Büyükada’da Adalar Belediyesi tarafından işletilen Aya Nikola Halk Plajı’nın geçmişi, ciddi iddialar ve trajik olaylarla dolu. Bir zamanlar moloz döküm sahası olan ve hemen üst tarafı zehirle itlaf edilmiş atların gömüldüğü bir mezarlık olan plaj, bugün hem fiziki hem de kimyasal tehlike iddialarıyla gündemde. Plajda geçmişte yaşanan ve iki gencin hayatına mal olan ölümler, bölgenin güvenliğiyle ilgili endişeleri yeniden alevlendiriyor.
Büyükada’nın en bilinen noktalarından Aya Nikola’da bulunan halk plajının zemini, iddialara göre büyük bir skandalı barındırıyor. Yıllar önce sahilin, kaçak dökülen inşaat atıkları ve molozlarla doldurulduğu belirtiliyor. Beton ve kolon kırıklarının arasındaki inşaat demirleri, cam parçaları ve diğer kesici atıklar, deniz tabanında adeta birer tuzak oluşturuyor.
Dalga hareketleriyle kumun altından gün yüzüne çıkan bu tehlikeli materyaller, plajı kullanan vatandaşlar için ciddi bir risk taşıyor. Geçmişte plajda boğularak hayatını kaybeden gençlerin, denize atladıklarında bu demir veya beton parçalarına çarparak bilinçlerini kaybetmiş olabileceği ihtimali, acı olayın vahametini daha da artırıyor. Bu durum, 3621 sayılı Kıyı Kanunu’na açıkça aykırılık teşkil ederken, plajın bu şekilde halkın kullanımına açılması “kamu yararı” ilkesiyle çelişiyor.
Adalar Belediyesi’nin asli görevleri arasında, sorumluluğundaki plajlarda cankurtaran bulundurmak, güvenlik kuleleri inşa etmek ve denetimleri sağlamak yer alıyor. Ancak Aya Nikola Plajı’nda geçmişte yaşanan can kayıpları, bu görevlerin yerine getirilmediğinin en acı kanıtı oldu. Cankurtaran ve gerekli güvenlik önlemlerinin eksikliği nedeniyle hayatını kaybeden iki gencin ardından dönemin yöneticileri hakkında davalar açılmış ve cezalar verilmişti.
Uzmanlar, belediyenin Kıyı Kanunu’nun uygulayıcısı olarak yasaları ilk önce kendisinin uygulaması gerektiğini, inşaat atıklarıyla doldurulan bir alanı plaj olarak işletmesinin kabul edilemez olduğunu vurguluyor.
Plajla ilgili endişeler sadece fiziki tehlikelerle sınırlı değil. Plajın hemen üst kısmındaki ormanlık alan, yaklaşık 30 yıl boyunca Ruam hastalığına yakalanan atların itlaf edildiği bir merkezdi. 2009 yılına kadar bu itlaflarda Striknin (Strychnine) adı verilen, dünyanın en tehlikeli zehirlerinden biri olarak bilinen ve doğada yok olma süresi 400 yılı bulan bir madde kullanıldı.
İddialara göre, yüzlerce atın bu zehirle itlaf edilip gömüldüğü bölgedeki toprak, ölümcül Striknin maddesiyle kirlendi. En şok edici iddia ise, dönemin belediye başkanı Mustafa Farsakoğlu zamanında, tüm uyarılara rağmen bu zehirli toprağın plajın dolgusunda kullanıldığı yönünde. Yağmur sularının da bu zehirli toprağı yıllardır plaja taşıdığı öne sürülüyor.
Cevap Bekleyen Sorular
Bu korkunç iddialar, kamuoyu vicdanında derin yaralar açarken, yetkililerin acilen cevaplaması gereken soruları da beraberinde getiriyor:
Adalar Belediyesi Halk Plajı’nın toprağında Striknin var mı?
Bu zehirli olduğu iddia edilen toprakta güneşlenen, oynayan insanlar ve özellikle çocuklar için hayati bir risk söz konusu mu?
Bölgeden alınan toprak numuneleriyle bugüne kadar herhangi bir kimyasal analiz yapıldı mı? Yapıldıysa sonuçları ne oldu?
Geçmişte bölgedeki meyve ağacından yiyen iki kişinin zehirlendiği ve bazı belediye personelinin kollarında yaralar oluştuğu yönündeki söylentiler araştırıldı mı?
Yetkililerin bu iddialar karşısında derhal harekete geçerek topraktan numuneler alıp analiz sonuçlarını kamuoyuyla paylaşması, olası bir facianın önüne geçmek için hayati önem taşıyor. Aksi takdirde, Aya Nikola Halk Plajı’ndaki potansiyel tehlikelerden ve yaşanabilecek yeni trajedilerden mevcut ve geçmiş tüm sorumlu yönetimler mesul olacaktır.