Burgazada’nın simge yerlerinden biri olan ve hikayeleriyle ünlü Madam Martha Koyu’nun özel bir şirkete kiralanması için yapılan ihale, Adalar Belediyesi’nin itirazları ve açtığı dava sonucunda Danıştay tarafından iptal edildi. Adalılar, koyun geleceğinin ne olacağı ve ihalenin yeniden gündeme gelip gelmeyeceği konusunda merak içinde bekliyor.
Danıştay, kararında ihale sürecindeki önemli eksikliklere dikkat çekti. İhale ilanında “özel şartların” yeterince açık belirtilmediği, kira süresinin belirsizliğinin rekabet ve şeffaflık ilkelerini zedelediği vurgulandı. Ayrıca, sit alanı statüsünde olan koyun “arsa” olarak tanımlanmasının hukuki sorunlara yol açtığı ifade edildi. Ancak, iptal kararının Adalar Belediyesi’nin taleplerinden ziyade, ihale evraklarındaki teknik eksikliklerden kaynaklandığı belirtildi.
Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün, Danıştay’ın işaret ettiği eksiklikleri gidererek Madam Martha Koyu’nu yeniden ihaleye çıkarması bekleniyor. Adalılar ise bu süreçte koyun doğal yapısının korunması ve kamuya açık kalması yönündeki taleplerini dile getirmeye devam ediyor. Gelişmeler, ada sakinleri tarafından yakından takip ediliyor.
Davacı Ne İstedi?
Adalar Belediyesi, Burgazada Mahallesi’nde 56.289,68 m² yüzölçümlü bir taşınmazın Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’na dayanılarak açık teklif usulüyle kiraya verilmesine itiraz etti. Belediye, taşınmazın 1. ve 3. derece doğal sit alanı ile kentsel sit sınırları içinde kaldığını, ekolojik ve kültürel değerler nedeniyle korunması gerektiğini savundu. Ayrıca ihale dokümanında kira süresinin belirsiz olduğunu, kıyıya erişimi engelleyecek uygulamalar içerdiğini ve hukuki süreçlere uyulmadığını öne sürdü.
İlk Derece Mahkemesi ve Temyiz Süreci
İstanbul 10. İdare Mahkemesi, davayı “hukuka uygunluk” gerekçesiyle reddetmişti. Ancak Adalar Belediyesi’nin temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay, İdare Mahkemesi kararını bozdu. Danıştay, ihale ilanında “özel şartların” net olarak belirtilmediğini, kira süresinin belirsizliğinin rekabeti ve açıklık ilkesini zedelediğini, sit alanı statüsüne rağmen taşınmazın “arsa” olarak tanımlanmasının hukuki sorunlar doğurduğunu vurguladı. Ayrıca, kıyı kanunlarına aykırılık riskine dikkat çekti.
Karşı Görüş
Danıştay üyelerinden Fatih Mehmet Alkış, karşı oy yazısında, “İhale dokümanında kullanım amacının belirtilmemesinin iptal nedeni sayılamayacağını, Vakıflar Kanunu’nun kira süresiyle ilgili düzenlemelerinin yeterli olduğunu” ifade ederek temyizin reddini savundu.
İstanbul 10. İdare Mahkemesinin 31/10/2024 tarih ve E:2024/1586, K:2024/2044 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir
Dava konusu istem: İstanbul ili, Adalar ilçesi, Burgazada Mahallesi, 107 ada, 8 parsel sayılı 56.289,68 m² yüzölçümlü taşınmazın krokisinde (13-31-32) ile işaretli 45.986,00 m²’lik kısmının 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 45. maddesi uyarınca açık teklif usulüyle kiraya verilmesine ilişkin 08/05/2024 tarihli ihalenin iptali istenilmiştir.
İstanbul 10. İdare Mahkemesince verilen kararda;
dava konusu İstanbul ili, Adalar ilçesi, Burgazada Mahallesi, 107 ada, 8 parselin (eski 79 ada, 6 parsel) kısmen 1. ve 3. derece doğal sit alanı, kısmen kentsel sit alanı içerisinde kaldığı, taşınmazın tamamı 04/11/2021 tarih ve 4758 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile ilan edilen “Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi” kapsamında kalmakta iken anılan Cumhurbaşkanlığı Kararı’nın iptali istemiyle açılan davalarda, Danıştay Dördüncü Dairesinin 09/05/2024 tarih ve K:2024/2867, K:2024/2869, K:2024/2868, K:2024/2866 sayılı kararları ile, 4758 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı’nın Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi sınırlarını belirleyen kıyı kenar çizgisinin kara tarafında kalan kısmı (Adalar) yönünden iptaline karar verildiğinden taşınmazın sadece kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında kalan kıyı alanlarının özel çevre koruma bölgesi içerisinde kaldığı;
Söz konusu taşınmazın, 12/05/2023 tarih ve 6419988 sayılı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Olur’u ile onaylanan Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi, İstanbul ili, Adalar 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı’nda 1. ve 3. derece doğal sit alanında kalan kısımlarının “Doğal Karakteri Korunacak Alan” kullanımında, kentsel sit alanında kalan kısmının “Doğal Karakteri Korunacak Alan”, “İmar Yolu” ve “Günübirlik Tesis Alanı” kullanımında olduğu;
söz konusu imar planının Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının 02/05/2024 tarih ve 9384383 sayılı Olur’u ile taşınmazın fonksiyonu yönünden kesinleştiği, 02/05/2024 tasdik tarihli plan değişikliğinde günübirlik tesis alanlarına yönelik 3.1.9.2 plan notunda kısmi değişiklik yapıldığından söz konusu plan notunun değişen kısmı yönünden planın kesinleşmediği;
Plan Notu’nun “3.1.25. Doğal Karakteri Korunacak Alanlar” kısmında, söz konusu alanların doğal yapısı, bitki örtüsü, ağaçlık karakteri vb. özellikleri ile korunması gerekli alanlar olduğu, sınırlı kullanım kararları dışında doğal yapısı ve karakteri ile çevresel değerlerinin aynen korunacağı, kesin korunacak hassas alanlar, nitelikli doğal koruma alanları, I. derece doğal sit alanları, kentsel sit alanları ve kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında kalan alanların mevcut hali ile korunacağı, kesin korunacak hassas alanlarda, herhangi bir yapı yapılmamak kaydıyla arıcılık faaliyetleri yapılabileceği, sürdürülebilir koşulda ve kontrollü kullanım alanlarında, II. ve III. derece doğal sit alanlarında suni gübre, kalıcı ve zehirli zirai mücadele ilaçları kullanılmayan zirai faaliyetler, seracılık gibi örtü altı faaliyetleri ile bu faaliyetlerin gerektirdiği 10m²’lik takılıp sökülebilir yapının ilgili koruma bölge kurulu/komisyonu uygun görüşüyle yapılabileceği, bu alanlar içinde yer alan tescilli veya kesin korunacak hassas alanların dışında kalan ruhsatlı yapıların kullanımının devam ettirileceği, yeni yapı yapılamayacağının;
“3.1.9.2. Günübirlik Kullanım (Turizm) Alanları” kısmında, bu alanlarda kamping ve konaklama ünitelerini içermeyen, duş, gölgelik, soyunma kabini, tuvalet, çay bahçesi, açık spor alanları, açık gösteri alanları ile özellik taşıyan el sanatları ürünlerinin sergi ve satış ünitelerini içeren yapı ve tesislerin yer alabileceği, topoğrafya ve zemin özelliklerini değiştirecek şekilde teraslama yapılamayacağı, beton kullanılamayacağı, günübirlik tesis alanlarında toplam inşaat alanını geçmemek üzere “1 (bir)” katlı birden fazla yapı yapılabileceği, bu alanlardaki yapıların takılıp sökülebilir (demonte) nitelikte ve ekolojik kentsel tasarım rehberine göre yapılabileceği, tescilli yapı ve parsellerinde yer alan “Günübirlik Kullanım (Turizm) Alanları”nda yapılacak olan uygulamaların Plan Hükümleri’nin “3.1.1. Tescilli Yapı Parsellerinde Başvuru ve Uygulama” maddesi kapsamında yürütüleceği, diğer parsellerde yer alan “Günübirlik Kullanım (Turizm) Alanları”nda yapılacak olan uygulamaların Plan Hükümlerinin “3.1.2. Plan Sınırı İçindeki Diğer Parsellerde Başvuru ve Uygulama” maddesi kapsamında yürütüleceği, kentsel sit alanlarında, toplam inşaat alanının 300 m²’yi geçemeyeceği (E: 0,10) kurallarına yer verildiği;
Uyuşmazlığa konu taşınmazın 56.924 m² yüzölçümlü olduğu, mülkiyetinin tamamının Silahtar Abdullahağa Vakfı’na ait olduğu, tahmini kira bedelinin aylık 17.500,00-TL olarak belirlendiği, 3 yıllığına kiraya verileceği, dava konusu ihale neticesinde 1 yıl için toplam 390.000,00-TL karşılığında kiraya verildiği,
İhale üzerinde bırakılan şirket ile davalı idare arasında imzalanan kira sözleşmesi incelendiğinde, kira konusu taşınmazın Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurullarınca belirlenen usul ve esaslara uygun olarak arsa nitelikli olarak kullanılacağı, bahse konu taşınmaz üzerinde, davalı idareden habersiz herhangi bir inşai ve fiziki müdahalede bulunulmayacağı, vakıflar idaresinin yazılı izni ve bilgisi dışında hareket edilmeyeceği, bununla birlikte idarenin yazılı izinlerine ek olarak taşınmaz ile ilgili yapılacak her türlü iş ve işlemler için ilgili kurum ve kuruluşlardan gerekli yazılı müsaadeleri almanın kiracının sorumluğunda olduğu, arsa olarak ihale edilen taşınmaz üzerine 10,00 m²’nin üzerinde demonte yapı konulmak, kiralama amacı değiştirilmek istendiğinde kira bedelinin idarece yeniden değerlendirileceğinin düzenlendiği;
Vakıf Taşınmazların Kiraya Verilme Genel Şartnamesi’nde, kiracının kiralanan taşınmazı ne şekilde almışsa yine aynı şekilde teslim etmekle yükümlü olduğunun ifade edildiği;
Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde, uyuşmazlığa konu taşınmazın kısmen 1. ve 3. derece doğal sit alanı, kısmen kentsel sit alanı içerisinde kaldığı, kira sözleşmesi hükümlerine göre bu taşınmazın arsa nitelikli olarak kullanılacağı ve üzerine demonte yapı konulabileceğinin anlaşıldığı, mülkiyeti ve tasarrufu davalı idareye ait olan bu taşınmazın mülkiyete ilişkin haklardan kaynaklı olarak 3. kişilere kiralanmasının olağan olmakla birlikte taşınmazın özel nitelikli olmasından dolayı 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’ndaki sınırlamalara tabi olduğunun açık olduğu;
Söz konusu taşınmazda, taşınmaza mahsus imar planları doğrultusunda hazırlanacak projesine göre ilgili koruma kurulundan izin almak koşulu ile halka açık rekreasyon amaçlı günübirlik tesisler (lokanta, büfe, kafeterya, soyunma kabinleri, wc, gezi yolu, açık otopark ve benzeri) ile alanın ve çevrenin özelliklerinden kaynaklanan faaliyetlerin korunması ve geliştirilmesi amacına yönelik yapıların (iskele, balıkçı barınağı, bekçi kulübesi ve benzeri) yapılabileceği, ancak bu süreçte sınırlı kullanım kararlarına, ilke kararlarına, plan hükümlerine ve nihayetinde tüm mevzuata uygun şekilde hareket edilmesi gerektiği, aksi takdirde taşınmazın niteliği ve ilgisine göre, taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunmasını sağlamak için gerekli tedbirleri almak, aldırmak ve bunların her türlü denetimini yapmak veya kamu kurum ve kuruluşları ile belediyeler ve valiliklere yaptırmak konusunda, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının yetkili olduğu;
Bu durumda, davaya konu taşınmazın açık teklif usulüyle kiralanmasına ilişkin ihalenin bu aşamada ilgili mevzuat hükümlerine aykırı olmadığı, ihale dokümanında taşınmazın 2863 sayılı Kanun hükümlerine ve bu Kanun uyarınca yürürlükte olan ilke kararlarına yahut plan kararlarına aykırı bir şekilde kullanılmasına cevaz veren bir düzenleme bulunmadığı anlaşıldığından, dava konusu ihalenin hukuka uygun olduğu sonucuna varılmış;
Öte yandan, aynı taşınmazın 2886 sayılı Kanun uyarınca 1 yıl süreyle kiraya verilmesine ilişkin 05/12/2018 tarihli ihalenin iptali istemiyle açılan benzer bir davada, davanın reddi yolundaki İstanbul 9. İdare Mahkemesinin 29/03/2019 tarih ve E:2019/517, K:2019/718 sayılı kararının Danıştay Onüçüncü Dairesinin 28/03/2023 tarih ve E:2019/2498, K:2023/1445 sayılı kararıyla onandığı belirtilmiştir.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, uyuşmazlığa konu taşınmazın bulunduğu alanın bir kısmının kıyı kenar çizgisinin deniz yönünde ve plan onama sınırı dışında kaldığı, diğer kısımlarına ilişkin koruma amaçlı nazım ve uygulama imar planlarının yürütülmesinin mahkeme kararıyla durdurulduğu, ekolojik açıdan mutlaka korunması gerekli bir alan olan söz konusu alanda fonksiyon değişikliğine yol açacak uygulamalar yapılmak istendiği, davaya konu ihalenin yetkili kurumlardan izin alınmadan gerçekleştirildiği, ihale ilanında kiralanmak istenen alanın, kira süresinin açıkça belirtilmediği, kira sözleşmesinin ne kadar süreyle imzalanacağının belirsiz olduğu, ihale dokümanında taşınmazın kullanım şekli arsa olarak belirtilmiş ise de idare yetkililerince söz konusu alanın plaj işletmesi olarak kiraya verileceğinin ifade edildiği, nitekim kira sözleşmesinde plaj işletmesine geçilmesi halinde sözleşmenin revize edileceğinin belirtildiği, kiralanmak istenen alanın denizin sıfır noktasına kadar devam ettirildiği koya ulaşım sağlayan tek patikanın da bu alan içerisinde kaldığı, ancak bu yola ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmadığı, idarenin izni ile ihaleye konu taşınmazın etrafının tel çitle kapatılabileceği, böylece kamunun kıyıya ulaşımının engelleneceği, oysa Anayasa ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu uyarınca herkesin kıyılardan eşit ve serbest olarak yararlanabileceği, kıyıların bu şekilde kiraya verilmesinin mümkün olmadığı, kıyı alanını içeren, doğal sit alanı olan taşınmazın kiralanmasına ilişkin herhangi bir özel koşul düzenlenmediği, alelade bir taşınmaz gibi ihaleye konu edildiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafından, uyuşmazlığa konu taşınmazın “özel şartlı” olarak ihaleye çıkarıldığı, buna göre taşınmaz üzerinde hiçbir kalıcı yapı yapılamayacağı, taşınmazın sadece mevcut fonksiyonuna uygun haliyle kullanılabileceği, her türlü işlemin idarelerinin onayı ile yapılabileceği, isteklilerin ihale tarihine kadar söz konusu taşınmazın dosyasındaki bu özel şartı inceleyebileceği, taşınmazın ilgili belediye ve koruma bölge kurulunun vereceği izin dahilinde kalıcı yapılaşmaya gidilmemek ve koyun dokusu bozulmamak şartıyla ihale edildiği, kira süresinin belli olduğu, zira sözleşmede kiranın başlangıç tarihi ile kira müddetinin sonunun belirtildiği, ayrıca kira müddetinin sonunda kiracının yeni kira bedelini kabul etmesi durumunda sözleşmenin aynı şartlarla 1 yıl uzamış sayılacağının kurala bağlandığı, sözleşmenin eki Vakıf Taşınmazların Kiraya Verilme Genel Şartnamesi ile Vakıf Taşınmazların Kiraya Verilme Usul ve Esasları’nda da mutat kira süresinin 1 yıl olduğunun düzenlendiği, ihaleye konu taşınmazın kısmen 1. ve 3. derece sit alanları kısmen kentsel sit alanı içerisinde kaldığı, dolayısıyla ihaleye konu taşınmazda imar planlarına uygun hazırlanacak projesine göre ilgili koruma kurullarından izin almak koşuluyla halka açık rekreasyon amaçlı günübirlik tesislerin yapılabileceği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ DERYA SAY’IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek ve dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü.
İNCELEME VE GEREKÇE:
ESAS YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY:
13/07/2021 tarih ve 54589 sayılı Vakıflar Genel Müdürlüğü İstanbul Vakıflar II. Bölge Müdürlüğü yazısı ile, aralarında İstanbul ili, Adalar ilçesi, Burgazada Mahallesi, 107 ada, 8 parsel sayılı 56.289,68 m² yüzölçümlü taşınmazın krokisinde (13-31-32) ile işaretli 45.986,00 m²’lik kısmının da bulunduğu mülkiyeti/tasarrufu idarelerine ait taşınmazların 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ve Vakıf Taşınmazların Kiraya Verilme Usul ve Esasları uyarınca kiralama ihalesine çıkılması talep edilmiş, 03/08/2021 tarih ve 187 sayılı Kültür ve Turizm Bakanı Olur’u ile ihale yapılması uygun bulunmuştur.
İstanbul ili, Adalar ilçesi, Burgazada Mahallesi, 107 ada, 8 parsel sayılı 56.289,68 m² yüzölçümlü taşınmazın krokisinde (13-31-32) ile işaretli 45.986,00 m²’lik kısmının “arsa ve arsa üzeri (metruk 2 adet yapı) özel şartlı kullanım şekliyle, 150.000,00-TL muhammen bedeli (aylık) üzerinden 2886 sayılı Kanun’un 45. maddesi uyarınca açık teklif usulüyle 08/05/2024 tarihinde ihale edileceği, 20/04/2024 tarihinde gazetede, 22/04/2024 tarihinde internet haber sitesinde yayımlanmak suretiyle ilan edilmiştir.
Bunun üzerine bakılan dava açılmıştır.
Öte yandan, söz konusu ihale 08/05/2024 tarihinde gerçekleştirilmiş, dava dışı Arge Yapı Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. üzerinde bırakılmış ve ihale sonucunda 30/05/2024 tarih ve 117756 yevmiye numaralı noter tasdikli sözleşme imzalanmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun “İlkeler” başlıklı 2. maddesinde, “Bu Kanunun yürütülmesinde, ihtiyaçların en iyi şekilde, uygun şartlarla ve zamanında karşılanması 1 ve ihalede açıklık ve rekabetin sağlanması esastır…” 2 “Tanımlar” başlıklı 4. maddesinde, “Bu Kanunun uygulanmasında Şartname: Yapılacak işlerin genel, özel, teknik ve idari esas ve usullerini gösteren belge veya belgeleri, İfade eder.” “Şartnameler” başlıklı 7. maddesinde, “İhale konusu işlerin her türlü özelliğini belirten şartname ve varsa ekleri idarelerce hazırlanır. Bu şartnamelerde işin mahiyetine göre konulacak özel ve teknik şartlardan başka genel 3 olarak aşağıdaki hususların da gösterilmesi zorunludur. a) İşin niteliği, nevi ve miktarı, b) Taşınmaz malların satışı, kiraya verilmesi, trampa edilmesi ve üzerlerinde mülkiyetin gayri ayni hak tesisinde 4 tapu kayıtlarına göre yeri, sınırı, yüzölçümü, varsa pafta, ada ve parsel numarası ve durumu,” 5 “İhalenin ilanı” başlıklı 17. maddesinde, “İhale konusu olan işler aşağıdaki esas ve usullere göre isteklilere ilan yoluyla duyurulur:…” 6 “İlanlarda bulunması zorunlu hususlar” başlıklı 18. maddesinde, “İlanlarda aşağıdaki hususların belirtilmesi zorunludur. a) İhale konusu olan işin niteliği, yeri ve miktarı,…” “İlanın uygun olmaması” başlıklı 20. maddesinde, “17 ve 18 inci maddelerdeki hükümlere uygun olmayan ilanlar geçersizdir. Bu durumda ilan yenilenmedikçe 7 ihale yapılamaz. İlanların geçersizliği ihale yapıldıktan sonra anlaşılırsa, ihale veya sözleşme feshedilir…” 8 kurallarına yer verilmiştir.
İhale dokümanının incelenmesinden, uyuşmazlığa konu taşınmazın “özel şartlı” ve “arsa ve arsa üzeri (metruk 2 adet yapı)” kullanım şekliyle ihale edildiği, ancak özel şartın ne/neler olduğunun düzenlenmediği, taşınmazın kullanım amacına ilişkin başkaca bir açıklama yapılmadığı, kira süresinin belirtilmediği, sadece kira süresi dolan taşınmazın kira bedelinin yeniden belirleneceği ve söz konusu yeni yıl kira bedelini kabul eden kiracının sözleşmesinin aynı şartlarla devam edeceği, taşınmazın azami üç yıl süreyle kiraya verilebileceği, sözleşme süresinin bitimiyle kiracılığın sona ereceğinin kurala bağlandığı anlaşılmıştır.
12/08/2024 tarihinde İdare Mahkemesi kaydına giren İstanbul Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü yazısından uyuşmazlığa konu taşınmazın bulunduğu alanın sit alanı olduğu görülmüştür.
Bu durumda, ihale dokümanında uyuşmazlığa konu taşınmazın kullanım amacı “arsa” olarak belirtilmiş ise de, söz konusu durumun taşınmazın niteliğini ifade ettiği, taşınmazın kullanım amacının belirsiz olduğu, taşınmazın “özel şartlı” ihale edildiği belirtildiği halde özel şarta ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmadığı, özel şartın ne/neler olduğunun anlaşılamadığı, kira süresinin açıkça belirtilmediği, taşınmazın ne kadar süreyle kiralanacağının belirli olmadığı, ihale dokümanındaki kira süresine ilişkin kuralların farklı değerlendirmelere açık olduğu, bu hususların ihaleye katılımı etkileyeceği, ayrıca uyuşmazlığa konu taşınmazın tarih öncesinden günümüze kadar gelen çeşitli medeniyetlerin ürünü olduğu, yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik, mimari ve benzeri özelliklerini yansıtan kent ve kent kalıntıları, kültür varlıklarının yoğun olarak bulunduğu sosyal yaşama konu olmuş veya önemli tarihi hadiselerin cereyan ettiği yerler ve tespiti yapılmış tabiat özellikleri ile korunması gerekli 1 olan sit alanlarından olduğu da dikkate alındığında, söz konusu belirsizliklerin daha büyük problemlere yol açacağı anlaşıldığından, ihalede açıklık, rekabetin sağlanması ve kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılması ilkelerinin sağlanmadığı sonucuna varılmıştır.
5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun “Kiralama” başlıklı 20. maddesinde, Genel Müdürlüğe ve mazbut vakıflara ait taşınmazların kira süresinin azami üç yıl olduğu, ancak bu sürenin Genel Müdürlüğün bağlı olduğu Bakanın onayı ile on yıla kadar belirlenebileceği kurala bağlanmıştır.
Vakıf Taşınmazların Kiraya Verilme Genel Şartnamesi’nin “Kira süresi” başlıklı 4. maddesi boş bırakılmış, taşınmazın ne kadar süreyle kiraya verileceği belirtilmemiş; “Sözleşmenin devam ettirilmesi” başlıklı 14. maddesinde, sözleşmede aksi bir hüküm bulunmadıkça kira süresi dolan taşınmazın kira bedelinin Bölge Müdürlüğünce belirleneceği ve idarenin belirlediği yeni yıl kira bedelini kabul eden kiracının sözleşmesinin aynı şartlarla devam edeceği kurala bağlanmış; “III. Özel Şartlar” başlıklı kısmında herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiş; “Not” olarak şartnameye konulması gerekli görülen “Özel Şartlar”ın Bölge Müdürlüğünce önceden tespit edilerek ilave edileceği belirtilmiştir.
Vakıf Taşınmazların Kiraya Verilme Usul ve Esasları’nın “Kira süresi” başlıklı 4. maddesinde, “Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait taşınmazlar ile Genel Müdürlüğün idare ve temsil ettiği mazbut vakıflara ait taşınmazlar azami üç yıl süreyle Genel Müdürlük adına Bölge Müdürlüklerince kiraya verilebilir…” “İhalenin veya sözleşmenin feshini gerektiren nedenler” başlıklı 24. maddesinde, “İlanların geçersizliği ihaleden sonra anlaşılırsa ihale veya sözleşme feshedilir… Kiracılık sözleşme süresinin bitimiyle sona erer…” kurallarına yer verilmiştir.
İhale ilan metninde, uyuşmazlığa konu taşınmazın “arsa ve arsa üzeri (metruk 2 adet yapı) özel şartlı” kullanım şekliyle Vakıf Taşınmazların Kiraya Verilme Genel Şartnamesi ve 2886 sayılı Kanun’un 45. maddesi uyarınca açık teklif usulüyle ihale edileceği belirtilmiş, kira süresi bilgisine yer verilmemiştir.
Vakıf Taşınmazların Kira Sözleşmesi’nin “Genel bilgiler” kısmında, kiraya verilen taşınmazın kira başlangıç tarihi “29/05/2024”, kira müddeti “31/12/2024”, kiralama amacı/mevcut durumu “arsa/arsa üzeri 2 adet metruk yapı” olarak belirtilmiş; “Özel şartlar” kısmında, taşınmazın arsa nitelikli olarak kullanılacağı düzenlenmiş, “Kira süresi” başlıklı 2. maddesi boş bırakılmış; “Sözleşmenin devam ettirilmesi” başlıklı 12. maddesinde, sözleşmede aksi bir hüküm bulunmadıkça kira süresi dolan taşınmazın kira bedelinin yeniden belirleneceği ve idarece belirlenen yeni yıl kira bedelini kabul eden kiracının sözleşmesinin aynı şartlarla devam edeceği düzenlemesine yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Aktarılan mevzuattan, idarelerin, 2886 sayılı Kanun’da yer alan ihalede açıklık ve rekabetin sağlanması ve kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılması ilkeleri uyarınca, ihale usul ve kurallarına göre ihale dokümanını hazırlamaları ve ihaleyi bu esaslara göre gerçekleştirmeleri gerektiği anlaşılmaktadır. İhalede açıklık ve yeterli rekabet ortamının sağlanamaması durumunda, ihale dokümanının ve ihalenin 2886 sayılı Kanun’da öngörülen ilke ve kurallara aykırı olacağı, ihalenin asıl amacının gerçekleşemeyeceği ve dolayısıyla ihaleden beklenen faydanın sağlanamayacağı açıktır.
İhale dokümanının incelenmesinden, uyuşmazlığa konu taşınmazın “özel şartlı” ve “arsa ve arsa üzeri (metruk 2 adet yapı)” kullanım şekliyle ihale edildiği, ancak özel şartın ne/neler olduğunun düzenlenmediği, taşınmazın kullanım amacına ilişkin başkaca bir açıklama yapılmadığı, kira süresinin belirtilmediği, sadece kira süresi dolan taşınmazın kira bedelinin yeniden belirleneceği ve söz konusu yeni yıl kira bedelini kabul eden kiracının sözleşmesinin aynı şartlarla devam edeceği, taşınmazın azami üç yıl süreyle kiraya verilebileceği, sözleşme süresinin bitimiyle kiracılığın sona ereceğinin kurala bağlandığı anlaşılmıştır.
12/08/2024 tarihinde İdare Mahkemesi kaydına giren İstanbul Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü yazısından, uyuşmazlığa konu taşınmazın bulunduğu alanın sit alanı olduğu görülmüştür.
Bu durumda, ihale dokümanında uyuşmazlığa konu taşınmazın kullanım amacı “arsa” olarak belirtilmiş ise de, söz konusu durumun taşınmazın niteliğini ifade ettiği, taşınmazın kullanım amacının belirsiz olduğu, taşınmazın “özel şartlı” ihale edildiği belirtildiği halde özel şarta ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmadığı, özel şartın ne/neler olduğunun anlaşılamadığı, kira süresinin açıkça belirtilmediği, taşınmazın ne kadar süreyle kiralanacağının belirli olmadığı, ihale dokümanındaki kira süresine ilişkin kuralların farklı değerlendirmelere açık olduğu, bu hususların ihaleye katılımı etkileyeceği, ayrıca uyuşmazlığa konu taşınmazın tarih öncesinden günümüze kadar gelen çeşitli medeniyetlerin ürünü olduğu, yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik, mimari ve benzeri özelliklerini yansıtan kent ve kent kalıntıları, kültür varlıklarının yoğun olarak bulunduğu sosyal yaşama konu olmuş veya önemli tarihi hadiselerin cereyan ettiği yerler ve tespiti yapılmış tabiat özellikleri ile korunması gerekli olan sit alanlarından olduğu da dikkate alındığında, söz konusu belirsizliklerin daha büyük problemlere yol açacağı anlaşıldığından, ihalede açıklık, rekabetin sağlanması ve kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılması ilkelerinin sağlanmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, 08/05/2024 tarihli ihalede hukuka uygunluk, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Oğlum hertaraf oldu beton.çekin lan ellerinizi tabiattan alçak insanlar.Beton döken betona gömülsün temennim budur.