Prof. Dr. Adem Sözüer; İsrail’in Gazze’de işlediği savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar için Türkiye gibi taraf olmayan devletler ya da sivil toplum kuruluşlarının Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne başvuruda bulunabileceklerini, suçları tespit ederek kapsamlı bir dosya sunabileceklerini belirtiyor.
AYDIN HASAN- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin İsrail’i dünyaya savaş suçlusu ilan etme hazırlığında olduğunu açıklamasının ardından bunun hukuki yolları tartışılıyor. Soykırım, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları faillerini yargılama yetkisi, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde (UCM). İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Adem Sözüer, Milliyet’e yaptığı değerlendirmede bu konuda atılabilecek adımlar hakkında şu bilgileri paylaştı:
“UCM’nin yargı yetkisini kullanabilmesi için taraf devletlerden birinin başvurusu ya da BM Güvenlik Konseyi’nin meseleyi UCM’ye sevk etmesi gerekir. Bir diğer yöntem olarak Başsavcı resen harekete geçip Ön Soruşturma Dairesi’ne (ÖSD) başvurabilir. ÖSD izin verirse inceleme başlatabilir. Türkiye gibi taraf olmayan devletler ya da sivil toplum kuruluşları veya mağdurlar bu son yöntem çerçevesinde UCM’ye başvurabilirler. Yetki münhasıran Başsavcı’ya ait olduğu için başvuru üzerine Başsavcı incelemeye başlamak zorunda değildir. Türkiye devlet olarak ya da sivil toplum olarak işlenen suçları tespit ederek ve delillendirerek UCM’ye kapsamlı bir dosya sunabilir. Başsavcının resen inceleme başlatma yetkisini kullanmasına dair bir başvuru, deliller ve hukuki sebepleri ihtiva eden kapsamlı bir dosya ile çok daha tesirli olabilir.”
Sözüer, Filistin’in UCM’nin kurucu belgesi olan Roma Statüsü’ne taraf olduğu için Filistin topraklarında işlenen suçların UCM’nin yargı yetkisine girdiğini vurguladı.
HANGİ SUÇLAR?
Sözüer, hangi suçlamalarda bulunabileceğine ilişkin de şunları söyledi:
“* UCM soruşturma açma kararı verirse ilk olarak soykırım suçlamasında bulunabilir. Keza ulusal, etnik, ırki ya da dini bir grubu kısmen veya tamamen yok etmek amacıyla gerçekleştirilen grup üyelerini öldürmek; grup üyelerine ciddi bedensel ya da ussal zarar vermek; fiziksel olarak kısmen ya da tamamen yok etmek kastıyla, grubu ağır yaşam koşullarına maruz bırakmak fiillerinin gerçekleştiğini görebiliyoruz.
* İkinci olarak insanlığa karşı suç çerçevesinde suçlamaya gidilebilir. Çünkü bir sivil nüfusa karşı yaygın veya sistematik bir saldırının parçası olarak öldürme; toplu yok etme; nüfusun sürgün edilmesi veya zorla nakli; uluslararası hukukun temel kurallarını ihlal ederek, hapsetme veya fiziksel özgürlükten başka biçimlerde mahrum etme; işkence; ırk ayrımcılığı (apartheid); kasıtlı olarak ciddi ıstıraplara ya da bedensel veya zihinsel veya fiziksel sağlıkta ciddi hasara neden olan benzer nitelikteki diğer insanlık dışı eylemler gerçekleştirilmektedir.
*Savaş suçları çerçevesinde suçlamalar yöneltilebilir. Burada da yaşanan çatışmalara bakıldığında 1949 Cenevre Sözleşmelerinin koruduğu kişi ve malların kasten hedef alındığı görülmektedir.
UCM Başsavcılığı zaten Filistin’deki duruma dair inceleme yürütmektedir. Son yaşanan olaylar da bu inceleme kapsamına alınabilir.”
KİMLER YARGILANIR?
Sözüer, UCM’nin ancak 18 yaşından büyük gerçek kişileri yargılayabildiğini belirterek “Devletler ya da tüzel kişiler üzerinde bir yargı yetkisi yoktur. Sorumlu kişilerin devlet görevlisi olması onlara bir bağışıklık kazandırmayacağı gibi devlet yetkililerinden aldığı emirleri uygulayan kişiler bakımından da bu durum ceza sorumluluğunu kaldırmaz. İşlenen suçlarda sorumluluğu olan, emri veren, emri uygulayan herkesi yargılayabilir.” dedi.
SAVAŞ SUÇLARI NELER?
UCM Statüsü’nde savaş suçları şöyle sıralanıyor:
* Kasten öldürme
* Biyolojik deneyler dahil işkence veya insanlık dışı muamele
* Vücuda veya sağlığına kasten büyük ıstırap verme veya ciddi yaralamaya sebep olma
* Askeri gereklilik olmadan, yasa dışı ve keyfi olarak mülkiyetin yaygın yok edilmesi veya sahiplenilmesi
* Bir savaş esirinin veya koruma altındaki bir diğer şahsın, düşman devlet silahlı kuvvetlerinde hizmet etmeye zorlanması
* Bir savaş esirinin veya koruma altındaki bir diğer şahsın, kasti olarak adil ve olağan yargılanma hakkından yoksun bırakılması
* Hukuka aykırı sürgün ya da nakletme ya da hukuka aykırı alıkoyma
* Rehin alma.
UCM’DEN İLK İŞARET: HESABINI VERMEK ZORUNDA KALACAK’
Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Karim Han, BBC ve CNN International’a yaptığı açıklamalarda, İsrail’e yaptırımları olacağını umduğunu belirterek “Hiç şüphe yok ki, Hükümet Başkanı’ndan ordu generalleri ve onların avukatlarına, hepsi sorgulanarak sivillere ve okul, hastane, kilise, cami her ne olursa olsun, tüm sivillere yönelik saldırıların hesabını vermek zorunda kalacak” dedi. Sivillere yardımları engellemenin de yasalara aykırı olduğunu kaydeden Han, 2014 yılına kadar uzanan aktif soruşturmalar olduğunu da belirtti.
GÜVENİRLİLİĞİ ZARAR GÖRÜR
Ekonomi ve Dış Politikalar Araştırma Merkezi (EDAM) Direktörü Sinan Ülgen de “UCM’nin, İsrail’in saldırılarıyla ilgili soruşturma açması lazım. Böyle bir trajedi karşısında harekete geçmezse bu sistemin güvenilirliği büyük ölçüde zarar görecek” dedi. Ülgen, “Türkiye’den STK’lar savaş suçu işlendiğine dair ellerinde bilgi ve belge varsa bunu UCM’ye intikal ettirebilir” diye konuştu.
‘TÜM DEĞERLER ÇİĞNENİYOR’
AK Parti İnsan Hakları Başkanı Hasan Basri Yalçın da şunları söyledi: “Bu bir savaş değil. Terörle mücadele hiç değil. Bu bir katliama dönüştü. Kadın, çocuk, genç yaşlı demeden katlediliyor. Maalesef ‘uluslararası toplum’ ve uluslararası örgütler tüm bu insanlık suçlarına karşı kayıtsız kalıyor. Batı’nın evrensel değerler dediği tüm değerler birer birer çiğneniyor. İki yüzlülük saklanamaz hale geldi. Bu katliamın sahipleri Batı kurumlarının nezdinde olmasa da tarih ve insanlık önünde bir gün mutlaka hesap verecektir.”