Heybeliada Çam Limanı’nda organize talan

Heybeliada Çam Limanı’nda organize talan
Yayınlama: 02.02.2016
Düzenleme: 21.08.2017 10:08
A+
A-

Heybeliada Çamlimanı'nda organize talan-resim

Heybeliada Çam Limanı’nda organize talan

Heybeliada Çamlimanı’nda, 33 yıl önce başlatılan ve hiç bıkmadan yapılmaya çalışılan Sanko şirketinin bir kuruluşu olan Temko şirketi tarafından inşa edilen villalar inşaatındaki yolsuzluklar göz göre göre adeta Adalılara, kanun ve hukuka meydan okur şekilde devam ediyor.

Yolsuzlukları örtmek de sınır tanımayan, bilhassa adaya bu işler için Adalar Belediye Başkanı Atilla Aytaç tarafından özel getirilen, geldiği yerde rüşvet almak suçu iddiası  ile yargılanan Adalar Belediye Başkan Yardımcısı Yaşar Kıroğlu tarafından adeta  organize bir çete gibi çalışan bu oluşum kanunsuzlukta sınır tanımıyor. Villalar inşaatındaki yolsuzlukları 400 Bin Tl  bağış alarak görmezden gelen, kanun gereği Adalar Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunması gerekirken parayı alıp suç duyurusunda bulunmayan, gazetenizin yolsuzluğu ortaya çıkaracağını anlayınca bu villaların müdüresi ile 3 gün kapalı kapılar arkasında pazarlığa giren ve içinde Heybeliadalı meclis üyesinin de bulunduğu encümenden  komik bir ceza ile adeta firmanın avukatlığına soyunan bu oluşum bize göre «çete» artık yolun sonuna geldi.

Başlıksız-2

Söylecek tek lafımız T.C hiçbir holding,hiçbir top ona girmiş Lucuen Arkas gibi Türkiye zengini,hiç bir bir CEO,hiçbir zengin zümreden birisi   kanunlardan üstün değildir ve ayrıcalığı da  olamaz.

SAHİL YAĞMASINA, İMAR YOLSUZLUĞUNA  SANKO İLE TAM GAZ DEVAM!

Ama maalesef Adalar’da bu böyle olmuyor. Olmadığını da üzülerek şahit oluyoruz. Peki nedir bu ayrıcalık, nedir bu zenginlerin sosyal konumlarına, mallarına, şatafatlarına, gösterişlerine, paralarına düşkünlük, nedir bu zenginliğe karşı göz payı şeklinde gelişen kanunları uygulayıcılarının  acizliği.

Bu kadar mı kolaydır kanunları tatbik edicilerinin, ilçesinde yaşayanlarının haklarını savunmak, gelecek nesillere daha güzel bir miras bırakmak için başımıza getirdiklerimizin bizleri satması ! İşte tüm bu sorularımıza cevap ararken sizlerle beraber gazeteniz adı büyük yaptığı illegal  işle gözümüzde küçücük olan bir holdingin yasa dışı işlerine şahit olduk yine adalarımızda.

Evet Sanko Holdinge bağlı Temko İthalat İhracat ve Pazarlama A.Ş  firmasının Heybeliada daki sözde turizm  amaçlı gazino adı altındaki ruhsat ile 3 adet villanın yapımıdır bahse konu  skandalımızın adı.

Lafı fazla uzatmadan elimizdeki belgelerin Bilirkişi marifeti ile incelenmesine geçelim.

BİLİRKİŞİ RAPORUDUR

26 pafta, 106 ada, 5 parsel ile tarafımıza verilen belgelerin incelenmesi neticesinde 1983 yılından önce yapılmaya başlanan söz konusu mahaldeki inşaat o yıllarda yürürlükteki 6785 S. İmar Kanunu’na ve  Kıyı Kanunu yönünden incelenirse ; Türkiye’de deniz, göl ve akarsu kıyıları ile bu yerlerin etkisinde olan ve devamı niteliğinde bulunan sahil şeritlerinde planlama ve yapılaşmaya ilişkin ilk yasal düzenleme, 11.7.1972 tarih ve 1605 sayılı kanunla 6785 sayılı İmar Kanunu’na eklenen 7-8. maddelerle olmuş ve bu şekilde kıyı alanları da imar düzenine dahil edilmiştir.

Söz konusu kanun ve ilgili maddelerle sahil şeridi şu şekilde tanımlanmıştır

[1].

Sahil şeridi genişliği;

  • İmar planının kapsadığı yerlerde, plandakinden az olmamak üzere en az 10mt
  • İmar planı olmayan köy ve kasabaların meskun alanlarında en az 30mt
  • Diğer yerlerde en az 100 m. olarak tanımlanmıştır.

Başlıksız-1

Kıyı kanunu açısından incelendiğinde ruhsat tarihi itibarı ile Adalar İlçesi’nde Uygulamaya Esas İmar Planları bulunmamaktadır. Adalar İlçesi’nde o yıllardaki Kıyı Kanunu uygulamalarına göre Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Kurulunun 14955/14/51983 tarihli kararındaki sahil genişliğinin 10 mt olarak izin verilmesi çok  yanlış bir karar olmuştur. Verilmesi gereken izindeki sahil genişliğinin K.K.Ç’den itibaren mesafesi 100 mt olmalıydı. Çünkü, Adalar 1984’te birinci derecede SİT alanı ilan edildi ancak imar planı hazırlanmadı. 2015 yılında hazırlanan Uygulamaya Esas İmar Planı hala da tasdik aşamasında olduğu biliniyor. Dolayısı ile Kıyı kanunu açısından K.K.Ç den itibaren en 10 mt uygulaması o günün geçerli olan  yasalarına aykırı bir karar olmuştur. Ancak bu kararın doğru olduğu farzedilse dahi sahil şeridini bırakın kıyı içerisinde kalacak şekilde beton yollar, rıhtım ve iskele yapıldığı, 10 mt’lik sahil şeridinin içinde de havuzun ve yapılan binaların kaldığı  fotoğraflar ile sabittir. Kıyı Çizgisi (K.Ç) ile Kıyı Kenar Çizgisi arasında kalan alan Kıyı şeridini , Kıyı Kenar Çizgisi (K.K.Ç) İle 3621 S.K’nunda belirtilen mesafeler arasında kalan alanda sahil şeridi olmaktadır. Bu iki kısım bu binalar yapılırken göz ardı edilmiş sanki 10 mt sahil şeridi Kıyı Çizgisinden itibaren olması gerekiyormuş gibi uygulama yapıldığı fotoğraflardan gözükmektedir.  26 pafta, 106 ada, 5 parselde yapılan uygulamalar sahil şeridini, kıyı çizgisinden (suyun kıyı ile temas ettiği noktaların oluşturduğu çizgi) itibaren 10mt olarak değerlendirilmesinden dolayı bu alan içinde yapılan  inşaat imalatın  kıyı kanunu açısından kabul edilir makul bir açıklaması yoktur.

Halbuki fotoğraflardan anlaşıldığı üzere Kıyı Kenar Çizgisi (K.K.Ç)  Kıyı Çizgisinden (K.Ç) en az 15-20 mt mesafede bulunduğu gözükmektedir. Sahil şeridi de bu mesafeden sonra 10 mt olduğu kabul edilse dahi 30 mt mesafeye ulaşmaktadır ki yapılan 3 adet binanın dahi bu sahil alanı içinde kaldığı anlaşılmaktadır.

Bu şekli ile Gayrimenkul Eski Eserler Ve Anıtlar Kurulunun  3621 S.K aykırı almış olduğu karardaki, sahil şeridinin 10 mt olması haline dahi uyulmadığı açıktır. Taşınmaz Kültür Tabiat Varlıkları İstanbul Bölge Kurulunun 9/3/1984 tarihli 283 kararında Gayrimenkul Eski Eserler Ve Anıtlar Kurulunun 14955/14/51983 tarihli kararını katılınmadığını dolayısı ile bu parsel emsal gösterilerek diğer bitişik parsellerde olabilecek yapılaşma taleplerinin uygun görülmeyeceğini anılan parselde başlanan inşaatın 14955 sayılı karara esas olan projeye aykırı bölümlerinin kaldırılmasına karar vermiş ve  deniz kıyısında yapılacak tesis adı altındaki inşaatlara onaylarının olmadığının kararını almış oldukları görülmüştür. Bu bağlamda yapılan inşaatların en başta 3621 S.K ihlal edildiği tartışılmazdır. İlçe Belediyesinin de 3621 S.K  aykırı duruma müdahalesinin olmadığı, görevlerinin Kamu adına üzerlerine yüklenmiş olan görevlerini yerine getirmedikleri anlaşılmaktadır. Adalar Belediye olmadan önce başlanan bu inşaatın daha yeni (2015 yılında) bittiği dosyasından anlaşılmaktadır. Yapılan inşaai faaliyetin parsele ait  K.K.Ç kaybedilecek şekilde çalışma içerisinde olduğu ve yine dosyasında Adalar Belediyesi’nce herhangi bir tutanak tutulmadığı, cezai işlem yapılmadığı, encümen İPÇ ve yıkım kararının olmadığı görülmüştür.

Başlıksız-2

Yine 6785 S. İmar Kanunu yönünden incelendiğinde 11/2/1983 tarihinde 9 cilt, 31 sayfa İstanbul Belediyesi, Adalar Belediyesi Şube Müdürlüğü’nce 982/971 sayılı ruhsatname yeni yapı iş yeri inşaatı olarak ruhsat verildiği, temel ruhsatiyenin  verildiği görülmektedir. Yine aynı kanunun 10. Maddesine göre de yapıya verilen ruhsat tarihinden itibaren yapının 4 yıl içerisinde bitirilmesinin gerektiğini bitirilmediği takdirde alınan ruhsatiyenin hükümsüz kaldığı  tekrar ruhsatiye alınması gerektiğini de şart koşmuştur. Kanunun bu maddesi yönünden de alınan ruhsatiyenin süresi içerisinde yenilenmediği dosyasından gözükmektedir.

Adalar Tapu Müdürlüğü’nden alınan taşınmaz bilgilerinde taşınmaz şerh/beyan/irtifak kısmındaki açıklamalar kısmında ana taşınmazın niteliği olarak Kargir Gazino ve Tarla olarak gözükürken, Çam Limanı Turistik Tesisleri Tasdikli Projesinin 01/09/1987 tarih ve 86/144 sayılı İmar Af İskanı Kullanılış Maksadına aykırılığı nedeni ile iptal edildiğini yazının dosyasında bulunduğunu belirtmektedir. He ne kadar bilirkişiliğimize verilen dosyada İmar Af İskanı ile belge  bulunmasa da  taşınmaz bilgileri belgesinde söz konusu belgenin varlığı ve iptal edildiğinin işlendiği görülmektedir.

Ayrıca söz konusu af ilanını içeren İmar ve gecekondu mevzuatına aykırı yapılara uygulanacak bazı işlemler ve 6785 sayılı İmar Kanunu’nun bir maddesi değiştirilmesi hakkında kanun (1) (2), Kanun Numarası: 2981, Kabul Tarihi: 24/2/1984

Madde 14 – Aşağıdaki durumlara uyan yapılar bu Kanun hükümlerinden yararlanamazlar:

  1. c) 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu uyarınca ilan edilmiş bulunan “Turizm Alanlarında” ve “Turizm Merkezlerinde” imar mevzuatına aykırı inşa edilmiş veya inşaası devam eden ancak bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten

itibaren bir yıl içerisinde yürürlükteki çeşitli ölçekli imar planlarıyla getirilmiş bulunan kararlara uygun hale getirilmeyen yapılar,

  1. f) (Değişik : 22/5/1986 – 3290/7 md.) 10 Kasım 1985 tarihinden sonra yapılan gecekondular ile inşaasına başlanan 1 Ekim 1983 tarihinden sonra inşasına başlanan imar mevzuatına, ruhsat ve eklerine aykırı yapılar,
  2. i) Kıyı tanımına giren yerlerde gerçek kişilere veya hukuk tüzel kişilerine ait yapılar.

Madde 24 – Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç üç ay içinde kanunun uygulanması ile ilgili yönetmelik ile tesis edilecek fonların harcama esaslarını düzenleyen yönetmelik ve uygulama ile ilgili diğer yönetmelikler Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca hazırlanır ve uygulanır. Ayrıca bu Kanunda geçen terimler, Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca düzenlenecek ilgili yönetmeliklerde tanımlanır.

Geçici Madde 2 –

  1. d) (Değişik : 18/5/1987 – 3366/8 md.) Belediye ve mücavir alan sınırları dışında 6785 sayılı İmar Kanununun Ek 8 inci maddesi gereğince çıkarılan Yönetmeliğin 1.03. maddesi kapsamı dışında kalan köy ve mezralar ve dağınık yerleşik

alanlarda sanayi, depolama, turistik ve tarımsal yapılar dışında kalan imar mevzuatına aykırı yapılar, Kıyıda kalan alanlar bu hükmün dışındadır.

Aslında söz konusu parselin imar affına girmesi ilgili kanunun Md.14-i fıkrası ve Md. 24. –geçici Md.-2/d fıkrası “Kıyıda kalan alanlar bu hükmün dışındadır” gereği mümkünde değildir.  Yinede İmar Affı müracaatı yapılmış kabul edildiği ancak yinede bu affa aykırı hareket edilmesi nedeni ile yapılan affında iptal edildiği anlaşılmaktadır. Hal böyleyken dahi İmar Affı iptal edilmiş ama  tamamı ile ruhsat eklerine aykırı olan yapı durumundaki parseldeki tesis için 6785 S.K’nun Md .6-7.-8.-20.-22.-23. İşletilmemiştir. O dönemlere ait herhangi cezai işlem yapılmadığı gibi 2015 senesinde bitirilen söz konusu parseldeki tesis için 3194 S.K göre de yine herhangi cezai bir işlem yapılmadığı görülmektedir. İmara aykırı kısımlarlar fotoğraflarda net belli olmasına rağmen içinde Adalar Belediyesi’nce herhangi bir tutanak tutulmadığı, cezai işlem yapılmadığı, encümen İPÇ, yıkım kararı ve  Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunun olmadığı görülmüştür. Bunun kabul edilir bir açıklaması da ilgili yasalara göre yoktur.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Gayrimenkul Eski Eserler Ve Anıtlar Yüksek kurulunun 14955/14/5/1983 tarihli kararına göre anılan parseldeki yapılaşmanın taban alanının parsel yüzölçümünün %10 dan fazla olamayacağına, 2 kat ile H:6,50 irtifayı geçemeyeceğine (Adaların 1. sit alanı ilan edilmesi ve Uygulamaya Esas İmar planlarının olmayışı nedeni ile verdikleri imar durum izni de parsel sahibi lehine haksız kazanç/sebepsiz zenginleşme sağlayacak ancak kamu aleyhi yönünde bir karar  olmuştur) ,Kıyı Kenar Çizgisinden itibaren 10 mt içinde inşaat yapılmasına müsaade edilmediği cihetle ,sahilden kamu yararı kullanım amacıyla hiçbir kullanım biçimi getirilemeyeceğine, bu esaslar çerçevesinde projenin uygulanabileceğine karar verildiği görülmüştür. Yapılan uygulama ne kadar turistik tesis yapılıyor olsa da parselde 3 adet bina yapılmasına müsaade edecek bir kanun maddesi de bulunmamaktadır. İnşaatın başladığı günden bittiği 2015 yılına kadar arada geçen zaman içindeki inşai uygulamaları ve Adalar Belediyesi’nin belediye olmadan ve olduktan sonraki mıntıka mühendislerinin ve teknik kadrosunun (İmar md, Başkan ve Teknik Başkan Yrd.) söz konusu parseldeki yürürlükteki yasalara aykırı uygulamalara göz yumdukları anlaşılmaktadır.

 Sonuç olarak yürürlükteki İmar kanunun 7 ve 8 .Md’lerine ilişkin yönetmeliğin 1.06 Md. ”Kıyı herkesin mutlak bir eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık bulunduğundan üzerinde hiçbir yapı yapılamaz. Ancak kıyının kamu yararına kullanımını sağlamayı kolaylaştırmak yada kıyıyı korumak amacına yönelik kamu yararlı yapı ve tesisler bu hükmün dışındadır. Bu yapılar hiçbir biçimde bu maddenin amacı dışında kullanılamaz demek suretiyle denizden doldurulacak sahaları ihtiva edecek şekilde kıyıların düzenlenmesi ve yararlanma şekli belirlenmiştir.” Kanunun bu maddesine rağmen Danıştay 6. Dairesi’nin içtihatlarına göre İmar Ve İskan Bakanlığı’nca onaylı bir plana dayalı olmadıktan sonra kıyılarda umumun istifadesine açık yapı dahi yapılamaz kararları alınmıştır. Yürürlükteki İmar kanunun 7 ve 8 .Md’lerine ilişkin yönetmeliğin 1.05 Md.’nin d bendinde  ise “ Toplumun Yararlanmasına Ayrılan Yapı Tarifi : Yetkililerce saptanmış yada onanmış kural ve ücret tarifelerine uygun biçimde Kamu görevlilerinin denetimi altında getirdiği kullanımdan belirli kişilere ve topluluklara ayrıcalık kullanım tekeli tanımaksızın yararlanmak isteyen herkese eşit ve serbest olarak açık bulundurulan ve konut dokunulmazlığı olmayan yapılardır” tanımlaması yapılmıştır. Dolayısıyla deniz, göl ve nehirler devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğu cihet ile bunların tamamlayıcı parçası ve uzantısı olan kıyılarda bir ayrıcalık ve tekel söz konusu olmaksızın herkesin ücret ödemeksizin mutlak olarak eşitlik ve serbestlik ile yararlanmasına açık alanlardır diye tarif edilmiştir. Anayasamızın sosyal ve iktisadi haklar bölümünün mülkiyet hakkı ile ilgili ana ilkeleri de göz önünde tutularak kanun koyucu her şeyden evvel kamu yararı olan yerlerin İmar ve İskan Bakanlığı’nca tespitinin gerektiği direktifini koymuş ve sonrada bu alanlarda bina yapılamayacağı hükmünü getirmiştir. Kanun koyucunun Kıyı ve sahillerdeki hükümleri belli olup Kıyı Kanunu ve Uygulama Yönetmeliği’ne göre 26 pafta, 106 ada, 5 parselde gazino, otel yapılmak istenen mimari projenin Gayrimenkul Eski Eserler Ve Anıtlar Kurulunun 14955/14/51983 tarihli kararına göre uygun olduğuna dair ilişkin işlemde hukuka ve yürürlükteki ilgili Kanunlara uyarlılığı bulunmamaktadır. İmar ve Kıyı Kanunu’nun hukuka uyarlılık şartları belli olup Anıtlar Kurulu’nun verdiği karar yanlış olmuştur. Yanlışa yanlışla devam edilmiş olup alınan imar affı da ihlal edilmiş ancak yine de belediyenin ciddi bir inşai faaliyeti durdurucu ve kanunlar ile kendilerine verilen yetkileri kullanmadıkları dolayısı ile oluşan suça iştirak içinde oldukları görülmüştür. Belediyenin kıyı ve sahillere el atmanın engellemesini yapmış olması sadece bu parsel bazında değil bu parsele bitişik ve ilçesinde bulunan tüm İmar Adaları bazında Kıyı Kenar Çizgisi (K.K.Ç) ihlallerini kontrol etmek ve yapılan ihlalleri önlemek kamu adına yapmak zorundadır. Bu tespitleri yapıp kanunlar ile kendileri üzerlerinde olan yetkileri kullanmadıkları takdirde en basit tabir ile “Görevi İhmal” den suçlanabileceklerini göz ardı etmemeleri gerekmektedir. Ayrıca, kıyılara komşu olan tüm İmar Adalarını Kıyı Kenar Çizgisi (K.K.Ç) yönünden   incelendikten sonra taşınmazın tamamının kara tarafında kalıp kalmadığının tespitinin yapılması, kıyı ve sahil ile bir ilişkisinin olup olmadığının anlaşılması, K.K.Ç  ve sahil şeridi içinde kalan tapu kayıtlarının, sicil kayıtlarının, yapı ruhsatının, yapı kullanma izin belgesinin iptal edilmesi, K.K.Ç  ve sahil şeridinde kalan taşınmazın yıkımı ve tapu iptali davalarının açılması, taşınmazın sicil kaydının tapudan terkini için gerekli davaların hazine ile müştereken takibi ve açılmasının sağlanmasını yapması gerekmektedir. Anaya Mahkemesi kararı:

Esas Sayısı    : 2008/26Anayasa Mahkemesi Başkanlığından

Karar Sayısı  : 2008/147

Karar Günü  : 24.9.2008 ilgili kararı bu konu hakkında benzer/değişik  itirazlara  imkan vermemektedir.

Şükrü Abanoz

Bir Yorum Yazın

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.