Tarihin Unutulan Mirası: Osmanlı’nın Çok Kültürlü Spor Sahnesi ve Azınlık Kulüpleri

Tarihin Unutulan Mirası: Osmanlı’nın Çok Kültürlü Spor Sahnesi ve Azınlık Kulüpleri
Yayınlama: 06.07.2025
A+
A-

İstanbul’un spor tarihi, çoğu zaman “Üç Büyükler” ile anılsa da, kentin çok kültürlü geçmişi, 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında Ermeni, Rum ve Yahudi cemaatleri tarafından kurulan öncü spor kulüplerine ev sahipliği yapıyordu. Futboldan atletizme kadar birçok branşta faaliyet gösteren bu kulüpler, sadece birer spor topluluğu olmanın ötesinde, Osmanlı İmparatorluğu’nun sosyal yaşamının da önemli bir parçasını oluşturuyordu.

Kervan Restaurant

Tarihin tozlu sayfaları arasında kalmış belgeler, bir zamanlar İstanbul’un sahalarında fırtınalar estiren bu kulüplerin hikayesini gün yüzüne çıkarıyor. Bu kulüpler, hem kendi aralarında hem de Türk takımlarıyla girdikleri kıyasıya rekabetle dönemin spor kültürünü şekillendirmişti.

Ermeni Cemaatinin Öncü Adımları ve Olimpiyat Gururu
Ermeni cemaati, spor alanında oldukça organize ve aktifti. 1907’de Mıgırdiç Mıgıryan tarafından kurulan ve daha sonra “Ermeni Beden Eğitimi” adını alan dernek, ilk spor kuruluşlarından biriydi. 1908’de ise Vahan Çeraz’ın önderliğinde Kumkapı’da kurulan Dork Futbol Takımı, hem futbol hem de atletizmde önemli sporcular yetiştirdi.

Bu dönemin en unutulmaz hikayelerinden biri ise Vahram Papazyan’a aittir. Papazyan, Osmanlı İmparatorluğu’nu 1912 Stockholm Olimpiyatları’nda temsil eden iki Ermeni atletten biriydi. Kendi imkanlarıyla olimpiyatlara katılan Papazyan’ın, “Ay yıldızlı bayrağı göndere çekmezseniz koşmam!” diyerek organizasyon komitesine şart koşması, tarihe geçen bir anektod olarak kaydedilmiştir.

Ayrıca Fenerbahçe’nin kalesini uzun yıllar koruyan ve “Plonjon Yapan Kaleci” olarak anılan Karnik Aslanyan gibi isimler de Ermeni cemaatinin Türk sporuna kazandırdığı önemli yıldızlardandı.

Yahudi Cemaatinin Sembolü: Maccabi
Yahudi cemaatinin spordaki en bilinen temsilcisi, kökleri 1895’te kurulan “Israelitischer Turnverein Konstantinopel” kulübüne dayanan Maccabi idi. 1913’te yeniden bir araya gelen sporcularla Hasköy’de faaliyetlerine devam eden Maccabi, sadece bir spor kulübü değil, aynı zamanda cemaat için bir toplanma ve dayanışma merkeziydi. Düzenledikleri spor bayramları ile İstanbul’un farklı semtlerinden gençleri bir araya getiriyorlardı.

Rumların Sahalardaki Güçlü Temsilcileri
Rum cemaati de İstanbul spor hayatında önemli bir yere sahipti. 1914’te kurulan Pera Kulübü, tamamen Rumlardan oluşan kadrosuyla Pazar Ligi’nde mücadele etti. 1900 civarında kurulan ve Yunancada “umut” anlamına gelen Elpis Futbol Kulübü ise İstanbul Ligi’nin en istikrarlı takımlarından biriydi ve Tahtaperde Aleko gibi efsanevi bir oyuncuya sahipti.

Kurtuluş’ta kurulan Tatavla Heraklis ise jimnastik ve atletizmin yanı sıra bir futbol takımı da oluşturarak birçok yabancı ve yerli takımla karşılaştı. Ayrıca Moda Rum Futbol Kulübü ve Kadıköy Futbol Kulübü gibi takımlar da dönemin futbol sahnesinde yerlerini almıştı.

Bir Devrin Sonu
Bu çok kültürlü ve renkli spor ortamı, Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı’nın getirdiği siyasi çalkantılar ve zorluklar nedeniyle yavaş yavaş gücünü yitirdi. Birçok kulüp faaliyetlerini durdurmak zorunda kalırken, bazıları da tarih sahnesinden tamamen silindi. Geriye, İstanbul’un ve Türkiye’nin spor mirasının ne denli zengin ve çeşitli köklere sahip olduğunu gösteren bu değerli hatıralar kaldı.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.