Marmara Denizi‘nde son yıllarda artan müsilaj ve kötü koku sorunlarının ardındaki önemli bir etken, Adalar’dan ve diğer sahil şeritlerinden tam arıtılmadan denize bırakılan atık sular. Adalar’da Büyükada açıklarına bırakılan atıksular böyle görüntülenmişti.
Büyükada’da, derin deniz deşarj hattı, Kartal istikametine doğru 2200 metre uzaklıkta ve 60 metre derinlikte atıkların denize boşaltılmasını sağlıyor. Bu atık sular, akıntılarla doğrudan sahillere ulaşarak çevre kirliliğini ve ekosistemdeki dengesizlikleri artırıyor.
Diğer Adaların deşarj hatları ise, Kınalıada, Burgazadası ve Heybeliada’dan gelen atık sular, Yalova istikametine doğru boşaltılıyor. Tam arıtılmadan denize boşaltılan atıksular, Marmara Denizi’nin ekolojik dengesini ciddi şekilde tehdit ediyor.
Marmara Denizi’nde görülen müsilaj sorunu, bu deşarj yöntemlerinin doğrudan bir sonucu olarak değerlendiriliyor. Deniz suyunun kirlenmesi, biyolojik çeşitliliği olumsuz etkiliyor ve deniz ekosisteminin sürdürülebilirliğini tehdit ediyor. Bu durum, sadece çevresel değil, aynı zamanda turizm, balıkçılık ve halk sağlığı üzerinde de olumsuz etkiler bırakıyor.
Yetkililer ve çevre örgütleri, daha sürdürülebilir çözümler üzerinde çalışmalı; atık su arıtma tesislerinin kapasitelerinin artırılması ve deniz deşarj yöntemlerinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini vurguluyor. Çevre bilincinin artırılması ve kirliliğin önlenmesi için acil önlemler alınmalıdır.
Marmara Denizi’nin geleceği, bugün alınacak kararlar ve uygulanacak politikalara bağlı. Bu bağlamda, her birimizin çevreye karşı sorumluluğunu hatırlamak ve doğayı korumak için adımlar atmak büyük önem taşıyor.