Liyakat önemli bir konu. Yeterlilik ilkesi olarak da adlandırabileceğimiz liyakat, verilen görevi başarı ile yapabilme yetisi olarak tanımlanabilir. Göreve kabul edilme ve yükselmelerde “bilgi, görgü ve diplomayı” esas alan bir anlayıştır.
Büyükada’da yapılan İETT’nin araçlarının tartışıldığı toplantıda bunu daha net bir şekilde gördük.
Adalar Belediyesi, İBB, İETT ve Adalar Belediye Başkanı Ali Ercan Akpolat’ın oldu bittiye getirmeye çalıştığı, halkın azman minübüs dediği araçların toplantısı vardı. Toplantıya Adalar’daki STK’ların bir bölümü, vatandaşlar, yöneticiler katıldı.
Katılanlar azman minübüs istemiyoruz dedi, İETT Müdürü kanuni zorunluluk gereği yaptık bende şekline karşıyım, Adalıların yıllardır tescilsiz araçlar ile seyahat ettiklerini, tescilsiz araçlar için izin çıkarsa biz de bu son 12 aracı çekeriz, adabüsleri getiririz dedi, vatandaşlar ses yükseltti, belediye başkanı susun dedi. İETT Müdürü hep beraber bu olumsuzlukları çözelim dedi , vatandaş olmaz çözemeyiz, araçlarını al git dedi, belediye başkanı sessiz olun dedi,
Belediye başkanı minübüslere karşıyım ama bunlar insan taşıyacak toplu ulaşım için burada dedi, İETT Müdürü geçici olarak geri çekelim bu arada da bir çözüm üretelim dedi, vatandaşlar olmaz dedi, belediye başkanı bisiklet kullanıyorum. Sağlığı elveren herkesin de bisiklet kullanmasını tavsiye ediyorum dedi.
İETT Müdürü Adalar genelinde İETT’ye ait toplam 170 araç olduğunu, buna karşı bireysel akülü sayısının 11 binin üstünde olduğuna dikkat çekerken, “Amacımız, toplu taşımayla Adalıların hayatını kolaylaştırmaktır” dedi, kendimi bir an Sultanbeyli’de hissettim.
Belediye başkanı, elindeki mikrofonu ses sanatçısı gibi kimseye kaptırmadı, hep kendisi konuştu, konuştukça battı, uzattıkça kelimeler ağzına dolaştı, topantıya katılanlar hiçbir şey anlamadı! Katılımcılar daha demokratik bir süreç götürelim daha az siz konuşun daha fazla halk konuşsun dedi, belediye başkanı “peki” dedi. İETT’nin Müdürü seyretti. Başkan mikrofonu yine elinden bırakmadı, halk yine demokratik bir ortam istiyoruz, biz konuşalım dedi, balediye başkanı birini göstererek sen konuş dedi.
Ben iki aylık belediye başkanıyım dedi, ilçemizde itfaiye ve iş araçları gibi kamu araçlarının dışında çok araç olmasını ben de doğru bulmuyorum. Fakat şunu da göz ardı etmemek gerek; Adalar’ımızda herkes yürüyemiyor, bisiklet kullanamıyor, hastalarımız, yaşlılarımız var ve onların ihtiyaçlarını karşılayacak araçlara ihtiyacımız var. Bu nedenle önceliğimiz Ada halkının ulaşım sorununu çözmek olacak dedi ancak 15 senelik Adalar’da CHP iktidarlığında hangi taşı kaldırsak kendisinin çıktığını söylemedi üstelik bir önceki dönemin CHP İlçe Başkanı, Grup Başkanı olduğunu unuttu.
Vatandaş korsan akülü araçlar kalkacak mı dedi, Belediye başkanı korsan yapanları biliyorum, bahçıvanların çoğu bu işi yapıyor, şimdi isim isim açıklarım, herkes mert olsun dedi, şu arkamdaki yolda en çok korsan işi yapılıyor, bizde buradayız, emniyette burada, Kaymakam iyi niyetli, seçim öncesi bu işi yapanlara bana oy vermeyin dedim akisini ispat eden varsa istifa ederim diyerek katılımcıların içinde olan kendi adamlarına baktı, vatandaş da belediye başkanını anlamaya çalıştı.
Belediye başkanı ben yürekliyim, kimseden korkmuyorum dedi! Vatandaşlar belediye başkanının bildiği korsan akülü araç işini yapanların isimlerini açıklanmasını bekledi! Belediye başkanı Adalılara baktı, Adalılar belediye başkanına baktı.
Belediye başkanı, Adalara ücretsiz seyahate karşıyım ama gelenlere de üzülüyorum, Sultanbeyli’den, diğer ilçelerden masraf yaparak geliyorlar, Büyükada’da kedi-köpek dışkısı dolu olan parklarda piknik yapıyorlar dedi, İETT Müdürü biz bu araçlardan para kazanmak için değil kamu hizmeti yapıyoruz dedi.
Belediye başıkanı İDO iskelerinin açılması değil yıkılması gerektiğini söyledi ardından İDO iskeleleri özel bir şey yapamayız, bilmeden konuşmayalım ben doğru bilgileri vereceğim dedi, vatandaş doğru bilgileri bekledi, başkan Çelik Gülersoy’u saygıyla anıyorum dedi.
Heybeliada Çamlımanı’nda doğa ve sahillerin işgal edilemesine karşı farkındalık yaratmak için konser verdik, herkes sanatçıya verdiğimiz parayı konuştu dedi, ertesi gün Çamlimanı yandı.
İETT Müdürü, gönül rahatlığıyla şunu söyleyebilirim; Adaya getirdiğimiz son toplu taşıma araçları da elektrikle çalışıyor ve çevreye zarar vermiyor. Modelinin farklı olması için biz de gerekli görüşmeleri ve çalışmaları yaptık ama alternatif bir model oluşturamadık. Siz Adalıların önerilerine açığız. Bir çözüm masası oluşturabiliriz ve bir çalıştay düzenleyebiliriz dedi, elektrikli araçların batarlarında devamlı sorun olduğunu ve yandığını söylemedi.
İBB ulaşım müdiresi de 2050’ye uygun plan yaptıklarını söyledi, vatandaşlar korsan akülü araçlar günde 20 BİN TL para kazanıyor dedi. Belediye başkanı baktı, İETT Müdürü baktı.
Adalılar, İETT Müdürünü eleştirirken belediye başkanı araya girerek 7 MİLYON TL alarak Adalar Belediyesi’ndeki memurların maaşını ödediği İETT’yi “korumuyorum” dedi!
Adalıların gözünü boyararak çeşitli renkler altında Adalarımıza sokulmak istenen Kadıköy-Pendik hattında çalışan, gövde kısmı KARSAN tarafından yapılan minübüslerinin E-Jest tipi elektrikli olanlarının Adalara doğru geldiğini Ada gazetesi tam 1.5 sene önce yazdı. Şimdi tekrar söylüyoruz, bu araçlar belediye başkanının da desteğiyle Adalar’da çalışacaktır.
Daha çok toplantıyı yönetenlerin konuştuğu, STK temsilcileri konuşurken sözlerinin kesildiği anti demokratik, halka çok söz verilmek istenmeyen toplantıda belediye başkanının hal ve hareketleri, konuşma üslubu, bilgi ve beceri düzeyinin ne kadar düşük olduğu net bir şekilde görüldü. Buda İmamoğlu’nun ağzından düşürmediği Liyakat’i akıllara getirdi.
Makam ağırlık gerektirir. Ses yükselterek, insanların sözünü keserek, anlatmak istediğini anlatamamak bir Liyakat sorunu. Bir belediye başkanı, iyi bir konuşma üslubu ve bilgisiyle konuşarak insanları ikna etme becerisi olması gerekiyor. Eğer bu yoksa evvelsi günü yapılan toplantı gibi kahvede muhabbet yapılıyor görüntüsü verir. Ben şahsen böyle bir intiba edindim. Hatta videoları seyrettiğimde belediye başkanına bir Türkçe tercûman veya önüne bir promter koyulması gerektiğini düşündüm.
İETT’nin araçların Adalara geleceğini ‘ben karşıyım’ diyen orada oturan veya oturmayan bütün yöneticiler seneler öncesinden biliyordu buna belediye başkanı da dahil, bilmeyen halk çünkü Adalılar böyle bir ihanetin Adalara yapılacağını yazıp çizmemize rağmen akılların ucuna bile getirmediler. Hatta bu araçlar yapılırken Adalar’daki yöneticilere danışılmış, yollayın biz hallederiz denmiş bile olabilir!
Araçlara 11.500 MİLYON EURO verildiği belirtiliyor. Bu kadar parayı veren bir kurum öyle yada böyle araçları Adalar’da çalıştıracaktır.
Belediye başkanına gelirsek, konuştukça batan biri örneği verilmek istense Ali Ercan Akpolat başı çekecektir. Bir belediye başkanı düşünün, korsan akülü araçları kullanaları isim isim biliyorum diyor ancak hiç bir işlem yapmıyor. Polis burada, biz buradayız, Kaymakam iyi niyetli diyerek topu kendi üzerinden alıp polis ve Kaymakamlığa atıyor ancak İBB ve Adalar Belediyesinin ‘akülü araçları toplayacağız’ diyerek her yere pankartlar açtığını unutuyor!
‘İDO iskelerinin açılması değil yıkılması gerekiyor’ deyip tribünlere oynuyor sonra da İDO özel deyip bir şey yapamayız, bilmeden konuşmayalım diyor! Gayet güzel de yaparsın. Adalar’daki Şehir Hatları iskeleri İBB’ye ait, bu iskeleri uzatıp büyüterek/genişleterek Adalar’da ne kadar iskele var kapatıp/yıkarak büyüteceğin Şehir Hatları iskelelerinde çalışmasını sağlayabilirsin.
Bir yönetici topluluğu düşünün vatandaşını tescilsiz araçlarla taşıdığını itiraf edip Allah’a emanet taşıdık, bir kaza olsa kim hesap verecek diyor. Cevap verelim; Şoför…
Belediye Başkanı adaya gelen ziyaretçilerinin kedi-köpek dışkısı dolu parklarda piknik yapıyorlar dedi. Başkana sormak lazım buraları temizlemek kimin görevi?
Anti demokratik bir ortama rağmen katılımcılar ne demek istediklerini gayet net bir şekilde belirtmiş. “AZMAN MİNİBÜSLERİ İSTEMİYORUZ” nokta…
