan, meclise onaya sunulan ve onaylanan belediye bütçelerinin nasıl SANAL BÜTÇE olarak hazırlandığını, faiz giderlerinin bütçelerde gösterilmeyerek, yıllardır bir türlü satılmayan arazi gelirlerinin, bağışların ise afaki gösterilerek hazırlanan bu bütçeler ile Adalar Belediyesinin nasıl borç batağına düşürüldüğünü tespit edememeleri, hele hele, bankalardan alınan krediler için, belediye meclisinden ne şekilde başkana kredi çekme yetkisi verildiğini, bunun için dönemin mali hizmetler müdürlerinin başkana verilmesi istenen borçlanma yetkisi için meclise sunmaları gereken evrakları meclise sunmadan yada sundular ise de belgelerde belediyenin gerçek borçlarının gizlenerek verildiği, bu şekilde başkanların kredi kullanmalarının sağlayan, belediyeyi daha fazla borç batağına saplanmasına neden olan mali hizmetler müdürleri ve belediye başkanlarının iddialar doğruysa suçlarını tespit edememelerine ihtimal vermek mümkün değil.
Belediyelerde faize neden olacak borçların öncelik ile ödenmesi esastır. Faize neden olan borçların ödenmesinde kusuru bulunanlara bu faizlerin rücü etmesi gerekir. Yıllardır belediyeden alacaklı olan firmaların gönderdiği icralardan ve hacizlerden bilindiği üzere önceki ve şu an görevde olan CHP’li belediyelerin faizleri ile beraber 20 milyondan fazla borç yaptıkları bilinmektedir. Bu tutarın yarısı faiz giderleridir. Peki yıllarca muhasebe kayıt sırası oluşturmadan eski faiz yaratan icra takipleri ve borçlar varken onları ödemeyip, yeni ihaleleri alan firmaların paralarını ödemek ile eski alacaklı firmaların alacaklarını iki katına çıkartan faiz giderlerini kim ödeyecektir. Belediyenin 5018 S.K 34. Maddesine keyfi şekilde uymayıp eski borçlarını ödememeleri ile oluşan faiz mutlaka ki müfettişler tarafından tespit edilecek ve sorumlulara rücu ettirilmesi kanaati ile özel araştırma raporlarına ekleyecekler ve sorumlular hakkında ÖN İNCELEME talep edeceklerini düşünüyoruz.
Zaten Atilla Aytaç bu faiz giderlerinin başına dert olacağını anladığı için, önce firma ile anlaşmaya çalışmış, firmanın senelerdir biriken faiz giderlerini ödemeden hesabı kapatmaya uğraşmış ve bunun içinde belediye ile yakın dirsek temasındaki başka bir firmadan tam tamına 5 milyon para verebileceği yönünde toplantılar yapmış ve tüm bu haberleri önceki sayılarımızda belirtmiştik.
Ancak alacaklı firma, Atilla Aytaç’ın tekliflerini az bulup reddetmiş ve ardından belediyenin işin ciddiyetine varmasını sağlamak için olsa gerek bir dizi haciz işlemine (mahal haczi, makam haczi makam arabası haczi vb.) başlamış, Belediye Başkanı Atilla Aytaç’da firmanın önünü kesmek için müfettişine iddiaya göre, firmanın 5 sene önce yapmış ve teslim etmiş olduğu işlere yönelik kamu zararı çıkartması yönünde talimat vermiş, (firmanın belediyedeki alacağını sıfırlayacak bir rapor verin dediği) ve belediye müfettişinin raporunu da adında “Ulusal Bağımsız Denetim” bulunan yeminli muhasebeci bir firmaya doğrudan temin yöntemi ile rapor hazırlatmış, belediyeden alacaklı firmayı 2,5 milyon borçlu çıkarttırmış ve 1 hafta içinde bu borcun ödenmesi için firmaya yazı göndertmiş, firmanın tebligatı alır almaz savcılığa koşup belediye ve muhasebeci firma hakkında sahte resmi belge düzenleyip firmamı borçlu çıkartmaktalar, suç isnat etmekteler, iftira yapmaktalar, görevi kötüye kullanmaktalar, yıllarca hak edilmiş paralarımı ödemedikleri gibi kabul edilmez tekliflerini reddettiğim için kamu gücünü kullanıp suç uydurmaktalar deyip suç duyurusu yaptığını ayrıca haber yapmış ve adalı hemşehrilerimizi konudan bilgilendirmiştik.
Adalar Belediyesinin Türkiye’nin hiçbir ilindeki ve ilçesindeki belediyelerde görülmemiş şekilde bu iddialarını kuvvetlendirmek için hak edişlerde imzaları olan 20 kadar memuru hakkında da savcılığa suç duyurusu yapmış ve memurların 4483 S.K kapsamında memurların yargılanması için Valilik ön inceleme görevini İBB müfettişlerine vermişti.
Adalar Belediyesi Başkanına, Müfettişine ve Yeminli Muhasebeci firmaya sanki cevap gibi hazırlanan sayfalar dolusu müfettiş raporunun teknik kısmı İBB KESİN HESAP BÜROSUNCA hazırlandığı konuyu irdeleyen İBB müfettişinin geniş detaylı tahkiklerinin yapıldığı müfettiş raporunun incelenmesi ile anlaşılmaktadır.
Müfettiş konunun teknik olduğunu görünce İBB Kesin Hesap Müdürlüğüne gönderdiği ve konuları detaylı kontrol ettirdiği, kesin hesap bürosunca 3-4 tahkikten sonra aynı sonuçlara ulaşıldığı ve neticede Adalar Belediyesinin firmanın parasını ödememek adına hazırlattırdığı araştırma raporu sonrası, birde doğrudan temin adı altında yeminli muhasebeci firmaya para ödeyerek kamu zararı oluşturduğu söylenen raporlardaki 2010, 2011, 2012 yılları arasında yapılan söz konusu firmaya ait hak edişlerin incelenmesinde 2,5 milyon kamu zararı iddiasının boş çıktığı buna karşılık ise 3.982.813,25.-TL tutarındaki paranın Adalar Belediyesinin kasasında kaldığı, söz konusu işlerin Kamu Menfaati olacak şekilde tamamlandığı ortaya çıkmıştır.
Adalar Belediyesinin sözde kamu zarar ve iddiaları ve bu zararı tescillemek için kimin, nereden bulduğu, kimlerin piyasa araştırmasını yaparak belediyenin hizmet işleri hak edişlerini inceleme yeterliliği ve benzer iş bitirmesi olmayan yeminli mali muhasebeci firmaya, sadece firma ünvanı içerisinde Ulusal Bağımsız Denetleme kelimeleri var diye sözde bağımsız denetim yaptırmış olmaları ve bu firmaya para ödenmesi ile asıl kamu zararının yapıldığı ortaya çıkarılmıştır.
Adalar Belediyesi yaptıkları suç duyurusunun boş çıkması üzerine müfettiş kanaatini bildiren Adalar Kaymakamlığının yaklaşık 20 tane memura soruşturma izni verilmemesi kararını İdari Mahkemeye gönderip iptal ettirmek ve firmanın parasını ödemektense gerekirse yaklaşık 20 tane kendi çalışanlarından oluşan memurlarını adliyeye göndermek sonucu doğuracak tüm hukuki hamleleri (2 nolu kaymakamlık kararı olan soruşturma izni verilmemesi kararının iptaline için yoğun uğraş vermekte ve idari mahkemeye itiraz etmişlerdir ) yaptığını görmekteyiz.
İllaki memurlarını yargının karşısına dikmek, mahkemeye çıkartmak ve ceza aldırmak için çaba gösteriyorsun… Memurlarınızın suç işlediğine inancınız tam… Kaymakamlık kararını idari mahkemede bozdurmaya çalışıyorsunuz… Niçin halen bu personelleri aktif görevde çalıştırıyorsunuz? Bu personel arasında birim amirleri bulunmakta ve çalışmaktadırlar. Yapılması gereken o suçlu olduklarına inancınız tam olan bu personelleri, aklanıncaya kadar da olsa niye görevden almıyorsunuz? Yok memurlarınızın suçsuzluğuna inanıyorsanız neden idari mahkemelere itiraz ediyorsunuz anlaşılması güç belediye tavırları.
Ancak bu şekilde suç işlemiş oluyorlar onun bile farkında değiller.
Aslında durumun çok daha farklı olduğu 18/5/2017 tarihli 2 nolu Kaymakamlık kararındaki müfettiş raporunun incelenmesi ve halk diline tercüme edilmesi için gönüllü bilirkişilerimize sormamız üzerine açığa çıktı.
Bilirkişilerimizin beyanlarına göre; Adalar Belediyesinin firma ve memurlar hakkında yaptığı suç duyuruları İdare tarafından yapılması mecburiyettenmiş.
Neden mi mecburlarmış?
Yıllara göre hazırlanan tahmini bütçelerin sanal olması, bütçe giderleri arasında belediyenin faiz giderleri gösterilmemesi, yıllarca SGK ve vergi dairelerine olan borçların bütçede sadece matrah olarak gösterilmesi, devlet borçlarındaki faiz cezaları matrahı katlar halde olunca gösterildiği takdirde belediyenin borçları, gelirlerini geçiyormuş. Bütçeyi denkleştiremedikleri gibi giderlerin, gelirleri geçmesinden dolayı personel giderlerinin,bir önceki yılın gelirlerin yeniden değerlendirme rakamı ile çarpımından çıkan tutarın, %30’dan fazla olamaz maddesinde sıkıntı ortaya çıkıyormuş.
Gelirlerin mutlaka kağıt üzerinde de olsa yüksek gösterilmesi %30 personel giderini sağlaması yönünden öneminin elzem olduğu giderlerinde düşük olması için faiz giderlerinin gösterilmemesi aynı şekilde farz olduğu mali hizmetler müdürlerince belediye başkanlarına söyleniyor. Görevdeki başkanlarda ‘aman daha önceki başkanda da bu şekilde bütçeyi denkleştirmiş bizde öyle yapalım’ dedikleri iddialar arasında…
Halbuki yasa açık. Personel giderleri bir önceki yılın gerçekleşen belediye gelirlerinin yeniden değerlendirme katsayısı ile çarpımından çıkan tutarın %30’u geçmemesi gerekiyor. Ancak, bütçe taslakları İBB dahil bakanlıklara kadar onaylanması için gönderildiği için daha taslak aşamasında personel giderlerinin %30 sınırını aştığı gözükmesin diye mali hizmetler müdürleri kasıtlı resmi evrak üzerinde yanlış bilgileri yazıp bakanlığa kadar göndermekten çekinmedikleri iddia ediliyor…
Aynı şekilde 5393 S.K’nun 68. Maddesinin “d” fıkrasındaki müeyyideyi gizlemek adına belediye tahmini bütçeleri ile gerçekleşen bütçeleri içinde vergi, sgk borçları ile borçlu oldukları müteahhit borçları ve belediyeye karşı kesinleşmiş icra borçlarının FAİZ tutarlarını KASITLI olarak bütçelerinde, kesin hesaplarda, faaliyet raporlarında göstermemekte ve 2010 yılından bugüne kadar Adalar Belediyesi’nde alınan banka kredilerinin hemen hepsinde (RESMİ BELGELERDE SAHTECİLİK yaptıkları iddia edilmektedir) gerçek mali verilerini gizleyerek (iç-dış borç stokları gelirlerini geçen belediyeler kesinlikle bankalar borçlanma yapamazlar, bankalara borçlanma için meclise onaya sunulurken mali hizmetler müdürlerinin belediyenin iç dış borç stoklarının gelirlerini aşmadıklarını belgelerini meclise sunmak zorunda oluşları ancak hesaplamalarda dahi göstermemeleri ile suça ortak oldukları söylenmektedir) kredi kullandıkları, göz göre göre suç işledikleri iddialarını tespit edememeleri, yıllara göre belediye başkanlarına kredi kullanma yetkisi verilmesi için meclise sunulan belgelerin içinde bulunması zorunlu olan mali hizmetler müdürlerinin alınacak kredi için belediyenin iç dış borç stoğunun bir önceki yılın gerçekleşen gelirinin yeniden değerlendirme katsayısı ile çarpındaki çıkan tutarını geçmediğini gösteren belge varsa sırf başkana kredi kullanma yetkisi verilmesi için gerçek dışı hazırlandığını göstereceğini, (Böyle bir belge hazırlandı ise resmi evrakta sahtecilik yapılmıştır) tespit edemeyeceklerini düşünmek mümkün değildir.
Bu korkusuzlukları nerden geliyor… İşte mülkiyeli müfettişler inşallah bunları bir bir ortaya dökeceklerdir. Anlaşılamayan hem belediyenin bu durumunu bilirsiniz hem de hala borç batağındaki Adalar Belediyesine partizanlık yapıp ilk okul, ortaokul mezunları 18 yaşını doldurmamış yakınlarını, yandaşlarını, partililerini, Adalar Belediyesine memur olarak alırsınız, bu da yetmezmiş gibi pek çoğunu da önce sözleşmeli daha sonra da diplomalarına bakmadan yada bakarak yada nereden nasıl verildiği kuşkulu, uyduruk bir sertifika sağlatarak, memur olma kriterlerine sahiptir, yeterliliği var diyerek yoluna yordamına uydurup belediyeye memur olarak almaya da devam edersiniz…!
Üstüne üstlük bu kişileri bir de belediyede birim amiri yaparsınız, memurluklarının devamının yada işten atılmalarının belediye başkanlarının dudaklarının arasında an meselesi olduğunun bilincinde olarak belediyenin ne kadar alengirli işi varsa bu memurlara imza attırır istediğiniz gibi kullanırsınız.
Onlarda bu imzaları paşa paşa atarlar, başka çareleri de yoktur çünkü… Bir defa suç işlenmiş ve her an suçları ortaya çıkacak ve işlenmiş bu suçu sanki sadece kendileri işlemiş gibi yargı karşısına çıkacak ve memur olmalarından bugüne kadar olan devletten aldıkları maaşların hepsi yasal faizi ile kendilerinden istenecektir. Devleti dolandırdıkları iddiası ile de yargılanıp alacakları ağır mahkumiyet cezası da cabası.
Göz yuman yumduran evraklarda bu kişilerin diplomalarını, işe giriş tarihlerindeki yaşlarını gizleyen yazı işleri müdürleri, bu kişilerin basında haberleri çıkmasına rağmen bana bir şey olmaz nasılsa diyen belediye başkanları da yargının karşısına çıkarılması gerekir. Memurların sahte evrak hazırlamaktan farksız belgeleri hazırlamaları ile kredi kullanma yetkisi için meclise sunulması zorunlu belgeleri hazırlamamalarının korkusuzluğu herhalde kendi durumlarının çaresizliğinden gelmektedir. Müfettişlerin bu hususlarıda gözden kaçıracaklarını sanmıyoruz. Nede olsa gelenler devletin hemde mülkiyeli müfettişleri.
Müteahhit borçlarının yıllardır ödenmemesinden dolayı oluşan faizlerinin de hazırlanan tahmini bütçelerin gider cetvellerinde ve bütçe kesin hesaplarında gösterilmesi zorunluluğu er geç bir müfettiş incelemesi ile ortaya çıkacağı belliymiş.
Müteahhit alacaklarının faiz giderlerini oluşturan ana para alacağının da şaibeli hale getirilmesi ve hatta mümkünse hiç alacağının kalmayacağı şekle getirilmesi, yok edilmesi kendi selaheyetleri açısından gerekliymiş. Yoksa yıllardır borçlu firmalara alacakları ödenmesin, beklesin şeklindeki keyfi talimatları ile oluşturulan faiz giderlerini kendilerine rücu etmesi kaçınılmazmış.
Belediye Başkanı Atilla Aytaç, iş bu sebeplerden dolayı, Müfettişi Naciye Kaya’ya “hemen firmanın alacaklarını sıfırlayan bir rapor hazırlayın ama bunu öyle bir yapın ki kaç sene sonra yaptığımız bu tespite firmanın mahkemelerde dahi itiraz edilecek bir yanı kalmasın” dediği iddiası, bu sözüm ona denetimi yapacak denetim firmalarının ünvanları içinde ulusal bağımsız denetim adı taşıyan bir tanıdık firma bulunup, bu firmaya da kendi hazırladıkları tespitleri aynen raporuna koyup altına kaşe imza atacak ve bu raporu da mahkemelerde delil şeklinde kullanacakları tanıdık, bilindik bir firmaya verilmesi yönünde talimatlar verdiği iddiaları ve hatta belkide firmanın ismini kendisinin verdiği kanaatine varılmış demektedirler. Bilirkişilerin tahminine göre doğrudan temin yöntemi ile verildiği belli edilen işin gerçek piyasa araştırmasının yapılmadığı, benzer iş yapma şartının aranmadığı, muhtemelen denetim firması denilen bu firmanın bu şekilde yapmış olduğu ilk iş olduğu bu firmanın da büyük olasılık ile belediye başkanının, başkan olmadan önceki iş dünyasından tanıdığı bir firma olduğu kuvvetle muhtemel olduğu kanaatinde olunduğu söylenmektedir.
Firmanın hazırladığı raporun belediye müfettişinin hazırladığı rapordan farksız halde olduğu aynı raporun sanki denetim firması eli ile hazırlandığı izlenimi vermek için şeklen değiştirildiği ama iyi incelendiğinde belediye müfettiş raporunun şeklen tıpkısının aynısı olduğunun görüldüğü kanaatinde olduklarını söylemişlerdir.
Gönüllü Bilirkişiler, İBB müfettişinin hazırladığı rapordaki üslubun çok dikkat çekici olduğunu beyan etmişlerdir. Bilirkişiler İBB Müfettişinin 2010-2011-2012 yıllarındaki temizlik işlerinin hak edişlerini incelemek ve diğer yıllar ile kıyas yapabilmek için Adalar belediyesinden 2013-2014 yıllarında gerçekleşmiş olan çöp toplama temizlik hizmet alım işlerinin dosyalarını istemiş oldukları ve bu dosyaların incelenmesi ile ortaya çıkan usulsüzlüklerin olduğunu ancak bunları tek listelemedikleri görülmüştür. İfadeleri alınan personeller resmen kendi dönemlerinden sonra yapılan ihalelerdeki usulsüzlükleri, fazla ödemeleri, kamu zararlarını tek tek kuruşuna kadar hesaplayıp ihbar etmelerine rağmen İBB müfettişi bu suçlamalar için herhangi bir işlem yapmamış kısaca usulsüzlüklerin olduğunu ve 2017 kadar olan çöp toplama temizlik işinde bu usulsüzlüklerin devam ettiğini yazarak geçiştirdiği görülmektedir.
Bu beyanlardaki suçlamalar ile 2013-2014 yıllarındaki çöp toplama temizlik ihalelerindeki tespit etmiş olduğu usulsüzlükler/ihaleye fesat/edimin ifasına fesat vb geçiştirilecek konular değildir. Bir yandan Adalar Belediyesi sırf borçlarından kurtulmak ve oluşan faiz tutarının sorumlulara yani bizzat kendilerine rücu etmesin diye memurlarını bile suç duyurusu yapacak ama 2013 yılından beri yapmış olduğu ihalelerin hemen hepsinde full usulsüzlük yapacak.
Bunlar atlanacak, mazur görülecek konular değildir. Bu yönüyle İBB müfettişleri 2010-2011-2012 yılları arasında yapılan ihalelerdeki gerçekleri her ne kadar ortaya çıkartmış olsalar da bu yıllardan sonraki çöp toplama ve temizlik ihalelerindeki aksaklıkları koymamaları ile bu işlerde görev alan ve onay veren mercilerdeki memurları koruma refleksi içerisinde hareket ettiklerini düşündükleri söylenmektedir.
Bunlar içinde derhal yetkili kurumlarına suç ihbarlarını yapmaları veya bu konular ile ilgili soruşturma izni talep etmeleri ve kamunun zararına göz yummamaları gerekmektedir diye düşünüyoruz.
Ancak gazetemiz memurların (birim amirleri, başkan yardımcıları ve başkan haricindeki) emir kulu olduğunu, söylenenleri yapmaktan başka çareleri olmadığını ve bu memurları alenen korumak olmasa da gözlenmesi gerektiğini düşünmekteyiz.
Gazetemize gelen en çok şikayet ise belediyenin A.Ş’den olmaktadır. Söylentilere göre geçmiş yıllarda Adalar Belediyesi meclisinden alınan bir dizi meclis kararı ile de belediyenin para getiren işletmelerinin Anonim şirkete kiralanmak üzere ihale edildiği ve bu şirket üzerinden toplanan gelirlerin, serbestçe özel harcamalarda kullanıldığı adalılarca takip edilmişti.
Bu şirketin başına Kadıköy Belediyesi’nden bir danışman getirilip konmuştu. Hulusi Özocak’ın isimli bu şahısın özel harcamalarının, evine yaptığı alışverişlerin, lokanta paralarının, kasap harcamalarının bile kendi kredi kartından çekilip firmadan parasını aldığı söylentileri vardır.
İnşallah müfettişler bu iddiaları layığı ile kontrol eder ve kamunun paralarının birilerinin şahsi çıkarlarına kullanılmasına müsaade etmezler. Gerçekten iddialar doğru ise yapılan bu illegal işin adı zimmete para geçirmektir.
Mülkiye müfettişi Hasan Yılmaz’ın görevinin çok önemli olduğunu söylemeye gerek yok herhalde. Halktan toplanan paraların kişilerin menfaatleri doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığının tespitini yapmak, belediyenin yapmış olduğu uygulamaların kanunlara uygun olup olmadığını denetlemek varsa kamu zararlarını tespit edip sorumlulara rücu etmek, mesul olanların yargılanmalarını ceza almalarını sağlayarak emsal teşkil etmelerini, bir daha kimsenin bu tip kanunsuzluklara tevessül etmemesini sağlamaktır.
Bu vesile yaklaşık üç aya yakın bir süredir evlerinden, ailelerinden uzak Adalar Belediyesinde çalışan Mülkiye Müfettişlerimize gerçeklerin ortaya çıkarılmasında, kendilerinin siyasi görüşü ne olursa olsun siyaset gözetmeden, belediyede her ne usulsüzlük, ihaleye fesat, kamu zararı, yandaş firmalar ile FETÖ’cü firmaların sözde/hakedilmiş alacakları olan hak ediş paralarını tıkır tıkır öderken yılardır alacaklı firmaların hak edilmiş alacaklarını keyfi/herhangi bir beklenti vb şekilde ödemeyerek faize neden olarak kamu zararı meydana getiren sorumluların tetkiklerini özverili şekilde yaptıkları için ve gerçeği ortaya çıkartma gayretlerinden dolayı kendilerine Allah kolaylık versin diyoruz. Merakla raporlarının sonucunu bekliyoruz.
Şükrü ABANOZ