Büyükada’da bulunan Türkiye’nin ikinci başbakanı Fethi Okyar ile aynı isme sahip torun Ali Fethi Okyar ait arazide son zamanlarda ilginç gelişmeler yaşandığını daha önceki haberimizde paylaşmıştık.
Üstat Yahya Kemal Beyatlı Viranbağ için ne güzel söylemiş. Tabii nereden bilsin gün gelecek, birileri çıkacak Viranbağ’da yelken kulübü, organik tarım! vb. bahanelerle tamamı SİT alanı olan Adalar’da Arkeolojik ve Doğal Sit alanında kalan ve korunması gerekli kültür varlığı olarak tescilli, imarsız, yeşil alan ve kısmi orman vasıflı yerdeki parsellerde at oynatacak.
Öncelikli olarak bir önceki haberimizdeki eksikliklerden dolayı okuyucularımızdan özür dilemeyi bir borç biliriz. Elimize ulaşan bilgi ve belgelere göre yapmış olduğumuz haber meğer buzdağının görünen yüzüymüş. Konuyu geçmişinden itibaren özetlemek gerekirse ;
Türkiye Cumhuriyetinin 2. Başbakanı Ali Fethi OKYAR tarafından Cumhuriyetin ilk yıllarında Emlak ve Eytam Bankası ile Koço oğlu Dimitri Vasiliki’den satın alınan yaklaşık 200 dönümün üzerinde bir alana sahip 3 parselden oluşan Viranbağ adı ile anılan arazide kireç ocağı, tuğla fabrikası, çimento fabrikası vb. döneminin endüstriyel tesisleri ile üzüm bağları ve küçük bir bağ evi bulunmaktaydı. Cumhuriyet döneminin üstat mimarlarından Sedad Hakkı ELDEM tarafından bu küçük bağ evi araziye uyumlu bir şekilde yeniden imal edilmiştir. Sedad Hakkı ELDEM’in Adalar’da yaptığı 2 binadan biri olan (Diğer yapı Nizam Caddesi üzerindeki Manizade Köşkü) bu bağ evi “Korunması Gerekli Kültür Varlığı” olarak tescillidir. Fethi Okyar’ın vefatından sonra bu arazi eşi Fatma Galibe OKYAR ile oğlu Osman Fethi OKYAR ve kızı Fatma Nermin KIRDAR’a intikal etmiştir.
Arazinin tamamı 1973 yılından itibaren orman ile ilgili olmakla beraber bu arazinin yaklaşık 113 dönümlük bir parçası 1970 li yılların başında Fuat SÜREN’e satılmıştır. Halen kısmen orman kısmen şahıs mülkiyetinde dava süreçli olan bu arazi şu anki OKYAR arazisinin bitiminden itibaren 2 adet plaj, mesire yeri, restorant, kamping vb. denizden tur yoluna kadar olan alandır. OKYAR ailesinde kalan 2 parsel yaklaşık 90 dönümlük arazi (Galibe OKYAR Çiftliği adıyla anılan) içindeki bağ evi ile endüstriyel tesisler tescilli olmalarına rağmen bir takım kamu görevlilerince göz yumularak aykırılıklarına aykırılık katarak günümüze gelmiştir.
Öncelikli olarak Adalar’da geçerli bir imar planı olmaması (1/5000 lik planlar mahkeme aşamasında, 1/1000 lik planlarda ilgili kurumlarda inceleme safhasında) ve eski planlarlarda da yeşil sahada kalan ayrıca çeşitli dereceli Arkeolojik SİT, Doğal SİT alanında kalan ve 9 numaralı parseldeki “kagir hane ve kulübe ve kireç ocağı “vasıflı Sedad Hakkı ELDEM yapısı II Sınıf Eski Eser Bağ evi ile 11 parseldeki “tuğla fabrikası, kireç ocağı, bostan ve kulübe “ vasıflı yerde II Sınıf Eski Eser kireç ocağı, tuğla fabrikası, çimento fabrikası gibi döneminin endüstriyel tesisleri ile istinat duvarı vb. parsel içi kalıntılar mevcuttur.
9 parseldeki Sedad Hakkı ELDEM yapısı II Sınıf Eski Eser Bağ evi bundan yaklaşık 6 sene önce izinsiz ve aykırı olarak restorasyondan geçirilmiş ve bu restorasyon uygulaması sırasında çatı örtüsündeki kiremitler kaldırılarak yerine SİT alanında eski eser olmayan binalarda bile uygulanması yasak olan shingle uygulaması yapılmıştır.
11 parseldeki II Sınıf Eski Eser kireç ocağı, tuğla fabrikası, çimento fabrikası gibi döneminin endüstriyel tesisleri ile istinat duvarı yıllardan beri bakımsız bırakılarak ve aykırılıklar yapılarak günümüze gelirken 2017 yılı Mart ayından bu yana deniz kenarı tarafta rıhtım mahali, iskele, duş, wc vs. yapılar yapılarak dogal zeminde ve kıyı kenar çizgisinde aykırılıklar yapılmıştır.
11/09/2014 tarih ve 29116 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanunun 98 inci maddesiyle değişen 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 21 inci maddesinin mülga fıkralarından sonra gelen ilk fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye bu fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Tapu kütüğüne “korunması gerekli taşınmaz kültür varlığıdır” kaydı konulmuş olan taşınmaz kültür varlıkları ile arkeolojik sit alanı ve doğal sit alanı olmaları nedeniyle üzerlerinde kesin yapılanma yasağı getirilmiş taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları olan parseller her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır. Ancak, büyükşehir belediyesi sınırları içinde yer alan ve yukarıda nitelikleri belirtilen taşınmazlardan basit usulde vergilendirilenlerin dışında ticari faaliyetlerde kullanılanlar hakkında emlak vergisinin yarısı ve çevre temizlik vergisinin tamamına ilişkin bu muafiyet hükmü uygulanmaz.”
“Getirilen kesin yapılanma yasağına aykırı olarak tesis edilen yapılar, bu yapıların yapıldığı parseller ve kanunlara aykırı eklentileri bulunan taşınmaz kültür varlıkları hakkında bu yapılar yıkılıncaya veya aykırılıklar giderilinceye kadar yukarıdaki fıkradaki muafiyet hükmü uygulanmaz. 18/11/1983 tarih ve 2960 sayılı Boğaziçi Kanununa göre Boğaziçi Sahil Şeridi veya Öngörünüm Bölgesinde konut veya işyeri olarak kullanılan taşınmaz kültür varlıkları yukarıdaki fıkradaki muafiyetten yararlanamazlar.”
Yukarıda açık bir şekilde izahı yapılan kanun Adalar Belediyesinin Mali Hizmetler birimlerince çok iyi bilinmekte ve Adalar genelinde yüzlerce gayrimenkule geriye dönük olarak vergi, vergi zayii ve gecikme cezası tahakkuk ettirilmiş ve değişik şekillerde tahsil edilmiştir.
Ayrıca yine Adalar genelinde tapu kütüğüne “korunması gerekli taşınmaz kültür varlığıdır” kaydı konulmuş olan taşınmaz kültür varlıkları olan parsellere Belediye yetkilileri tarafından haklı olarak “ bu kayıt parseldeki kuyuyu, duvarı kapsar parsel bütününü bağlamaz” denilerek vergi tahakkuk ettirilmiştir.
Bu durumda adrese dayalı nüfusunun az olması ve hizmet verdiği günü birlik nüfusun fazlalığı sebebi ile mali açıdan ödeme güçlüğü olan, hizmetlerinde eksiklikleri olan Adalar Belediyesinin mali imkanlarına büyük bir kaynak getirecek olan bu parsellerden emlak vergisi ve bağlantısı kültür katkı payı ile vergi zayii ve cezaları geriye dönük olarak tahakkuk ettirilmiş midir?
Başka bir bakış açısıyla bu anılan parsellere Adalar ilçesi genelinde özel mülk statüsündeki en büyük gayrimenkuller olması hasebiyle arsa vergisi, vergi zayii ve cezası ile kültür katkı payının yanında ticari işletme olması sebebiyle de vergi oranının bu duruma göre değerlendirilmesi gerekmez mi? (Maliye Bakanlığı İlgili Özelgeleri bulunmaktadır) Böyle önemli bir gelirden Adalar Belediyesinin vazgeçmesi ya da görmezden gelmesi en basit anlatımıyla görevi ihmal (TCK 257/2), görevi kötüye kullanma (TCK 257/1), kamu zararı (5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 71. maddesi ), suçu bilip ilgili birimlere bildirmemek (TCK 278) suçlarını teşekkül halinde işlenmiş olabileceği endişesini akla getirmektedir.
Ve parsellerdeki aykırılıklar ile ilgili 2863 sayılı kanunun ilgili maddeleri ile 3194 sayılı kanunun 32 ve 42. Maddelerine göre Belediye Encümeni tarafından yıkım ve para cezası kesilmesi akabinde ilgili Cumhuriyet Savcılığına bildirimde bulunması gerekmekte iken bu konularla ilgili olarak belediyeye vermiş olduğumuz dilekçeye haberin hazırlandığı âna kadar herhangi bir cevap verilmemesi sebebiyle bu işleyişin yapılıp yapılmadığını bilmemekteyiz.
Yakın zamanlarda Belediye içinde incelemelerde bulunan müfettişlerin gayretleri ile sümen altı edildiği yerlerden ortaya çıkarılan birçok dosya “şehven unutulduğu” gerekçesi ile savcılığa iletilmiştir. Bu yerin akibetinin de benzememesini temenni etmekteyiz.
Hal böyle iken parseller içinde sözde tarım faaliyetleri ile iştigal ettiklerini iddia eden bir güruh gerek haberimizle ilgili olarak gerekse Büyükada sahilinde içkili restorantların sırasında işgal ettikleri sözde tarım kooperatifi satış mağazasından resmi kolluk görevlilerce tahliye edilmelerinin akabinde özellikle sanal ortamda fütursuzca sağa sola sataşarak “ yapılanlar yasadışı, konu ile ilgili suç duyurusunda bulunacağız” demeçleri vermekte ve Adalar Belediyesi de bu güruhun yanında saf tutarak yapılan resmi işlemleri gayriresmi göstermeye çalışmaktadır. Ayrıca daha önceki yapmış olduğumuz “Büyükada’daki Fethi Okyar Korusunda Neler Oluyor” haberimiz ve haberin altına gelen bağımsız okuyucu yorumları ile ilgili olarak yayının durdurulması için tamamen gerçeğe aykırı ifadelerle ve kendi birçok suçlarını açıkça ikrar eder vaziyetteki talep dilekçeleri ile Adli Mercilere başvurmuşlardır.
Halep oradaysa arşın buradadır. Doğru duvar yıkılmaz. Daha önceki “Büyükada’daki Fethi Okyar Korusunda Neler Oluyor” ve “Fethi Okyar Korusu İçin Adalar Belediyesine Sorduk” haberlerimizin sonuna kadar arkasında olarak devamında olanları da kısaca özetlemeye çalıştık. Resimlerde de görüleceği şekilde haberin eksiği vardır fazlası yoktur. Habere konu yerde yazdıklarımızdan daha fazla aykırılıklar olmakla beraber hepsi belgeli ve ispatlıdır. Ayrıca anılan yer çeşitli kamu görevlilerince korunup kollanmaktadır. Madem karşı taraf haberin yayından durdurulmasını Adli Makamlardan talep etmektedir, Biz de açıkça söylemekteyiz : BU VE ÖNCEKİ HABERLERİMİZ AÇIK BİR SUÇ DUYURUSUDUR.
Bugüne kadar yapmış olduğumuz haberlerden hiçbiri bu yazının yazıldığı saate kadar resmi olarak yalanlanamadı. Önümüzdeki günlerde de eskiden beri yapılan haberlerimizin devamını yapmaya devam edeceğiz. Hafta sonu bir iş için Büyükada’ya geldiğimde çok kısa süre içinde gördüklerimi özetliyorum: Adayı bir gezdim de aman Allahım, çarşıda adam kat atıyor tık yok, karşısında adamlar eski eser parselde inşaat yapıyor, maden cadde bir vaziyet, maden sahil başka bir vaziyet ,nizam sonunda büyük tur yolu üzerindeki Çin Seddi artık uzaydan daha rahat gözüküyor. Eskibağın kendisi bir olay yan tarafı başka bir olay vay anasını sayın seyirciler!
Başlıkta da dediğimiz gibi Üstat Yahya Kemal “İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı dedi”,İstanbul’a ihanet edildiği, herkesin gözü önünde tanınmaz hale geldiği devletin en üst seviyesinden dile getirildi. Üstat Yahya Kemal Viranbağ şiirinde “ Ve o gün rahibe koyduk adını “ demiş .Şu anki durumda maalesef bazı kamu kurum ve kuruluşlarının gözleri kapalı ve o gün adı rahibe konulan viranbağ kırk kocadan dul kalmıştan daha perişan durumda. Bütün suç rahmetli Yahya Kemal’de!
Şükrü Abanoz
VİRANBAĞ’DA BÜTÜN SUÇ YAHYA KEMAL’DE !
“Adalardan yaza ettik de veda
Sızlıyor bağrımız üstündeki dağ,
Seni hatırlıyoruz Viranbağ!
Yine bir sofrada şen şakraktık,
Gün denizlerde sönerken baktık
Ve çobanlar gibi dallar yaktık.
Biz şen,onlarsa muammalıydı,
Birinin sözleri imalıydı,
Birinin gözleri hummalıydı.
Acı duymuş diye aşkın tadını,
Hepimiz sevdik o solgun kadını,
Ve o gün rahibe koyduk adını.
Uyuduk kırda,gezindik dağda,
O yazın ,ah o engin çağda,
Geçti en son gün Viranbağ’da.” Yahya Kemal Beyatlı 1928 Büyükada Viranbağ