– Yaklaşık 22 yıl önce, henüz 11 yaşındaki küçük bir çocuğun ilik nakli tedavisi için toplanan ancak çocuğun nakil olamadan hayatını kaybetmesi …
– Yaklaşık 22 yıl önce, henüz 11 yaşındaki küçük bir çocuğun ilik nakli tedavisi için toplanan ancak çocuğun nakil olamadan hayatını kaybetmesi üzerine kullanılamayan yardım parası, Kınalıada’da yapımına başlanan sağlık ocağıyla yeni hastalara şifa kaynağı olacak.
Kınalıada’da kayık ustası olarak çalışan Nevzat Akbal’ın ilk kızı Nilgün Akbal, 1999’da henüz 11 yaşındayken lenfoma kanserine yakalandı. İlik nakli olması gereken kızının tedavisi için gerekli parayı bulamayan Akbal’ın imdadına Kınalıada’nın o dönemki muhtarı Hikmet Abanoz yetişti.
Adada yaşayan Türkler adına Muhtar Abanoz, Ermeni Cemaati adına Avedis Kevork Hilkat, Rum Cemaati adına Mihal Şişko bir araya gelerek, Akbal’ın tedavisi için yardım kampanyası düzenledi.
Yardım kampanyasında o dönem 44 bin doların karşılığı olan Türk lirası toplanırken, hastalığa 22 ay dayanabilen Akbal, ilik nakli tedavisine başlanamadan hayatını kaybetti.
Daha sonra bağışın, Adalar Kaymakamlığı ve İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’nün girişimleriyle Kınalıada’da depremden hasar gören eski sağlık ocağının yıkılarak yeniden yapımında kullanılmasına karar verildi.
Akbal ailesi ile küçük bir kızı yaşatmak için birlik olan ada halkı, Nilgün Akbal’ın isminin inşaatına başlanan sağlık ocağında yaşatılmasını istiyor.
– “Adalılar o ismi her gördüğünde yaptıkları yardımın boşa gitmediğini hissedecek”
Akbal ailesi tüm çabalara rağmen kurtaramadıkları kızları Nilgün Akbal’ın hüzünlü hikayesini ve yaşadıkları zorlu süreci AA muhabirine anlattı.
İlik nakli için bekleyen kızının verilen kan nedeniyle Hepatit B’ye yakalandığını ve bu süreci atlatamayıp hayatını kaybettiğini ifade eden Akbal, kızının adının yapılacak sağlık ocağına verilmesinin kendisini çok mutlu edeceğini belirtti.
Akbal, “Şimdi kızımızın muhtemelen ki adı burada yaşayacak, yaşatılacak. Bununla ilgili öyle öngörmüş büyüklerimiz, arkadaşlarımız biz de saygı duyuyoruz. Bu bizim için bir gurur meselesi tabii ki.” dedi.
Anne Behiye Akbal da kızının adının sağlık ocağına verilmesinden mutlu olacağını dile getirerek, “Çok duygulandım ben böyle bir şeyin olmasına. Zamanında da bu konuşulmuştu ama yapılamamıştı. Yapılıyor olabilmesi beni çok mutlu ediyor açıkçası. Onun adını burada görmek benim için çok özel bir şey olacak. Yani bir de Adalılar tarafından bu paralar toplandığı için Adalılar da her seferinde o ismi gördükleri zaman yaptıkları yardımın boşa gitmediğini hissedecekler.” şeklinde konuştu.
– Ablasının adının verilmesini istediği sağlık ocağında doktor olarak çalışmak istiyor
Akbal’ın kardeşi Şeyma Akbal da ablasının hikayesinden etkilenerek başka hayatlara dokunmak için doktor olmaya karar verdiğini söyledi.
Bir yıl sonra okulundan mezun olacak Akbal, duygularını “Umarım doktor olacağım. Küçüklüğümden beri bununla büyüdüm. Evde bir hastalığın adıyla büyüdüm. O zamanlar bir anlam ifade etmiyordu. Ama büyüdükçe daha taslar yerine oturmaya başladı ve doktorluk her zaman çok kutsal geldi. Ablam vefat ettiğinde dört yaşındaydım. Aslında bir şeyleri anlayabilecek yaşta değildim ama ailemin anlattıklarıyla büyüdüğüm için bu yola girmeye karar verdim.” diyerek anlattı.
Bu nedenle her zaman sağlık sektöründe çalışmak istediğini dile getiren Şeyma Akbal, ablasının adının verilmesini istediği sağlık ocağında doktor olarak çalışmak isteğini sözlerine ekledi.
– “Türkler, Ermeniler ve Rumlar Nilgün için birlik oldu”
Ada halkının büyük bir ilgi gösterdiği bağış çalışması hakkında kampanyayı düzenleyenlerden tek hayatta kalan kişi olan Avedis Kevork Hilkat da şöyle konuştu:
Adalılar olarak yapılacak sağlık ocağında Akbal’ın adını görmek istediklerini dile getiren Avedis Kevork Hilkat, “Bizim en büyük arzumuz dolayısıyla kızımızın adının buraya verilmesi veyahut da en azından bir odasına adının verilmesi. Adalılar olarak ve o komisyonunun yaşayan son bireyi olarak benim en büyük arzum budur.” ifadelerini kullandı.
– “Çocuklar dondurma paralarıyla kampanyaya katkıda bulundu”
Yardım kampanyasını başlatan vefat eden Muhtar Hikmet Abanoz’un oğlu Şükrü Abanoz da “Amerika’dan, Fransa’dan, İngiltere’den dünyanın dört bir yanından bu kampanyaya bağış yapmış insanlarımız var. Ufacık çocuklar dondurma parasını getirip orada kurulan komiteye veriyorlar. Bu paranın vebali çok ağır.” dedi.
Abanoz, Akbal’ın vefatından sonra bu paranın sağlıkta harcanması fikrinin ortaya çıktığını aktararak, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bir vakıf parayı kendi uhdesine geçiriyor. Mahkemelik süreçler yaşanıyor. Daha sonra bu mahkemeler kazanıyor, bilirkişi raporları var. Para daha sonra olduğu yere geliyor. Ve şu anda da bir süredir de atıl durumda olan bu yerin, Adalar Kaymakamımız Doktor Mustafa Ayhan’ın girişimleriyle inşaatına başlandı. Sağ olsun kendisine teşekkür ediyoruz. Şimdi yıkılıp ihya ediliyor ve bizim amacımız da buraya bu kızımızın adının verilmesi. Ya da olmuyorsa bir odasına adının verilmesini istiyoruz.” Gökhan Yılmaz
HABERİN TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN