Mihal Şişko, Hikmet Abanoz ve Avedis Hilkat tarafından toplanan rekor bağış sonunda yerini bulacak mı?
2001 senesinde 14 yaşında kaybettiğimiz lenfoma hastası Nilgün Akbağ’ın adı Kınalıada’da ihya edilecek sağlık binasına verilmesi için gerekli girişimler yapılacak.
14 yaşında gencecik bir kız iken yakalandığı amasız hastalığa yenik düşerek aramızdan ayrılan Nilgün Akbağ’ın adı Kınalıada’da ihya edilecek sağlık binasında yaşatmak için gerekli girişimler yapılıyor. 2001 senesinde lenfoma hastası Nilgün Akbağ’ın hastalığının tedavisi için bir bağış kampanyası düzenlenmiş ve ada tarihinin en büyük bağışı bugünün parasıyla 44000 dolar toplanmıştı. Ancak Akbağ’ın ölümü ile bağış Kızılay’a devredilmişti. Bağış paraları Kınalıada’da ihya edilecek sağlık binasında kullanılacak.
2000 senesinde Adalıların büyük katılım sağlayarak bağış yaptığı ve bugünün parasıyla 44000 dolar civarı bir para toplanan bağış kampanyasını organize edenlerin hayatta kalan tek üyesi olan Avedis Hilkat gazetemize çarpıcı açıklamalarda bulundu. Kampanyanın fikir babalarının Hikmet Abanoz, Rum Cemaati adına Mihal Şişko, Ermeni Cemaati adına kendisinin olduğunu belirten Avedis Kevork Hilkat, el ele verip Kaymakamlık ve Valiliğin izni dahilinde bu kampanyayı başlatıklarını belirtti. Kapalıçarşı’da kuyumcu olduğundan dolayı toplanan parayı dolara çevirdiğini ve günümüz parasıyla 44000 dolar civarında olduğunu belirten Avedis Kevork Hilkat, bu paranın ada tarihindeki en büyük bağış kampanyası olduğunu tahmin ettiğinin altını çizdi. Topladıkları bağış paralarının %99’unun Kınalıada’dan toplandığını belirten Hilkat, dönemin patriği Mesrob Mutafya’nın kendilerini teşekkür belgesi vererek onurlandığını bu vesileyle Mesrob Mutafyan’ı rahmetle andığını söyledi. Mutafya’nın kendilerine ‘Bu yaptığınız takdire şayandır ve çocuklarımıza ders olacak niteliktedir’ diyerek kendilerini onurlandırdığını belirtti
Topladıkları bağış paralarını kullanamadıklarını ifade eden Hilkat,”Maalesef bu parayı kullanamadık. Tedavisinde harcayamadık. Çünkü rahmetli oldu. Bu meyanda istekleri vardı. Biliyorduk ki acı son yaklaşmıştı. Doktorlar çok ümitsizdi. O zamanki teknoloji bu günkü kadar ileri değildi. Ne istediğini sorduk. Bilgisayar istediğini söyledi. Kendisine bilgisayar aldık ve çok mutlu oldu.Bu bir teselliydi. Gönül isterdi ki kanseri tedavi edip şimdi sağlıklı bir şekilde aramızda görelim ama olmadı. Zaman içinde Hikmet abi rahmetli oldu. Mihal Şişko rahmetli oldu. Parayla ne yapabiliriz diye düşündük. Parayı Kınalıada Dispanserinin ihya ve yenileme çalışmalarında kullanabilirdik. Bizim en büyük arzumuz Nilgün Akbağ bağış kampanyasında toplanan parayı dispanserin ihyasında harcamak ve onun adını vermek veyahut bir odasını tamamen Nilgün Akbağ adını vererek orada anıtlaştırmak ve sonsuzlaştırmak. Ailesinin de çok büyük beklentisi var. İstiyoruz ki kızlarının adı Kınalıada’da yaşasın. Bu aileyi çok mutlu edecek. Bağış kampanyasında yaşayan en son birey ben kaldım. Omuzlarımda çok büyük bir yük hissediyorum. Çünkü bir dava için topladığımız paranın tamamen sorumluluğu üstümde. Ne olacak diye düşünürken Sayın kaymakam beyden de aldığımız bilgilere göre Kınalıada’daki dispanserin yapılan yazışmalar neticesinde plan projenin onaylandığını dolayısıyla tahmin ediyoruz ki Kasım ayında ya ihya edileceği yada yıkılıp yeniden yapılacağını, onayının çıktığını, projenin onaylandığını öğrendim. Buda bize çok büyük mutluluk kaynağı oldu, en azından yarınlar için çok umutluyum, sevinçliyim” dedi.Topladıkları paranın çok iyi bir yerde kullanılmasının sevincini yaşadığını belirten Hilkat, bu vesileyle Kınalıada halkına teşekkürlerini iletti.