Yassıada: Tarihin İzinde Bir Ada

Yassıada: Tarihin İzinde Bir Ada
Yayınlama: 31.12.2024
Düzenleme: 31.12.2024 10:43
A+
A-

Yassıada, İstanbul’un güneydoğusunda, Marmara Denizi’nde bulunan Prens Adaları’ndan biridir. Küçük boyutuna rağmen zengin bir tarihe sahip olan ada, Bizans döneminden günümüze kadar birçok olaya tanıklık etmiştir. Yassıada, özellikle 1960 darbesi sonrası Demokrat Partili siyasetçilerin yargılandığı ve idam edildiği yer olarak hafızalarda yer edinmiştir. Ancak adanın tarihi, bu karanlık dönemin çok ötesine uzanmaktadır. Bu makalede, Yassıada’nın tarihini, mimari yapılarını ve günümüzdeki durumunu inceleyerek adanın geçirdiği dönüşümü ele alacağız.

İlk Dönemler ve Bizans Hakimiyeti

Yassıada, tarih sahnesine ilk olarak Bizans döneminde çıkmıştır. O dönemde “Plati” olarak adlandırılan ada, 4. yüzyıldan beri sürgün yeri olarak kullanılmıştır . Önemli şahsiyetlerin, siyasi çekişmelerden uzaklaştırılıp gözlem altında tutulduğu bir yer olmuştur. 4. yüzyılda Ermeni Patriği (Katolikos) Narses, buraya sürgün edilmiş ve daha sonra Prinkipos’ta (Büyükada) hapsedilmiştir . Ada, 11. yüzyıla kadar siyasi mahkumlar için kullanılmaya devam etmiş ve bu dönemden kalma dört yeraltı hapishane hücresinin kalıntıları hala görülebilmektedir .  

Yassıada’da Bizanslılar tarafından inşa edilmiş önemli yapılar da bulunmaktadır. Bizans İmparatoru Theofilos, adaya Platea Manastırı’nı inşa ettirmiştir . 860 yılında adaya sürgün edilen Patrik Ignatios da burada bir kilise yaptırmıştır. Kilisenin altındaki tüneller ise zindan olarak kullanılmıştır . Bu yapılar, adanın Bizans dönemindeki dini ve siyasi önemine işaret etmektedir. Plati, 1204 yılında Dördüncü Haçlı Seferi sırasında Latin Haçlıları tarafından ele geçirilmiştir .  

Yassıada Yargılamaları

Yassıada, 20. yüzyılın ortalarında Türkiye tarihinde önemli bir rol oynamıştır. 27 Mayıs 1960 tarihinde gerçekleşen askeri darbenin ardından, dönemin iktidar partisi Demokrat Parti’nin önde gelen isimleri Yassıada’da yargılanmıştır. Yassıada Yargılamaları, Türkiye’de askeri rejim tarafından eski iktidar partisi Demokrat Parti’nin siyasetçilerine karşı açılan bir dizi ceza davasıydı . Demokratları 27 Mayıs 1960’ta iktidardan uzaklaştıran darbenin ardından, Milli Birlik Komitesi (MBK) olarak bilinen askeri cunta, görevden alınan siyasetçileri yargılamak için özel bir mahkeme kurdu . Bu davalar Yassıada’daki hapishanede (daha sonra “Demokrasi ve Özgürlükler Adası” olarak yeniden adlandırıldı) görüldü . Yargılamalar 14 Ekim 1960’ta başladı ve 15 Eylül 1961’de sona erdi . Yargılamalar, eski başbakan Adnan Menderes ve iki bakanının idamıyla sonuçlandı .  

Yassıada yargılamaları, Türkiye tarihinde bir cumhurbaşkanının yargılandığı ilk davaydı . 1924 Anayasası, “Cumhurbaşkanı ancak vatana ihanetten yargılanabilir” hükmünü içeriyordu . Bu nedenle Celal Bayar, Türk Ceza Kanunu’nun 146. maddesi uyarınca vatana ihanetten yargılanırken, diğer sanıklara karşı bir dizi suçlama yöneltildi . Yargılamalar 14 Ekim 1960’ta başladı .  

Yassıada’da, DP hükümetinin on yıllık iktidarı her yönüyle incelendi . Menderes tarafından on yıl boyunca kullanılan gizli ödenekler davaya dönüştürüldü ve 6-7 Eylül olayları beş yıl sonra yeniden yargılandı . Yargılamaların en önemli davası, “1960/1 Dosya Numaralı Anayasayı İhlal Davası” idi . Aslında Yassıada’da görülen çeşitli davalar bu davada birleştirildi . İlginç bir şekilde, DP üyelerine karşı “anayasayı ihlal” suçlaması darbeden bir gün sonra yapıldı .  

Bu yargılamalar ve idamlar, Yassıada’yı Türkiye’nin yakın siyasi tarihinde tartışmalı bir konuma yerleştirmiştir. Ada, uzun yıllar boyunca bu karanlık olaylarla anılmıştır.

Osmanlı Dönemi ve Sonrası

Bizans İmparatorluğu’nun çöküşünden sonra Yassıada, Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliğine girmiştir. 1857’de ada, İngiliz büyükelçi Henry Bulwer tarafından satın alınmıştır . Bulwer, burada rahatsız edilmeden yaşayabilmek için kendine bir konak ve birkaç yapı daha inşa ettirdi . Hatta kısmen de olsa kendi kendine yetebilmek umuduyla burada tarımsal üretim bile organize etti . Ancak daha sonra Yassıada’yı Mısır Hidivi İsmail Paşa’ya sattı. İsmail Paşa, adaya yeni bir bina inşa ettirmedi ve adayı tamamen ihmal etti . Osmanlı yetkilileri, İsmail Paşa’dan adayı bir Türk’e satmasını istemişti .  

1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla ada, Türk devletinin mülkiyetine geçti ve 1947’de Türk Donanması tarafından satın alındı. Donanma burada birkaç okul inşa etti . 1960-1961 yılları arasında okul binaları, 1960 askeri darbesinin ardından eski iktidar partisi Demokrat Parti üyelerinin yargılanması için mekan olarak hizmet verdi . Sanıkların birçoğu ölüm cezasına çarptırıldı ve bunlardan üçü – eski Başbakan Adnan Menderes ve bakanlar Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan – 1961’de idam edildikleri İmralı Adası’na götürüldü .  

Mimari Yapılar

Yassıada’da farklı dönemlere ait birçok mimari yapı bulunmaktadır. Adada bulunan yapılar, farklı zaman dilimlerini yansıtmakta ve mekânsal katmanlar oluşturmaktadır . Bizans Dönemi, Osmanlı İmparatorluğu Dönemi ve Türkiye Cumhuriyeti Dönemi olmak üzere adanın üç zaman dilimi bulunmaktadır .  

Bizans Dönemi: Bu döneme ait en önemli yapılar, İmparator Theofilos tarafından inşa ettirilen Platea Manastırı ve Patrik Ignatios tarafından yaptırılan kilisedir. Bu yapılar, adanın o dönemdeki dini önemini göstermektedir. Kilisenin altında bulunan tünellerin zindan olarak kullanılması ise adanın aynı zamanda siyasi bir sürgün yeri olarak kullanıldığını göstermektedir.

Osmanlı Dönemi: Bu dönemde adaya yeni yapılar eklenmemiş, ancak İngiliz büyükelçi Henry Bulwer tarafından inşa ettirilen konak ve diğer yapılar korunmuştur. Bu yapılar, 19. yüzyıl Avrupa mimarisinin özelliklerini taşımaktadır.

Cumhuriyet Dönemi: Bu dönemde adaya Türk Donanması tarafından askeri okul binaları inşa edilmiştir. Bu binalar, daha modern bir mimariye sahiptir. Tasarım sürecinde, özellikle Türkiye Cumhuriyeti Dönemi’nde askeri kullanım için inşa edilmiş bazı kayıt dışı yapılar kaldırılmıştır . Ancak, zaman dilimlerini yansıtan yapılar korunmuş ve yeni kullanımlara dönüştürülmüştür .  

Adanın peyzajı da mimari tasarımda önemli bir rol oynamıştır. Doğal peyzaj, kültürel peyzaj, tarih ve hafıza gibi unsurlar göz önünde bulundurularak adanın genel bir sistem yaklaşımıyla ele alınmıştır . Kıyı şeridi ve diğer adalar arasında ulaşım ağı geliştirilmiş, adadaki mevcut dolaşım sistemi kullanılmış ve yeni yollar eklenmiştir .  

Günümüzdeki Durumu ve Kullanım Amacı

Yassıada, 1960 darbesiyle özdeşleşen olumsuz çağrışımları ortadan kaldırmak ve Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki ilk darbenin anısını yaşatmak amacıyla 2013 yılında Demokrasi ve Özgürlük Adası olarak yeniden adlandırıldı . Bu isim değişikliği, adanın tarihsel yükünü hafifletmek ve yeni bir başlangıç yapmak için atılmış önemli bir adımdır.  

2015 yılında adanın turizme kazandırılması için çalışmalar başlatıldı . 27 Mayıs 2020’de Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından resmen yeniden açılan adada şu anda 27 Mayıs Müzesi, bir kongre merkezi, bir otel ve bir cami bulunmaktadır . Ayrıca adada 125 odalı bir otel, yaklaşık 30 beton bungalov, 600 kişilik konferans salonu, 1.200 kişilik cami, müze, kafe ve restoranlar gibi turistik tesisler de yer almaktadır . Hoşnutsuz ekologlar, adaya Betonada lakabını taktılar .  

Yassıada ve Sivriada’nın “Demokrasi ve Özgürlükler Adası” olan binalarının tarihi ve kültürel değeri korunarak yenilenmesi ve bu adaların halka sunularak müzeye dönüştürülmesi amaçlanmaktadır . Uluslararası konferanslara ev sahipliği yapmak için konferans salonları ve konaklama alanları da bulunmaktadır .  

Yassıada, 59 yıl önce darbeciler tarafından ülkenin başbakanının idam edilmeden önce yargılandığı yer olarak ürkütücü imajından, demokrasi ve özgürlüğün sembolü haline geldi .  

Tarihsel Fotoğraflar ve Belgeler

Yassıada’nın zengin tarihi, çeşitli fotoğraflar ve belgelerle kayıt altına alınmıştır. Örneğin, Alamy’de bulunan bir fotoğrafta, 1960 darbesi sonrası eski rejim üyeleri Yassıada’daki mahkemede yargılanırken görülmektedir . Bu fotoğraf, adanın tarihsel önemini gözler önüne seren önemli bir belgedir.  

Ayrıca, Yassıada’da bulunan 7. yüzyıl Bizans batığına ait kazı çalışmaları sırasında çekilen fotoğraflar da adanın denizcilik tarihi hakkında bilgi vermektedir . Bu fotoğraflarda, batığın haritalandırılması, amforaların çıkarılması ve sualtı araştırmaları için kullanılan mini denizaltı “Asherah” görülmektedir.  

Yassıada’nın tarihiyle ilgili belgeler arasında, adada bulunan Bizans batığına ait 3 boyutlu modelin yapım aşamalarını gösteren fotoğraflar da yer almaktadır . Bu fotoğraflar, batığın nasıl yeniden yapılandırıldığına dair bilgi vermektedir.  

Yassıada Hakkında Yazılmış Makaleler ve Kitaplar

Yassıada, tarihçiler ve araştırmacılar için önemli bir konu olmuştur. Ada hakkında birçok makale ve kitap yazılmıştır. Örneğin, Owen Matthews’ın Cornucopia 53’teki makalesinde Yassıada, “en unutulmaz ve perili yerlerden biri” olarak tanımlanmaktadır . Bu makale, adanın tarihine ve atmosferine farklı bir bakış açısı sunmaktadır.  

George F. Bass ve Frederick H. Van Doorninck Jr. tarafından yazılan “Yassi Ada” adlı kitap, adada bulunan 7. yüzyıl Bizans batığına odaklanmaktadır . Bu kitap, batığın kazı çalışmaları ve buluntular hakkında detaylı bilgi vermektedir.  

Deborah N Carlson, Justin Leidwanger ve Sarah M. Kampbell tarafından düzenlenen “Maritime Studies in the Wake of the Byzantine Shipwreck at Yassiada, Turkey” adlı kitap ise Yassıada batığının ardından yapılan denizcilik çalışmaları üzerine odaklanmaktadır . Bu kitap, batığın Akdeniz ticaretine ve denizcilik teknolojisine etkisi hakkında bilgi vermektedir.  

Politurco.com’da yayınlanan “Constitutional Violation Case on the Road to Executions on Yassıada” başlıklı makale ise Yassıada Yargılamaları’ndaki “Anayasayı İhlal Davası”nı ele almaktadır . Bu makale, davaya yol açan olayları ve yargılamaların siyasi arka planını incelemektedir.  

ÖzellikDeğer
Derinlik106-129 feet (32-39 m)
Gemi gövde uzunluğu21 m veya 69 ft
Gemiyi bulanKanal Aras
Keşfedilen amfora sayısı900
Kazılar sırasında yapılan dalış sayısı3,533
Kazı seferlerinin maliyeti95,000 dolar

Sonuç

Yassıada, tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış ve birçok olaya tanıklık etmiştir. Bizans döneminden Osmanlı İmparatorluğu’na, oradan da Türkiye Cumhuriyeti’ne uzanan tarihsel süreçte ada, sürgün yeri, askeri üs, okul ve yargılama merkezi olarak kullanılmıştır. 1960 darbesi sonrası yaşananlar, adanın tarihine kara bir leke olarak geçmiştir. Ancak günümüzde Demokrasi ve Özgürlükler Adası olarak yeniden adlandırılan Yassıada, tarihi ve kültürel mirasıyla turizme kazandırılmaktadır. Adanın geçirdiği bu dönüşüm, Türkiye’nin demokratik değerlere verdiği önemi simgelemektedir.

Yassıada’nın gelecekte de tarih ve kültür turizmi açısından önemli bir merkez olması beklenmektedir. Adada bulunan müze, kongre merkezi ve diğer turistik tesisler, ziyaretçilere adanın zengin tarihini ve doğal güzelliklerini keşfetme imkanı sunmaktadır. Aynı zamanda, adanın demokratik değerlerin simgesi olarak korunması ve gelecek nesillere aktarılması da büyük önem taşımaktadır. Yassıada, Türkiye’nin tarihsel ve kültürel mirasının korunması açısından önemli bir örnek teşkil etmektedir.

Bir Yorum Yazın

Bu site reCAPTCHA ve Google tarafından korunmaktadır Gizlilik Politikası ve Kullanım Şartları uygula.

ReCAPTCHA doğrulama süresi sona erdi. Lütfen sayfayı yeniden yükleyin.

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.