Aile faktörünün çiftler üzerindeki ilk etkileri çocuklarını evlendirdikten sonraki ilk yıllarda çeşitli manidar sorularla kendini hissettirmektedir. Hayatlarına farklı bir anlam katacak olan bebeklerini dünyaya getirme fikri elbette ki çiftin kendi arasında planlaması gereken bir durumdur.
Zaman zaman bu planlar evdeki hesaba uymayıp sağlık problemi olarak karşımıza çıkabilmektedir. Bu süreçte yine sorunu çözebilecek kişiler ilk olarak eşlerdir, çeşitli müdahaleler işi yokuşa sürmekte sorunun daha da büyümesine sebep olmaktadır. Özellikle çiftlerin umut dolu başladıkları tüp bebek yolculuklarında aile faktörünün çok önemli olduğunu vurgulayan Bahçeci Sağlık Grubu Klinik Psikoloğu Asena İrem Akın; “Tüp bebek tedavisi, belirli günlerde hekimlerin kontrolünden geçilerek, belli tahliller ve işlemlerle yürütülen bir tedavi gibi görünse de aslında arka planda oldukça güçlü bir sosyokültürel hemzemin üzerine kurulu bir sürecin içinde işlemektedir. Klinikte muayenesi biten hasta, ya evine ya işine geri dönmekte, hayatına kaldığı yerden devam etmektedir. İnfertil olmak zaten yeterince kendisini eksik, yetersiz hissetmesine sebep olurken etrafındaki insanların yaklaşımları bu hisleri körükleyerek zamanla içe kapanmalarına, aile ilişkilerinin bozulmasına sebep olmaktadır.” dedi.
KAYINVALİDENİN SORULARI GELİNLER TARAFINDAN FARKLI ANLAMLANDIRILABİLİR…
Aile ve çevre baskısı çocuk sahibi olamayan çiftlerin içinde bulunduğu kaygılı durumu da aşarak toplumsal bir sorun haline gelmektedir. Evliliğin ilk yıllarından sonraki süreçte çocuk düşünmeyen bireylere bile “çocukları olmuyor” damgası vurmak artık sıklıkla duymaya alışkın olduğumuz cümleler arasında sayılmaktadır. Klinik Psikolog Asena İrem Akın; “Çok değil evlilikten 3-5 ay sonra “Ne zaman çocuk yapacaksınız” “Ben ne zaman torun seveceğim” gibi sorular başlar. Bu sorular çocuk düşünmezken hiç rahatsız etmez ama düşünmeye başlayıp, bir de tedavilere başvurup başarılı sonuca ulaşılamamışsa işte o zaman bu sorulara farklı anlamlar yüklenmeye başlar. Kayınvalidenin bu cümleleri gelinler tarafından “Hiçbir zaman torunum olmayacak mı? Beni bu duygudan mahrum mu bırakacaksın?” şeklinde anlaşılır. ” diyerek eksiklik duygusuyla boğuşan çiftlerin özellikle de anne adayının üzerinde bu soruların büyük bir stres ve baskı oluşturduğunun altını çizmektedir.
TÜP BEBEK SÜRECİNDE ÇİFTLERİN AİLELERİNDEN TEK İSTEĞİ: ANLAYIŞLA KARŞILANMAK!
Çocuk sahibi olmanın ayrıcalık ve prestij olarak görüldüğü toplumda anne-baba olmak isteyen bireylerin fikirlerine değer verilmediği, karar mekanizmasının yalnızca büyükler olduğu algısı yaratılmaktadır. Oysaki aile büyüklerine düşen en önemli ve belki de tek görev hayallerini kurdukları bebeğe ulaşmaya çalışan çocuklarının yanlarında ve destekçisi olmaktır. Klinik Psikolog Asena İrem Akın; “Çiftler en çok anlaşılmayı istiyorlar en yakınlarından, ailelerinden. Zaten bu yolda o kadar çaresiz hissediyorlar ki, bir de aile büyüklerinin yaptıkları “Bu kadar kilolu olmasaydın gebe kalabilirdin”; “Kafana taktığın için olmuyor!” gibi yorumlar, onları yapayalnız kalmaya itiyor. Tedavinin varlığı yeterince stres yaratırken telefonda kayınvalidenin “Ayşe de hamileymiş biliyor musun!” demesi omuzlardaki yükü ikiye katlıyor ve anne olma duygusunun geri plana itilip beklentiyi karşılamaya yönelik kaygıların yoğun olarak ortaya çıkmasına sebep oluyor ve belki de tedaviyi dolaylı yollardan olumsuz etkileyip negatif olmasına bile sebep olabiliyor. Ağızdan çıkan her söz işte bu kadar önemli. Kayınvalide diyorum çünkü klinik görüşmeler değerlendirildiğinde bahsettiğim diyalogların genellikle gelin-kayınvalide arasında yaşandığını gözlemliyoruz” dedi.
EMPATİ KURUN VE BU SORUNUN HEP BİRLİKTE HAREKET EDEREK ÇÖZÜLEBİLECEĞİNİ HİSSETTİRİN…
Günümüzde 100 çiftten 15’i diledikleri zaman anne-baba olamazken doğurganlık oranı düşük çoğu kadın bu durumu bir başarısızlık olarak nitelendirmektedir. İşte bu noktada anne adayı kendini büyük bir boşlukta hissederken, “bu mücadelede beraberiz” diyen aile büyükleri çifte büyük bir moral kaynağı olmaktadır. Klinik Psikolog Asena İrem Akın; moral ve motivasyonun en önemli faktörlerden olduğu bu süreçte ailelere şu şekilde önerilerde bulunmaktadır;
“Aynı şeyi siz yaşasaydınız ne hissederdiniz?” diye düşünerek empati kurun.
Çiftlerle işbirliği içerisinde olun, istemiyorlarsa aile toplantılarına katılmalarının zorunlu olmayacağını belirtin.
Tedavi sürecinde destek olabilmek için neler yapabileceğinizi sorun.
En yakın arkadaşının, kardeşinin, görümcesinin hamile kaldığı haberini almanın onun için ne kadar acı verici olduğunu tahmin ettiğinizi söyleyin
Eğer eşi doktor kontrollerine gidemiyorsa ona eşlik edebileceğinizi söyleyin.
Sorunun kaynağının önemli olmadığını bunun ortak bir sorun olduğunu ve çözümü için hep birlikte hareket edeceğinizi belirtin.
“Üzülme, ağlama, tekrar denersiniz” yerine “ne kadar üzgün olduğunu görebiliyorum, hislerini, düşüncelerini paylaşmak istersen buradayım” deyin.
Tedavi gebelikle sonuçlanmazsa “niye olmadı, şimdi ne olacak” gibi çiftin de cevabını bilemeyeceği sorular sormayın.