Yaz mevsiminin son demlerini yaşıyoruz. Sonbaharda Adaların çok daha yaşanır bir ilçe olduğunu bildiğim için ayların çabuk geçtiğine hiç üzülmüyorum. Sonbaharda Adalar daha sakindir, deniz pırıl pırıldır, yaprak dökümünün hüznü ile huzur birbirini tamamlar.
Şu günlerde Adalarda seçimlerden başka bir şey konuşulmuyor. Seçimle ilgili herkeste görünen veya görünmeyen hummalı bir faaliyet var. Kim gelir, kim kalır, kim başa getirilir, kim gönderilir, şu anda pek belli değil fakat kendi egosunu tatmin etmek için kimsenin bu işe soyunmasını dilemiyoruz. Bu iş özveri ister, bilgi ister, kariyer ister, Adaları, adalıyı tanımak ister, güzellikle başlayıp da hataya dönüşen şeyleri silip süpürmek ister. Sağa sola bakıp particilik yapmak yerine önüne bakıp Adalara yakışan, dokusunu bozmayan, halkına güven veren, Ada geçmişine saygılı faaliyetlerde bulunmak ister.
İnsanlar ne yazık ki hata yaptıklarını anladıklarında veya aciz kaldıklarında suçu karşısındakine yüklemek isterler. Ada halkının bu cehalete kapılmamalarını ve ilk etapta, eğer bir olumsuzluk var ise, burada kendi payının yüzde kaç olduğunu bilmesi gerekir. Şu anda nüfus kaydını Adalara aldırmayan herkesin Adalara karşı suçluluk hissetmesi, bu ihmalciliğin altında ezilmesi gerekir fakat bu yaz, kayıtların Adalara aldırmanın sağlık sorunlarının giderilmesi açısından hiçbir sakıncası olmadığı bilinci ile adalıların bu konuda daha duyarlı daha hassas olacaklarını memnuniyetle bildiriyoruz. Artan nüfusla daha fazla ödenek sağlanacak, seçimi kazanan Belediye Başkanımız Adalara daha kaliteli hizmet verecek, böylece kazanan Prens Adaları olacaktır.
Adalar Belediyesine sunulacak o kadar çok dilek ve rica var ki, her halde eldeki imkânlara göre bunları sıralamak çok zor olacak. Adaların ihtiyacı olan ve çözülmesi gereken en önemli sorun “Sağlık Sorunu”dur.
Türk Kızılayı Adalar Şubesi 19.08.2013 tarihinde Heybeliada Su Sporları Kulübü tesislerinde, Prens Adalarında yaşanan sağlık konusunu çözmek ve imkân yaratmak amacı ile konuklar arasında Milletvekili, İlçe Sağlık Müdürlüğünden bir yetkili, Avukatlar, Doktorlar, Eczacılar ve Prens Adalarından diğer yetkili kişilerin bir araya gelmesi ile toplantı düzenlemiştir. Sağlık Bakanlığının emri ile kısa vadede Prens Adalarındaki sağlık sorununu çözebilmek ve Ada halkının daha kaliteli sağlık hizmetine kavuşabilmesi için, çalışmalar devam edecektir. Hep birlikte aynı felsefede, aynı paralelde hareket ederek bu çalışmalardan sizlere kısa zamanda olumlu haberler vermeyi diliyorum.
Seçimlere kadar Adalarda yaşanan bu çileye bir çözüm bulunacağını umarım. Bu nedenle başka bir konuya değinmek istedim.
Bu sabah sahilde yürürken gördüğüm manzarayı sizinle paylaşabilir miyim?
Kınalı adadayım. Türkiye’nin en modern Camiin yakınında bulunan Nazif ve Hanife İlter hayratının tam arkasında bulunan parkta günübirlikçi misafirlerimizin yere kilim serdiklerini ve Allah bolluğunu, bereketini eksik etmesin ama bir o gün, denize gelmişken, patlıcansız, kısırsız, fasulyesiz, patatessiz, böreksiz de yemek yenilebileceğini düşünürken üstelik bir de şemsiye açtıklarını gördüm. Afiyet olsun ama bu tarz gezmeleri artık Kâğıthane deresinde de göremiyoruz. Benzer bir manzara da bir Cuma günü üstelik akşam vakti, çocuk parkında da görülmüş. Bu da demektir ki, yetkililer bu durumu önlemezlerse ilerde sorun yaşarlar. Ceza yazma taraftarı değilim ve inanıyorum ki ihtar yeterli olacaktır.
Yürümeye devam ediyorum. İskeleyi geçtim ki iki kişi nargileleri ile adaya gelmişler. Kaldırımlarda yine yer masaları kurulmuş, parası olan şezlonglara rahatça uzanmış ve böylece ada sakinlerine sahilden denize girmek adeta yasaklanmış. Yazlıkçılarımızdan da her gün şemsiye-şezlong parası ödeyemeyen nice çocuklu aileler var, onlar kendilerini unutulmuş hissediyorlar. Bilmem ki ne yapmalı, nasıl yapmalı?
Ben bu sahilde karpuzu yere atarak parçalayanı da görmüştüm, mangalda ızgarasını yapanını da zabıtaya bildirdim. W.C bulamayıp sokak köşelerini kullanıp üstünü örtmek zorunda kalanını da gördüm ve nicelerini duydum. Sahilde yer kapmak için geceden gelip çalılıklarda geceleyen gençleri ne gibi tehlikeler beklediğini de biliyorum.
Kısacası kimse bu durumdan mutlu değil.
Adamızın Burgaz tarafına bakan sahilinde niçin halk plajı açılamıyor? İnsanlar bir masa sandalye bulsunlar, yiyecek bulsunlar, duşları, W.C leri olsun. Ada esnafı da mutlu olsun, günübirlikçiler de. Bunu kim istemez? “Gelmesinler mi? Ne yapsınlar?” demekle olmuyor. Madem deniz gezmesi yapan vatandaşlarımızın sayısı birden çoğaldı, o zaman kendimize ve misafirlerimize daha huzurlu, daha uygar ve kaliteli bir yaşam sunalım, çevre kirliliğine de önem verelim ve az da olsa sağlanacak gelirden bir miktar ayırarak ada temizliği için harcayalım.
Sağlıklı, temiz ve uygar yaşam hepimizin hakkıdır.
Sosi Cindoyan