Sakarya Meydan Muharebesi, Türk Kurtuluş Savaşı’nın kaderini değiştiren dönüm noktasıdır. 23 Ağustos – 13 Eylül 1921 tarihleri arasında süren bu büyük mücadele, yalnızca askeri bir zafer değil, aynı zamanda Mustafa Kemal Paşa’nın kişisel direncinin ve liderliğinin sembolüdür.
Sakarya Günleri ve Kaburga Kırığı Olayı
Savaşın hazırlık günlerinde Mustafa Kemal Paşa cephe hattını sık sık denetliyor, birliklerin mevzilenmesini bizzat kontrol ediyordu. 13 Ağustos 1921 günü Polatlı yakınlarında engebeli bir arazide yaptığı keşif sırasında, atının bir hendeğe kayması sonucu düşerek birkaç kaburgasını kırdı[^1].
Kaburga kırıkları o dönemde ciddi bir sağlık riskiydi. Buna rağmen Mustafa Kemal Paşa cepheyi terk etmedi. Alagöz Karargâhı’ndan savaşın tüm sevk ve idaresini yürüttü. Falih Rıfkı Atay, Çankaya adlı eserinde bu olayı şöyle anlatır:
“Paşa, ağrısını belli etmeden kemerini sıkar, savaşın sevkini aksatmazdı.”[^2]
Bu olay, hem onun fiziksel dayanıklılığını hem de görev bilincini simgeler. Sakarya Zaferi’nin ardından ordu ve milletin morali yükselmiş, Türk Kurtuluş Savaşı’nın kaderi değişmiştir.
Mustafa Kemal Paşa ve Binicilik
Mustafa Kemal Paşa çok iyi bir biniciydi. Selanik’teki Harp Okulu ve Harp Akademisi yıllarında klasik süvari eğitimi almış, Trablusgarp’tan Filistin’e kadar birçok cephede at sırtında görev yapmıştı[^3]. Sakarya’da yaşanan kaza bir binicilik hatası değil, savaş koşullarının ve arazi zorluklarının bir sonucuydu.
Sakarya Sonrası Dönem ve Değişen Liderlik Tarzı
Sakarya’dan sonra Mustafa Kemal Paşa’nın sağlık durumu kalıcı biçimde etkilendi. Kaburga kırıkları tam iyileşmedi; ancak bu durum onun görev yapma azmini azaltmadı. Büyük Taarruz öncesinde yine zaman zaman ata bindi, cephe denetimleri yaptı. Cumhuriyet’in ilk yıllarında, özellikle 1925–1927 arasındaki askeri geçitlerde, at üstünde halkı selamladığı fotoğraflar tarih sayfalarına geçti[^4].
1930’lara gelindiğinde sağlık sorunları arttı. Doktorlarının uyarısıyla ata binmeyi bıraktı ve modernleşmenin simgesi olan otomobili tercih etti. Bu sembolik değişim, onun liderlik anlayışındaki dönüşümün de göstergesiydi: savaş meydanlarında süvari komutanı olarak kazandığı otoriteyi, Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında diplomasi ve kurum inşasıyla sürdürdü.
Dirençten Dönüşüme
Sakarya Savaşı’ndaki kırık kaburgalar, Mustafa Kemal Paşa’nın fiziksel sınırlarını gösterirken; aynı zamanda onun moral gücünü, iradesini ve görev bilincini öne çıkarır. Bu deneyim, onu hem daha temkinli hem daha stratejik bir lider haline getirmiştir.
Savaş meydanlarının komutanı, artık bir ulusun kurucusu olma sorumluluğunu taşımaktadır. Sakarya’dan Cumhuriyet’e uzanan süreç, Mustafa Kemal’in kişisel dayanıklılığı ile Türkiye’nin yeniden doğuşunun birbirine paralel ilerlediği bir dönemdir. O, yaralı bir komutandan kurucu bir devlet adamına dönüşmüş; Türk milletine yalnızca zafer değil, kalıcı bir gelecek bırakmıştır.
Yazar: Haluk Direskeneli
Kasım 2025
⸻
Kaynakça
[^1]: Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam – Mustafa Kemal 1922–1938, Cilt II, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1966, s. 36–38.
[^2]: Falih Rıfkı Atay, Çankaya, Pozitif Yayınları, İstanbul, 2008, s. 202.
[^3]: Kazım Karabekir, İstiklal Harbimiz, Emre Yayınları, İstanbul, 1990, s. 322.
[^4]: Afet İnan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 1981, s. 154–156.
⸻