Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünya nüfusunun yaklaşık olarak üçte biri verem mikrobu ile enfekte olmaktadırlar, bunların yüzde 10’ununun hayatlarının herhangi bir döneminde verem hastalığına yakalanmaktadırlar, dünya genelinde verem hastalığına yakalanma ve verem hastalığından ölüm oranları giderek azalsa da 2011 yılında tüm dünyada 8,7 milyon yeni verem vakası olduğu ve 1,4 milyon kişinin verem hastalığı sebebi ile hayatını kaybettiği istatiksel olarak ispatlanmıştır.
Verem hastalığından toplumsal düzeyde korunmanın en etkin yolu, toplumun içindeki verem hastalığı olan kişilerin olabildiğince erken tespit edilip bir an önce bu hastaların tedavisine başlanmasıdır. Tedaviye erken başlanırsa hastalık daha az kişiye bulaşmış olur. Tedaviye başlandıktan 2-3 hafta sonra bulaştırıcılık azalmaktadır. Bu sebeple erken teşhis konulup tedaviye başlanması toplum sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır. Verem hastalığından korunmak için genel temizlik ve hijyen ve sağlıklı düzenli beslenme kurallarına uyulması da büyük önem taşımaktadır.
TBC (VEREM -HALK DİLİNDE İNCE HASTALIK )
Tüberküloz Mycobacterium tuberculosis adı verilen bir basille oluşan bulaşıcı bir hastalıktır. Tüberküloz, % 80 oranında akciğerlerde olmak üzere bütün organlarda görülebilir. Tedavi edilmeyen veya yetersiz tedavi edilen hastalarda ölüme yol açabilir. Bu günkü modern tedavi ile tüberküloz hastalarında yüzde yüze yakın iyileşme sağlanabilir.
TÜBERKÜLOZ NASIL BULAŞIR?
Tüberküloz hastalığı insandan insana havayolu ile bul En çok bulaşma riski olanlar kimlerdir ?
Tüberküloz hastalığı grip , nezle gibi kolaylıkla bulaşmaz. Tedavi altında olmayan, halen basil saçan bir hasta ile uzun süre kapalı bir yerde birlikte yaşanırsa hastalık bulaşabilir. Bu nedenle hastalık genellikle aynı evde birlikte oturanlara ya da yakın arkadaşlara bulaşır. Kalabalık yaşam koşulları, yoksulluk bulaşma riskini artırmaktadır.
Tüberküloz’a yakalanma riski yüksek olanlar kimlerdir?
1- Hasta kişiyle aynı evde yaşamış veya uzun süreli temasta bulunmuş olanlar.
2- Sağlık görevlileri.
3- Hastalığın yaygın olduğu ülkelere gidenler.
4- Alkol bağımlıları,Sigara kullananlar,uyuşturucu bagımlıları
5- Yaşlılar
6- Tutuklu ve hükümlüler dahil, çeşitli kurumlarda (yurt, huzur evi, ıslah evi, koğuşlar vs) kalan ve çalışan kişiler.
7- Genel yaşam standartlarının altında, kalabalık ortamlarda yaşayan kişiler.
8- HIV virüsü taşıyan ve AIDS olan kişiler.
9- Bağışıklık sistemi zayıf olan, özellikle uzun süre kortizon kullanan kişiler.
10- Şeker hastaları.
11- Ağır böbrek, karaciğer hastalığı vb.gibi kronik hastalık durumlar.
Ev ve kapalı iş yeri ortamı dışında bulaşma olur mu ?
Ev veya kapalı iş yeri ortamları dışında tüberkülozun bulaşması oldukça sınırlıdır. Havalanma özellikleri nedeni ile uçaklarda bulaşma olabilir. Hastanın kaşık, çatal, tabak, bardak, giysi gibi eşyaları ile bulaşma olmaz.
“TÜBERKÜLOZ İNFEKSİYONU” NEDİR?
Tüberküloz mikrobu vücuda girdikten sonra uzun süre hastalık yapmadan sessiz olarak kalabilir. Bu kişilerde bir hastalık belirtisi yoktur. Vücudun savunma mekanizmaları aracılığı ile mikrop hapsedilmiş gibidir. Bu kişiler durumlarının farkında olmazlar ve bulaştırıcı da değildirler.
İnsanların ne kadar tüberküloz basili ile infekte durumdadır ?
Bu gün dünyada ve ülkemizde toplam nüfusun yaklaşık üçte biri tüberküloz basili ile infekte durumdadır. Bir kişinin infekte olduğunu ortaya koymanın tek yolu Tüberkülin (PPD) cilt testidir. Fakat bu test BCG aşısı yapılmış olanlarda da pozitif sonuç verdiğinden Türkiye gibi BCG aşısının zorunlu olduğu yerlerde bu ikisini birbirinden ayırmak zordur
TÜBERKÜLOZ HASTALIĞI NEDİR?
Vücudumuza giren tüberküloz mikropları çeşitli nedenlerle aktifleşip çoğalmaya başlarlarsa tüberküloz hastalığı ortaya çıkar. Tüberküloz hastalığı tedavi edilmezse tuttuğu organda tahribat yapar ve sonunda ölüme yol açabilir.
Tüberküloz infeksiyonu olanların ne kadarı tüberküloz hastası olur ?
Tüberküloz mikrobu alıp infekte olanların yaklaşık yüzde onu yaşamlarının herhangi bir döneminde tüberküloz hastalığına yakalanırlar.
Tüberküloz infeksiyonu olanlardan kimler daha çok hastalanma riskine sahiptir ?
Tüberküloz mikropların vücuda girdikten sonra hastalık yapma süresi ve şansı kişiden kişiye değişir. Küçük çocuklar ve vücut direnci düşük olanlar en çok hastalanma şansı olan kişilerdir. Hastalık mikrobu aldıktan hemen sonra oluşabileceği gibi on yıllarca sonra da ortaya çıkabilir.
AIDS hastalığı vücut direncini en çok kıran hastalık olduğu için bu kişilerde tüberküloz hastalığı çok sıktır. Bunun dışında , şeker hastalığı, müzmin böbrek hastalıkları , bazı kanserler, silikozis (mesleki toz hastalığı ), uzun süre kortizon ve benzeri ilaç kullananlar , ilaç ve alkol bağımlılığı olanlar ve sigara tüberküloz hastalığına yakalanma şansını artırır
TÜBERKÜLOZ TEŞHİSİ (TANISI) NASIL KONULUR?
Tüberküloz hastalığının belirtileri nelerdir ?
Belirtiler genellikle hafif başlar ve yavaş yavaş ilerler. Bu nedenle, birçok hasta doktora başvurmakta gecikir. Bazıları da özellikle öksürük şikayetini sigara ya da başka bir nedene bağlar ve doktora başvurmaz. Bu durum yanlış teşhis ve yanlış tedavilere yol açabilir.
Tüberküloz hastalığının tanısında akciğer filminin önemi nedir ?
Şüpheli kişide hastalık belirtileri varsa hemen akciğer filmi çekilmelidir. Akciğer filmindeki bazı görüntüler tüberkülozdan şüphelenmemize neden olur. Fakat bu görüntüler başka hastalıklarda da olabileceğinden sadece akciğer filmi ile kesin tanı konulamaz.
Akciğer tüberkülozunda kesin tanı nasıl konulur ?
Akciğer tüberkülozunun kesin tanısı balgam incelemesi ile konulur. Doğru tanı için, balgamda verem mikrobunun gösterilmesi önemlidir. Bunun için mikroskobik muayene ve kültür testi yapılmalıdır.
Tüberkülin (PPD) testinin tanıda değeri nedir ?
PPD testi pozitif ise kişinin tüberküloz basili ile karşılaştığını anlarız. BCG aşısı sonrası da PPD pozitf olur. Herkese BCG aşısının yapıldığı ve infeksiyonun çok yaygın olduğu Türkiye gibi ülkelerde erişkinlerde PPD testinin tanıda yararı çok sınırlıdır. Çocuklarda ise PPD testi tüberküloz tanısında değerlidir.
TÜBERKÜLOZ NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Bu gün tüberküloz hastalığının tedavisi için etkili, yan etkisi az ve ucuz 5 tane ana ilaca sahibiz. Bu ilaçlar ülkemizde Verem Savaşı Dispanserleri tarafından hastalara ücretsiz olarak verilmektedir . Tüberküloz hastalığının başarıl tedavisi için tedavinin başlangıcında dört ilaç birden kullanılmalıdır.
Tüberküloz tedavisinde kullanılan ana ilaçlar nelerdir ?
Tüberküloz tedavisinin süresi ne kadardır ?
Tüberküloz tedavisi başladıktan kısa bir süre sonra hastalık belirtileri azalıp kaybolabilir. Fakat hastalığın kesin tedavisi ve tekrarlaması için tedavi süresi en az 6 ay olmalıdır. Bu süre gerekli durumlarda daha uzatılabilir.(8-12 ay)
Tüberküloz hastalığının tedavisinde en önemli olan nedir ?
İlaçların her gün düzenli olarak ve yeterli süre kullanılması tedavide en önemli olan kuraldır. İlaçların düzensiz ve/veya yetersiz süre kullanımı tedavisi çok zor dirençli tüberküloza yol açar.
Doğrudan gözetimli tedavi sistemi (DOTS) nedir ?
Tüberküloz tedavisinde ilaçların düzenli ve yeterli süre kullanımı o kadar önemlidir ki bunun sağlanması için Dünya Sağlık Örgütü her hastanın bütün tedavi boyunca ilaçlarının eğitimli bir kişinin gözetiminde içirilmesini önermektedir. DOTS bu verem savaş sisteminin uluslararası adıdır( Directly observed therapy -short course) “Doğrudan gözetim altında kısa süreli tedavi”.
İlaç dışında tedavide önemli olan nedir ?
İstirahat, beslenme, ve hava değişimi gibi unsurların tüberküloz tedavisinde çok önemli yeri olmadığı gösterilmiştir. Verem ilaçları bulunmadan önce bu konulara çok önem verilmekteydi. Ağır işlerde çalışanların hastalıklarının durumuna göre bir müddet istirahat etmeleri gereklidir.
Koruyucu tedavi nedir, kimlere uygulanır ?
Tüberkülozda koruyucu tedavi infeksiyona yeni yakalanmış fakat henüz hasta olmamış kişilerin hastalanmasını önlemek için yapılır. En çok kullanıldığı kişiler 15 yaş altında olup evinde mikrop saçan bir kişi bulunan çocuklardır. Bu tedavi 6-12 ay süreyle İsoniazid adlı ilaçla yapılır.
Tüberkülozlu hastaların tedavileri hastanede mi yapılmalıdır ?
Hastaların bulaştırıcılıkları kalmayıncaya kadar hastanede kalmaları daha doğrudur. Fakat ağır hastalar dışında tedavi ayaktan da yapılabilir. Önemli olan ilaçların düzenli kullanılmasıdır. Tedavinin başlangıç döneminde (ilk iki ay) ilaçların gözetimli olarak düzenli kullanılması sağlanırsa tedaviye ayaktan da başlanabilir.
Tüberkülozlu hastaların tedavileri nerede takip edilmelidir ?
Tüberkülozlu hastaların tedavilerinin en iyi takip edileceği yer Verem Savaşı Dispanserleri ‘dir. Göğüs Hastalıkları Klinikleri ve Göğüs Hastalıkları uzmanları da hastaları takip edebilir. Fakat hastanın yakın takibi , yakınlarının taranması , ilaçların ücretsiz ve düzenli sağlanması açısından Verem Savaşı Dispanserleri devrede olmalıdır. Zaten bütün tüberküloz hastaların İl Sağlık Müdürlüğü aracılığı ile hastanın oturduğu bölgedeki Verem savaşı Dispanserlerine bildirimi yasa ile zorunlu kılınmıştır.
TÜBERKÜLOZLU HASTA YAKINLARI NE YAPMALIDIR ?
Tüberkülozlu hastalarla aynı evde oturan yakınları ve yakın arkadaşları mutlaka verem savaşı dispanserlerine başvurmalıdır.
Hasta yakınları 3 ay aralıklarla en az üç kere kontrol edilmelidirler. Bu kontrolde akciğer grafisi çekilir ve PPD testi yapılır. Gereken kişilere koruyucu ilaç tedavisi verilir.
DİRENÇLİ TÜBERKÜLOZ NEDİR?
Tüberküloz hastaları eğer eksik ve yanlış ilaçlarlarla, düzensiz ve/veya yetersiz süre tedavi görürlerse tüberküloz mikropları ilaçlara direnç kazanır. Artık ilaçlar mikropları öldüremez hale gelir. Bu hastalara dirençli tüberküloz diyoruz. Bu durum hastanın ilaç almasına rağmen bir türlü iyileşmemesi, mikrop çıkarmaya devam etmesi ve laboratuvar testi ile anlaşılabilir.
Dirençli tüberküloz hastaları iyileşebilir mi ?
İlaca dirençli tüberküloz hastaları da tedavi edilebilir ve tamamen iyileşebilirler. Fakat bu tedavi çok daha uzun süreli, pahalıdır. Kullanılan ilaçların yan etkileri diğer ilaçlardan daha fazladır. Hastaların bazılarında ameliyat gerekmektedir.
Dirençli tüberküloz hastalarının tedavisi nerede yapılmalıdır ?
Bu hastaların tedavileri bu konuda uzmanlaşmış hekimlerin bulunduğu, hastaların uzun süreli olarak yatabileceği büyük göğüs hastanelerinde yapılmalıdır. Hastaneden çıktıktan sonra hastaların ilaçları eğitilmiş bir kişinin gözetiminde içmesi gereklidir.
BCG AŞISI NEDİR ? NE ZAMAN YAPILMALIDIR ?
BCG tüberkülozdan korunabilmek için kullanılan aşıdır. Özellikle çocukları menenjit tüberküloz , milier tüberküloz gibi durumlardan korur.
Ülkemizde doğumdan sonra 2. Ayda ve 7. Yaşta olmak üzere iki defa yapılmaktdır.
DÜNYADA TÜBERKÜLOZ NE DURUMDADIR?
Tüberküloz bugün dünyada en çok ölüme yol açan bulaşıcı hastalıktır. Hastalık dünyanın bütün ülkelerinde görülmektedir. Yılda 8,4 milyon insan bu hastalığa yakalanırken 2 milyonu ölmektedir. Dünyadaki bütün hastalıkların yüzde 2,5’unu ve önlenebilir ölümlerin yüzde 26’sını oluşturmaktadır. Tablo 1 de dünya da tüberküloz infeksiyonu ,hastalığı ve tüberküloza bağlı ölüm rakamları görülmekte.
YIL | 1995 | 2000 | 2005 |
İNFEKTE KİŞİ SAYISI | 1.900 | 2.076 | 2.200 |
HASTA KİŞİ SAYISI | |||
Bulaştırıcı olanlar Diğer hastalar Toplam |
8 12 20 |
9.3 13.9 23.2 |
11.2 16.8 28.0 |
TÜBERKÜLOZDAN ÖLÜM | 3.0 | 3.5 | ? |
Tablo 1. Şimdi ve gelecekte dünyada tüberküloz (milyon) (Dünya Sağlık Örgütü Verileri) |
Tüberküloz hastalığının ve tüberkülozdan ölümlerin çok büyük çoğunluğu az ve orta gelişmiş ülkelerde görülmektedir. Dünyada tüberküloz en çok Güney-Doğu Asya ve Sahra Güneyi Afrika’da bulunmaktadır. Her yıl Hindistan’da 1,8 milyon, Çin’de 1,3 milyon, Endonezya’da 590 bin, Nijerya’da 327 bin, Bangladeş’te 306 bin yeni hasta ortaya çıkmaktadır. Toplam 22 ülkede, dünyadaki tüberküloz hastalarının yüzde 80’i bulunmaktadır
TÜRKİYE’DE TÜBERKÜLOZUN DURUMU NEDİR?
Ülkemizde tüberküloz infeksiyonu halen çok yaygındır. Yaklaşık olarak 20 milyon insanımız tüberküloz mikrobu ile infekte durumdadır. Bunların % 10’unun yaşamları içinde tüberküloz hastası olacağı düşünülürse sorunun ülkemiz için hala ciddi boyutlarda olduğu anlaşılır.
Türkiye tüberküloz hastalığının orta derecede yaygın olduğu ülkeler arasındadır. T.C Sağlık Bakanlığı verilerine göre her yıl yaklaşık 100.000 kişiden 30′ unda tüberküloz hastalığı ortaya çıkmaktadır. Yani yılda resmi kayıtlara göre 20.000 civarında yeni tüberküloz hastası tespit edilmektedir. Fakat bu rakamlar sadece Verem Savaşı Dispanserlerine kayıtlı hastaları içerdiği için gerçek rakamın bunun üzerinde olduğu tahmin edilmektedir.
Ülkemizdeki önemli bir sorun da dirençli tüberkülozlu hasta sayılarındaki artış dır. Türkiye de ki dirençli tüberkülozlu hasta sayısı tam bilinmemekle birlikte ülkemiz Dünya Sağlık Örgütü tarafından bu tehlikeli hastalık şeklinin alarm verdiği ülkeler arasında sayılmaktadır.
Ülkemizde tüberküloz hastalığı, bu yüzyılın ilk yarısında çok büyük bir salgın idi ve tüberküloz bir numaralı ölüm nedeni idi. 1940’lı yıllarda her yıl bin kişiden 2-3’ünü öldürüyordu. Şimdi ilaç tedavileri yolu ile tüberkülozdan ölümler çok azalmıştır.
Toplum genelinde antibiyotik kullanımının en sık nedenlerinden birisi olan üst solunu yolları enfeksiyonlarının büyük bir kısmı viral enfeksiyonlara bağlıdır. Bu hastalıklar genellikle kendi kendini sınırlayan ve doktorun tavsiye ettiği ilaçsız tedaviye hastanın uyunç göstermesi durumunda herhangi bir komplikasyona neden olmaksızın 7-10 süre içinde tam iyileşme sağlanan bir klinik tabloya neden olurlar. Virüslerin neden olduğu enfeksiyon hastalıklarının tedavisi için antibiyotik kullanımı hastalığın iyileşme sürecini hızlandırmayacağı gibi hastada antibiyotiklere dirençli bakterilerin seçilmesine ve daha sonra bu bakterilerin, hastada veya hastayla temas eden başka insanlarda antibiyotiğe dirençli bakteriyel enfeksiyon hastalıklarının gelişmesine yol açmasına, neden olabilir.
Viral enfeksiyonların neden olduğu hastalık tablosu klinik olarak bakteriyel enfeksiyon hastalıklarına büyük ölçüde benzerlik gösterdiği için bu tanının sadece hekim tarafından konulması önemlidir. Hekimlerin de bakteriyel enfeksiyon tanısı koyarken ulusal ve uluslarası tanı ve tedavi rehberlerine uyum göstermeleri gerekmektedir.
Hastalık etkenin bakteriler olduğuna karar verilmesi durumunda da, ilaçlı tedavinin tek tedavi olmadığı göz önünde bulundurulmalı ve ilaçsız tedaviye gereken özen gösterilmelidir. Bazı bakteriyel enfeksiyonların da kendilerine sınırlayan hastalık tablolarına neden olduğu ve dikkatli izlem ve değerlendirmeyle sadece ilaçsız tedaviyle tedavi edilebilecekleri unutulmamalıdır.
Hastaya antibiyotik tedavisi reçetelenmesi durumunda, bu tedavinin uygun ve yeterli olması, hastanın tedaviyi anladığından emin olunması, hastanın tedaviye uyumunun ve tedavinin etkililiğinin değerlendirilmesi gerekmektedi
Adalar Toplum Sağlığı Merkezi