İstanbul Üniversitesi’nden Doç. Dr. Nur Eda Topçu Eryalçın, MESA şirketinin Yaasıada’daki inşaatından çıkan atıklarını adalar bölgesindeki kirli çökeltiyle ilişkili olduğunu kanıtlamış olduklarını dile getirdi.
Marmara Denizi’nin kuzeydoğu kesiminde yer alan ve kısaca ‘Adalar’ olarak anılan Prens Takım Adaları’nda 2015 yılı Ağustos ayında belirledikleri mercan, sünger, pinnalar ve daha birçok deniz canlısının ölümüyle ilgili yaptıkları araştırmayı tamamladı.
Eryalçın, uluslararası hakemli, İngiltere Deniz Biyoloji Derneği Dergisi’nde yazdığı bilimsel makalede, bu canlıların çoğunluğunun karasal kökenli çökelti sebebiyle öldüğünü kanıtladıklarını dile getirdi.
Ölümlerin ve kirliliğin sebebinin, “silikat” (cam, çimento, tuğla gibi maddelerin bileşiminde yer alan, silisik asidin bazlarla bileşerek oluşturduğu tuz) olduğunu saptadıklarını söyleyen Eryalçın, Marmara Adası’nda da mercan ölümlerinin başladığını ifade etti.
Birgün’de yer alan habere göre; Yaasıada’daki inşaatların, adalar bölgesindeki kirli çökeltiyle ilişkili olduğunu kanıtlamış olduklarını dile getiren Eryalçın şunları kaydetti: “Daldığımızda bir baktık ki sünger, mercanlarda, ‘Pina’ dediğimiz büyük çift kabuklu hayvanlarda toplu ölümler olmuş. Şok olduk. Bütün zemin üstünün çamur, tortu tabakası ile kaplı olduğunu gözlemledik. İstanbul’a yakın Prens Adaları Bölgesi’nde her tarafta tam bir bozulma yaşandı.
Eryalçın, şöyle devam etti: “Daha sonra biz burada çeşitli araştırmalar sürdürdük. Yassıada’daki inşaat, kurbağalı derenin rehabilitasyonu sırasında çamurun dökülmesi etkilemiş olabilir demiştik ve bu konuda haklı olduğumuzu gördük. Çünkü o bölgedeki silikat değerleri Marmara’nın geri kalanından inanılmaz yüksek çıktı. Silikat, denizel ortama sadece karasal kaynaklı olarak girebiliyor. Özellikle Yassıada Bölgesi’ndeki oranlar çok yüksek. Yassıada’daki inşaat ve dolgu faaliyetlerinden kaynaklanan bir durum olduğu besbelliydi. Şu anda da çok az hayatta kalan popülasyon var.”
Eryalçın, “Ne yapılabilir?” sorusuna ise şöyle yanıt verdi: “Şu an gidişat, durum o kadar kötü ki, ne yapılabilir ben de şaşırmış durumdayım. Denize her türlü katı atık, tortu, çökelti girdisi, karasal girdilerin kesilmesi lazım. Denize kendisini döngüsü, sirkülasyonu ile temizleyebilmesi için fırsat verilmesi lazım.”