Adalar Belediye Başkanı Ali Ercan Akpolat, Kınalıada’da düzenlediği halk toplantısında basını hedef alan açıklamalarıyla bir kez daha tartışmaların odağına yerleşti. 15 yıldır gelip ardından arkasına bakmadan giden tüm başkanlar gibi o da aynı şeyleri söyledi. Eleştiri en doğal haktır ve elbette eleştiri yapabilir; ancak bu eleştirileri yaparken sorduğumuz sorulara da yanıt verse, kamu hizmetinin gereği olan hesap verebilirlik ve şeffaflık ilkelerine, yani CHP’nin iddia ettiği gibi bu değerlerin merkezi olduğu fikir ve ideolojilerine daha uygun davranmış olurdu. Örneğin, kıyı kenar çizgisi üzerindeki yasa dışı yapılaşmadan bahsediyor. Bunu duyunca aklıma Heybeliada’daki aquapark geldi. Orası ne oldu, müsamereci başkan? “Euro/dolar” desem, herhalde anlarsın.
Müsamereci başkan şöyle diyor: “Başkanlar bir bir görevden alınıyor. Ben kendimi riske atar mıyım, memurumu riske atar mıyım?” Yani diğer başkanların haklı olarak görevden alındığını söylüyor ve uygulamaları yerine getirmediklerini ima ediyor. Ancak aynı müsamereci başkan, kıyı şeridini yasa dışı bir şekilde ihlal edenlere, “Rica ettiler, idare ediyorum,” diyor ve ekliyor: “11. aya kadar idare edeceğim.” Bu inanılır gibi değil. Bu açıklamayla adeta, “Suça ortak oldum, ben idare ediyorum,” demiş oluyor. Acaba bu ricaları kabul ederek suç işlemesi, kendisinin işgal ettiği restoranın açık kalması için olmasın?
Mecliste namus, söz, değer, kıymet ve Atatürk’ten bahsedilirken perde kapanınca her türlü film dönüyor. Tabii bu film, Şakirpaşa ailesinin filmine hiç benzemiyor! Biliyoruz ki Erdem Gül, Engin Çelik ve ekürileri, en azından görev süreleri sona erdiğinde perde düştü ve gerçekler birer birer mahkeme dosyalarına yansıdı. Anlaşılan müsamereci başkan, perdenin kapanmasını beklemeyecek. Zaten birinci perde çoktan kapandı. Kulisler bile artık sahneye inmiş durumda. Gelen ihbarlar da bunu doğrular nitelikte. Namus ve Adalı edebiyatı yapan müsamereci başkan, görünüşe göre diploması yetmediğinden perdesi erken kapanacak.
Akpolat’ın marketleri tehdit ederek, “Yüklerinizi Adalar Belediyesi’nin çıkartmalarıyla biz taşıyalım, motorlara vermeyin,” dediği öne sürülüyor. Maltepe kooperatifinden gelen motorlarla market mallarının taşınmasına engel olmaya çalıştığı iddia edilen Akpolat, motorcu esnafını mağdur etmekle suçlanıyor. Bu baskılara karşılık, “Emeklinin ve işçinin parasını zamanında öde!” çağrıları yükseliyor. Yaptığın halk toplantılarında şov yapacağına işçilerinin sürekli geciken maaş ödemeleri, ikramiye ve maaş zammı farklarının ödenmemesi gibi sorunları çöz!
Müsamereci başkan, sorularımıza verecek bir cevabı olmadığından, artık halkı ve basını yok sayma evresine girmiş. Artık topu atabileceği bir İBB de kalmamış. Görünen o ki, İBB çoktan topu Adalar Belediyesi’ne atmış. Kurul kararlarının kanunla uygulanmasının zorunlu olduğu, bizzat İBB İmar Dairesi tarafından belirtilmiş. Top şu anda Adalar Belediyesi’nde. Umarız iftar topu gibi erken patlamaz.
Büyükada’da, Tiara Otel’in karşısında yer alan ve iş insanı Nizam Hışım’a ait olduğu iddia edilen köşkün tadilata girmesi de tartışma konusu oldu. Birinci sınıf tarihi eser statüsündeki bu binaya Adalar Belediyesi’nin nasıl izin verdiği merak ediliyor. Tabelada belediye izninin bulunduğu belirtilirken, Akpolat’ın Nizam Hışım’a duyduğu hayranlığın bu ayrıcalığın nedeni olabileceği konuşuluyor!
Adalar Belediyesi, önceki dönem yönetimi (Erdem Gül ve yardımcısı Engin Çelik) tarafından Büyükada Gündüzbey Sokak’ta bir dükkân açtı. Göreve geldiğinizde, “Bu dükkânı kapatalım,” demişsiniz ama kapatmamışsınız. Duyumlara göre belediye, bu dükkân üzerinden bağış toplayacakmış; el emeği ürünlerin satışı gibi işlemler yapılıyormuş. Hatta işletmeciliğini bir kadının yaptığı, karşıdan gelen ve yabancı dil bilen bir kadının ise dayanamayıp bırakıp gittiği söyleniyor. Burası için Beykoz Belediyesi’nin yaptığı işlemlere benzer iddialar var. Bu dükkân ne için açıldı, kime hizmet ediyor, yıllık geliri ne kadar, bu gelir nereye harcanıyor, şeffaflık ilkesi nerede? Madem kapatmak istiyordunuz, neden bir yıldır kapatmadınız? Her defasında, “Daha 11 aylık başkanım,” diyorsunuz. Ama sizin böyle bir şey deme hakkınız yok. 15 yıldır Adalar’da CHP’nin her kademesinde görev yaptınız; belediye başkan yardımcılığı ve ilçe başkanlığı gibi sorumluluklar üstlendiniz. “Daha yeniyim,” gibi palavraları Adalılar yemez.
Öyle kahve köşelerinde monolog konuşmakla olmuyor. Unutma, üzerinde durduğun her şeyin sahibi halktır. 16 bin adalı gibi bir sorumluluğun var. Söz söylemek istiyorsan işte basın burada, gazetecilik burada. Şeffaflık da, söz de burada. Kamunun haber alma ve hesap sorma hakkına hizmet edenlere laf uzatacağına, gel hesap ver, cevap ver, açık ol. Kamu görevlisi olduğunu unutma! Burası özgür bir mecra; ne amir talimatıyla alkış var ne de şakşakçı. Halkın nabzı burada atar. Sermayesiz, patronsuz, koşulsuz, amasız, fakatsız halkın sesi burada yükselir. Şov yapmaya benzemez bu iş. Burası halkın meydanı; söylenmeyenlerin korkusuzca yazıldığı, menfaat beklemeden haber yapılan yer. Bizi alıştığın diğer mecralarla karıştırma.
Adalar Belediyesi eski başkan yardımcısı Engin Çelik’in günahından sana sevap olmaz. Eski başkan Erdem Gül’ün dediği gibi, 10 bir mücadelede olmayan adamdan sosyal demokrat olmaz. (Erdem Gül’ün hayatla olan mücadelesinde solculugunun onda biri sende yok demek) Olsa olsa tatlı su başkanı olur. En azından Erdem Gül basından ekmeğini kazanıyordu. Yerini bilirdi. Erdem Gül’ü bile 11 ayda Adalar’a arattırdın. Varmış demek ki seninle ilgili bir bildikleri. Sen anladın ne dediğimi…
Ercan üç buçuk atıyor kayyum atanacak diye dosyası kabarık ercanımın