Yılmaz Özdil, bugünkü köşe yazısında Adalar’da kaldırılması planlanan faytonlarla ilgili değerlendirmede bulundu.
Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, bugünkü yazısında, Adalar Belediye Başkanı Erdem Gül‘ün faytonların kaldırılacağı yönündeki açıklamasını köşesine taşıyarak, “İzmir ve İstanbul yöneticilerinin yeniden düşünmesini öneriyorum.” dedi
Sorunun ‘fayton değil faytonculuk’ olduğunu belirten Özdil’in yazısı şöyle:
II. Abdülhamid’in maarif
nazırı Emrullah Efendi’nin “ah şu mektepler olmasa maarifi ne güzel yönetirdim”
demesi gibi, bizim koskoca “Adalar” ve “İstanbul Büyükşehir Belediye”mizin
“ah şu faytonlar olmasa Adalar’ı ne güzel yönetirdik” deyip faytonları ortadan
kaldırmaya niyetlenmesi, içinizi cayır cayır yakmıyor mu dostlar?
Yahu, o faytonlar Prens Adaları’nda, belki Bizans çağından kalma bir
güzelliktir.
Artık düşe düşe, 50 ata bakamayacak kadar da mı düştük?
Üstelik, fayton, adaların simgesidir, sembolüdür. Ada denince akla atların çektiği üstü açık faytonlar, “fayton sefası” gelir.
Bir belediyenin yönetiminde, üst kurul, aklı başında insanlardan oluşur. Onca aydın içinden birisi çıkıp da “biz n’apıyoruz yahu, Ada’nın sembolü faytonları nasıl ortadan kaldırırız? Tarihimize, geleneğimize ihanet sayılmaz mı?” demiyor mu?
Bu fayton konusunda, İzmir’in değerli, çok beğendiğim belediye başkanı Tunç Soyer’i de çok ayıpladımdı…
Yahu kardeşim, İzmir gibi yokuşu olmayan, uçsuz bucaksız, dünya güzeli “kordonboyu”ları olan bir şehirde, faytonlar ortadan kaldırılır mı?
Bu davranış, Kuleli Askeri Lisesi’ni kapatıp, Arapların kalacağı turistik otel yapmaya benzemez mi?
Bu konuda kimse “artık çok geç, olan oldu” diyemez…
İzmir halkı usludur ama “koyun” değildir.
Tarihi miras, faytonlarına sahip çıkmalıdır.
Faytonlar, motorize olmuş şehir trafiğini yavaşlatıyorsa, kentin daha sakin bölgelerinde yaşaması sağlanabilir.
At, zafer simgesidir.
At, yaradanın insanoğluna verdiği en güzel, en faydalı, en asil hayvandır. Büyük savaşlar atlı birlikler sayesinde kazanılmıştır.
Alın size iki örnek:
Birinci Dünya Savaşı sonunda, biz, Mustafa Kemal Paşa’nın savaş dehasıyla, Fahrettin (Altay) Paşa’nın atlı birlikleri sayesinde Yunan ordusunu “hilal” biçiminde kuşatıp esir aldık.
İkinci Dünya Savaşı’nda, Stalingrad’da Alman tankları kara saplanınca, Rus Kazak atlıları tarafından sarılıp esir alındı.
Ünlü kahraman kumandanlar, şahlanmış at üstünde oldukları zaman daha bir büyür, yüceleşirler…
Ulus’daki, Samsun’daki, at üstünde Atatürk heykelleri ne kadar muhteşemdirler.
Ata’mızın büyüklüğünü gözümüze gözümüze sokan o atların güzelliklerinin rolünü küçümseyebilir miyiz?
Eskişehir’in efsane Belediye Başkanı Profesör Yılmaz Büyükerşen’in Eskişehir Parkı için yaptırdığı, Afşin Ensandiyari adlı heykeltraşımızın ustaca işlediği “Ulus Anıtı”ndaki ve Türk zaferlerini anlatan taş kabartmalardaki atların güzelliğine bakmaya doyamamazsınız.
Canlı gibidirler, boynunu, sağrısını okşayasınız gelir.
Adalar’da atlara acıyarak (!) faytonu kaldırmak, yerine akülü taşıt koymak” resmen “akıl tutulması’dır.
Cenazeyi yanmaz kefene sarmaya kalkışanların düzeyine inmek kadar çirkin ve saçma bir düşüncedir.
“Fayton sahipleri atlara iyi bakmıyor, öldüresiye koşturuyor”muş…
Yahu kardeşim, senin işin ne?
Bostan korkuluğu musun?
Her faytona “günde şu kadar saatten fazla çalışmayacaksın” dersin, kontrol edersin.
Atların haralarını gözetlersin, besili, sağlıklı olmaları için gerekli tedbirleri alırsın.
Faytoncular “param yetmiyor, atlara bakamıyorum” diyorlarsa, “Belediye Faytonları” işletmesi kurarsın.
Yüzyılların geleneği ortadan kaldırılır mı?
Atlara eziyet etmeden çalıştırma ve bakma konusunda (ve, ne hazindir ki, şu anda işsiz) kimbilir kaç “at uzmanı” değerli insanımız vardır.
Yahu Erdem Gül kardeşim, en azından çağır “Çağan Irmak’ın muhteşem filmi ıssız adam”daki yakışıklı Cemal Hünal’ı, gelsin, kendi tavlasındaki atlara nasıl baktığını sizlere göstersin.
Atlarıyla, Ada’da ufak bir de gösteri yaparsa, kaymaklı kadayıf olur.
Tanıdığım kadarıyla, o da bundan mutlu olur, Ada’da bir güzel atlı Türk Sineması rüzgarı eser.
Ada’da atları ortadan kalırmak yerine, “atlı polisler” konmasını isterim.
Hem, dağ, dere, tepe dolaşırlar, kontrol yaparlar, hem de gençler, çocuklar “at” denen o güzel, asil hayvanı tanımak, sevmek ve hatta, izinle yaklaşıp dokunmak, okşamak fırsatı bulurlar.
Başta Ekrem İmamoğlu, Tunç Soyer gibi “fayton sorunu” olan bütün belediye başkanlarımıza derim ki… Lütfen, size yakışanı yapın, at sevgisini yaşatacak olan “fayton” ve “Atlı zabıta/polis birlikleri” konusunu ivedilikle ve kesinlikle ele alın.
Çok faydalı, milletin teşekkür edeceği, güzel bir iş yapmış olursunuz.
Esenlik ve kolaylık dileklerimle…