Bu yıl yaz mevsimi Kurban Bayramı kutlamaları ile başladı. Adaya çok daha erken çıkma isteğime rağmen kendimce biraz geciktim. Kınalı adanın biraz tenha halini ve insanlarla selamlaşmayı, iyi yazlar dilemeyi seviyorum. Sıcaklarla boğuşmadan önce hafif rüzgârlı bir havada balkonda kahvemi yudumlamayı, saksılarımla uğraşmayı, patileri beslemeyi ve adalar arası dolaşmayı seviyorum. Yine de geç kalmış sayılmadım çünkü yaz mevsimi artık okulların tatil edilmesi ile başlıyor. Bu duruma biraz da hayat pahalılığı ve ada yolculuğunun artık ucuz sayılamayacağı gerçeğini de eklemek gerekiyor.
Bayramlarda bedelsiz yolculuğun kaldırılacağı haberi ne yazık ki gerçekleşmedi. Bayram öncesi ada temizliği ve yaza hazırlık hizmetleri için Prens Adalarına ayırdığı bütçe, zaman ve emek için tüm adalılar IBB ye teşekkür etmeyi ihmal etmiyorlar ancak yalnız teşekkür etmekle kalmamalı, bizler de bir adalıya düşen görevi titizlikle yerine getirmeli ve adamızın temizliği ve güzelleştirilmesi için Adalar Belediyesi ve IBB’ye bize yakışan katkıyı esirgememeliyiz.
Bayramlarda halkın bütçesine katkıda bulunmak vicdani görevdir. Ekonominin oldukça tartışıldığı yaşadığımız bu dönemde halkı sevindirmenin insani bir duygu olduğunu kimse inkâr edemez fakat alınan bu kararın iyi ve zor taraflarını da görmek faydalı olur.
Tek başına eleştiri yapmak hem kolay hem de zaman kaybıdır. Sözlü ve yazılı eleştiri yapanlar akabinde geçerli eleştiri nedenlerini de sıralamak zorundadırlar aksi halde eleştiri nedeninin kimi veya kimleri hedef aldığı açıkça belli olur ki bu da çocukça bir davranıştır.
Eleştiriye bir öneri eklemek en güzel davranış olarak görülse de çözüm bulup hiç bir art niyet beslemeden sunumunu yapan kişi en büyük alkışı alır.
Bu yıl da Prens Adaları izdiham yaşadı. Vapurlarla motorlar dolup taştı. Vatandaşların çoğu deniz kültürüne vakıf olmadıkları için kendilerini alışamadıkları farklı bir ortamda buldular. Her yer onlara yabancıydı. Ücretsiz olunca adabüslere koştular. Çocukların elinde ev yapımı boğaca börek ve gazlı içecekler vardı. Yetişkinler yerlere serdikleri örtülerin üstünde öğlen yemeklerini afiyetle yediler ama bir top dondurma 50 Tl olmuştu. Çocukların canı mısır da ister ama bir tane mısır 75 Tl ye satılıyor. Vapurda çay 15 Tl, börekçide 30 Tl olunca ucuz market aradılar. Uzun kuyruklar oluştu ve ziyaretçiler ekmek arası ucuz yiyeceklere yönlendiler. Bazı kişiler de şezlong ve şemsiye kiraladılar ama vapur bileti ödemediler. Bisiklet kiralayanların çoğu pedal çevirmesini bile bilmiyorlardı. Siyahlara bürünmüş göçmen gençler ada yollarında gerçek bir ralli gösterisi sergilediler. Yetişkin kızlar her halde adalı kadınların iç çamaşırı ile gezindiklerini sanıyorlardı ki viskon bikinileri ile tur atmaktan çekinmediler. Bilmeleri gerekir ki bizim gençliğimizde camiinin önünden şortla bile geçmezdik. Ya göçmenler! O konuya değinmek istemiyorum çünkü onlar pastaneleri, börekçileri ve dönercileri doldurdular.
Çok yönlü düşünen bir insan olmam yine zihnimi yordu. Bir kadın bana “Ucuz kuru yemiş satan yer var mı?” diye sordu. Geçen yıl IETT durağında taksi bekleyen bir çifte rastlamıştım ve delikanlı yanındaki kıza “Bir gün ben de seni böyle bir evde oturtacağım” demişti. Ben genç bir kızın babasına “Beni niye buralara getiriyorsun baba. Bu gece yine uyuyamayacağım.” Dediğini unutamayacağım. Bugün artık herkes kendi ekonomisini düşünmek zorunda ve birçok nimetten elini kolunu çekmiş durumda ama onlar için denize nazır oturup bir keyif yapmak niye hayal olsun.
Adalılar bayram günleri sokağa çıkamadı. Asayiş berkemaldi Kınalıadada ve bunun için çok mutluydum ama vatandaşın iskele meydanında vapura veya motora binebilmek için çektikleri azabı seyretmek istemedim.
Kültür farklılığından mıdır yoksa bir nevi kıskançlıktan mıdır kesin karar veremedim ama ben bir adalıyım ve titizlikle yaza hazırlanan adalarımızın bayram ertesi perişan halini görünce ziyaretçilerin hoyratça davranmamalarını sağlamak gerektiğini düşündüm. Acaba Bayram ertesi adalarımıza temizlik ekipleri mi yollansa diyorum.
Düşündüm durdum. İnsanlara bu şekilde yardım etmek elbette ki güzel ama keşke iyi de olabilseydi. Bu güzellik eğer insanların geçirdikleri birkaç renkli günün sonunda psikolojilerini bozacak ve kendi iç dünyalarında iç yüzünü bilmedikleri başka bir hayatın özlemini yaşatacaksa, kıskançlık tohumları ruhlarını karartacaksa o zaman birkaç güne değil eğitime ve öğretime daha fazla önem verip insanlara öyle bir mutluluk sunalım.
Sosi Cındoyan
Haziran 2025