Vaftizci Yahya Manastırı (Hagios Georgios tou Kremnou) Heybeliada’nın güney sahilinde, Donanma Ordu Evi’nin hemen ötesinde bulunan pembe renkli bir komplekstir.
Manastırın adında geçen “tou Kremnou” ya da “uçurumdaki” unvanı, yapının, denize bakan bir uçuruma kurulmuş olmasından kaynaklanır.
Mavi Marmara’nın üzerinde, manastırın büyüleyici binalarını kuşatan çamlar, serviler ve başka ağaçlarla dolu ortam oldukça güzeldir; Ege’deki Yunan Adalarını hatırlatan bir manzarayla karşılaşırsınız burada.
Rev. John Covel Manastırı 1677’de ziyaret etmiştir. Aynı yılın 26 Şubat’ında yazdığı günlük yazısında şöyle der: “Burada bir başka manastır daha var, Vaftizci Yahya’ya adanmış. Yapının büyük kısmı yok edilmiş ve Kadıköy Metropoliti’ne bağlanmış. Burada da kitaplar var, ancak aynı şeyler üzerine yazılmış olduklarına kanaat getirerek bunları görmek zahmetine girmedim.”
Adayı 1739’da ziyaret eden İngiliz gezgin Richard Pococke de İstanbul’dan gelen Rumların veba salgını sırasında Aziz George Manastırı’na sığındıklarını kaydeder.
Piskopos loannikos (1761-3), Patrikhane’deki görevi sona erdikten sonra emekli olarak Aziz George manastırına gelmiştir.
Duvara yerleştirilmiş bir kitabeye göre, loannikos buraya daha öngöre, loannikos buraya daha önceden, babası Georgios Karatzas’ın hatırasına adadığı bir katholikon inşa ettirmişti.
Ioannikatholikon inşa ettirmişti. Ioannikis, ayrıca, Kutsal Kudüs Kabikis, ayrıca, Kutsal Kudüs Kabiri’ne adanmış bir “karşılıklı ri’ne adanmış bir “karşılıklı öğretim okulu” kurdu.
Böylece manastır, bugün de olduğu gibi, Kudüs Patrikhanesi’nin bir metochionu haline geldi.
Bu okulun en dikkate değer mezunu alim Skarlatos Vyzantios’tur.
Manastırın seçkin sakinlerinden bir diğeri de 1806- 08 arasında manastira baş rahiplik yapmış olan Kapadokya keşişi Procopius Arapoğlu idi. Procopius erdemliliği, yetenekleri ve bilgisiyle ün salmıştı; Türkçe ve Arapça’nın yanında daha pek çok dili akıcı şekilde konuşurdu. Padişah II. Mahmut (1808-39) sık sık manastira onun ziyaretine gelirdi.
Manastırın bir diğer önemli sakini de 1890-1910 yılları arasında süren emekliliği boyunca burada yaşayan, eski Kudüs piskoposu I.Nikodemos’tu. Manastir bahçesindeki mezarı görülebilir.
Katholikon 1882’de çıkan bir yangın sonucu hasar gördü; yangın, eski ahşap iconostasis’i ve tüm ikonalarını, ayrıca ayin mobilyalarını da yok etti.
Kilisede şimdi görülen ikonaların çoğu modern Rus eserleridir.
Tarihi eskiye dayanan tek dikkate değer ikona narthex’tedir.
Bu, kimliği bilinmeyen bir keşiş tarafından 1764’te yapılmış ve narthexe gö- mülmüş olan piskopos loanni- kis’e ithaf edilmiş bir Aziz George ikonasıdır.
Manastırın yanından geçen yolun hemen altında bir başka mezar daha bulunur.
Bu, tuhaf bir kişiliğe sahip Spyridon Kanglaris’in eşine ait 1868 tarihli mozolesidir; öldüğünde kendi cenazesi de bu anıtın yanına gömülmüştür.
Açık sivri kemerleri olan, bu sekiz köşeli, tuğla yapı, dövme demirden parmaklıklarla korunmaktadır.
Altındaki tepenin yamacında, baş rahip Procopius Arapoğlu tarafından 1910’da hizmete açılmış mermer bir kuyu başlığı vardır.
Altındaki sarnıçtan hâlâ su çekilmektedir.
Manastırın az ötesinde sahil yolunun sağından devam eden bir yol, Müslüman Türk ve Rum Ortodoks mezarlıklarına gider.
Türk mezarlığındaki kabirlerin en eskileri, mezar taşlarının tepelerindeki taştan sarıklar sayesinde ayırt edilebilir; çünkü 1826’da yasaklanan sarık yerini fese bırakmış, fes de 1925’te yasaklanmıştı.
Bu mezarlıkta yatan tanınmış kimseler arasında Osmanlı’nın son Selanik valilerinden Hacı Ahmet Hulusi Paşa ile Atatürk’ün askerlik arkadaşlarından Lütfi Müfit Özdeş yer alır.
Rum mezarlığının Azize Barbara’ya adanmış, neo-klasik yapıda küçük bir kilisesi vardır (Hagia Barbara).