TCG Anadolu Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi’nin inşası ve hizmete alınmasıyla askeri gemi üretim yeteneklerini tüm dünyaya gösteren Türkiye, bu alanda önemli ihracat başarılarına imza atıyor. Halihazırda Pakistan ve Ukrayna’ya ihraç edilen ADA sınıfı Korvetler, Malezya ve Romanya’da bu kapsamda açılan ihalelerde yarışan aktörlerden birisi.
Oğuzcan Atış / Milliyet.com.tr – Savunma Sanayi alanında attığı adımlarla her geçen gün önemli bir tedarikçi olma yolunda ilerleyen Türkiye, askeri gemi üretimi ve ihracında da önemli adımlar atıyor. Daha önce MİLGEM projesi kapsamında STM ve Türk Deniz Kuvvetleri ortaklığıyla tasarlanan ve inşa edilen 4 ADA sınıfı Korvet, Türk Deniz Kuvvetleri’nde aktif olarak görev yapıyor. ADA sınıfı Korvetler, aynı zamanda Türk Savunma Sanayi için de önemli bir ihraç kalemi. Daha önce Pakistan’a 4 adet, Ukrayna’ya ise 2 adet ihraç edilen ADA sınıfı Korvetler, Halihazırda Malezya’da devam eden Korvet ihalesinde de yarışan adaylardan birisi. Bu kapsamda yaşanan son gelişme ise gözleri Romanya’ya çevirdi. Daha önce açtığı Korvet sınıfı savaş gemisi ihalesinde Fransa ile anlaşan Romanya’nın bu anlaşmadan vazgeçmesinin ardından gözler tekrar Romanya’ya döndü.
TCG BURGAZADA
Bu gelişmeler yaşanırken Milli Savunma Bakanlığı’nın “TCG KINALIADA korvetimiz, ‘Romanya Deniz Kuvvetleri Günü’ kutlamaları dolayısıyla 12-16 Ağustos 2023 tarihleri arasında Köstence’ye liman ziyareti icra ediyor” açıklaması, Romanya’ya yapılacak potansiyel bir gemi ihracını gündeme getirdi. Savunma ve Denizcilik Araştırmacısı Kozan Selçuk Erkan, Romanya’daki ihale sürecini ve Türkiye’nin askeri gemi satış stratejisini Milliyet.com.tr’ye anlattı.
‘MAKUL MALİYET, MAKSİMUM FAYDA’
Türkiye’nin askeri gemi üretiminde makul bir maliyetle maksimum fayda gösterecek şekilde ilerlediğini dile getiren Kozan Selçuk Erkan, “Bu durum yaklaşım çerçevesiyle alakalı bir durum. Türkiye bu tarz satışlarda sürekli makul bir maliyetle maksimum fayda gösterecek şekilde çalışıyor. Yani bir silah sistemi sattığı zaman bu sistemin maksimum harbe hazırlık oranıyla sürekli kullanılması üzerine bir strateji kuruyor. Bu sebepten dolayı alt sistemlerin uyumluluğu, yedek parça tedariğinin kesintiye uğramaması çok önemli” şeklinde konuştu.
Deniz sistemlerinin de hava sistemlerine benzer şekilde Doğu ve Batı ülkelerine göre farklı lojistik ve altyapı anlayışına sahip olduğunu ve bu durumun satış sonrası süreçte yedek parça tedariği ve altyapı bakımından belirleyici olduğuna dikkat çeken Erkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu duruma iki farklı örnek verebiliriz: Hava sistemleri açısından bir örnek vermek gerekirse Malezya’nın elinde SU-30 uçakları bulunuyordu. Yedek parça tedariği sıkıntılı olduğu için bu uçaklar aylarca uçamadan beklediler. O zaman Rusya henüz bir savaş halinde bile değildi. Hal böyle olunca Malezya artık bu uçaklardan kurtulmak ister hale geldi çünkü savunma ihtiyacını karşılamak için bir uçak sahibi olmak istiyordu ve yeni bir arayışa çıktı. Keza Mısır’a bakarsak her yerden silah aldığını görüyoruz. İncelediğimiz zaman böyle bir duruma altyapı olarak hazır olmadığını görüyoruz ve bu sebeple bakım anlaşmasını ayrı imzalamak zorunda kalıyorlar. Bu sebeple belki de bir gemiye verdiği paradan daha fazlasını bakım anlaşmasına vermek zorunda kalıyor. Biz bu tarz konular söz konusu olduğunda harbe hazırlık oranı bakımından bu ülkelerden hatta dünya standartlarından bile ilerideyiz. Hele hele Avrupa’ya kıyasla bu anlamda oldukça iyiyiz. Avrupa’ya baktığımızda bir geminin ya da bir uçağın harbe hazırlık anlamında yani operasyona hazırlık anlamında şu anda seviye olarak yüzde 50’nin altına düşmüş olduğunu söyleyebiliriz. Bu anlamda diğer ülkelerden farklı bir strateji belirlememiz bizim için avantaj yaratan bir durum.”
PN MİLGEM Projesi Dördüncü Gemisi PNS TARIQ
‘TÜRKİYE OLDUKÇA ESNEK ÇÖZÜMLER SUNUYOR’
Büyük sistemlerin satışında teknik kadar politikanın da önemli olduğunu vurgulayan Kozan Selçuk Erkan, “Savaş gemisi gibi büyük silah sistemlerinin satışı söz konusu olduğu zaman teknik bazen üçüncü sıraya düşer. Yani politika ve mali kolaylıklar daha ön planda olur. Şu anda mali kolaylıklar söz konusu olduğunda İtalyanlar, politik anlamda da Fransızlar ön plana çıkıyor. Fransızların gemi satışlarında gemi modelinden ve cinsinden ziyade büyük oranda yarattıkları politik destek rol oynar. İtalyanlar da politik olarak çok destek sunamadıkları için çok başarılı finansal çözümlerle giderler. Dünyanın her yerinde, satılan İtalyan gemilerine bakarsak bu gemilerin çok uygun fiyatlara çok uygun vadelerle satıldığını görürüz. Türkiye henüz politik destek ve finansal çözüm anlamında avantajlı paketler sunabilen bir ülke değil ancak teknik anlamda çok çok iyi işler çıkarıyoruz” dedi.
Savaş gemisi üretim maliyetlerinde en önemli kalemin silah ve sensör sistemleri olduğunu dile getiren Erkan, “Bir savaş gemisinin en pahalı sistemleri radarları, sensörleri ve silahlarıdır. Bunlardan sonra geminin motoru ve diğer sistemleri gelir. Bu noktada Türkiye yerli sistemleri ne kadar arttırıp fiyatı uygun hale getirirse girdiği ihalelerdeki şansı da o kadar artacak. Bu işler artık dünyanın çoğu yerinde ortaklıklarla ilerlemeye başladı. Ortadoğu ülkeleri ve Yunanistan haricinde artık ülkeler ‘Gemiyi yapın ve anahtar teslim bize verin’ gibi bir anlayış benimsemiyor. Örneğin Türkiye’nin de katıldığı Malezya’da gerçekleştirilen ihalede gemilerin Malezya’da yapılması planlanıyor. Pakistan’a satılan MİLGEM gemilerinin de ikisi Pakistan’da kalan ikisi Türkiye’de üretildi. Böyle olduğu zaman satış yaptığınız ülkede bu satışın sonucunda bilgi ve tecrübe edinebiliyor” dedi.
“Biz bu konuda daha esnek çalıştığımız için Avrupa ülkelerinden daha iyi çözümler sunabiliyoruz. Örneğin Almanlar Mısır için bir savaş gemisi inşa ettiler. Bu geminin sadece çeliğini Mısır’a yaptırdılar ve geri kalan tüm sistemler Avrupa’dan hazır olarak geldi ve gemiye monte edildi. Bu alım yapan taraf kritik konularda hiçbir deneyim elde edemediği için artık dünyada çok tercih edilen bir yöntem değil. Türkiye şu anda ‘Bir şeyleri kendim çözmek istiyorum’ diyen bir ülke için oldukça en kritik çözümleri sunabilen ülke pozisyonunda.” – Savunma ve Denizcilik Araştırmacısı Kozan Selçuk Erkan
Ukrayna Donanması için inşa edilen MİLGEM Korveti Herman İvan Mazepa
‘TCG KINALIADA ZİYARETİNİN ZAMANLAMASI ÇOK İYİ’
Romanya’da iptal edilen korvet sınıfı savaş gemisi ihalesini, “Romanya’da şu an ‘Bir şeyleri kendim çözmek istiyorum’ şeklinde özetlenebilecek bir alım yapmayı planlıyor” şeklinde özetleyen Kozan Selçuk Erkan, Romanya’nın açtığı ihaleyi etkileyen başka faktörler olduğunu belirterek yaşananları şu şekilde anlattı:
“Fransızlar ile yapılan anlaşmanın bozulma sebebi Romanya’nın Fransızlardan Köstence’de bulunan tersaneyi borçlarıyla birlikte üstlenmek istemesi. Fransızlar böyle bir durumu kabul etmediler. İkinci sırada bulunan Hollandalılar da DAMEN tersanesiyle Romanya’da bulunan bir tersaneye ortak olmuştu ancak ortak oldukları tersaneye gerekli yatırımı yapmadıkları için Romanya devleti ortalık hisselerini geri aldı. Korvet ihalesinin ilk iki sırasında Fransızlar ve Hollandalılar vardı. Bunlar gittiği için şimdi üçüncü sıradaki İtalyanlar ve dördüncü sıradaki Türkiye kaldı. Romanya yeni bir ihaleye mi çıkacak yoksa ‘Biz üçüncü ve dördüncü ülkelerle görüşeceğiz’ mi diyecek bunu ilerleyen süreçte göreceğiz. Şu an yeni bir ihale ilanı sunmadılar ancak şartlar değişirse yeni bir ihaleye çıkılır diye düşünüyorum.”
TCG KINALIADA
TCG KINALIADA korvetinin Köstence ziyaretinin zamanlamasının çok iyi olduğunun altını çizen Erkan, “Bu daha önceden planlanmış bir ziyaret ancak tam da bu gelişmelerin yaşandığı sırada Romanya’da bulunması zamanlama açısından çok iyi” diyerek sözlerini noktaladı.